Siirt Barış Girişimi: Barış İçin Umutluyuz )

Siirt'te çeşitli sivil toplum kuruluşları tarafından oluşturulan 'Barış Girişimi'nin düzenlediği toplantıya katılanlar hükümetin Kürt sorunu konusunda başlattığı sürece destek verdi. Siirt Belediye Başkanı Selim Sadak, "Son 30 yılda bölgede cerayen çatışmalı ortamdan en fazla etkilenen biri de benim, bu sürecin hem mağduru, hem sanığı, hem de tanığıyım. Ancak, barış görüşmelerinden yine de umutluyum" dedi.

Siirt'te düzenlenen, 'Barış sürecine sivil toplum örgütlerinin katkıları' konulu toplantıya Bağımsız Belediye Başkanı Selim Sadak, sivil toplum örgütü temsilcileri ile kentin kanaat önderleri katıldı. Siirt Tabipler Odası Başkanı Op.Dr. Ekrem Bilek, açılış konuşmasında, son dönemde barış görüşmeleri için başlatılan olumlu sürece herkesin katkı yapmasını beklediğini söyledi. Bilek, şöyle dedi:

"Barış sürecinden umutluyuz. Bu süreç tüm ülkeyi ilgilendiren ve herkesin sürece olumlu katkıda bulunmasıyla sonuçlanabilir. Burada çok güzel bir tablo var, özellikle din alimlerimizin de bulunduğu bu olumlu topla Türkiye'de bazı taşları yerinden oynatacağını düşünüyorum. Bugün güçlü bir irade var, sayın Başbakan Erdoğan'ın olumlu açıklamaları ve sürece yönelik verdiği ifadeler bizi mutlu ediyor, bunun en yakın zamanda fiiliyata dökülmesini bekliyoruz."

Konuşmasına Kürtçe selam vererek başlayan Siirt Belediye Başkanı Selim Sadak, son 30 yıldaki olaylardan en fazla mağdur olanlardan birisinin de kendisi olduğunu söyledi. Sadak, "Son 30 yılda bölgede cerayen çatışmalı ortamdan en fazla etkilenen biri de benim, bu sürecin hem mağduruyum, hem sanığı hem de tanığıyım. Ancak barış görüşmelerinden yine de umutluyum. Siirt barış sürecinin kilit ismidir. Çünkü Siirt'in seçtiği milletvekili iktidardaki Başbakan Erdoğan'dır, ikincisi de aynı şekilde BDP'nin genel eş başkanıdır, barış sürecinde de önemli iki aktördür" dedi.

Sadak, Siirt'ten bir kez daha güçlü bir ses güçlü bir birliktelik barış için haykırdığını ifade ederek, "İmralı ile yapılacak tüm barış girişimleri barış sürecine katkı yapacaktır. Halkın istediği bir beklenti karşısında siyasilerin kaçma gibi bir durumu olamaz. Siirt Belediye Başkanı olarak burdan bir kez daha ifade ediyorum. Sayın Başbakan Erdoğan tarafından başlatılan bu sürece sonuna kadar katılıyorum" diye konuştu.

İHD Siirt Şube Başkanı Vetha Aydın, barışın kardeşlik, onurlu bir yaşam, hak, hukuk ve eşitlik olduğunu söyledi. Aydın, savaşın gözyaşı, acı, kin, nefret ve ölüm anlamına geldiğini bu nedenle 'Ssavaşa hayır barışa evet' dediklerini anlattı. Aydın, şöyle devam etti:

"Onun için barış hemen şimdi diyoruz. Vicdanlarımızın sızladığını yüreğimizin kanadığını göz pınarlarımızın kuruduğunu ve yeni ölümleri görecek takatimizin kalmadığını haykırarak söylüyoruz. Bizler sadece bağırıyor ve dile getiriyoruz. Sevgili barış yanlıları insanlığın var olduğundan beri haktan özgürlükten onurlu yaşamdan yana olan insanlar yüzyıllardır savaşların ve ölümlerin son bulması için mücadele etmiş ve barış için mücadelelerini sürdürmüşlerdir. 30 yıldan uzun bir süredir bizlerde bölgede yaşanan savaşa çatışmalı ortama tanıklık ettik ediyoruz. Eminim ki bu salonda bulunan bir kişi dahi ben bu savaşın olumsuzluklarından etkilenmiyorum diyemez. Birilerimiz canıyla birilerimiz malıyla birilerimiz özgürlüklerimiz ve haklarımızın ihlaliyle bire bir yaşadık tanık olduk. Evet bunun en acısını özgürlüklerden hak hukuktan yana tavrını koyan barışı sağlamak için uğraşan kesimler gördü. Gördüler ama mücadelelerinden ödün vermediler. Çünkü barışın ne kadar elzem olduğunu biliyorlar. İşte bu nedenle hepimiz bu salondayız. Biz insan hakları savunucuları da faili belli cinayetlere kurban verdiğimiz gözaltına alınıp tutuklandığımız cezaevlerinde esir konumunda tutulduğumuz işkence tehdit taciz ve sürgünlere maruz bırakıldığımız halde barışa olan özlemimiz ve bu topraklara barışın geleceğine olan inancımızla mücadelemize devam ettik ve devam ediyoruz. Çünkü bizler artık dağ başlarında parçalanmış cesetleri toplamak istemiyoruz. Bizler artık sivil asker gerilla ve polis annelerinin gözyaşlarına tanıklık etmek istemiyoruz. Bizler artık işkence gören mağdurlarla birebir karşılaşmak istemiyoruz. Bizler artık cezaevlerinden yeni ölüm haberleri duymak istemiyoruz. Bizler artık özgürlüklerin insan haklarının ihlal edilmediği bir ortam istiyoruz kısacası bizler ölümlere tanıklık etmek istemiyoruz. Bu topraklara barış gelene kadar mücadelemiz devam edecektir. Artık söylemden pratiğe geçme zamanı. 'İktidar- hükümet tarafından dışlanır', 'Örgüt tarafından yanlış anlaşılır', 'İşkence görür gözaltına alınır tutuklanır' ya da 'terörist' ilan edilirim' kaygısını kenara bırakalım. Barışın derinliğine karar içleştirerek bu mücadeleyi hep birlikte sürdürelim' diyorum."