20. Avrasya Ekonomi Zirvesi - Son Dakika
Güncel

20. Avrasya Ekonomi Zirvesi

Eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, insanları daha global düzeyde bir dini hoşgörü çatısı altında buluşturmak gerektiğini söyledi.

06.04.2017 12:46

Eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, insanları daha global düzeyde bir dini hoşgörü çatısı altında buluşturmak gerektiğini söyledi.

Marmara Grubu Vakfı tarafından Yeşilköy'deki bir otelde düzenlenen 20. Avrasya Ekonomi Zirvesi'nin son günü çeşitli oturumlarla devam ediyor.

Marmara Grubu Vakfı Başkanı Dr. Akkan Suver'in konuşmasıyla başlayan programda, "İslam'la Dayanışma Ruhu Çerçevesinde Şiddet ve Terör Ortamında Dinlerin Barışa Katkısı; Mültecilik ve Terörün İlişkisi" konulu oturum gerçekleştirildi.

Eski Diyanet İşleri eski başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, oturumda, peygamberlerin getirdiği ilahi dinlerin amacının, insanın iç huzura ermesi, kendisiyle ve tabiatla barışması ile varlığın, kainatın anlamını kavraması olduğunu belirtti.

Varoluşu anlamak için pozitif bilimin verdiği anlamın yetmeyeceğini ifade eden Bardakoğlu, "Bir de metafizik açıdan bu varoluşun anlamını kavramamız, 'Niçin var olduk, niçin yaşıyoruz, bu varoluşumuzun gideceği yer neresidir?' gibi sorularımıza cevap vermesi gerekir. Bunu da din yapar." dedi.

Dinlerin ideoloji haline gelmesinin, yayılmacılığın dinlerin çok temel bir hedefi haline gelmesinin büyük bir tehlike arz ettiğini vurgulayan Bardakoğlu, şöyle konuştu:

"Artık dinin barışa katkısı yerine, barışı tehdit etmesi yaşanıyor. Daha global düzeyde bir dini hoşgörü çatısı altında insanları buluşturmamız gerekiyor. Hoşgörü ve müsamaha kelimelerini kullanmak yetmiyor. Ona inanmamız ve öz güvenimizin yüksek olması lazım. Dünyada bir din mensubu olarak kalsanız, bu size yetmeli. 10 milyar insanın sizin gibi düşünmesi ile sizin tek başınıza bir dine mensup olmanız arasında öz güveninizde bir fark olmamalı. Kalabalıklarla hakikati perçinleyemeyiz."

Din eğitiminin önemine değinen Bardakoğlu, birçok İslam ülkesindeki kargaşanın, krizin, kavganın, ayrışmanın, şiddetin temelinde yanlış din eğitiminin yattığını savundu.

Birçok kavganın, öfkenin insanlara din adına aktarılmasının yanlışlığını vurgulayan Bardakoğlu, "Türkiye Cumhuriyetinin çok önemli bir özelliği de Tevhid-i Tedrisat'tır. Din eğitimi konusunda Tevhid-i Tedrisat ilkesiyle din adına neyin, nasıl öğretileceği konusunda belli bir ortak paydayı bulmuş bir toplumuz. Bu baskı değildir. Bu dinin arı, duru, aydınlık bölgesinin insanlara açık seçik ulaştırılması, ticaretten, siyasetten, öfkeden şiddetten uzak, dini din olarak doğru şekilde öğretme çabasıdır." ifadelerini kullandı.

"Aslında bütün sorunların merkezinde biz varız"

Bardakoğlu, dinin insanlara doğru yolu gösterdiğini ancak eylemde bulunanın insan olduğunu söyledi.

Dinin, anahtar teslimi bir barış toplumu vadetmediğini, bir dine inanmakla bütün sorunların çözüme kavuşmayacağını aktaran Bardakoğlu, şöyle devam etti:

"Dinin, İslam'ın, Kur'an'ın şöyle bir açıklaması var, 'Başınıza ne gelirse, kendi ellerinizle yapıp ettiklerinizin sonucudur.' Din bir ilahi inayettir, rahmettir, yol göstermedir. Din, size doğruyu anlatır, yol gösterir ama doğruyu yapacak olan, kötüyü önleyecek olan sizsiniz. Kendimizi devre dışı bırakarak, her şeyi dinden beklemek ne kadar yetersizse, bütün sorumluğu dine yüklemek de doğru değildir. Aslında bütün sorunların merkezinde biz varız. Bizim kendi ellerimizle yapıp ettiklerimiz var. Allah dünya hayatına müdahale ederek bizim kötülüklerimizi önlemez. Sünnetullah onu gerektirir. İnsanları serbest bırakır. Dinleri rahat bırakıp, rahmetinden azami ölçüde istifade edelim."

"İnsan onuru, en üst, yüce insanlık değeridir"

Fener Rum Patriği Bartholomeos ise barışı, insan haklarına saygı olarak gördüklerini söyledi.

İnsan haklarının çağımızdaki bütün politik ve sosyal problemlerin bir çözümü olmadığını ancak insan onurunu korumak için son derece etkili ve kanıtlanmış bir araç olduğunu belirten Bartholomeos, şunları kaydetti:

"Hali hazırda insan haklarının uygulanması, büyük ölçüde dünya dinlerinin insan haklarına karşı tutumuna bağlıdır. Dinler de insan hakları da insan onurunu korurlar. İnsan onuru, en üst, yüce insanlık değeridir. Mülteci ve göçmen krizi gittikçe artmaktadır. Bunun ekonomik, politik ve çevresel nedenleri var. Ortodoks kilisesi, tehlike altında olan insanları Tanrı'nın şu sözleriyle kucaklamıştır, 'Ben açtım, sen bana yiyecek verdin. Susamıştım, sen bana su verdin. Yabancıydım, sen bana kapını açtın.' Bu mülteci krizinin ortadan kalkması, nedenlerinin ortadan kaldırılması için elinde güç olan herkese çağrıda bulunmak istiyoruz. Onların gerekli kararları almalarını talep ediyoruz. Bütün resmi, sivil, yetkili makamlara, Ortodoks dininin mensuplarına ve dünyadaki tüm insanlara bu çağrıda bulunuyoruz. Dinin gerçekten de bütün insanların barışabilmesi, dünyada barışın hakim olabilmesi için hayati bir rol oynayabileceğine inanıyoruz. Bu ancak ön yargı ve korku bariyerlerini kaldırmakla olabilir."

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel 20. Avrasya Ekonomi Zirvesi - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement