AK Parti Bartın Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu Sözcüsü Yılmaz Tunç, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun İle Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri İle Koruma Kurulları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın geneli üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmada, yargının siyasallaşmasını önleyen değişiklikleri 12 Eylül 2010 referandumu ile milletin sağladığını, geçmişte yargının arka bahçe olarak kullanıldığını artık o dönemin geride kaldığını ve yargının kimsenin arka bahçesi olamayacağını söyledi.
Milletvekili Tunç, konuşmasının başında 5 Nisan Avukatlar Günü nedeniyle "tüm avukatlarımızın, tüm meslektaşlarımızın Avukatlar Günü'nü tebrik ediyorum, başarılı bir meslek hayatı diliyorum." Dedi.
Tasarı ile açık ceza infaz kurumunda geçirilen sürenin son bir yılının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle dışarıda infaz edileceği yeni bir infaz rejiminin öngörülmekte olduğunu belirten Milletvekili Tunç, Şüpheli, sanık ve hükümlülerin toplumda elektronik cihazların kullanılması suretiyle takip edilmesinin amaçlandığını söyledi.
Cezalandırmadaki temel amacın suçluların ıslahı ve topluma kazandırılması olduğunu söyleyen Milletvekili Tunç, Ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlülerin en büyük kaygısının ceza infaz kurumundan çıktıktan sonra hayata ve topluma uyum sağlayabilmesi sorunu olduğunu, Ceza infaz kurumlarında uzun yıllar kalan hükümlülerin büyük çoğunluğunun bu süre zarfında işini, ailesini ve sosyal ortamını kaybetmiş olduğunu, bu nedenle, kendilerine salıverilme sonrasında yardım ve destekte bulunulması gerektiğini söyledi.
Milletvekili Tunç konuşmasında; "Görüşmekte olduğumuz bu tasarıyla açık ceza infaz kurumunda geçirilen sürenin son bir yılının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle dışarıda infaz edileceği yeni bir infaz rejimi öngörülmektedir. Ülkemiz genelindeki üç yüz yetmiş üç ceza infaz kurumunda geçen ay itibarıyla toplam 130 bin civarında hükümlü ve tutuklu barındırılmaktadır. 2005 yılında yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu'muz ve Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un getirdiği yeni hükümler nedeniyle genel olarak suçlardaki ceza miktarında artışlar olmuş, Ceza İnfaz Kanunu'nda da şartla salıverilme süresi yüzde 40'dan yüzde 67'ye çıkarılmıştır. Yani önceki sistemde on yıl hapis cezası alan dört yıl hapis yatarken yeni sistemde on yıl ceza alan yedi yıl hapis yatmakta, bu da cezaevlerindeki mahkûm sayısını artırmaktadır.
2003 yılından bugüne kadar uluslararası standartlara uygun, güvenlikli, mekanik, elektronik donanımlı ve rehabilitasyon işlemlerine uygun kırktan fazla ceza infaz kurumu inşa edilmiş olmasına rağmen, yeni yasalarımızda cezaların ve infaz sürelerinin artırılması nedeniyle cezaevlerindeki sayı artmaya devam etmiştir. Son yıllarda işlenen suçların ve suçluların arttığı, bu nedenle cezaevlerinin dolduğu yönündeki görüşlere katılmak mümkün değildir. Son yıllarda cezaların caydırıcı olması, toplumda huzur ve güvenin sağlanması açısından tedbirler alınmış, yeni Ceza Kanunu'nda genel olarak ceza miktarları artırılmış ve Ceza İnfaz Kanunu'nda da infaz süreleri artırılmıştır.
Bu nedenlerle, cezaevlerinde meydana gelen kalabalıklaşmanın ceza infaz kurumlarında güvenlik problemlerine ve huzursuzluklara neden olmaması için gerekli tedbirler de alınmaktadır. Görüşmekte olduğumuz tasarıyla getirilen düzenleme de bu tedbirlerden biridir." Dedi.
Tasarıya getirilen eleştirilere de cevap veren Milletvekili Tunç; "Yapılan değişiklikle ceza süresinde bir değişikliğe neden olunmamaktadır, koşullu salıverilme tarihi değiştirilmemektedir, düzenleme bir af niteliğinde değildir, mahkemelere yeni bir iş yüklememektedir, dosyaların yeniden ele alınmasını gerektirmeyecektir. Getirilen düzenlemeden yararlanılabilmesi için hükümlünün son altı ayını kesintisiz olarak açık ceza infaz kurumunda geçirmesi, iyi hâlli olması, koşullu salıverilme tarihine bir yıl veya daha az bir süre kalması gerekmektedir. Bu şartların varlığı hâlinde, kararı infaz hâkimi verecektir. Açığa ayrılma hakkını kazanmış olmasına rağmen, kapasite yetersizliği, sağlık durumu, talep yokluğu gibi nedenlerle açık ceza infaz kurumuna ayrılamayan hükümlüler bir defaya mahsus olmak üzere bu düzenlemeden yararlanabileceklerdir." Dedi.
Milletvekili Tunç, Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm olanların, örgüt ve terör suçlarından hükümlü olanların, haklarında ikinci defa tekerrür hükümleri uygulananların, haklarında iyi hâl kararı verilse bile 2 kez hücreye koyma cezası alanların, koşullu salıverilme kararının geri alınması nedeniyle kalan cezası infaz edilmekte olanların, kapalı ve açık ceza infaz kurumlarından firar edenlerin, getirilen bu yeni düzenlemeden yararlanamayacaklarını söyledi.
Tasarının yasalaşması hâlinde yaklaşık 13 bin-15 bin civarındaki hükümlünün bu uygulamadan yararlanabileceğinin tahmin edildiğini belirten Milletvekili Tunç, "bu da önemli bir tasarruf sağlayacaktır. Diğer taraftan, yeni ceza infaz kurumlarının inşa edilmesine de gerek kalmayacağından burada da önemli bir tasarruf sağlanmış olacaktır" dedi.
Hükümlülerin koşullu salıverilme tarihine kadar kamuya yararlı bir işte ücretsiz olarak çalıştırılmasına dair düzenlemenin, Anayasa'nın "zorla çalıştırma ve angarya yasağı" kurallarına aykırı olduğu yönündeki görüşlere katılmadığını belirten Milletvekili Tunç, "İki hususu göz önünde bulundurduğumuzda düzenlemenin "zorla çalıştırma ve angarya yasağı" kuralı kapsamında değerlendirilmeyeceği açıktır. Bunlardan biri, çalışmanın hükümlünün isteğine bağlı olması, dolayısıyla da hükümlünün istemediği takdirde çalıştırılmaması; bir diğeri de kamuya yararlı bir işte ücretsiz çalışmanın seçenek yaptırım olmasıdır." Dedi.
Tasarı ile öngörülen düzenlemenin kısmi ve örtülü bir af niteliğinde olduğu ve bu nedenle de "cezaların caydırıcılığı" ilkesine aykırı olduğu yönündeki görüşlerin de yerinde olmadığını belirten Milletvekili Tunç, "Çağdaş infaz sistemlerinin temel amacı, hükümlünün sosyalleşmesini teşvik etmek, yeniden suç işlemesini engelleyici etkenleri güçlendirmek, üretken, kanunlara ve toplumsal kurallara saygılı ve sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine uyumunu kolaylaştırmaktır. Tasarıyla öngörülen düzenlemeyle hükümlülerin dış dünyayla ilişki kurmaları sağlanmakta ve toplumsal hayata uyum sağlamalarında geçiş süreci öngörülmektedir.
Bu nedenledir ki, tasarı, çağdaş ceza sistemlerinin bir gereğidir, kısmi ve örtülü bir af özelliği arz etmemektedir. Denetimin serbestlik tedbirlerine uyulmamasına bağlanan yaptırımlar nedeniyle de düzenlemenin af niteliğinde olmadığı açıktır." Dedi.
Milletvekili Tunç, gerek tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmeler ve gerekse diğer uluslararası belgelerde yer alan çocuk haklarıyla ilgili kabul gören evrensel ilkeler dikkate alındığında, "çocuğun yüksek yararı" temel düşüncesinden hareketle 0-6 yaş grubunda çocuğu bulunan ve koşullu salıverilmesine iki yıl veya daha az süre kalan kadın hükümlüler ile maruz kaldıkları ağır bir hastalık, sakatlık veya kocama nedeniyle hayatlarını yalnız idame ettiremeyen hükümlüler için özel bir düzenlemeye ihtiyaç olduğunu ve bu ihtiyacı karşılayacak bir önerge vereceklerini bu önergenin kabulüyle birlikte tasarının kapsamının da genişleyeceğini ve yararlanan sayısının da artmış olacağını söyledi.
Uzun tutukluluk süreleriyle ilgili muhalefet partilerinin eleştirilerine de cevap veren Milletvekili Yılmaz Tunç, "burada, AK PARTİ'yi ve Hükûmeti sorumlu tutan beyanlarda bulunulmuştur. Bu eleştirilere de katılmak mümkün değildir. Son yıllarda, özellikle, gerek mevzuatımızda yapılan düzenlemeler gerek anayasa değişiklikleri ile -2010 referandumu- gerçekten yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğünün tesisi, yargının siyasallaşmasının önlenmesi açısından çok önemli değişiklikler, düzenlemeler yapılmıştır. Biz de yargının siyasallaşmasına karşıyız. Geçmişte, yargı, siyasallaşmış olabilir, belki arka bahçe olarak kullanılmış olabilir ama bundan sonra, yargının, kimsenin arka bahçesi olarak kullanılmasını biz de istemiyoruz, tasvip etmiyoruz." Şeklinde konuştu.
Son Dakika › Güncel › Tunç TBMM'de Konuştu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?