Kocaeli'nin Gölcük İlçesi merkezli 17 Ağustos 1999 Marmara depreminin 14'üncü yıldönümü yaklaşırken, Kocaeli Valiliği kanalıyla Meteoroloji Müdürlüğü'nün yaptığı duyuruda, binaların depreme dayanıklı olabilmesi için Mimar Sinan'ın yaptığı eserler örnek gösterilerek ilginç tavsiyelerde bulunuldu.
Kocaeli Valiliği'nden yapılan açıklamada, Kocaeli'nin birinci derecede tehlikeli deprem bölgesinde bulunduğu, Kuzey Anadolu Fay Sisteminin ana hattı üzerinde olduğu ve tarihsel depremlerden büyük hasar gördüğü hatırlatıldı. En son büyük yıkıcı depremin 17 Ağustos 1999 Marmara depreminde yaşandığı, resmi kayıtlara göre 17 bin 480 kişi öldüğü, 23 bin 781 kişinin yaralandığı, 505 kişi sakat kaldığı da belirtilerek bu büyük felakette 285 bin 211 konut, 42 bin 902 işyerinin hasar gördüğü vurgulandı.
BİNALARA YALITIM VE KOROZYON ETKİSİ
Açıklamada, "Bu deprem Kocaeli ve tüm Marmara bölgesinde ağır hasar ve can kaybına neden olmuştur. Her ne kadar bilinmese de bu yıkımların en büyük nedeni binalarda su yalıtımı olmadığı için oluşan korozyon sonucu taşıyıcı sistemin zayıflamış olmasıydı" denilerek yağmur, kar gibi herhangi bir yoldan yapılara sızan su, donarak veya kimyasal tepkimelere girerek, donatının özelliğini yitirmesine ve korozyona, betonun içindeki taşıyıcı özellikteki demirlerin paslanmasına neden olduğu belirtildi. Açıklama şöyle devam etti:
10 YILDA TAŞIMA KAPASİTESİ YÜZDE 66'I AZALIYOR
"Oluşan korozyon ise yapıların taşıyıcı sisteminin çürümesine ve zamanla zayıflamasına sebep oluyor. Yalıtımı olmayan binalarda 10 yıl sonra betonun içindeki bu donatı başlangıçtaki taşıma kapasitesinin, belli koşullarda yaklaşık olarak yüzde 66'sını korozyon nedeniyle kaybediyor. Oysa yalıtımlı binaların taşıyıcı sistemlerini suyun zararlı etkilerinden ve korozyondan koruyarak güçlü olmasını sağlıyor. Ayrıca nem, demirin paslanmasına ve çabuk tahriş olmasına neden olur. Betonarme yapılarda betonun içine işleyecek olan nem, demir aksama zarar vererek, binanın statiğinin bozulmasına neden olur."
Türkiye'deki binalarda çok yaygın bir izolasyon sorunu bulunduğu, deprem esnasında zeminin gevşemesi ve yeraltı sularının hareket etmesi sebebiyle taşıma gücü sıfıra inen zeminin hiçbir yükü taşıyamaz duruma geldiği de belirtilen açıklamada, "Zemin sıvılaşınca üzerindeki yapı bataklığa gömülür ( Adapazarı'nda deprem sonrası bazı binalar 1-2 kat zemine batmışlardı). Bu sebeple su yalıtımı ve temelden suyun uzaklaştırılması çok önemlidir. Kocaeli çok yağışlı bir il, binanın dışından içeri su girmesine sebep olan izolasyon problemleri, çatıdaki çatlaklar, oluk veya yağmur tahliye borularındaki problemler. Çatınızı kontrol ettirin; çatıdaki çatlak ve kırıkları, Su oluk ve yağmur tahliye borularına baktırın" denilerek uyarılarda bulunuldu.
MİMAR SİNAN'DAN ÖRNEKLER VERİLDİ
Açıklamada Osmanlı döneminin en ünlü mimarı olan ve birçok eseri tüm depremlere rağmen hala ayakta duran Mimar Sinan'ın yaptığı çalışmalardan örnekler verildi. Mimar Sinan'ın eserleri incelendiğinde yapmış olduğu tüm yapıların depreme dayanıklı olarak inşa etmiş olduğu, hatta deprem dalgalarını emen, engelleyen bir sistem bile kurduğunun ortaya çıktığı belirtilerek şöyle devam edildi:
CİĞERLE SİRKÜLASYON KONTROLÜ
"Bir ömrün arkasında bıraktığı 80 cami, 50 medrese ve mescid, birçok saray ve kervansaray ile yüze yakın köprü ve kemerin tamamını depreme karşı dayanıklı olarak yapmaya özen göstermiş. Mimar Sinan'ın hemen hemen bütün eserleri depremden zarar görmeden günümüze kadar gelebilmiş. Zarar görenler araştırıldığında daha sonraki dönemlerde tahribata uğrayanlar oldukları ortaya çıkıyor. Yapılarının yer seçiminde tepeleri ve yüksek mekanları tercih eden Mimar Sinan bir eseri yapmadan önce detaylı bir fizibilite çalışması yaparmış. Mimar Sinan ilk önce yapıyı yapacağı yere bir ciğer asarmış, 3-4 gün sonra ciğeri kontrol edermiş; eğer ciğer çürümüşse yapıyı yapmaktan vazgeçermiş. Ciğer kullanmasındaki amaç günümüzde pek çok mühendisin incelemeye hiç gerek duymadığı hava sirkülasyonunu tespit etmek. Yani hakim rüzgar yönüne göre yapıyı yapmaktır. Ciğer uygulamasından sonra, sıra zeminin sağlamlaştırılmasına gelirmiş. Zemini sağlamlaştırmak için kazıklarla toprağı sıkıştırır, dayanak duvarları inşa ettirirmiş Mimar Sinan yapılarında ayrıca drenaj adı verilen bir kanalizasyon sistemi de kurmuş. Drenaj sistemiyle yapının temellerinin sulardan ve nemden korunarak dayanıklı kalması öngörülmüş. Ayrıca yapının içindeki rutubet ve nemi dışarı atarak soğuk ve sıcak hava dengelerini sağlayan hava kanalları kullanmış. Bunların dışında yazın suyun ve toprağın ısınmasından dolayı oluşan buharın yapının temeline ve içine girmemesi için tahliye kanalları kullanmış. Buhar tahliye ve rutubet kanalları drenaj kanallarına bağlı olarak uygulamaya konulmuş. Yapının sağlıksız zemin ve nem gibi dış ortamlardan etkilenmemesi için tüm tedbirleri alalım. Uzmanlar, yaşadığımız acı depremden hemen sonra Mimar Sinan'ın dehasına işaret ederek, onun yaptıklarını yapsaydılar bu kadar kişi ölmezdi. Atalarımız 'İnsanı gam binayı nem öldürür' diye boşuna dememişler."
Açıklamanın "Unutmayalım! Depremlerde can kayıplarının yüzde 95'i yapısal olup, binalarınıza yalıtım, tabii havalandırma, rutubet, drenaj kanalları yaptıralım. Dayanıklı binalarda oturalım, afet bilinci yüksek toplum olalım" uyarısıyla sona eriyor.
Son Dakika › Güncel › Valilikden Mimar Sinan Tavsiyesi - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?