Kamiad Genel Başkanı Ali Adıgüzel: "Deprem Bölgesinde, Bir İki Tane Benim Gördüğüm Göstermelik Bina Dışından Beton Dökümüne Bile Müsaade Yok Şu Anda" - Son Dakika
Güncel

Kamiad Genel Başkanı Ali Adıgüzel: "Deprem Bölgesinde, Bir İki Tane Benim Gördüğüm Göstermelik Bina Dışından Beton Dökümüne Bile Müsaade Yok Şu Anda"

Kamu Müteahhitleri ve İş İnsanları Derneği (KAMİAD) Genel Başkanı Ali Adıgüzel, deprem bölgesinde yapımına başlandığı açıklanan yeni konutlara ilişkin, “Yüzde 98’e yakın, çalışma yok. Şu anda tek çalışma TOKİ binalarında, yeni konutlarda. Orada da bir iki tane benim gördüğüm göstermelik bina dışından beton dökümüne bile müsaade yok şu anda. Şu anda kamu binaları dahil, bizim beton dökümümüze dahi izin vermiyorlar, taahhüdümüzdeki işlerde. Sadece TOKİ konutlarının ihalesi yapıldığı için bunların altyapı, temel işlemleri var, çok az. Biraz daha bu artçıların bitmesi bekleniyor” dedi.

17.03.2023 15:53  Güncelleme: 20:02

Kamu Müteahhitleri ve İş İnsanları Derneği (KAMİAD) Genel Başkanı Ali Adıgüzel, deprem bölgesinde yapımına başlandığı açıklanan yeni konutlara ilişkin, "Yüzde 98'e yakın, çalışma yok. Şu anda tek çalışma TOKİ binalarında, yeni konutlarda. Orada da bir iki tane benim gördüğüm göstermelik bina dışından beton dökümüne bile müsaade yok şu anda. Şu anda kamu binaları dahil, bizim beton dökümümüze dahi izin vermiyorlar, taahhüdümüzdeki işlerde. Sadece TOKİ konutlarının ihalesi yapıldığı için bunların altyapı, temel işlemleri var, çok az. Biraz daha bu artçıların bitmesi bekleniyor" dedi.

KAMİAD Genel Başkanı Ali Adıgüzel, kamu müteahhitlerinin soruları, talepleri ve 6 Şubat depreminin ardından afet bölgesi ilan edilen illerde yapılacak yapılara ilişkin bugün Ankara'da basın toplantısı düzenledi.

Ali Adıgüzel, 6 Şubat depreminde yaşamını yitiren yurttaşlara rahmet ve yakınlarına başsağlığı dileyerek başladığı konuşmasında, depremin engellenemeyen bir doğal afet olduğunu, ama bunun bir felakete dönüşmemesi için gerekli önlemlerin alınması ve denetim mekanizmalarının hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti. Adıgüzel, 17 Ağustos depreminin ardından çıkarılan ve 6 Mart 2006'da uygulamaya konan Deprem Yönetmeliği'ne atıf yaparak sözlerine şöyle devam etti:

"SON DEPREMDE YIKILAN VE HASAR GÖREN BİNALARIN YÜZDE 98'İ, BU YÖNETMELİKTEN ÖNCE YAPILAN VE YÖNETMELİĞE UYGUN OLARAK İNŞA EDİLMEYEN YAPILARDIR"

"2006 yılında güncellenen Deprem Yönetmeliği'ne göre yapılan kamuya ait inşaatların son yaşanan deprem felaketinde çok az miktarda hasar alması, Deprem Yönetmeliği'nin, uygulandığı taktirde ne kadar önemli ve yerinde bir uygulama olduğunu göstermektedir. Ülkemizin yaşadığı son deprem felaketinde yıkılan ve hasar gören binaların yüzde 98'i, bu yönetmelikten önce yapılan ve yönetmeliğe uygun olarak inşa edilmeyen yapılardır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Bakanımızın da ifade ettiği üzere, Deprem Yönetmeliği öncesindeki hemen hemen bütün yapıların riskli olduğu defalarca dile getirilmiştir. Geriye kalan yüzde 2'lik dilimin hasar alması ve yıkılması, ülkemizde bu tarihten önce ve sonrasında inşa edilecek yapıların bilinçsiz imar çalışmaları, zemin etüdü tespitlerinin yetersizliğini, denetim hizmetlerinin layıkıyla yapılmadığını ve Deprem Yönetmeliği'ne uygun tekniklerin kullanılmadığını gözler önüne sermiştir.

"SORUMLU OLARAK MÜTEAHHİT FİRMA SAHİPLERİNİ ÖN PLANA ÇIKARTARAK DİĞER SORUMLULARIN HATA VE YANLIŞLARINI GÖRMEZDEN GELMEMEK GEREKİR"

Deprem bölgesinde yapılan incelemeler de bize göstermiştir ki okul, hastane, idari bina, sosyal konut gibi kamu yapıları ile iştigal olan kamu müteahhitlerinden ziyade, daha çok yap-sat (yatırımcı) müteahhitlik firmalarının yaptıkları binalarda daha çok bu yıkımların yaşandığı görülmektedir. Bu durumun en basit nedeni, kamu işlerinde gösterilen denetim ve hassasiyetin diğer inşaatlarda yapılmamasıdır. Ancak yaşanan felaketin tek sorumlusunun müteahhit olmadığı, inşaat aşamasında yaşanan süreçte ve her bir aşamasındaki sorumluluklar, aşağıda belirttiğimiz maddelerde detaylı olarak anlatılmıştır. Dolayısıyla sorumlu olarak müteahhit firma sahiplerini ön plana çıkartarak diğer sorumluların hata ve yanlışlarını görmezden gelmemek gerekir.

"KAMU MÜTEAHHİTLERİNİN YAPTIĞI YAPILARIN ÇOK AZ HASAR GÖRMESİ, DOĞRU YAPILAN UYGULAMALARIN BİR SONUCUDUR"

Ülke olarak yaşadığımız her deprem felaketinden sonra adeta günah keçisi ilan edilen müteahhitler gerçekten bu işin tek suçlusu mudur? Her deprem sonrasında, kamuoyunda müteahhitlik mesleğini 'günah keçisi' yapmak, medya ve kamuoyu baskısıyla bu mesleği yapanları sorumlu ilan edip hedef göstererek suçlu ilan etmek doğru değildir. Yaşanan can kayıplarının ve çekilen büyük acıların sorumluları elbette cezalandırılmalıdır. Biz, kamu müteahhitleri açısından bir değerlendirme yaptığımızda; depremin yıkıcı etkisi ne kadar büyük olsa da kamu müteahhitleri tarafından yapılan binaların çok az oranda hasar görmesi ve hatta afet bölgesinde TOKİ tarafından yapılmış konutların nerdeyse hasarsız olarak ayakta kalması, elbette doğru yapılan uygulamaların bir sonucudur."

Ali Adıgüzel, 6 Şubat depreminin ardından hızla koordine olup sahip oldukları makine ve ekipman ile arama-kurtarma çalışmalarına destek olduklarını, afetzedelerin barınma ve yemek gereksinimlerini karşılamak için tüm şantiyelerini kullanıma açtıklarını, bölgeye çadır ve konteyner temin ettiklerini anlattı. Adıgüzel, birçok firma sahibinin hasar tespit çalışmalarına da katıldığına değinerek konuşmasını şöyle sürdürdü:

"DEPREM RİSKİNİN OLDUĞU BÖLGELERDEKİ TÜM BİNALAR NİTELİKLİ UZMANLAR TARAFINDAN DENETLENMELİ, RAPORLANMALI"

"Bölgeye 30 kişilik bir hasar tespit ekibi göndererek 2 bin 500 adet binanın hasar tespitinde gönüllü olarak vatandaşlarımıza destek sağlamaya çalıştık. Fay hatları üzerinde bulunan ülkemizin tekrar bu kadar büyük acılara maruz kalmaması için, yıkılmış ve büyük zarar görmüş binaların bu kadar hasar almasının sebepleri ve sorumluları tespit edilerek, aynı hatalara düşmeden ülkemizin imarı yeniden tesis edilmelidir. Ülkemizde deprem riski altındaki tüm bölgelerde yapı stokunun tespiti yapılarak öncelikle bu binaların depreme dayanıklılığı nitelikli uzmanlar tarafından denetlenmeli ve raporlanmalıdır. Bu raporlar, ev sahibi veya kiracı tüm vatandaşlara e-Devlet üzerinden bildirilmelidir.

"BU DEPREMİN YARALARI SARILDIKTAN SONRA DEPREME DAYANIKLI OLMAYAN KONUTLARIN ACİLEN BOŞALTILMASI SAĞLANMALIDIR"

Çevre Şehircilik Bakanlığı, eskiden olduğu gibi, asıl işi imar ve yapılaşmanın oluşturulmasında başrol oynamalıdır. Yerel yönetimler de bunun kontrol ve koordinasyonunu sağlamalıdır. Bu depremin yaraları sarıldıktan hemen sonra, depreme dayanıklı olmayan konutların acilen boşaltılması sağlanmalıdır. Bununla birlikte, kentsel dönüşüm projeleri, kamu ve özel sektör eliyle bilimsel çerçevede, teknolojinin en ileri imkanlarından faydalanılarak insan ve çevre uyumu gözetilerek, sürdürülebilirlik ilkeleriyle inşa edilmelidir. Altyapı, ulaşım, eğitim, sağlık, spor ve sanata uygun yeşil alanların afet durumunda güvenli yaşam alanlarına dönüşümü de sağlanmalıdır. Deprem sonucu yıkımlardaki müteselsil sorumluluk alanlarının tespitini doğru analiz ederek yeni ve kalıcı tedbirler alınması, ancak bilim ve ortak akıl ile mümkün olacaktır.

"YAPILARDA KULLANILAN MALZEMELERİN STANDARTLARA UYGUNLUĞUNU SAĞLAYAN ÖZEL LABORATUVARLARIN YAPILARDAKİ SORUMLULUĞU ARTIRILMALI, DENETLENMELİ"

Yapı denetim firmalarının, TOKİ'ye hizmet veren müşavir firmalar gibi çalıştırılması sağlanmalı, sorumluluğu artırılmalı, yapıların proje ve teknik detaylara uygun olarak inşa edilmesi, yaptırımlarla düzenlenmeli. Yapılarda kullanılan malzemelerin standartlara uygunluğunu sağlayan özel laboratuvarların yapılardaki sorumluluğu artırılmalı ve Çevre Şehircilik İl Müdürlükleri tarafınca denetlenmelidir. Yapılarda projesine göre uygulama yapmak amacıyla yüklenici firma bünyesinde yeterli sayıda teknik elemanın bizzat işin başında sürekli olarak bulunması sağlanmalı ve bu kişilere sorumluluk yüklenmelidir. Yapıya kullanma izni alındıktan sonraki süreçte yapının statiğini ve dayanımını etkileyecek kolon kesme, taşıyıcı sisteme ait demir kesme, betonarme taşıyıcı duvarı yıkma, betonarme sistem içerisinde yapılmaması gereken elektrik, mekanik tesisatlar ve benzeri tadilatlar ile eklentilerin yapılmasının önüne geçmek adına, bu işleri yapanlara çok büyük cezai müeyyideler getirilmelidir.

"HAZIR BETON FİRMALARINDA TEKNİK ELEMAN ÇALIŞTIRMA ZORUNLULUĞU GETİRİLMELİ, YAPILARDAKİ SORUMLULUKLARI ARTTIRILMALI, DENETLENMELİ"

Fen ve sanat kurallarına uygun inşa edilmeyen (kaçak) yapıların imar afları ile sisteme dahil edilerek statiği etkileyecek değişikliklere hiçbir zaman izin verilmemelidir. Yapıda kullanılacak olan ve taşıyıcı sistemin en önemli unsuru olan beton malzemesinin üretimini yapan hazır beton firmalarında teknik eleman çalıştırma zorunluluğu getirilmeli, yapılardaki sorumlulukları artırılmalı ve Çevre Şehircilik Müdürlüğü tarafından denetlenmelidir. Müteahhitlik sektörünün yıllardır yasaya dayalı bir meslek odasının olması talebi karşılanarak, müteahhitlerin kayıt altına alınması, sicillerinin tutulması, sorumlulukları ölçeğinde eğitim sertifikasyonuna tabi tutulmaları sağlanmalıdır.

"TEMEL VİZESİ VE İSKAN RAPORU VEREN KURUM VE KURULUŞLARIN İLGİLİ PERSONELİ DE İHMAL VE KUSURLULAR ZİNCİRİNE DAHİL EDİLMELİ"

Yapının uygulama aşamasında gerekli mesleki bilgi ve belgeye sahip olmadan çalıştırılan işçi ve taşeron firmalar, 'taşeron' statüsüne kavuşturularak özellikle kaba inşaat taşeronlarına sorumluluk yüklenmelidir. Yapının ilgili aşamalarında temel vizesi ve iskan (oturulabilir) raporu veren kurum ve kuruluşların ilgili personeli de ihmal ve kusurlular zincirine dahil edilmelidir. Yapıda çalışacak ve teknik yeterlilikte olması gereken mühendislere destek ve hizmet zorunluluğu olan ilgili mühendis ve mimar odalarının etkinliği artırılmalıdır. İl, ilçe ve beldelerimizde görev yapan belediye başkanlarının keyfi uygulamalarının önüne geçilmesi sağlanmalı, inşaat yapımı hususunda bünyesindeki teknik elemanların yetkileri artırılmalı ve yetkililerin liyakat düzeyleri gerçek manada tespit edilmelidir.

"AŞIRI İFA GÜÇLÜĞÜ YÜZÜNDEN YASAKLANAN MESLEKTAŞLARIMIZ İÇİN SİCİL AFFI ÇIKARILMALI"

Geçmiş iki yıl içerisinde yaşanan ekonomik olumsuzluklar neticesinde kamu adına iş yapan ve bizim nazarımızda işin ehli diye tabir ettiğimiz birçok meslektaşımız, maalesef aşırı ifa güçlüğü nedeni ile işlerini tamamlayamayarak ilgili idarelerce cezai müeyyidelere tabi tutulmuş ve yine birçok meslektaşımız yasaklanarak mesleğini icra edemez duruma gelmiştir. Böylesi olağanüstü bir süreçte liyakati ve mesleki donanımlarına çokça ihtiyaç duyulan meslektaşlarımızın çıkarılacak bir sicil affı ile yeniden mesleklerine kavuşturulmaları, ülkemizin yeniden imarı için yapılacak ihalelerde rekabetin artırılmasıyla bu sürecin daha doğru ilerlemesi adına büyük katkı sunacaktır. Konunun yetkililerimizce ivedilikle değerlendirilmesi her manada önem taşımaktadır."

Başkan Adıgüzel, afet bölgesinde yapımına başlandığı söylenen konutlar ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Bir yılda TOKİ vasıtasıyla 650 bin konut" vaadine ilişkin soruya şu yanıtı verdi:

"650 BİN KONUTU BİR YILDA YAPABİLMEK İNANILMAZ ZOR BİR İŞ VE MÜTHİŞ BİR ALTYAPI İSTİYOR"

"Asrın felaketi dediğimiz şey, hakikaten gerçek. 650 bin konutu bir yılda yapabilmek inanılmaz zor bir iş ve müthiş bir altyapı istiyor. TOKİ, bu ülkenin şu anda yüz akı. En hazır kurumu, en bu işe donanımlı, yetişmiş kamu kurumu. Ama 650 bin konutun yapılması çok ciddi bir bütçe istiyor. Ham maddede, işçilikte çok ciddi sorunlar yaşanacak... Seçim öncesi ister istemez tabii bu söylemlere devam edecek iktidar da muhalefet de ama yapılması gerektiğine evet inanıyorum. Ben, o konuda çok büyük yanlışlıklar olduğunu şöyle düşünmüyorum; bizzat hasar tespit çalışmalarına bizden de arkadaşlar gitti. Felaket çok büyük olunca o bölgedeki teknik eleman sayısı bile inanın yetersiz kalıyor. Ama şunu gördüm; mesela orta hasar verildi, itiraz ettiğinizde bu defa Çevre Şehircilik İl Müdürlükleri 5 kişilik bir komisyon gönderiyor. Çok daha detaylı inceleme yapılıyor ama bu çok uzun sürdü. 650 bin konuttan bahsediyoruz. Bir de hasarsız konutlardan bahsediyoruz. Yani milyonlarca evin kontrolü kolay değil. Mutlaka istisnai örnekleri olacaktır ama ben, o bölgede yaşayan biri olarak devletin işinin hiç kolay olmadığını düşünüyorum.

"ORADA, BİR İKİ TANE BENİM GÖRDÜĞÜM GÖSTERMELİK BİNA DIŞINDAN BETON DÖKÜMÜNE BİLE MÜSAADE YOK"

Yapılarda şu anda çalışmak doğru mudur? İnanın, 11 bölgede şu anda, özellikle bizim yatırımcı dediğimiz özel binaların hiçbirinde çivi çakılmıyor. İlk 1-2 gün, 'hemen o çatlakları bir an önce kapatalım' derdine düşmüştü birkaç yap-sat müteahhidi. O olunca hemen valilik, belediyeler yayınladı, bütün inşaatlar durmuş vaziyette. Ruhsat verilmiyor. Hatta şu saçmalığa kadar gitmiş durumda; bina bitmiş, iskan alacağız, bizim iskanımızı bile vermiyorlar. Yüzde 98'e yakın, çalışma yok. Şu anda tek çalışma TOKİ binalarında, yeni konutlarda. Orada da bir iki tane benim gördüğüm göstermelik bina dışından beton dökümüne bile müsaade yok şu anda. Şu anda kamu binaları dahil, bizim beton dökümümüze dahi izin vermiyorlar, taahhüdümüzdeki işlerde. Sadece TOKİ konutlarının ihalesi yapıldığı için bunların altyapı, temel işlemleri var, çok az. Biraz daha bu artçıların bitmesi bekleniyor."

KAMİAD Başkan Yardımcısı Nedip şimşek de "Demir bağlanıyor ama hazır bekletiliyor, beton dökülmüyor. Doğru olan da bu yani" dedi.

Kamiad Genel Başkanı Ali Adıgüzel: "Deprem Bölgesinde, Bir İki Tane Benim Gördüğüm Göstermelik Bina Dışından Beton Dökümüne Bile Müsaade Yok Şu Anda"
Kaynak: ANKA

Son Dakika Güncel Kamiad Genel Başkanı Ali Adıgüzel: 'Deprem Bölgesinde, Bir İki Tane Benim Gördüğüm Göstermelik Bina Dışından Beton Dökümüne Bile Müsaade Yok Şu Anda' - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement