Anayasa Mahkemesinin, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun bazı hükümlerini iptal gerekçesi, Resmi Gazete'de yayımlandı.
CHP, 6356 sayılı Kanun'un bazı hükümlerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurmuştu.
Başvuruyu esastan karara bağlayan Yüksek Mahkeme, bazı hükümleri Anayasa'ya aykırı bulmuştu.
Anayasa Mahkemesi, işverenin, "fesih dışında" sendikal özgürlüğü güvence altına alan kanun hükümlerine aykırı hareket etmesi halinde, sendikal tazminata hükmedilmesini öngören düzenlemedeki "fesih dışında" ibaresini iptal etmişti.
Ayrıca, işçinin, sendikal bir nedenle iş sözleşmesinin feshi halinde 4857 sayılı İş Kanunu'nun "feshin geçerli sebebe dayandırılması"nı düzenleyen 18. madde hükümleri uyarınca dava açma hakkına sahip olduğuna ilişkin kanun hükmü de Anayasa'ya aykırı bulunmuştu.
Kararın gerekçesinde, söz konusu düzenlemelerin sendika hakkına müdahale niteliği taşıdığının açık olduğu belirtildi.
Sendika hakkının sınırlandırılabilir olduğu aktarılan gerekçede, bu sınırlamanın Anayasa'nın 13. maddesi uyarınca demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı vurgulandı.
Demokratik düzenin ayrılmaz bir parçası olan sendikal örgütlenme hakkının anlam kazanmasının, yasak ve sınırlamaların en aza indirilmesiyle mümkün olduğuna işaret edilen gerekçede, yapılan sınırlama hak ve özgürlüğün özüne dokunarak kullanılmasını durduruyor veya güçleştiriyorsa, demokratik toplum düzenine aykırı bir hal alacağı kaydedildi.
Sendikal örgütlenmeyi engelleyecek yasakların, demokratik toplum düzeninin gerekleriyle örtüşmediğinin altı çizilen gerekçede, iptali istenen kurallara göre iş güvencesi kapsamı dışında kalan işçilerin, sendikaya üye oldukları ya da sendikal faaliyetlere katıldıkları için işten çıkarıldıklarında sendikal tazminat almaya hak kazanamayacakları anlatıldı.
Gerekçede, söz konusu düzenlemelerin sendika hakkına ölçüsüz bir müdahale oluşturduğu, bu nedenle iptallerinin gerektiği kaydedildi.
Yüksek Mahkeme, ayrıca, grup toplu iş sözleşmesine ilişkin uyuşmazlıklarda, grev kararı uyuşmazlık kapsamındaki iş yerlerinin bir kısmı için alınsa dahi, lokavt kararının uyuşmazlık kapsamındaki başka iş yerleri için de alınabilmesini öngören kanun hükmünü iptal etmişti.
Buna ilişkin gerekçede ise lokavtın, işçilerin grev hakkını kullanması sırasında işveren için getirilmiş, bir karşı yaptırım olduğuna işaret edildi.
Toplu iş sözleşmesine ilişkin ortaya çıkan uyuşmazlıklarda, uyuşmazlığın kapsamındaki iş yerinin bir kısmı için işçi sendikası tarafından grev kararı alınmış olması halinde, işveren tarafından o iş yerinde lokavt uygulamasına başvurulabilmesinin mümkün olduğu belirtilen gerekçede, "Ancak bunun ötesinde işverenin uyuşmazlığın kapsamında olan, fakat grev kararı alınmamış iş yerleri için de lokavta başvurabileceğini benimseyen kural, Anayasayla düzenlenen lokavt ile bağdaşmayacağı gibi grev hakkının kullanılabilmesini de engelleyici niteliktedir" denildi.
"Demokratik toplum düzeninin gerekleriyle bağdaşmıyor"
Bankacılık hizmetleri ve şehir içi toplu taşıma hizmetlerinde grev ve lokavt yapılamayacağına ilişkin kanun hükmü de Anayasa'ya aykırı bulundu.
Kararın gerekçesinde, iptali istenen kuralla getirilen yasağın, grev ve lokavt hakkına müdahale niteliği taşıdığı belirtildi.
Zorunlu ve temel hizmet niteliği ağır basan iş ve hizmetlerde, grevin yasaklanabilmesinin anayasal çerçevede mümkün olduğuna işaret edilen gerekçede, yasak getirilen iş kollarının, kamu düzeni ve toplum hayatını doğrudan etkileyen faaliyetler olmadığı vurgulandı.
Bu hizmetlere getirilen grev yasaklarının demokratik toplum düzeninin gerekleriyle bağdaşmadığının altı çizilen gerekçede, "Bankacılık hizmetleri ve şehir içi toplu taşıma hizmetlerinde grev yasağının, korunması düşünülen yarar ile çatışan hak ve özgürlükler arasında adil ve makul bir denge gözetmemesi ve stratejik öneme sahip olmaması nedeniyle grev hakkına ölçüsüz bir müdahale olduğu açıktır. Bu nedenle iptali gerekir" denildi.
Öte yandan, Anayasa Mahkemesi, Bakanlar Kurulunun, genel sağlığı veya milli güvenliği bozucu nitelikteki grev veya lokavtı erteleyebileceğine yönelik kanun hükmünün de arasında bulunduğu diğer hükümlere ilişkin iptal istemlerini reddetmişti.
Bu kararın gerekçesinde, Anayasa'nın 54. maddesinde grev hakkının kimi yasaklamalar ve sınırlamalara tabi tutulabileceğine işaret edildiği ve bu konuda kanun koyucuya yetki tanındığı anlatıldı.
Çoğu ülkede, temel hizmetler olarak kabul edilen işlerde grev hakkını yasaklayan ya da kısıtlayan hükümler bulunduğu belirtilen gerekçede, burada temel hizmetlerin net çizgilerle tanımlanması ve bu tanımlamanın geniş anlamda yapılmamasının önemli olduğu ifade edildi.
Söz konusu alanlarda getirilen yasağın, ulusal ekonominin, insan sağlığının ve milli güvenliğin korunmasına hizmet ettiğinden anayasal açıdan meşru bir amaca dayandığı aktarılan gerekçede, şunlar kaydedildi:
"Kurallarla belirli iş, iş yeri ve hizmetler için grev yasağı getirilirken bir bütün olarak memlekette sağladıkları ekonomik yararları, insan sağlığına doğrudan etki eden yönleri, milli savunma ve güvenlik ile ilgili nitelikleri, toplumun tümünü doğrudan etkileyen yönleri ve milli ekonomiye katkılarının dikkate alındığı anlaşılmaktadır. Öte yandan, söz konusu iş, iş yeri ve hizmetlerin kamu düzeni ve toplum hayatını doğrudan etkileyen faaliyetlerle ilgili oldukları da açıktır.
Dava konusu kuralların bir bütün olarak memlekete sağladıkları ekonomik yararlar ve milli ekonomiye katkıları, söz konusu iş, iş yeri ve hizmetlerin kamu düzeni ve toplum hayatını doğrudan etkileyen faaliyetler olması ile sahip oldukları önem dikkate alındığında, kanun koyucu tarafından kural ile belirlenen alanlarda getirilen yasağın grev hakkına ölçüsüz bir müdahale teşkil ettiği söylenemez. Açıklanan nedenlerle bu kurala ilişkin iptal taleplerinin reddi gerekir."
Son Dakika › Güncel › Sendikalar Kanununa Kısmi İptal Gerekçesi Resmi Gazetede - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?