DHA YURT BÜLTENİ-2 - Son Dakika
Güncel

DHA YURT BÜLTENİ-2

DHA YURT BÜLTENİ-2

'Koronavirüs kaptım' diye hastaneyi birbirine kattı BURSA'da gittiği hastanede koronavirüs kaptığını iddia eden E.O. (68), tedirginliğe neden oldu.

08.03.2020 10:15

'Koronavirüs kaptım' diye hastaneyi birbirine kattı

BURSA'da gittiği hastanede koronavirüs kaptığını iddia eden E.O. (68), tedirginliğe neden oldu. Hastanede önlem alınırken, E.O.'nun yapılan testlerinde hastalıkla ilgili herhangi bir bulguya rastlanmadı. Akli dengesinin yerinde olmadığı belirtilen E.O.'nun olaydan bir gün önce de aynı şikayetle başka bir hastaneye gittiği ortaya çıktı.

Mudanya'da yaşayan E.O., 2 gün önce Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne başvurup, İtalya'dan geldiğini ve koronavirüs kaptığını söyledi. Bunun üzerine E.O. için önlem alındı. Tedbir amacıyla hastaneye hasta kabul edilmedi. Hastanede bulunan hasta ve yakınlarına da maske dağıtıldı. E.O.'nun yapılan testlerinde hastalığa dair bir hastalığa dair herhangi bir bulguya rastlanmadı. E.O., iddiasında ısrar edince, hastaneye polis çağırıldı. Bunun üzerine E.O. hastaneden çıkıp uzaklaştı.

ŞEHİR HASTANESİ'NE DE GİTMİŞGelen polis ekipleri, E.O.'nun kaçtığını belirledi. Polisin yaptığı araştırmada, E.O.'nun olaydan bir gün önce de yine aynı şikayetle Bursa Şehir Hastanesi'ne gittiğini, burada da önlem alındığını, yapılan test sonuçlarının da temiz çıktığı belirlendi. E.O., Yıldırım İlçe Emniyet Müdürlüğü Suç Önleme ve Soruşturma Büro Amirliği ekipleri tarafından dün gece evinde gözaltına aldı.

İFLAS EDİNCE AKLİ DENGESİ BOZULMUŞAilesi ile görüşen ekipler, iş adamı olan E.O.'nun iflas edince akli dengesinin bozulduğunu, İtalya'ya ise gitmediğini öğrendi.Sağlık raporu için hastaneye götürülen E.O., kendisini görüntüleyen gazetecilerin 'Hastaneye neden gittiniz?' sorusuna 'Şüphelendiğim için gittim' dedi.

O ANLAR GÜVENLİK KAMERASINDABu arada E.O.'nun, hastaneye gelip, koronavirüs kaptığını söylemesi ve ardından yaşananlar güvenlik kamerasına yansıdı. Görüntülerde E.O.'nun hastaneye gelerek şikayetini sağlık ekiplerine söylediği, personelin maske dağıtmaya başladığı ve karantina odasının hazırlandığı sırada E.O.'nun beklediği görüldü.

Görüntü Dökümü----------------------------Olay anı güvenlik kamerası-E.O.'nun Emniyetten sağlık raporuna götürülüşü-Emniyet binasından görüntüler-DetaylarHaber: Mehmet İNAN - Kamera: Huzeyfe ÖZDEMİR/BURSA,

======================

Otomobil ile motosiklet çarpıştı: 1 ölü, 1 yaralı BURSA'nın İnegöl ilçesinde otomobille çarpışan motosikletteki 1 kişi öldü, 1 kişi de yaralandı.

Kaza, Mahmudiye Mahallesi Tabakhane Caddesi'nde meydana geldi. Henüz sürücüsü ve plakası belirlenemeyen otomobil ile Halil Türk (20) yönetimindeki 16 KDM 43 plakalı motosiklet, kafa kafaya çarpıştı. Kazada, parçalara ayrılan motosikletin sürücüsü Türk ile arkasında oturan arkadaşı Emirhan Küçük (18) yaralandı. Yaralılar, çağırılan sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından ambulansla İnegöl Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Tedaviye alınan yaralılardan Halil Türk, yapılan tüm müdahalelere karşın kurtarılamadı. Emirhan Küçük'ün ise sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi.

Polis, kaza sonrası kaçan otomobil sürücüsünün yakalanması için çalışma başlattı.

Görüntü Dökümü: -------------------------kaza yeri genel görüntü-yaralıların görüntüsü-ölünün görüntüsü-detaylarHaber-Kamera: Yavuz YILMAZ/İNEGÖL,

====================

10 kızları olan Elmas çiftinin tek isteği, çocuklarının okuması  VAN'da 10 kız çocuğu sahibi olan Halime (48) ve Salih Elmas (55) çiftinin tek isteği kızlarının hepsinin okuyup, meslek sahibi olması. Çocuklarının okuması için ellerinden geleni yapan çiftten Halime Elmas, "Bu kadar kız annesi olmak çok güzel bir duygu. Bir kızım da kardeşlerini okutmak için çalışıyor. Elimizden geldiği kadar kızlarımıza bakmak, onları okutmak ve meslek sahibi olmalarını istiyoruz" dedi.

Beyüzümü Mahallesi'nde oturan Halime ve Salih Elmas çiftinin Sibel (27), Evin (25), Hediye (24), Zeynep (22), Senem (20), Meryem (18), Fatma (15), Songül (13), Melek (11) ve Züleyha (7) adında 10 kız çocuğu var. Bir erkek evlat isteyen ancak bütün çocukları kız olan Elmas çifti, tüm kızlarının okuyup, bir meslek sahibi olmasını istiyor. Hayvancılıkla uğraşan fakat yaklaşık 2 yıldır işsiz olan Salih Elmas, bir kızının şu anda kardeşlerini okutmak için çalıştığını söyledi. En büyük kızları Sibel'in evli olduğunu ve onunda 3 kızının olduğunu anlatan baba Elmas, "10 kızım var ve 12 nüfusuz. Kızlarımın hepsini çok seviyorum. Onların okuması için elimden ne geliyorsa yapacağım. Eşimin ve kızlarımın kadınlar günü de kutlu olsun" diye konuştu.

Çiftin üniversitede, lisede, ortaokulda ve ilkokulda okuyan kızları, birbirlerine örnek oluyor. Okumayı çok isteyen fakat kalça çıkığı nedeniyle eğitimi yarıda bırakan Hediye, okula devam etmek için çalışıyor.

Halime Elmas, 10 kız annesi olmanın gurur verici olduğunu belirterek, "Bu kadar kız annesi olmak çok güzel bir duygu. Bir kızım da kardeşlerini okutmak için çalışıyor. 10 kız annesi olmak gurur verici. Tabi erkek evladımın da olmasını isterdim. Ama nasip olmadı. Elimizden geldiği kadar kızlarımıza bakmak, onları okutmak ve meslek sahibi olmalarını istiyoruz" dedi.

'AİLEM BİZE DESTEK OLMAK İÇİN HER ŞEYİ YAPIYOR'Kızlardan lise son öğrencisi Meryem Elmas ise kardeşleriyle ve ablalarıyla arkadaş gibi olduklarını söyledi. Ablalarının kendisine her konuda destek olduğunu belirten Elmas, "Onlarla sadece abla kardeş ilişkisi yaşamıyoruz, arkadaşım gibi hepsi. Tabi her kardeş arasında olduğu gibi bizimde arada ufak tefek anlaşmazlıklarımız oluyor. Ama iyi ki 10 kız kardeşiz ve iyi ki böyle bir anne babaya sahibiz. Her anne baba 10 kız kardeşe bu kadar güzel sahip çıkamaz ve okuması için ellerinden geleni yapamaz. Ama ailem bizim hepimizin okuması için ellerinden geleni yapıyor. İyi ki böyle bir ailenin çocuğuyum. Ailemle gurur duyuyorum" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ GEÇİLİYOR

Gülay KUYUCU/VAN, -

====================

Yüksekova'da müzik eşliğinde matematik öğreniyorlar

HAKKARİ'nin Yüksekova ilçesinde görev yapan matematik öğretmeni Zeynep Topraktan, öğrencilerine dersi sevdirmek için müzikten yararlanıyor. Şarkılarla ders yapan öğrenciler, matematikten artık daha çok zevk aldıklarını ve daha iyi öğrendiklerini söyledi.

Yüksekova ilçesi Kuruköy Mahallesi İlk ve Ortaokulu'na geçen yıl atanan Zeynep Topraktan, öğrencilerine matematik dersini sevdirmek, başarılarını artırmak ve ön yargılarını kırmak için oldukça farklı bir yöntem kullanmaya başladı. Müzik dersinin eğlenceli, matematik dersinin ise sıkıcı olmasından yola çıkan öğretmen Topraktan, sene başında bu iki dersi birleştirmeye karar verdi. Üniversite yıllarında müzik ve matematik üzerine projelerinin olduğunu, öğretmen olarak atanınca da faydalı olacağını düşündüğü bu projesini hayata geçirdiğini söyledi. Topraktan, müziğin bilimsel performansı artırdığını, matematik ile birleştiği zaman da büyük faydasını gördüklerini kaydetti.

'DİĞER DERSLER İÇİN DE UYGULANABİLİR'Öğretmen Topraktan, üniversite yıllarından beri üzerinde çalışıp besteler yaptığı karaoke şarkılarla ders yapmaya başladıklarını söyleyerek, "Karaoke şarkıları öğrencilerimle beraber seslendirerek uygulamaya başladık. Şarkıyla konuyu öğretmek gibi bir şey söz konusu olamaz ama çocukların önyargısı kırıldı ve matematik 'baş belası' bir ders olmaktan çıktı. Denemelerde öğrencilerimin, 'öğretmenim şarkı sayesinde bu soruyu doğru yaptım' demeleri beni ve onları çok mutlu ediyor. Bu yöntemin diğer temel dersler için de uygulanabileceğini düşünüyorum" dedi.

MATEMATİK KONSERİ VERECEKLERMatematik Öğretmeni Topraktan, 14 Mart'ta dünya 'Pi' günü nedeniyle bir konser düzenlemeyi de amaçladıklarını söyledi. Zeynep Topraktan, "Müzik ile matematik uygulamalarında matematik şarkılarını yapan meslektaşlarımız var. Fakat matematik konseri bir ilk olacak. Bunun için çok heyecanlıyız, çocuklarla geçen yıldan beri hazırlanıyoruz. Çok güzel koreografi gösterilerimiz olacak" diye konuştu.

Öğrencilerden Pervin Kara ise daha önce matematik dersini sevmediğini belirterek, "6. sınıfa kadar matematik derslerini sevmedim. Ancak öğretmenimiz sayesinde bu ön yargılarım hepsi kırıldı. Konularımızı işliyoruz, testlerimizi çözüyoruz. Bunların tekrar amaçlı şarkılarla tekrar da ediyoruz. Zeynep öğretmenimizin bestelediği şarkılarla matematik dersleri eğlenceli hale geliyor. Matematik artık benim için vazgeçilmez oldu. Özellikle denemelerde hatırlamam açsından bu şarkılar bana çok yardımcı oluyor "dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-Okuldan detaylar-Sınıftan detaylar-Dersten detaylar-Öğrencilerin şarkılarla söylenmesi-Dövüz pankartların üzerinde sayıların yazılması-Öğrencilerin tahta ders yapması-Öğrenciler öğretmen ile şarkılara eşlik etmesi-Okulunun önünde uygulamalı derslerin yapılmasından detaylar-Matematik öğretmeni Zeynep Topraktan ile röportaj-Öğrencilerden Pervin Kaya ile röportaj-Genel detaylarHaber, Kamera: Yaşar KAPLAN/YUKSEKOVA(Hakkari),DHA

====================

Dekan Ateş: Denize kaçan 2 milyon balığın ekolojik dengeye zarar vermesi söz konusu değil

MUĞLA Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Ateş, Milas'ın Güllük Körfezi'nde kuru yük gemisinin balık çiftliklerinin havuzuna daldığı kazada denize kaçan 2 milyon balığın ekolojik dengeye zarar vermesinin söz konusu olmadığını söyledi.

Güllük Körfezi Papaz Adası açıklarında seyreden Malta bayraklı 139 metrelik 'Navaho' isimli kuru yük gemisi, kıyıdan 1 deniz mili açıktaki balık havuzlarına çarptı. Ağırlıkları 200 ila 600 gram arasında değişen yaklaşık 2 milyon balık, parçalanan havuzlardan denize kaçtı. Kazada, 3 çipura ve 1 levrek havuzunun zarar gördüğü öğrenildi. Sahil Güvenlik ekipleri, geminin kaptanı ve iki yardımcısının ifadesine başvurdu. Kazaya geminin dümeninin kilitlenmesinin yol açtığı ileri sürüldü. Balık üretim firmasının yetkilileri, "Zararımız çok büyük. Şu anda tam olarak maddi zararımızın ne olduğunu bilmiyoruz" diye konuştu.

Kaza sonrası denize kaçan 2 milyon balığın ekolojik dengeye zarar verip vermeyeceği konusunda MSKÜ Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Ateş, bilgi verdi. Ateş "Çiftliklerde yetiştirilen türler çok değerli balıklardır. Balıkların kendi yapısal özellikleri itibariyle ekolojik dengeye verdiği bir zarar tespit edilmemiştir. Tespit edilmesi de mümkün değildir. Kendileri bu habitatların en lezzetli balıklarıdır. Ekolojik dengeye zarar vermesi söz konusu değildir" dedi.

'AVRUPA'NIN YEDİĞİ 4 BALIKTAN 1'İ TÜRKİYE'DEN 'Türkiye'de su ürünleri sektörünün büyük önem taşıdığını belirten Prof. Dr. Ateş, "Mühendislerimizin bu alandaki katkıları yadsınamaz. Avrupa'nın yediği her 4 balıktan 1'i Türkiye'den ihraç oluyor. Bizim için onur verici bir durum. Bunun yanı sıra ihracat ekonomiye katkı sağlıyor. Zaman zaman balık çiftliklerinin havuzlarında gemi çarpması kazaları yaşanıyor. Yetkililerimiz bu tür olayların takibinde etkin bir rol oynuyor. Bizlerde gerektiği zaman kendilerine zararın boyutu konusunda yardımcı oluyoruz. Olaylar zaman zaman mahkemeye yansıyor. Bu tür kazaların yaşanması maalesef oluyor" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-------------------Balık çiftliğinden görüntü Kazaya karışan gemiden görüntü  MSKÜ Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Ateş ile röp.

Haber: Cavit AKGÜN- Kamera: Aykut KURT/ MUĞLA,

====================

Fobisini yendi, 4 bin sürücüyü trafiğe çıkardı MERSİN'de, çocukluk döneminde babasının kullandığı aracın sesinden korkan Zümral Gülşen (40), araç kullanmaya karşı oluşan fobisini yenip direksiyon eğitmeni oldu. Gülşen, 4 bin sürücüye eğitim vererek trafiğe çıkardı.

Mersin'de evli ve 2 çocuk annesi Zümral Gülşen, yıllar önce babasının kullandığı aracın sesinden korktuğu için araba kullanmaya karşı fobisi gelişti. Yıllar içinde bu fobiyi yenen ve bir arkadaşının tavsiyesi üzerine 10 yıl önce direksiyon eğitmenliği yapmaya karar veren Gülşen, zamanla usta şoför haline geldi. Eğitmenlik sürecinin azimle geçtiğini vurgulayan Gülşen, "Bugüne kadar 4 bin kişiye yakın öğrencim oldu. Eskiden motor sesinden korkardım. Daha sonra babamı araç sürerken izledim, ne yaptığını öğrenmeye çalıştım. Araçlara olan ilgim öyle başladı. İyi araç kullandığımı fark eden bir aile dostumun tavsiyesi üzerine eğitmen olmaya karar verdim. 'Bu işi yaparsın demişti' bana ve 10 yıldır da yapıyorum. Günde yaklaşık 10 saat eğitim veriyorum" dedi.

'KADINLARIN TALEBİ ARTIYOR'Direksiyon eğitimi almak isteyen kadınların sayısının her geçen gün arttığını dile getiren Gülşen, araç kullanan kadın sayısının önümüzdeki yıllarda hızla yükseleceğini söyledi. Talebin artmasından memnun olduğunu belirten Gülşen, "Bize daha çok ehliyeti olup da aktif araç kullanamayanlar, işe girmek isteyenler, çocuklarını okula götürüp getirmek isteyen kadınlar, ev hanımları başvuruyor. Araç kullanmaktan korkmasınlar. Onun yönetimi sizin elinizde. Siz ne isterseniz o onu yapar. Sizin istemediğiniz hiçbir şeyi yapmaz. Öncelikle aracı tanımak lazım" diye konuştu.

'ÖZGÜVENİMİ KAZANDIM, TRAFİĞE ÇIKTIM'Bir yıldır ehliyet sahibi olduğunu ancak trafiğe çıkmaktan korktuğunu kaydeden Zübeyde Altunkaya, "Kendi başıma trafiğe çıkıp araç kullanamıyordum. Tavsiye üzerine Zümral hoca ile tanıştım. Kendisinden 5 saatlik ders aldım ve üçüncü günde kendi başıma trafiğe çıktım. Zümral hocanın verdiği özgüvenle kendi aracımı kullanıp trafiğe çıkabiliyorum" dedi.10 yıldır ehliyeti olduğunu ancak trafiğe çıkamadığını söyleyen Arafat Tuncel ise Zümral Gülşen'den ders aldıktan kısa bir süre sonra araç kullanmaya başladığını dile getirdi.

Görüntü Dökümü-Zümral Gülşen sürücülerle konuşurkenZümral Gülşen sürücülere eğitim verirkenZümral Gülşen ile röp-Eğitim alan Zübeyde Altunkaya ile röpEğitim alan Arafat Tuncel ile röpHaber-Kamera: Mustafa ERCAN-Soner AYDIN/MERSİN,

====================

Senem, otomobillere merakı nedeniyle oto tamircisi oldu ESKİŞEHİR'de oto sanayide tamircilik yapan Senem Arı (38), küçük yaşlardan bu yana otomobillere karşı merakı olduğu için bu mesleği seçtiğini anlattı. Küçükken bebek yerine arabalarla oynadığını söyleyen Arı, "Motorların seslerini dinlemeyi seviyorum. Hasarlı, kırık, dökük araçları düzeltmeyi, onları eski haline kavuşturmayı seviyorum. Şu anda kendi dükkanımı açtım. Motor indirmemiz gerekiyorsa motor indiriyorum. Parça değişimi, yağ bakımı gibi her türlü işi yapıyorum" dedi.

Eskişehir'de, 16 yıl önce otomobil sektöründe bir firmada çalışmaya başlayan Senem Arı, yaklaşık 2 yıl önce kendi oto tamirci dükkanını açtı. Odunpazarı ilçesi Yenidoğan Mahallesi'nde bulunan küçük oto sanayide oto tamirciliği yapan Arı, hasarlı araçların evraklarından, atölyeye geçerek kısa sürede usta oldu. Motor tamirinden kaporta tamirine kadar her işi yapabildiğini ifade eden Arı, çocukken de bebekler yerine arabalarla oynadığını ve bu mesleğin kendisi için çok önemli olduğunu söyledi.

Sadece otomobil hasarlarına bakan ve gelen müşterilere hitap ederken, kendisini oto tamirciliğinin içinde bulduğunu anlatan Senem Arı, hiçbir mesleğin cinsiyeti olmadığını vurgulayarak şöyle konuştu:

"Sonrasında atölyede çalışmakta hoşuma gitmeye başladı. Ustalarla birlikte atölyede çalışmaya başladım. Zaten arabalar, sökme, takmak, motorlar, motor sesleri sevdiğim şeyler. Ustalarla birlikte çalışa çalışa öğrendim. Halen çok severek yapıyorum. Motorların seslerini dinlemeyi seviyorum. Hasarlı, kırık, dökük araçları düzeltmeyi, onları eski haline kavuşturmayı seviyorum. Şu anda kendi dükkanımı açtım. Motor indirmemiz gerekiyorsa motor indiriyorum. Parça değişimi, yağ bakımı gibi her türlü işi yapıyorum. Erkek egemen bir iş ama ben hiçbir mesleğin cinsiyeti olduğuna inanmıyorum. İnanmadığım için de sevdiğim ve bildiğim işi yapıyorum. Herkes bildiği işi yapabilir. 'O ne der, bu ne der?', 'garip bakılır mı?' ben bunları düşünmüyorum. Kimin ne düşündüğünü önemsemiyorum. Sevdiğim işi yapıyorum. Benim aşkım arabalarım. Onlarla olmaktan mutluyum. Çocukken bebek oynamıyordum, arabalarla oynuyordum. Erkek arkadaşlarımla top da oynuyordum. Hep böyle ev hanımı şeklinde bir hayatım olmadı. Benim küçüklüğümde büyük araçlar daha çok ilgi alanımdı. TIR'lar, kamyonlar. Şu anda küçük araçlara hitap ediyoruz" diye konuştu.

' 'ÇAYCI MISIN?' DİYE SORUYORLAR'Dükkanına gelen bazı müşterilerin ilk olarak erkek ustalara yöneldiğini ifade eden Arı, herkesin her işi yapabileceğini söyledi. İş yerini ilk açtığında insanların 'Ne yapacak burada, kadın başına ne işi var?' gibi sözler söylediğini anlatan Arı, "Bu işin içinde olduğum için ailemde garip karşılayan kimse yoktu. Dükkanı ilk açtığımda çevredeki insanların, 'Ne yapacak burada, kadın başına ne işi var?' şeklinde bakışları oldu. Hatta bana ömür biçtiler. 'En fazla 3-5 ay çalışır, gider' dediler. Ama şu anda iyi gittiğine ve daha da iyi olacağına inanıyorum. Müşterilerimiz geldiğinde ilk önce erkek ustalarımıza yöneliyorlar. Bana, 'çaycı mısınız?' diye soruyorlar. Bu tepkileri her zaman görüyorum. Alıştım artık, benim için önemli değil. Bir kadın da rahatlıkla burada çalışabilir. Eğer kendinde o cevheri hissediyorsa kesinlikle herkes, her işi yapabilir. Ben kadın- erkek diye ayırt etmiyorum. Çünkü ben burada kendimi kadın veya erkek gibi görmüyorum. Böyle bir cinsiyet olarak ayırt etmiyorum. O yüzden ben sadece işimi yapıyorum. Beni birileri konuşacaksa, sadece işimle konuşmasını istiyorum" diye konuştu.

'O BİZİM USTAMIZ'Senem Arı ile birlikte çalışan oto tamircisi Nevzat Erol da iş ortamından çok memnun olduklarını söyledi. Senem Arı'nın erkekler kadar usta olduğunu belirten Erol, "Senem hanımdan memnunuz. Diğer erkek ustalar gibi çalıyor, onunla aynı işi yapıyoruz. O bizim ustamız" dedi. Kaporta ustası Timur Gümüş ise, "Bir yıldır burada çalışıyorum. Her şey çok güzel. Onunla çalışmaktan çok memnunuz" dedi.

Görüntü Dökümü: -Oto tamirci dükkanı-İçerdeki araçlar-Senem Arı'nın tamir etmesi-Araçlarla görüntüsü-Senem Arı ile röp.-İşyerinden görüntüler-Birlikte çalıştığı ustalarla röp.-Genel görüntüler

Haber-Kamera: Hakan TÜRKTAN-Caner AKSU/ESKİŞEHİR,-


Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel DHA YURT BÜLTENİ-2 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement