Yanlış bilinen doğruların algısal değer kazanımları - Son Dakika
Güncel

Yanlış bilinen doğruların algısal değer kazanımları

Yanlış bilinen doğruların algısal değer kazanımları

Pırlanta mı daha değerli, kömür mü? Cam mı, elmas mı? Zümrüt mü, plastik mi? Altın mı, demir mi? Gümüş mü, ağaç mı?

11.05.2020 13:12

Bunların maddi değerleri bile yanlış değerlendirilmiştir. Değer kavramının maddi ve manevi etiketi yanlış değerlendirilmiştir. Pırlanta dediğin değerli taşın, değer ölçümlenmesi az bulunuşu ve dünyanın en sağlam sert taşı olmasıdır. Peki az bulunan değerli midir? O zaman bereket bunun neresindedir? Pırlantanın yanında değersiz olan kömür milyonlarca değerli insanın hanesini ısıtmak için kül olmayı göze aldığından mı değersiz sayılır?

Kömür karası gözler mi? Pırlanta gibi kalpler mi?

Pırlantanın sıcaklığı ego ve sınıf ayrımlarını ısıtmak için mi ısıtır? Nedir hocam bunu değerli kılan? Bunu taktığın zaman gençleşsen hastalıktan kurtulsan bedenen korusan yahut batıl bir inancın dahi simgesi olsa, koca karıların şifalı taşı bile olsa anlayacağım. Değer bunun neresinde, bunu eline takınca özel güçlere mi sahip oluyoruz? Karda kışta soğuk bir havada üşüyen bir aileye bunu versen en büyüğünden, hatta beş karat olanından, bununla ısınabilir mi? Isınamazsa kömür, neden aileyi soğukta ölmekten, donmaktan korurken bu kadar değersiz? Kömüre değersizlik biçerek insan hayatını değersizleştirmek değil mi o zaman? Ha şimdi sen demeden ben söyleyeyim, pırlantayı satsa kömür alır diyeceksin. O zaman değerlerini satıp değersizi neden satın alacaksın? Tonlarca kömürü satıp gramajla pırlanta alanın ironisi. İşte tam da olan bu, burada bir tezatlık var. Gelelim elmasla cama. Kısadan geçelim; yüzeysel, duygusallık katmadan. Elmasla aynı taşın laciverti diyelim o zaman. Cam, evlerimizde, arabalarımızda hayatımız için elzem olan,gerdanları süsleyen kolyelerimiz için elzem olan elmas mı? Altından bir ülke kuramayacaksam ülkemin değerli yapılarını milletin evlerinin çatılarını güven sağlayan kapıları için demir değil mi bize lazım olan? Gümüşlükteki süsler mi, gümüş çatal bıçak mı mecburiyet sağlayan hayatın akışına? Eğitimin, adaletin, anayasasının hatta inancımızın kutsal kitabının cümlelerini yazdığımız için sayfaların her maddesi mi, ağaçlar mı sert olan? Değerli dediklerinizi en değerliniz olan terini dökmeye değer mi sahip olmak için? Senin çalıştığın, didindiğin zamanın, bir tane tek taş alacak kadar değersiz mi? Lükse karşı değilim; ev al, araba al, Iphone 30 daha çıkmadan git en önce sen al. Altın kolye, bileziklerle eşe dosta komşu gözünde değer görmeye müsade etme. Kimseye de bunlar için değer biçme. Ya birikimde mi yapmayalım altın değer kazanıyor? Kazanmaz mı ablam sizin gibiler varken. Kocası altın alınca kendini değerli sananlar varken, ve karısına altın aldığı için değer verdiğini düşünen kocalar varken. Altın, pırlanta, zümrüt her ne varsa işte sizler, bunlara değer vermeseniz onlar değerlenemez, leblebi ile aynı olur fiyatı. Adam gelmiş diğerleri şu taş bu fiyat, hayırdır niye bu kadar pahalı cücük kadar şey? Bunu alınca başımıza taş mı yağacak? Hayır, o da yok. Cevap şu efendim; bu taşı madenin en derinlerinden çıkartıyor işçi kölelerimiz sizin için. Asgari maaş veriyoruz kendilerine bu taş için. Ve sizin bütün maaşınızı istiyoruz kendimize. Daha ne olsun efendim? Sizin için hizmet eden bir köle ordusu var, bu yetmez mi? Bak, tekrar diyorum; lükse çomak sokmuyorum. Lüksü severim, hatta çok severim. Pahalı dolma kalemlere bayılırım. Ama onu altın kaplama olduğu için değil, altından değerli yazılar yazabildiği için satın alırım. Koleksiyonuma arkadaşlık ettiği için. Pahalı çanta da eşime alırım. O kadar değerli olmasını anlarım. Bu çantaya 20 milyar verilmez diyenlere kızarım! Verilir, az bile gelir, milyon dolar olması gerekir. O çanta için bir timsahın canı için akan gözyaşları paha biçilemez bilirim. Leoparın yüzülen derisi için elinden alınan kıymetlidir. Hatta para geçmez ona canını veren sahibi için. Parayla değerli sanıp aldıklarının değersiz olduğunu şimdi vereceğim örnekten iyice anla. Milyon dolara bir şehri satın alabilirsin, milyon dolara bir hayvanat bahçesi.

Ama şehirdeki mezarlıklarda son bulmuş cesetlere can satın alıp yeniden ruhunu satın alamazsın. Servetini versen, bir cana sahip olamazsın. Öyleyse sana verilen paha biçilemez, sana verilen değeri ölçülemez bu canı, hayatının serveti olan zamanını, servet katmak için harcaman sizin ne kadar sorumsuz bir yatırımcı olduğunuzu gösterir. Bir daha çalışıp kazanabilir misin harcadığın vaktini? Çok çalışırsan zenginleşebilir mi? Zaman için elinde kalan, yaşamak için tek sermayen olan dakikalar? Peki ya damlaya damla ya göl olur da saniye saniye, dakika olur mu? Olur, ama yok olur.

Son Dakika Güncel Yanlış bilinen doğruların algısal değer kazanımları - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement