Toplumsal Duyarlılık Adına - Son Dakika
Güncel

Toplumsal Duyarlılık Adına

Toplumsal Duyarlılık Adına

Prof.dr. Karpuzcu: toplumsal duyarlılık adına verdiğimiz sözleri tutmalıyız.

02.03.2012 14:15

Gazikent Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. İbrahim Özdemir'in her fırsatta öğrencilere ifade ettiği, "Üniversite ortamında sadece kitaplara dayalı bir eğitim yapmanın doğru olmadığını, öğrencilerin gelişimini, kitapların ve nazarî derslerin yanında, öğrencilere pratikte katkı sağlayacak üniversite içinden, üniversite dışından, yurt dışından, konusunda uzman, başarıya ulaşmış akademisyenleri, işadamlarını, bilim adamlarını üniversitemize getirerek, konferanslar, seminerler, paneller düzenleyerek öğrencilerimizin gelişimine katkı sağlamalıyız. Günümüzün üniversite anlayışı sadece kitaplara ve nazarî eğitimlere dayalı değildir" düşüncesi ışığında, Gazikent Üniversitesinde seminer, konferans ve panellere devam ediliyor.

Üniversitede en son düzenlenen etkinliklerden bir tanesi de "Bir Akademisyenin Serüveni'' konu başlıklı seminer oldu. Semineri Gazikent Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof.Dr. Mehmet Karpuzcu verdi. Hasan Kalyoncu Kampüsü Hukuk Fakültesi Amfisinde gerçekleşen seminere Gazikent Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Mustafa Y. Kılınç, Genel Sekreter Ümit Şahnaoğlu, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.

''Toplumsal Duyarlılık'' ve ''Bir Akademisyenin Serüveni'' konularında sunum yapacağını belirterek konuşmasına başlayan Prof.Dr. Karpuzcu, 1942 yılında, Konya Karapınar ilçesi Karacadağ Kasabasında doğduğunu, o yıllarda II. Dünya Savaşının devam ettiğini, kendi hayat hikayesini anlatırken o tarihlerdeki Türkiye'nin sosyoekonomik koşullarından da bahsedeceğini belirtti.

Prof.Dr. Karpuzcu, çocukluk dönemlerinde yaşam koşularının iyi olmadığını, Türkiye nüfusunun %80-85 oranında köylerde yaşadığını, köylerin %85'inde okullar olmadığını, yol olmadığını, çocukluğunun geçtiği yıllarda devletin yol yapmak için ailelerden yol vergisi aldığını, beş çocuğu olan ailelerden bu verginin alınmadığını ifade etti.

Prof.Dr. Karpuzcu konuşmasına şöyle devam etti: "O dönemde eğitmenli okullar açılıyordu. Bu okulların eğitmenleri, her köyden okumaya hevesli kişiler içinden seçiliyordu. Seçilen kişiler altı aylık kurslara tabi tutuluyor ve kurs sonunda köylere gönderilen bu kişiler köylerde okullar açıyordu. Bu okullarda eğitim süresi üç yıl idi. Üç yılda bir öğrenci alınıyor, ara sınıflara öğrenci alınmıyordu. Üç yıl bittikten sonra mezun olan öğrenciler yerine okula yeni öğrenciler alınıyordu. Köy odalarının okul olarak kullanıldığı o dönemde 1 milyon kişi bu okullardan mezun oldu ve ben de o bir milyon kişiden biriyim. Bu üç yıllık okulu bitirenler İlkokul mezunu sayılmazlardı. Bunun üzerine bir sene köyde çift sürdüm, koyun güttüm. Köye bir vekil öğretmen gelince köyümüzdeki okul İlkokul statüsüne geçti ve okula iki sene daha giderekten ilkokulu bitirdim. Şanslı idim. Çünkü vekil öğretmen bir sene geç gelseydi ben okuyamayacaktım.

"İlkokulu bitirdikten sonra okumaya devam etmeyi çok istiyodum. Bir gün köye gelen çerçinin arabasına babam bir balya yatak atarak gurbete okumaya gönderdi. Ortaokula 1956 yılında kayıt oldum. Ortaokulda başka öğrencilere ders verdim. İlk defa ders vermekten 20 lira para kazandım ve ders vererek para kazanmayı üniversite yıllarına kadar sürdürdüm. Liseyi bitirdim, üniversiteye ise, toplumun şartlandırması ve baskısı ile İstanbul Teknik Üniversitesine Elektrik Fakültesine girdim. Mühendis olmaya karar verdim. Gerçekte toplum baskısı olmasa idi öğretmen olmak istiyordum. O dönemde üniversite okumak çok zordu. Şimdi ise üniversite okumanın şartları çok daha kolay…

"İstanbul Teknik Üniversitesinin Elektrik Bölümünü kazandığımda bazı arkadaşlar elektrik bölümünün zor olduğunu ve İnşaat Mühendisliğine geçmemi tavsiye ettiler. Ben ise İnşaat Mühendisliğini küçümsüyor, 'inşaatçı olmam için İnşaatta okumaya gerek var mı?' diyordum. Ancak Elektrik Mühendisliğinde bir sene kaybettikten sonra İnşaat Mühendisliğine geçtim. Hayatta hiç bir zaman insanın büyük konuşamaması gerektiğini anladım.

"1968 yılında üniversiteyi bitirdikten sonra şantiye şefi olarak Etibank'ta üç bin lira maaşla işe başladım. Ancak bir hocama verdiğim bir söz üzerine Etibank'taki işten ayrılarak daha az bir maaş olan yedi yüz lira ile asistan olarak, İstanbul Teknik Üniversitesinde akademisyenlik hayatına başladım."

Prof.Dr. Karpuzcu'un esprilerle süslenen konuşmasını öğrenciler ilgiyle takip ettiler. Konuşmasını "Toplumsal duyarlılık adına insanların verdikleri sözü tutmasında fayda olduğunu" söyleyerek bitiren Karpuzcu, kendi hayatından kesitlerin olduğu fotoğrafları bir barkovizyon gösterisi ile öğrencilerle paylaştı.

Kaynak: Bültenler

Son Dakika Güncel Toplumsal Duyarlılık Adına - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement