Dha Yurt Bülteni -2 - Son Dakika
Güncel

Dha Yurt Bülteni -2

Eşinin bıçaklayan koca, olaya şahit olan oğluna sarılıp helallik istemişAdana'da tartıştığı eşi Leyla Avcı'yı (50) kalbinden ve boğazından bıçaklayarak öldüren Yusuf Aziz Avcı'nın (55), olaya şahit olan 13 yaşındaki oğlu A.V.'yi öpüp, helallik isteği, kanlı bıçağı yıkayıp kaçtığı ortaya çıktı.

22.01.2019 09:35
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Eşinin bıçaklayan koca, olaya şahit olan oğluna sarılıp helallik istemiş

Adana'da tartıştığı eşi Leyla Avcı'yı (50) kalbinden ve boğazından bıçaklayarak öldüren Yusuf Aziz Avcı'nın (55), olaya şahit olan 13 yaşındaki oğlu A.V.'yi öpüp, helallik isteği, kanlı bıçağı yıkayıp kaçtığı ortaya çıktı.

Olay, dün sabah saatlerinde Seyhan ilçesi Küçükdikili Mahallesi'nde meydana geldi. Aralarında uzun süredir geçimsizlik bulunan 6 çocuk sahibi Yusuf Aziz Avcı ve Leyla Avcı çifti arasında tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesi üzerine Yusuf Aziz Avcı, mutfaktan aldığı bıçakla eşini kalbinden ve boğazından bıçakladı. Kanlar içinde yere yığılan Leyla Avcı, olay yerinde yaşamını yitirdi. Bu sırada evde bulunan çiftin çocukları A.V., koşarak komşularına gidip, haber verdi. İhbar üzerine adrese, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Gelen sağlık ekibinin yaptığı kontrolde, Leyla Avcı'nın yaşamını yitirdiği belirlendi. Avcı'nın komşuları, acı haberi alınca sokak başında ağlayarak gözyaşı döktü.

Leyla Avcı'nın cenazesi, yapılan incelemenin ardından otopsi için Adli Tıp Kurumu'na gönderildi.

KANLI BIÇAĞI VE ELLERİNİ YIKAMIŞ

Adana Hipodromu'nda çalıştığı belirtilen Yusuf Aziz Avcı'nın, olayın ardından oğlu A.V.'ye sarılıp öptükten sonra, "Hakkını helal et" dediği belirtildi. Avcı'nın daha sonra banyoda kanlı bıçağı ve ellerini yıkayıp evden çıktığı ortaya çıktı.

Polis ekiplerinin Yusuf Aziz Avcı'yı yakalamak için çalışmalarını sürdürdüğü bildirildi.

GÖRÜNTÜLERİ GEÇİLMİŞTİ

Haber: Çağlar ÖZTÜRK/ADANA, -

===============

Adana'da 'joker' operasyonunda gözaltına alınan şüpheliler adliyede

Adana'da, okuma- yazma bilmeyenlerin yerine sahte belgeyle ehliyet sınavına giren kişilere yönelik düzenlenen operasyonda gözaltına alınan 29 kişi, adliyeye sevk edildi.

Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturma kapsamında İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, okuma- yazma bilmeyen kişilerin yerlerine sahte belgelerle sınava girildiğini saptadı. Teknik ve fiziki takibin ardından ekipler, kentte faaliyet gösteren 8 sürücü kursuna 18 Ocak günü baskın yaptı. Operasyonda, 78 kişi adına sahte evrak ve belge düzenlendiği tespit edildi. Polis, 'joker' diye tabir edilen bu kişilerin yerine sınava giren 5'i kadın, 30 kişiyi yakaladı. Emniyet Müdürlüğü'ndeki sorguda bir kişi serbest bırakılırken, 29 kişi adliyeye sevkdedildi.

Görüntü Dökümü

--------------

-Zanlıların adli tıp birimine getirilmesi

-Adli tıp birimi tabelası

SÜRE: 01'03"     BOYUT: 117 MB

Haber-Kamera: Gökhan KESKİNCİ/ADANA,

================

AK Partili aday Zeybekci: Kanalizasyon hala sorun olur mu?

İzmir'de iki aydır sahada seçim çalışması yapan AK Parti Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Nihat Zeybekci, 21'inci yüzyılda dünya kenti İzmir'de kanalizasyon ve foseptik sorunu yaşanmasına şaşırdığını söyleyerek, "Hakikaten insanın boğazına bir şey düğümleniyor. Kanalizasyon hala sorun olur mu ya? Böyle bir şey olur mu? Bu sözün bittiği yerdir" dedi. Zeybekci, AK Parti'nin İzmir yatırımlarından söz ederek, "Ferhat, dağları delerken Şirin ne yapıyor? Şirin İzmir. Şirin'in bundan haberi var mı? Garibin derdi başka" dedi.

İzmir'de Bostanlı'da seçim kampanyasının reklam çekimini yapan AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Nihat Zeybekci, paten kayan bir grup gençle ve gitar eşliğinde 'Fabrika kızı' şarkısını söyleyen gençlerle söyleşti. 'İzmir'i dinliyorum' sloganı ile yola çıkan ve bunun için açtığı WhatsApp ihbar hattına 10 bin kişinin talepte bulunduğu Zeybekci, iki aydır sokak sokak geziyor. Zeybekci en çok hafta sonu Nergis Festivali için gittiği Karaburun'da kanalizasyon olmamasına şaşırdığını belirterek, şöyle dedi:

"Nergis Festivali'nde muhtarlarla, esnafla ve vatandaşlarla sohbet ettik. Üzülerek görüyorsunuz ki bu kentte yarımada dediğimiz alanda Çeşme, Karaburun, Urla, Güzelbahçe ve Narlıdere'de inanılmaz bir şekilde hakkikaten insanın boğazına bir şey düğümleniyor. Kanalizasyon hala sorun olur mu ya? Oradaki en büyük problem foseptik. Böyle bir şey olur mu? Bunu konuştuğun zaman zaten sözün bittiği yerdesin. 21'inci yüzyıl Türkiyesi'nde dünya kenti İzmir'de yağmur suyu ve kanalizasyon problemi olur mu? Yağmur suyu sistemi kanalizasyona verilerek nasıl şehircilik yapılabilir? 4.5 milyon kentte katı atıklar dağlara, taşlara, derelere, tepelere atılarak vahşi depolama yapılıyor. Napolyon komutanına sormuş, 'Savaşı neden kaybettik' diye. 'Barut bitti' deyince 'gerisini anlatmayın' demiş. Bu da öyle bir durum."

'YATIRIMCININ İŞİNİ NASIL ENGELLERİZ' YARIŞINA GİRMEMELİYİZ'

İzmir'deki hava kirliliğine dikkat çeken Zeybekci, Karabağlar, Limontepe, Buca, Bayraklı ve Gaziemir'de insanın nefes almasını zorlaştıran keskin bir kömür kokusunun olduğunu belirterek, kentteki yeşil alan miktarının az olduğunu, ulaşımın ciddi sorun yarattığını, kentin arka mahallelerindeki genç işsizlik oranının Türkiye ortalamasının üzerinde çıktığına dikkat çekti ve şöyle dedi:

"İşsizleri, devlette istihdam etmek Türkiye'ye yapılabilecek en büyük kötülük. Özel, reel sektörde gerçek ekonomide bunları çözmemiz lazım. İzmir'i yatırım yapılabilir cazibe merkezi haline getirmeliyiz. İzmir'de ekonomiye başlamış olan insanlar gelişme alanlarıyla ilgili kısıtlamadan dolayı başka alanlara gidiyor. Burada biz 'yatırımcının işini nasıl engelleriz' yarışına girmemeliyiz. Yatırımcı pinpon topu gibi yerel yönetimler arasında gidip gelmekten yoruldu ve 'başka yer mi yok' diyerek, kenti terk ediyorlar."

'İZMİR KÖRFEZİ'Nİ YÜZÜLEBİLİR HALE GETİRECEĞİM'

Yılın 12 ayı denize girdiğini vurgulayan Zeybekci, ağla ve oltayla balık avladığını belirterek, İzmir Körfezi'ni yüzülebilir hale getirmek için belediyede körfez temizliği ile ilgili ayrı bir birim kuracağını ifade etti. Zeybekci, "Yılın 12 ayı yüzerim, çocuklarım da öyle. Bu çok sağlıklı bir şey. Balık tutmayı çok severim. Oltanın ucunda bütün kafamı boşaltır stresimi atarım. İzmir Körfezi'ni de yüzülebilir hale getireceğim" dedi.

'FERHAT DAĞLARI DELERKEN ŞİRİN NE YAPIYOR?'

İzmir-  İstanbul Otoyolu'ndan, Ankara- İzmir hızlı treninden söz eden Zeybekci, gelecek 5 yıl içinde 40 milyon turistin olacağı bir coğrafyada 2.5 saatlik ulaşım imkanının Antalya- İzmir Otoyolu ve hızlı tren hattı ile sağlanacağını dile getirerek, "Ferhat dağları delerken Şirin ne yapıyor? Şirin, İzmir. İzmir'in yani Şirin'in bundan haberi var mı? Garibin derdi başka. 21'inci yüzyılın dünyasına İzmir'i hazırlamamız lazım. Bu mesele AK Parti meselesi, CHP meselesi değil. Bunu bir parti meselesi haline getirmek İzmir'e haksızlık olur. 21'inci yüzyılda yaşam tarzını tartışıyor olmak gericiliktir, yobazlıktır. İzmir'e yapılabilecek en büyük kötülük, en büyük hakaret ve en büyük haksızlıktır. Döndürüp dolaştırıp getirecekler ve milletin önüne bunu koyacaklar ama benim 4.5 milyon vatandaşımın derdi bu değil" dedi.

'DÜNYANIN EN AVANTAJLI YATIRIM ALANI YARATILACAK'

AK Parti Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Nihat Zeybekci, 4 Şubat Pazartesi günü projelerini açıklayacak. Projeler hazır sadece sunumla ilgili son dokunuşlar yapılıyor. Zeybekci'yi en çok heyecanlandıran proje Karaburun'da yapılacak 30 bin Ar-Ge çalışanın olduğu, bilim insanlarının akıl insanlarının görev yapacağı yüksek teknoloji alanı ve bilim merkezi. Zeybekci, "Hukuki altyapısı Serbest Bölgeler Kanunu ve Proje Bazlı Yatırım Teşvik Sistemi. Bu iki özel kanun burada karma bir şekilde uygulanacak, dünyanın en avantajlı yatırım alanı yaratılacak" dedi.

Zeybekci, iş arayanlarla işçi arayanlar arasındaki uyumsuzluğu gidermek içen Kent Enstitüleri açacaklarını belirterek, "Turizm sektörüne gençlerimizi hazırlıyor muyuz? Sanayide dolaşıyorum metalurji ve metalle ilgili bölümlerde yatırımcı çalışan arıyor. Bununla ilgili eğitilmiş insanlarımız yok. Kodlama gibi alanlarda da öyle. Gençlerimizi iş alanlarına doğru yönlendirici eğitimlere tabi tutmalıyız. Her yerde değil gerekli görülen yerlerde açacağız. Belirli meslek gruplarına göre ayırararak yapacağız. Örneğin yarımada bölgesinde turizm, Kemalpaşa, Torbalı, Aliağa'da sanayi ve lojistik olabilir" dedi.

'ÇÖP KONTEYNERLARI KALKACAK'

Göreve geldiği taktirde ilk üç ayda kentin görüntüsüne odaklanacaklarını ve bunun için seferberlik başlatacağını anlatan Zeybekci, "Rahatsızlık veren yapısal kirliliği derleyip toparlayacağız. Çöple ilgili olarak kent merkezinde elindeki izmariti atarken vatandaşa 'ayıp olur ortalık tertemiz' dedirteceğiz. Kent merkezinde çelik çöp konteynerlerini kaldıracağız, kenti bu görüntüden kurtaracağız. Saatli hatta dakikalı çöp alacağız. Vatandaş evlerinde sitelerinde çöpleri tutacak, günü ve saati geldiğinde herkes çöp kutusunu indirecek, temizlikleri yapılacak. Kenti birlikte temiz tutacağız" dedi.

KOCAOĞLU ADAY OLURSA...

AK Parti Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Nihat Zeybekci, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun yeniden aday adayı olmasını değerlendirirken, Kocaoğlu'nun olası adaylığının AK Parti'nin seçim stratejisini değiştirmeyeceğini söyledi. Zeybekci, "Kocaoğlu, yüzde 50 oy ile seçilerek bu kentin başına geçmiş biridir. Ben de azami bir şekilde imtina ile bu özelliğinden dolayı saygı gösteriyorum. Aday olduğunda Aziz Bey'in söylemleri ve yaklaşımı da bu süreci belirler. Kim aday olursa olsun bizim seçim kampanyamızdaki yaklaşımımız değişmeyecektir" dedi.

'ŞİRKETLERİN YÜKÜ AYŞEN HANIM'IN OMUZLARINDA '

Aday olduktan sonra seçim çalışmalarına sıkı başlayan Zeybekci, şirketlerinin yönetimini de eşi Ayşen Zeybekci'ye bıraktı. Ona olan aşkını "Ayşen Hanım muhteşem bir hikayedir" sözleriyle aktaran Zeybekci, beş yıl önce kendisi Ekonomi Bakanı iken eşi Ayşen Zeybekci ile gittikleri Pamukkale'de eşinin üzerine spot ışığının düştüğü kazayı da yıllar sonra aynı acıyı hissederek, şöyle anlattı:

"Eşimin üzerine yaklaşık 100 kilogram ağırlığındaki spot ışığı düştü. Onu kucağıma aldığımda kafasındaki beyaz kafatası kemiğini gördüm. Bölgeye ambulans girmediği için yaklaşık 400 metre kucağımda taşıdım. Ambulansta artık birbirimizden helallik alıyorduk. Eşimin başına 16 dikiş atıldı. Bu onun için ikinci hayat. Allah onu bana bağışladı. Şimdi bütün iş yükü onun omuzlarında, bıraktım geldim. Oğlum Atilla Şükrü Zeybekci 29 yaşına geldi. İyi bir eğitim ve staj gördü. Tekstil bölümünü tek başına sırtlayabiliyor. Kızım Fatma Zeybekci, 27 yaşında o da iyi bir eğitim gördü ve otomotiv grubunun başına geçti. Ayşen Hanım da hepsinin başında. Ayrıca nitelikli profesyonel kadrolarımız var. Ortak yürüttüğümüz işlerimizdeki ortaklarımız çok başarılı. Gözüm arkada değil."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-----------

AK Parti Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Nihat Zeybekci'nin reklam çekiminden genel ve detay görüntüler

Zeybekci'nin açıklamaları

Haber: Elif DEMİRCİ -Kamera: Tekin GÜRBULAK/ İZMİR,

==================

Köylü kadınlar 100 yıllık kültürlerini oyuncak bebeklere işliyor

Bursa'nın Keles ilçesinde 20 yıllık bir gelenek haline gelen, köylü kadınlar tarafından üretilen Keles Bebekleri, Bursalı kadınların 100 yıllık kıyafet geleneğini yaşatıyor. Satılan bebeklerden elde edilen gelir eğitime ve kadınlara katkı sağlıyor.

Keles ilçesinde 20 yıllık bir gelenek haline gelen, Keles Bebekleri  üretimi köylü kadınların elinde aralıksız olarak sürüyor. İŞKUR ve Halk Eğitim tarafından desteklenen projede köylü kadınlar önce eğitim alıp ardından Bursa'nın 100 yıllık kültüre sahip kıyafetlerini ince ince işleyerek oyuncak bebeklere giydiriyor. Günlük yevmiye alarak para kazanan kadınlar ev ekonomilerine katkıda bulunurken, bebekler satılarak elde edilen gelir Halk Eğitim bütçesine aktarılıp, eğitim projelerinde kaynak olarak kullanılıyor. Keles Bebeklerinin ilk olarak annesi tarafından 20 yıl önce Keles'in kırsal Sorgun mahallesi'nde yapılmaya başlandığını belirten eğitmen Emine Çiçek, "Ben ilk olarak annemden öğrendim. Bebekleri para kazanmak, harçlığımı çıkarmak için kendim evde yapıp satarak başladım. Halk Eğitim Merkezimizin de desteğiyle buraya kurs açtık" dedi. Bebekleri ve geleneksel motiflere sahip kumaşları hazır olarak aldıklarını belirten Çiçek, "İki tane dokuma tezgahımız var. Bebeklerin peşkirlerini burada dokuyoruz. Keles Bebeğinin kıyafetleri etek, peşkir, çizme, başına yaptığımız tepelik, kuşak, güdük, pulları ve çoraplarından oluşuyor. Bunların hepsini kursumuzda yapıp oyuncak bebeklerimizi giydiriyoruz. Eskiden gelinlerimiz bebeklere şuan diktiğimiz kıyafetleri giyiyorlarmış. Düğünlerde bindallı giyiyorlarmış, yeni gelinler günlük hayatta bu kıyafetleri giyiyorlarmış. Orta yaşlılar ise pulsuz, boncuksuz, dokuma kıyafet giyiyorlarmış" şeklinde konuştu.

"1 BEBEK 1 HAFTADA ÜRETİLİYOR"

Bir bebek üretiminin 1 haftada tamamlanıp satışa hazır haline geldiğini söyleyen Çiçek, "Burada 14 kursiyerimiz var. Hepsi bebek giydirmeyi öğrendi, hepsinin elinde iş var. Bir kişi tek başına çalışarak 1 bebeği yaklaşık 1 hafta sürede bitiriyor. Eğer tüm kursiyerlerimiz 1 bebek üzerinde çalışırsa günde bir tane bebek giydirebiliyoruz. Bebeklerimizin fiyatı 50 liradan başlayıp 250 liraya kadar çıkıyor" dedi.

İşlerini severek yaptıklarını, bir kültürü koruyan bu işin ilerletilmesini isteyen Çiçek, "Ben bu bebekleri yaparken mutlu oluyorum. Arkadaşların da aynı histe olduğunu düşünüyorum. İşimizi severek yapıyoruz. Büyükşehir Belediye Başkanımızdan bize destek verip bu işi ilerletmesini istiyoruz. Biz bu bebekleri yapıyoruz ama pazarlayamıyoruz. Pazarlamakta sıkıntı yaşıyoruz. Bu işi eski geleneksel kıyafetlerimiz ölmesin, kültürümüz gelişsin diye yapıyoruz. Her gelin kızın çeyizinde bu bebeklerden olur. Sünnet yataklarını süslesin diye alırlar, hediyelik olarak alırlar. Aslında bebeklerimize talep var" şeklinde konuştu.

"2 AY 2 GÜN GİBİ GEÇTİ"

Kursiyerlerden Dürdane Oruç, "Biz burada 2 aydır kurs alıyoruz. Arkadaşlarla, komşularla toplandık. Allah razı olsun Halk Eğitimimiz kurs verdi. Bizim köyümüz çok geride kalmış, böyle kurslar olması bizim için çok güzel. Bu iş imkanının ilerlemesini istiyoruz. Burada başka işler olsun, gençlerimiz köyümüzden ayrılmasın istiyoruz. Burada iş imkanları olursa burada yerleşim olur. Bizim çocuklarımız buradan gitti mi gelmiyorlar. Böylelikle biz de biraz harçlık kazanmış oluyoruz, hem de eğleniyoruz burada. Bebekleri yaparken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyoruz. 2 ay 2 gün gibi geçti bu kurs sayesinde. Bebeklerin daha çok tanıtılıp pazarlanmasını istiyoruz" dedi.

Görüntü Dökümü:

---------------

-Oyuncak bebeklerin kıyafet yapımından detaylar

-Bebeği yapan kadınlardan detaylar

-Keles bebeğinden detaylar

-Kurs öğretmeni ile röportaj

-Kursiyer ile röportaj

Süre: 5.01 Boyut: 561 MB

Haber: Enver Fatih TIKIR - Kamera: Muammer İRTEM/BURSA,

===============

Böbrek nakliyle yeni bir hayata başladı, tüp bebek yöntemiyle hamile kaldı

İzmir'de yapılan ameliyatla, gönüllü verici olan babası Bayram Abeş'in bir böbreği nakledilen ve bu sayede yaklaşık 2 yıl mahkum olduğu diyalizden kurtulan Dilber Abeş Koç (30), Mehmet Koç ile evlenip, tüp bebek yöntemiyle hamile kaldı. Hamileliğinde 31 haftayı dolduran ve bebeğini doğuracağı günü heyecanla bekleyen genç kadın, "Çok mutluyum, rüyada gibiyim. Böbrek nakli olmuş kadınlara, erkeklere sesleniyorum. Hayatta her şey olabiliyor, sadece inanın ve sabredin" dedi.

Balıkesir'in Sındırgı ilçesinde yaşayan Fatma Abeş (49) ile Bayram Abeş (55) çiftinin iki çocuğunun büyüğü olan Dilber Abeş Koç, 2008 yılında baş ağrısı ve baş dönmesi şikayetiyle hastaneye başvurdu. Dilber Abeş Koç'a, İzmir'deki Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde böbrek yetmezliği tanısı konuldu, diyaliz başlandı. Bir süre diyaliz için İzmir'e gelip giden Koç, yaşamını evde periton diyaliz yaparak sürdürdü. Balıkesir- İzmir arasında mekik dokuyan Koç, babasının ısrarları sonucunda böbrek naklini kabul edince, 2010 yılında İzmir Kent Hastanesi'ne başvurdu. Tetkikler sonucunda uygun verici olduğu saptanan baba Abeş'in bağışladığı böbreği, 2 Temmuz 2010'da Opr. Dr. Işık Özgü'nün başkanlığındaki ekip tarafından genç kıza nakledildi. Başarıyla geçen nakil, Koç için yeni bir hayatın başlangıcı oldu.

Koç, 4 yıl önce, teyzesi Şamile Koç'un kayınbiraderi Mehmet Koç (33) ile yaşamını birleştirdi. Koç, Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Ebru Sevinç Ok'un anne olabileceğini söylemesi üzerine geçen mart ayında İzmir Kent Hastanesi Tüp Bebek Merkezi'ne başvurdu. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Dilek Aslan tarafından 4 Temmuz 2017'de embriyo transferi gerçekleştirildi, ardından da gebelik gelişti.

'BABAM ÇOK ISRARCI OLDU, BENİ UMUTLANDIRDI'

Gebeliğinde 31 haftayı dolduran Dilber Abeş Koç, rutin kontrolünde doktorlarıyla bir araya gelip, heyecanını paylaştı. Kendisini rüyada hissettiğini belirten Koç, şöyle konuştu:

"Diyaliz çok zor bir süreçti. Nakilden sonra da enfeksiyona karşı maskeyle dolaşıyordum. Nakilden sonra doktorlarım her şey yolunda, evlenebilirsin, anne olabilirsin diye izin verdiler. Eşimle tanışıyorduk, biraz da büyüklerimiz aracı oldu, evlenmeye karar verdik. Evlendik dört yıl oldu. Üçüncü yıldan sonra bebek düşündük ve yine Kent Hastanesi'ne başvurduk. İlk başta sorunlar yaşadık, düşük tehlikesi atlattım. Şimdi 31 haftalık hamileyim, erkek bebek bekliyoruz, bebeğimin gelişimi de çok iyi, gelişimi bir hafta önden gidiyor. Allah nasip ederse 10-15 Mart gibi bebeğimizi kucağımıza alacağız. O zamanlar hayal bile edemiyordum. Zaten evlenip, çocuk sahibi olmayı hayal bile edemiyorsun o süreçte. Babam çok ısrarcıydı. Nakil olmuş kişilere beni götürüyor, konuşturuyordu. Ben hep bir sorun çıkar, nakil de olamam diye düşünüyordum. Babam beni umutlandırdı. Her şey çok güzel, şu anda çok mutluyum, rüyalarda gibiyim. Nakil olmuş kadınlara, erkeklere sesleniyorum; her şey olabiliyor hayatta sadece inansınlar ve sabretsinler."

Eşi böbrek nakilli olduğu için, yine hastalanıp sorunlar yaşar diye çevresinden evlenmemesi yönünde uyarılar yapıldığını belirten fabrikada işçi Mehmet Koç da, "Bu sözlere karşılık ben evlenmek, mutlu olmak istediğimi söyledim ve evlendim. Çok mutluyum. Bebeğimizin kalp atışı seslerini duyunca ağladım, hatta yanımda hemşire hanım vardı birlikte ağladık. Çok heyecanlıyım" dedi.

EN ERKEN NAKİLDEN BİR YIL SONRA

İzmir Kent Hastanesi Böbrek Nakli ekibinden Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Ebru Sevinç Ok,  böbrek nakilli hastalarda herhangi bir sorun yoksa hamilelik için en erken bir yıl sonrasını önerdiklerini söyledi. Hamilelik öncesinde hastalığın tekrar edip etmeyeceği, ilaç düzeninin ne olacağı, tansiyon ve sıvı yüklenmesi, kilo alma gibi sorunlarla baş edip edilememesini değerlendirdiklerini belirten Doç. Dr. Ok, "Hamilelikle birlikte hem bizim hem jinekolog takibi önemli. Gerekli önlemleri birlikte alıyoruz. Dilber Hanım zaten çok detaycı ve dikkatli, yıllardır takip ettiğimiz bir hasta. Evliliğine şahit olduk. Şimdi de inşallah çocuğunu kucağımıza alacağımız bir hastamız. Uyumlu bir hastaydı. Çok şükür Dilek hanım ile de beraber süreci çok iyi yönettik diye düşünüyorum. Dolayısıyla da inşallah sağlıklı bir bebeğimiz yakında elimize gelecek" diye konuştu.

İzmir Kent Hastanesi Tüp Bebek Merkezi Sorumlusu Opr. Dr. Dilek Aslan da şunları söyledi:

"Tüp bebek tedavisi artık son yıllarda çok düşük dozda ilaçların kullanımıyla hastanın genel sağlığına fazla etki yapmadan, herhangi bir zarar vermeden uygulanabilmektedir. Bunun en güzel örneklerinden biri Dilber Hanım. Tabii ki nefroloji bölümünün, böbrek nakli bölümünün doğru tedavisi ve yeterli süre beklemesinden ve gebeliğe izin vermesinden sonra hastamız bize bebek isteğiyle başvurdu. Biz de sağlık taramalarını yaptık. Gebeliğe herhangi bir engel durum olmadığını tespit ettik ve tüp bebek tedavisini uyguladık. Kendisi son derece bilinçli, her türlü tedavide çok uyumlu bir hasta. Öyle olunca da sanıyorum şansımız da yolunda gitti, bir defada tüp bebek tedavisinde başarılı bir sonuç aldık. Şimdi bebeğimiz ismi Eymen olacak, son derece sağlıklı bir bebek. Mart'ın 2 ya da üçüncü haftası gibi bir doğum sürecimiz olacak. Hem beslenmesinde hem ilaçların kullanımında hem de kilo alımındaki özeni nedeniyle ben hastamıza da çok teşekkür ediyorum."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

----------

Dilber Abeş Koç ve eşi Mehmet koç hastaneye girerken, hastane içinde genel- detay görüntü

Dilber Abeş Koç ile röp.

Eşi Mehmet Koç ile röp.

Opr. Dr. Dilek Aslan ultrason çekerken

Doç. Dr. Ebru Sevinç Ok ile röp.

Opr. Dr. Dilek Aslan ile röp. Genel- detaşy görüntü

Haber-Kamera: Mücahit BEKTAŞ/ İZMİR,

=================

Sığırcık kuşlarından görsel şölen

Manisa'nın Turgutlu ilçesinde gökyüzünde süzülen sığırcık kuşları, seyrine doyumsuz görüntüler ortaya çıkardı.

Turgutlu Orta Park üzerinde uçan binlerce sığırcığın gökyüzünde adeta dans eder gibi uçması dikkat çekti. Sığırcıkların gün batımında birbirleriyle uyum içinde uçmasıyla ortaya güzel görüntüler çıktı. Gökyüzünde kuşların oluşturduğu görsel şölen, parktaki vatandaşlar tarafından ilgiyle izlendi. Bazı vatandaşların, sığırcık kuşlarının uçuşunu cep telefonlarıyla kaydettikleri görüldü.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-----------

Sığırcıkların uçusu

Haber- Kamera: Doğan ÇİZMECİ/ TURGUTLU (Manisa),

==============

Anne sütü, bebek saçı ve kandan takılar üretiyor

MUĞLA'nın Bodrum ilçesinde yaşayan Ayşe Abuşoğlu (38), anne sütü ve bebeğin ilk saç tellerinden yaptığı tasarımları sanat eserine dönüştürüyor. Abuşoğlu, anne sütü ve bebek saçının dışında müşterilerinin talepleri doğrultusunda farklı tasarımlarada imza atıyor. Son olarak bir polis eşinin isteğiyle artık kan üzerine işlem yaparak, yüzük, bileklik ve kolyelerde üretmeye başladı.

Bodrum'da, eskiden bir kamu bankasında çalışan Ayşe Abuşoğlu, 4 yıl önce anne oldu. O dönemde bebeğini emzirirken aklına, "Acaba bu anne sütünü saklayabilir miyim" sorusunun geldiğini belirten Abuşoğlu, bu konuyu araştırmaya başladı. Hatıra biriktirmeyi seven biri olduğunu vurgulayan Abuşoğlu, internetteki araştırmaları sırasında, anne sütünün saklanabildiğini, bunu yurt dışında bir annenin taşlaştırarak mücevher haline getirdiğini öğrendi. Abuşoğlu, buradan yola çıkarak çok farklı bir kimyası olan anne sütünü saklamak için Ar-Ge çalışmasına başladı. 1.5 yıl süren çalışması sonucunda Abuşoğlu, anne sütünü taşlaştırmayı başardı. Kendisi gibi bu heyacanı yaşayan başka anneler olabileceğini düşüncesinden yola çıkıp, bir tasarım şirketi kurduğunu belirten Abuşoğlu, daha sonra yaşanan süreci şöyle aktardı:

"KOSGEB'in girişimcilik kursuna gittim ve şirketi kurduktan sonra hibe desteği aldım. Bu şekilde anne sütü ile takı tasarımları başladım. Daha sonra anne sütü yetmez, bunu bebeklerin saçlarıyla da taçlandırmak lazım diye düşündüm. Çünkü bu dünyada olan bir şey değildi. Anne sütünün ardından bu sefer bebeklerin saçlarını kullanarak tasarımlar yapıp, kolyeler üretmeye başladık. Başta harf ve çeşitli figürler olarak başlayan çalışmalarımız şu anda sanata dönüştü. Çeşitli manzaralar, ay-yıldızlar, anne-bebek figürleri gibi artık saçla neredeyse altın ve gümüş kolye, bileklik ve yüzüklerin üzerine tablo yapar hale geldik."

'SIRADA KANLA YAPILAN TASARIMLAR VAR'

Abuşoğlu, anne sütü ve bebek saçından yaptıkları tasarımlara, bir polis eşinden gelen talep üzerine kan kullanarak yapılan tasarımları da eklediklerini söyledi. Abuşoğlu, kan ile yapılan tasarımlara özellikle polis ve asker eşlerinden büyük talep geldiğini kaydetti.

'HER TASARIM FİDANA DÖNÜŞÜYOR'

Yaptığı her tasarım için müşterileri adına TEMA Vakfı aracılığıyla bir fidan diktiğini vurgulayan Abuşoğlu, "1.5 yıl gibi bir süre zarfında 1000'in üzeinde

fidan bağışı yapmışız. Küçücük bir işletme olarak biz bunu başarabildiysek, büyük işletmelerde bu işe bir el atsalar aslında Türkiye'de ağaç dikecek arazi bulamayız diye düşünüyorum. Büyük firmalara da buradan ilham kaynağı olmak istiyoruz" dedi.

Abuşoğlu, anne sütü, saç ve kan kullanarak yatığı kolye, bileklik ve yüzüklerin fiyatlarının 300 TL ile 1500 TL arasında değiştiğini söyledi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

--------

-Ayşe Abuşoğlu ile röp.

-Abuşoğlu'nun çalışmalarından görüntü

-Tasarımların yapım aşamasından görüntü

-Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Mehmet Can MERAL/ BODRUM (Muğla),

Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel Dha Yurt Bülteni -2 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement