Myanmar'da Yapılacak Seçimler

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Myanmar'da 8 Kasım'da yapılacak seçimlerin özünde sorunlu olduğunu iddia etti.

HRW tarafından yapılan basın açıklamasında, seçimlere taraflı gözlemciler atanmasının, Rohingyaların (Arakanlı Müslümanlar) oy verme ve aday olma hakkında mahrum bırakılması ile parlamento üyelerinin 4'te 1'inin ordu tarafından belirlenmesinin seçimlerin temel sorunu olduğunu söyledi.

Örgütün Asya Direktörü Brad Adams yaptığı açıklamada, Myanmar Seçim Komisyonu'nun (UEC) bağımsız ve tarafsız olmadığını vurgulayarak "8 Kasım'da sandığa çok sayıda Myanmarlının gitmesi, bu seçimleri özgür ve tarafsız yapmaz" dedi.

Seçimle ilgili şikayetlerin çözümü için uygun mekanizmaların bulunmadığını kaydeden Adams, temyize götürülen kararlarda son söz hakkının UEC'ye ait olmasının ve UEC'nin kararının adli muhakemeye tabii olmamasının uluslararası normlara aykırı olduğunu dile getirdi.

Açıklamada, hiç oy kullanılmadan parlamento üyelerinin 4'e 1'inin ordu tarafından belirlendiği bir seçimin kesinlikle adil olmayacağına dikkat çekildi.

UCE'nin başkanı olan eski general ve iktidardaki Birlik, Dayanışma ve Kalkınma Partisi'nden (USDP) milletvekili adayı Tin Aye'nin haziranda seçimlerle ilgili "USDP'nin kazanmasını istiyorum ama adilce, hileyle değil" açıklaması tepki çekmişti.

Myanmar'da muhalefetteki Demokrasi İçin Ulusal Birlik Partisi'nin (NLD) 1990'dan bu yana ilk kez yarıştığı seçimlerde milyonlarca kişinin oy kullanması bekleniyor.

NLD, 1990'daki seçimi ezici çoğunlukla kazanmasına rağmen dönemin askeri cuntasının girişimleri sonucu iktidara gelememişti. 2008 Anayasası'na göre parlamentodaki sandalyenin dörtte birine sahip ordunun anayasa değişiklerini veto etme ve istediği zaman yönetime el koyma hakkı bulunduğu ülkede, NLD'nin iktidara gelebilmek için oyların yüzde 67'sini alması gerekiyor.

Ülkede yaşayan 1 milyona yakın Rohingya'nın oy kullanma hakkından mahrum olması ve Müslümanların aday olamaması seçimlerle ilgili en ciddi problem olarak görülüyor.

Myanmar'da 1982'de kabul edilen yasayla vatandaşlık haklarını kaybeden Arakanlı Müslümanlar, "devletsiz" sayılıyor. Birleşmiş Milletler tarafından "eziyet gören dini azınlık" olarak kabul edilen Arakanlı Müslümanlar, hem şiddet olaylarına hem de yasal, ekonomik ve toplumsal ayrımcılığa maruz kalıyor.

Ülkenin batısındaki Arakan eyaletinde 2012'de Budistler ile Müslümanlar arasında şiddet olaylarında, Budistler tarafından düzenlenen saldırılarda, çoğu Müslüman çok sayıda kişi yaşamını yitirmiş, yüzlerce ev ve iş yeri yakılmış, 140 bin Arakan Müslümanı evlerini terk ederek kötü koşullardaki kamplarda yaşamak zorunda bırakılmıştı.