"Ars Longa Vita Brevis"

Seni rahatsız etmez, eğlendirici dahi bulabilirsin. Davulcunun şu anda bulunduğu yerdekiler şikayetçi mi, memnun mu, bilemezsin veya umursamazsın, ama er geç davulcu senin yanına da varacaktır. Davulu çalmaya devam eder, seni rahatsız eder, kulaklarını patlatırsa, bebeğin uyanır, tansiyonun çıkarsa Asla ümitsizliğe kapılma (Nil desperandum), davulcuyu yani Ulağı öldürme (Ne nuntium necare), elçiye zeval olmaz derler, o sadece karın tokluğuna veya korkusundan efendisinden aldığı mesaj iletme emrini yerine getiren, onun dediğini yapan bir emir kulu.

Olduğun gibi görünüyor (Etiam quod esse videris), göründüğün gibi oluyorsan, İşini doğru yapıyor (Age quod agis), en iyi ve en doğru bildiğini yapıyorsan, demek ki büyüklerin sana Bilgelik güçlü kudretli olmaktır (Sapientia est potential) atasözünü öğretmiş. Demek ki sen Düşünüyorum, öyleyse varım (Cogito ergo sum) diyenlerdensin. Düşünen, bilgi edinen, bilginin-görgünün değerini bilenlerdensin. Cahiller çok bilmiştir, sadece bilgelik seviyesine gelenler Tek bildiğim hiç birşey bilmediğimdir (Scio me nihil scire) diyebilenlerdir, onlar Az laf edip çok okuyan, çok dinleyen, çok iş (Acta Non Verba) yapanlardır. Onlar insanlığa eser bırakırlar, Ömür biter, ortaya koydukları Eser yaşamaya devam eder (Ars Longa Vita Brevis).

Açgözlülük bütün kötülüklerin anasıdır (Radix malorum est cupiditas). Her ne kadar insana yararın da zararın da büyüğünün yine insandan geldiğini bilsek te İnsan insanın kurdudur (Homo homini lupus) sözünü aklımızdan çıkarmasak ta, Sadece ilerleyeyim, yoluma devam edeyim, koyver gitsin (Perge modo), Herşeyin bir sebebi vardır (Omnia causa fiunt), nasıl olsa yukarıda Allah var, ne yapıldıysa ne dendiyse göğe yazılır silinmez; O, duyar-görür diye inananlardansan, haklısın. Dikkat Tanrı görüyor (Cave cave deus videt).

Biz yolumuzdan, doğru bildiğimizden şaşmayalım, farklı olalım, eğitimli, bilgili, çalışkan olalım, kolay bulunmayan olalım, çünkü herkes bilir ki Nadir olan kıymetlidir (Rarum est carum ), elmas gibi zümrüt gibi, hürriyet gibi. Aşırı uçlardan medet ummaya da gerek yok, sapmaya da gerek yok, herkesin mesud, mutlu olacağı tek yer ortada buluşulan yerdir, her kişi kendi tarafına doğru çekiştirirse ortadaki nadir zenginliğe kimse ulaşamaz, öyleyse doğru yol, terazide iki kefenin aynı hizaya geldiği orta noktadır. Herkesin artıları, eksileri vardır. Kimse mükemmel değildir, Dikensiz Gül olmaz, (Nulla rosa sine spinis ), Orta yol doğru ve erdemli olandır (In medio stat virtus), dostça olandır, ömrü en uzun olandır, herkesin ortak menfaat yolu budur, biri yer biri bakarsa kıyamet te ondan kopar.

Zaman akıyor (Tempus fugit), uçup gidiyor, geriye kalan ise sadece sonsuzluk.

Hayatını yaşamaya hemen başla (Vive Ut Vitas), ya Şimdi ya da asla (Nunc aut numquam), bugün, bu ân bir daha tekrarlanmayacak. Yaşadığı ânı kaçırmayan (Carpe diem), ıskalamayan, enerjisini geçmişe hayıflanmak veya böbürlenmek yerine bugünü değerlendirmeye verenler, bugünden ve yaşadığı andan keyif almayı bilenler, Nefes aldıkları sürece ümidlerini yitirmeyenlerdir (Dum spiro spero), onlar gerçeği görmüş olanlardır. Peki tekrar soralım. Gerçek nedir ? (Quid est veritas ?) Gerçek değişmez bir kanun mudur, yoksa bana gerçek gözüken sana farklı gözüküyor olabilir mi ? Gerçeği benim gibi bilmene, görmene rağmen menfaatin veya güvenliğin için, imkân ve şartlarının yetersizliğinden dolayı veya temiz duygularınla sadece barışa hizmet etmek için susuyor, gerçeğe farklı açıdan bakıyor da olabilirsin.

Dünyada barış ! (Pacem in Terris). Papa XXIII. John 1963'te böyle demiş ama bizim Atatürk'ümüz ondan 30 yıl once 1933'te zaten cümlenin tamamını söylemişti. "Yurtta sulh Cihanda sulh". İşin aslı, ideali, başı da sonu da budur.

Bu günlük bu Oyun bitti (Acta est fibula). Şimdi alkış zamanı.

Bir sonraki buluşmaya kadar, Gerçeğin şarapta olduğu (In vino veritas), yani dengeyi şaşırıp fazla içenlerin dilinin çözüleceğini çizmeyi aşacağını akıldan çıkarmadan, az şarap-şurup-şerbet onun yerine bol sağlıklı su ile hayatı yaşamaya devam etmeli. Neme lâzım, yerin kulağı var.