CNNTURK.CO​M Duygu Demirdag'ı​n Can Dundar Roportaji - Son Dakika
Güncel

CNNTURK.CO​M Duygu Demirdag'ı​n Can Dundar Roportaji

Sarsıcı, kalıcı, deprem yemişe döndüren, başka bir ruhta yaşamak anlamına gelen bir aşkın derinliğine veda ettik.

22.05.2012 23:02
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

"Neyi tercih edip nelerden vazgeçtiğinizin muhasebe yaparsanız, hayata nasıl baktığınız ortaya çıkar. Başkaları için mi yaşadınız? Kendiniz için mi? O başkaları kim? Patronunuz mu? Sevgiliniz mi?""Hem kimseler duymasın hem de cümle alem bilsin istediğim gerçek şudur ki... Çok sevdim aslında."

"Çoğu tanışmamı da, ayrılığımı da mektupla yapmış biriyim." diyor... Onunla, yazdıkları yoluyla yakın olanlardan hala mektuplar alıyor. "Aşka Veda" etmeye yazgılı çağdan şikayetçi. Yine de "varlığını bilip de kanıtlayamadığı gerçeği" soranlara, "insan iyidir" diye cevap veriyor...

Duygu Demirdağ/ Cnnturk.comFotoğraflar: Nazlı ÇaparSon kitabı Aşka Veda'dan bahsetmek için buluştuğumuzda, hayatla ilgili yanıtını bulamadığımız zor soruları da sorduk Can Dündar'a...Aşka veda ettiği yerde neye "Merhaba" der insan?Geçici aşka diyelim. Sarsıcı, kalıcı, deprem yemişe döndüren, başka bir ruhta yaşamak anlamına gelen bir aşkın derinliğine veda ettik. Yoksa aşk başka bir formatta yaşıyor. Ama o, benim anladığım aşk değil. Aslında kadın-erkek ilişkisinin aldığı hale dair bir çağ eleştirisi.

Vedalaşamadığınız aşkla ne yaparsınız?Zaten aşk içinde çok veda barındırır. Şarkıda da söylendiği gibi,veda da aşka dahildir. Veda etmek zordur. Ettiğiniz zaman da aşkın ne kadar yoğun olduğunu hissedersiniz. Bugün öyle değil. Suya girip çıkmak gibi. Diğeri biraz daha derinlerde kulaç atmak...

Aşka Veda'da yazanları klişe bulanlar için de soralım. Aşkın el değmemiş, "orijinal" tarifi yapılabilir mi?

Aşk üzerine söylenmedik çok az şey kalmıştır. "Söylenmedik bir şey kalmamıştır ama nasıl söylediğiniz önemli" dedi Hıncal Uluç geçenlerde. Yeni bir şey değil, iyi bir şey söylemek önemli ama kötü şeyler söyleyenler çoğaldı ne yazık ki.

Hem Mustafa belgeselinden hem de yaşadığınız ilişkiden sonra başlatılan kıyıma bakıp, "Ben bu kadar organize halde duran nefreti hangi arada biriktirdim?" diye sordunuz mu? İnsanların, hiç bilmedikleri bir hayatı yargılama aşkıyla aranız nasıl?Doğrusu hissettim böyle bir nefret dalgası ve bunu hak edecek ne yaptığımı da düşündüm. Böyle durumlarda tarihten destek alırım. Şunu gördüm, ülkede bir şey yapmak isteyip de başına felaket gelmemiş kimse yok. Bu insana cesaret veriyor.

Yeni bir şey deneyen herkesin bu ülkede ağır bir bedel ödemeye hazır olması lazım. Onu ödedim. Zordu ama tekrar ayağa kalktım. Diğer konunun üstesinden de şöyle geldim. Sadece değer verdiğim insanların eleştirisine cevap verdim. Öyle olunca listeniz bir hayli boşalıyor. Değer verdiklerimin eleştirisi çok incitti, yordu beni... Onlarla hesaplaştım, konuştum.

Ya da o kadar değerli olmadıklarını fark ettiniz...Bir kısmının, evet. Kalanı için de hayıflanmamayı öğrendim. Çok önemli bir hayat dersi, herkese tavsiye ederim. Hayat yolu çok dikenli. Onlara sürtünmeden yürüyeyim istiyorsanız, o yola hiç girmemenizi öneririm. Çünkü yara bere hatta kan revan içinde kalacaksınız. Bedeli bu. Ama yolunuza inanıyorsanız, gözü kara girmeniz lazım.

Biraz da meslek aşkından bahsedelim. Yeni nesil haberciliği, eski habercilerin yaptığını düşünüyor musunuz? Biraz mecburiyetten. Blog yazarak, tekrar sahada olarak...

Evet, baskı bizi yeni yollar aramaya sevk etti. Bu da hayırlı bir şey oldu. Çünkü mevcut mecranın konforuna alışmıştık. Ama bence asıl cesaret sınavı baskı altındayken konuşmak. Esas şimdi bayrağı gösterme zamanı. Söylediğin sözün bedeli ağırken, işinden, özgürlüğünden hatta hayatından edebilecekken konuşmak. Zor zamanlar iyi zamanlardır gazeteciler için.

Siz nasıl vereceksiniz bu mücadeleyi?

Gücüm yettiği sürece yazacağım. Değişik mecraları da deneyeceğim. Sinema yapmak ve dizi senaryosu denemek gibi... Bir süredir bir dizi senaryosu yazıyorum örneğin. İnsanlarla ilişkin bir yerden tıkanırsa başka kapılar açmayı öğreniyorsun.

Kitapta Oscar Wilde'dan bir alıntı da var. "Kesin seçim yapmanız gereken zamanlar var. Yaşamı dopdolu yaşamak mı, iki yüzlü bir dünyanın istediği yere sürüklenmek mi?" diyor. Bu kadar kesin seçimleriniz oldu mu?

Bunu her gün yaşıyoruz. Her kararda bir başkasından vazgeçiyoruz. O yazıyı değil bu yazıyı yazarken bir gelecek tercihi yapıyoruz. Neyi tercih edip nelerden vazgeçtiğinizin muhasebe yaparsanız, hayata nasıl baktığınız ortaya çıkar. Başkaları için mi yaşadınız? Kendiniz için mi? O başkaları kim? Patronunuz mu? Sevgiliniz mi?

Siz kimin için yaşamışsınız?

Daha yapmadım muhasebesini... Ama topluyorum. İlginç bir kitap var. "Kaç dakikalığına babasınız" diye. Erkeklerin çocuklarına günde ne kadar vakit ayırdığını araştırıyor. Sorduğunuz zaman, "Çocuk benim tüm hayatım" diyor ama ortalama 7 dakika çıkmış süre. Siz 7 dakikalığına babasınız, 23 saat 53 dakika başka bir şeye aitsiniz.

KISA KISA....

Var olduğunu bildiğim ama henüz kanıtlayamadığım gerçek şudur ki...

İnsan iyidir.

İlla veda edeceksek, aşka vedanın en iyi yolu...

Cesur ve samimi olmak.

Aşkla ilişkinizde patron kimdir?

Elbette aşktır. Gerçek aşksa, başka hiç kimseyi dinleyemezsiniz.

"İmajı bozan aşk, aşkını gömen imajdan evladır." diyorsunuz kitapta. "Evla aşk" için yaptığınız en cesur şey...

Aşkın kendisini göze aldığım zamanlar oldu.

Hem kimseler duymasın hem de cümle alem bilsin istediğim gerçek şudur ki...

Çok sevdim aslında.

Aşkla ilgili yapmaya doyamadığım hata şudur ki...

Sevdim.

"Yazmak için yerim dar" diyenler hangi mecrayı denesin?

Duvara yazsınlar, tuvalet kağıdının üzerine yazsınlar... Kızlar tuvaletine gidip çantaların içine bıraksınlar... Her yer mecra... Sözünüz varsa mutlaka sahibine ulaşır.

Sahibine teslim etmek gerekir belki de...

Cesaretiniz varsa...

Kaynak: Bültenler

Son Dakika Güncel CNNTURK.CO​M Duygu Demirdag'ı​n Can Dundar Roportaji - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement