Boğaziçi Üniversitesi İlköğretim Bölümü öğretim üyesi Yard. Doç. Dr. Mine Göl Güven, "Uzun zamandan bu yana yaşadığımız toplumsal travmayı ilk elden yaşayanlar ve de maruz kalanlar, farklı boyutlarda olsa da, herkes tedirgin. Yetişkinler tedirginliği, mutsuzluğu, üzüntüyü, kırılganlığı, öfkeyi, huzursuzluğu, çaresizliği ve başka birçok duyguyu gerçeklikle bağdaştırıp bazen unutarak, bazen boş vererek günlük rutinlerine dönmeye çalışıyor. Çok güvendiğimiz yetişkin aklımız bile ne yapacağını şaşırmış durumda. Çocukları düşündüğümde işler benim yetişkin aklım için daha da karışıyor. Onlar, tüm bu ne olduğu bilinmeyen dünyayla nasıl başa çıkabiliyor? Dünyayı yöneten yetişkinlerin hepsini karşılarına alıp konuşamayacaklarına göre küçük gözleri bize, annelerine, babalarına, öğretmenlerine dönüyor ve soruyorlar, hatta bazen en kötüsü tüm olanların farkındalar ve susuyorlar. Hatta o kadar farkındalar ki, bizlerin bir şey yapamayacağını biliyorlar ve susuyorlar. Ama bizim yetişkinler olarak işimiz, durum ne olursa olsun onlara kendilerini güvende hissettirmek. Travmayı ilk veya ikinci elden yaşayan çocuklar için farklı yaklaşımlar söz konusu olsa da, bu öneriler listesi en azından atacağımız bir ilk adım olarak düşünülebilir. Her ne kadar gördükleri şiddet ve yıkım sizin konuşmalarınızdan maalesef daha etkili olsa da, güven veren tavrınıza ve hep onların yanında olacağınızın güvencesine ihtiyaçları var" diyor. Yard. Doç. Dr. Mine Göl Güven'in sıraladığı öneriler ise şöyle:
UZMANLAR:
Hiçbir şey yokmuş gibi davranmayın
Şiddet görüntülerinden uzak tutun
NEYİ, NE KADAR BİLDİKLERİNİ ÖĞRENİN
Öncelikle neyi ne kadar bildiklerini öğrenmeye çalışmalıyız. Burada travmayı ilk elden yaşayan çocukların en azından güvendiği bir yetişkinle durumu konuşmasına fırsat tanımak önemli. Zaten her şeyi biliyor diye düşünmemek gerekiyor. Onların yorumlarını öğrenebilmemiz, yaşadıkları travmanın şiddetinin farkına varmamız için gerekli. Yalnız, çocuklar kendilerini çabucak ve doğru ifade edemeyebilirler, aynı biz yetişkinler gibi. Bunun için kendilerini rahat hissedecekleri bir ortamda bunu yapmak lazım, ayak üstü konuşmaları vakit darlığı hissettirebileceği için önermiyorum.
Travmayı ikincil elden yaşayan çocuklar için ise neyi ne kadar, hangi kanallardan öğrendiklerini bilmemiz gerekiyor. Birbirleriyle konuşuyorlar, televizyon seyrediyorlar, yazılı ve görsel basında çıkan haberleri okuyorlar, dinliyorlar, biz konuşurken kulak kabartıyorlar, hatta aralarında sosyal medya kullanıcıları var ve telefonlarına gelen mesajları birbirlerine gösteriyorlar.
SİZDEN BEKLENTİSİNİ ANLAMAYA ÇALIŞIN
Ne yapmanızı istediğini, sizden beklentisini öğrenin. "Kendini güvende hissedebilmen için ne yapabilirim?" diye sorun. Gün içinde onu arayıp iyi olduğunuzu haber vereceğinizi, akşam servise binip eve gelebileceğinizi, acil durumda fakat günlük akışınız çerçevesinde nasıl hareket edebileceğinizi çocuğunuzun da fikirlerini alarak belirleyin.
Hiçbir şey yokmuş gibi davranmayın. Yalan söylemeyin.
Cevaplarınızda kısa, net ve anlaşılır olmaya çalışın. Konuşmanızda onun kendini ifade etmesine fırsat verin. Fazla detaya girmeyin. Onu dinleyin. Konuşmanızı başka sormak istediği bir şey olup olmadığını öğrenerek ve ona güven veren bir cümleyle bitirin.
Televizyon ve sosyal medya kullanımını en aza indirin. Çocuğunuzun bilgilendirilme hakkını elinden almayın fakat şiddet görüntüleri içeren görsellerden uzak tutmaya çalışın.
Moraliniz bozukken konuyu açmayın. Sesinizin tonu, vücut diliniz, jest ve mimikleriniz ona mesajlar verecektir. Güvendiği kişi sizsiniz ve ne kadar sağlam durursanız o da bu güveni alacak.
NEFRET SÖYLEMLERİNDE BULUNMAYIN
Öfkelenip belirli gruplar hakkında önyargılı nefret söylemlerinde bulunmaktan kaçının. Onların da bunu yapmasını önleyin. "Kızgın olmanı anlıyorum ama yine de kendini ifade etmenin daha iyi yollarını bulabilirsin" gibi uyarılarla nefret söyleminin ailenizde kabul görmediği mesajını ona verin.
Dünyada sadece küçük bir grubun bu tür şiddet eylemlerine giriştiğini söyleyin. Çok daha büyük bir kesimin, çatışmaların çözümünü barışcıl yollarla aradıklarını hatırlatın.
"Bize bir şey olmaz", "Bunları düşünme" gibi üst perdeden konuşmamaya çalışın. Bunun yerine "Benim de bazen kafama takılıyor", "Aynı duyguları paylaşıyoruz" gibi cümleler kurun.
"Korkuyor musun?", "Üzüldün mü?" gibi evet veya hayır şeklinde cevaplandırılacak sorular yerine "Ne hissediyorsun?" gibi ucu açık sorular sorun.
Etrafınızdaki iyiliklere odaklanın. Konuşmalarınızda, size aşure getiren komşunuza, ödevini unuttuğunda ona yardımcı olan arkadaşına göndermeler yapın.
Zor olsa da rutini korumaya çalışın.
ONLARA İYİ MODEL OLUN
Konuşmaya devam edin. Bir kere sormak veya konuşmak yetmeyebilir. Çocuklar sürekli farklı bilgilerle karşı karşıya kalıyorlar. Bunun için bildiklerini sürekli kontrol etmek lazım. Bazı çocuklar içine kapanık olabilir, kendilerini çabuk açmak istemeyebilirler. Böyle durumlarda onlarla bir iki denemeden sonra konuşmayı başlatmada başarılı olabilirsiniz.
Siz de stres ve travma ile baş edebilme becerilerini geliştirin ve onlara model olun.
Yaşı büyük çocuklar "Niye kötülük yapılıyor, yapıyorlar, biz niçin durduramıyoruz?" gibi iyilik ve kötülükle, güçsüzlük ve güç kullanımıyla bağlantılı bizim de cevabını bilemediğimiz felsefi boyutlarda sorular sorabilirler. Bu durumda herkesin elinden geldiğini yapmaya çalıştığını ama bazen şiddet ortamında çözüm bulmanın zorlaştığını anlatın. Herkesin farklı düşünülebileceğini, farklı istek ve beklentileri olabileceğini ama şiddetin hiçbir zaman kimseye karşı kullanılmaması gerektiğini söyleyin. Dürüst olun. Bu soruları cevaplandırmanın hiç kolay olmadığını, sizin de bunları kendinize sık sık sorduğunuzu söyleyin.
Son Dakika › Güncel › Şiddet Olayları Çocuklara Nasıl Anlatılır - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?