Avrupa ülkelerine gitmek için umut yolculuğuna çıkan mültecilerin yaşadıklarına en yakından tanık olan Mültecilerle Dayanışma Derneği İdari Koordinatörü Pırıl Erçoban, önemli saptamalarda bulundu. Türkiye'de mültecilere hep geçici statülerin uygulandığını, yaşamların askıda olduğunu, bunun içinde onların ölümü göze alıp kaçmaya çalıştıklarını söyleyen Erçoban, "Bir de AB'nin artık mülteci kabul etmeyeceğine yönelik fısıltı gazetesi söylemleri, insanları bu yolculuklara çıkartıyor" dedi.
Ege Denizi sahilleri, her gün Avrupa ülkelerine gitme hayali kuran mültecilerin yaşadıkları dramlara sahne oldu. Son olarak ise, Ayvalık ve Dikili sahillerine 31 mültecinin cansız bedenleri sahillere vurdu. Gün geçtikçe katlanarak büyüyen can kayıplarının önüne geçmek için, alınan önlemler de yetersiz kaldı.
NE PAHASINA OLURSA OLSUN YOLA ÇIKIYORLAR
Mültecilerin yaşadıkları bu ölüm yolculuğunun nedenleriyle ilgili Mültecilerle Dayanışma Derneği İdari Koordinatörü Pırıl Erçoban, önemli saptamalarda bulundu. Türkiye'de mültecilerin yaşamlarının hep geçici statüler üzerine kurulu olduğunu anlatan Erçoban, şunları söyledi:
"Türkiye başka birçok ülkenin yapmadığını yapıyor. Kapılarını mültecilere açıyor. Şu anda 3 milyona yakın mülteci yaşıyor. Ama yaşam koşulları çok zor. Statüleri hep geçicilik üzerine olmuş. Türkiye'de kalıcı bir durum söz konusu değil, onlara için. Askıya alınmış hayatlar söz konusu. Türkiye'de kaldıkları sürece, bir gelecekleri olmayacağını biliyorlar. Suriye'de savaş yakın zamanda bitmeyecek gibi görünüyor. Bunun için kendi ülkelerine geri dönme ihtimalleri çok güç. Türkiye'deki durumları da belirsiz. Haklı bir psikolojik etki yaratıyor. Çalışma izinleri yok. Ciddi sömürülüyorlar iş yaşamında. Çocukların yüzde 70'i eğitim göremiyor. Çok zor yaşamları var."
ARTIK YETER DİYORLAR
İnsanların bu koşullardan kurtulmak için Avrupa ülkelerine gitmek istediklerini de ifade eden Pırıl Erçoban, "İnsanlar, 'artık yeter' deyip yola çıkıyor. Türkiye'deki kamplarda, sadece 270 bin kapasite var. Herkesi kamplara sokmak, barındırmak mümkün değil. Avrupa'da bunu olmayacağını düşünüyorlar. Kalıcı çözüm olacağını düşünüyorlar. Geleceğe yönelik umutlu başlangıç olacağını düşünüyorlar. Kimlik kartlarının olacağını düşünüyorlar. Bunun özlemindeler, peşindeler" dedi.
Türkiye ile AB arasındaki mülteci anlaşmasının da kaçak geçişlerin artmasında etkili olduğunu savunan Pırıl Erçoban, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizim konuştuğumuz mülteciler, 'biz ülkemizde her gün ölüyoruz, bunu göze alıyoruz. Ölürsek de denizde bir kez ölürüz' diyorlar. Elbette çok korkuyorlar, mümkün mü korkmamak. Her gün ölüm haberleri geliyor. Son dönemde bir kaç aydır, AB ile Türkiye'nin konuştuğu mültecilerin durdurulması, meselesidir. Bu yüzden daha sıkı sınır kontrollerinden söz ediliyor. Türkiye'de yaşam koşullarının iyileştirilmesi isteniyor. İzmir'de, geri kabul merkezi yapıldı. Ama geri gönderme merkezi olarak kullanılacak. İnsanları Türkiye'de tutmak Türkiye'den mümkünse, gönderebildiğini ülkesine geri göndermek istiyor. Bu nedenle çok sert insan hakları ihlallerine açık uygulamalar olacak. Bizim korkumuz, endişemiz bu yönde. İnsanlar bunu duyunca, yılbaşından itibaren Avrupa'nın kendilerini kabul etmeyeceğini düşününce, bunlar fısıltı olarak ortaya çıkınca, mülteciler, ne pahasına olursa olsun bir an önce geçmeye çalışıyor. Bu tip şehir efsaneleri etrafta olunca insanlar, çoluk çocuk geçmeye çalışıyor."
Son Dakika › Güncel › Şehir Efsaneleri, Ne Pahasına Olursa Olsun, İnsanları Yola Çıkartıyor - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?