Takıntıları Takmamazlık Etmeyin! - Son Dakika
Güncel

Takıntıları Takmamazlık Etmeyin!

Takıntıları Takmamazlık Etmeyin!

Çocuklarda takıntılar, istem dışı, sıkıntı verici, tekrarlayıcı düşünce, dürtü ya da hayallerdir. Reem Nöropsikiyatri Merkezi'nden Nörolog Dr. Mehmet Yavuz, konuyla ilgili görüşlerini paylaşıyor.

20.07.2015 16:03
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Takıntı hastalığına bilim dilinde obsesif kompulsif bozukluk denir. Obsesyon, takıntılı düşünce tarzı demektir. Kişinin takıntısı doğrultusunda yaptığı ve kendini engel olamadığı eylemlere kompulsiyon denir. Kompulsiyon, sıkıntıyı azaltmak ya da bir felaket olmasını önlemek için bireyin yapmaya zorunlu hissettiği tekrarlayıcı davranıştır.

Takıntılı bozukluklar kız çocuklarında daha fazla görülüyor

Babasının eve kaçta geleceğini tekrar tekrar soran çocuk; "Biliyorum, anladım, ama bunu sormazsam babam eve dönmeyecek gibi geliyor''

Çocuk sabah kalktığında sürekli okul çantasını kontrol ediyor, ödevini yaptığı halde tekrar tekrar yapıp yapmadığına bakıyor, böylece saatler geçiriyor. Bütün bunlar çocuklarda gördüğümüz takıntı örneklerinden bazılarıdır.
Genellikle bir davranışı sürekli olarak yineleyen bir birey, bu eylemi yerine getirmediği zaman olacak korkunç sonuçlardan endişe eder. Aynı davranışı yüzlerce defa tekrar edebilir. Mesela kardeşini camdan aşağı atacağını düşünmek obsesyon, bu sebepten dolayı pencere kenarından uzak durmak kompulsiyondur.

Takıntılı bozukluklar ailesel ya da çevresel faktörlerden kaynaklanabilir

Takıntılı bozukluklar biyolojik sebeplere dayanmakla birlikte ailesel ya da çevresel faktörlerden kaynaklanabilir. Aşırı katı ve mükemmeliyetçi ebeveyn tutumları takıntılı bozukluklara sebep olabilir. Beyindeki serotonin düzeyinin düşük olmasının biyolojik sebeplerden kaynaklandığı düşünülmektedir. Bu nedenle aile ya da akrabalarda takıntılı zorlantılı bozuklukların bulunması çocuklarda da bu rahatsızlığın görülme ihtimalini arttırmaktadır.

Ebeveynlerin dikkat etmesi gereken durumlar

Günlük hayatımızda çocukluğumuzdan beri edindiğimiz bazı davranışlarımız vardır. Temiz olup olmadığını kontrol etmek ya da eşyanın simetrik yerleştirilmesine dikkat etmek gibi bazı özelliklerimiz hayat anlayışımızla bütünleşmiştir ki saçma olduğunu bilsek bile yine de vazgeçemediğimiz davranışlarımız haline gelir.

Bu davranışlar çocuğun gündelik hayatını alt üst etmediği sürece bir hastalık haline gelmez. Çocuklar bazen gereğinden fazla titiz ve hassas olabilirler. Örneğin temizlik ve düzen konusunda aşırı duyarlılık gösterebilirler. Bunlar aslında takdir edilen davranış tarzlarıdır. Ancak bu durum çocuğun gündelik hayatını etkilemeye başlamış ise takıntılı bir durum söz konusudur.

Anne ve babalar, takıntılı davranış sergileyen çocuklarına nasıl yaklaşmalı?

Takıntılı davranışlar gösteren bir çocuğa sahip olmak hiç kuşkusuz ki, ebeveynleri de çok üzen bir konudur. Ancak zaten mevcut saplantılı durum nedeniyle bunalmış olan çocuğa aşırı baskı yapmak onun saplantılı davranışlarının fazlalaşmasına neden olur. Bununla beraber anne-baba çocuklarının kompülsif davranışlarına da katılmamalıdır. Çocuğun mikrop kapma endişesi yüzünden eve misafir çağırmamak, bitmek bilmeyen onaylama isteklerini karşılamak ya da çocuğun aynı sorusuna defalarca cevap vermek gibi "yardım"lardan kaçınmalıdırlar. Bunun yerine sakin, ikna edici bir uslupla ve kesin bir dille saplantılarının anlamsız olduğu anlatılmaya çalışılmalıdır. Ancak ebeveyn bilmelidir ki, bu rahatsızlık onların da tek başına üstesinden gelecekleri bir konu değildir. Profesyonel yardım alarak, doktorun ya da terapistin talimatları doğrultusunda yardım etmelidirler. Çünkü anne baba bilmelidir ki, çocukları çok istese bile takıntılarına ve saplantılarına engel olamazlar.

Çocuklarda en sık görülen takıntılar nelerdir? Çocuklar takıntılarını nasıl dile getirir?

Çocuklarda en sık görülen obsesyonlar, kirlenme, bulaşma korkusu, kendine ya da sevdiklerine zarar verme korkularıdır. En sık görülen kompulsiyonlar ise yıkanma, tekrar tekrar yapma, kontrol etme ve çeşitli kaçınma davranışlarıdır. Çocuklar ne yazık ki, takıntılarını dile getirme de zorlanabilirler ve bunu normal davranış tarzları olarak kabul edebilirler. Özellikle dört yaş civarı çocuklar, zihinlerindeki tekrarlayan düşüncelerin bir rahatsızlık olduğunu bile bilmeyebilir. Bu anlamda ebeveyn uyanık ve dikkatli olmalıdır.

Çocuklukta takıntı problemini yenmiş bir birey, gelecekte aynı sorunla karşılaşabilir

Çocukluğunda OKB yaşamış ve tedavi görmüş bir birey, hayatının herhangi döneminde yine aynı ya da farklı bir konuda takıntılı zorlantılı davranış bozukluğu (OKB) geliştirebilir.

Genel olarak çocuklarda tik ve takıntı kavramları birbiriyle karıştırılır. İkisinin arasındaki belirgin farklar nelerdir?
Tikler, irade dışı kasların hareket etmesidir. Tikleri, hareket ve ses tikleri diye ikiye ayırmaktayız. En sık görülen tikler göz kırpma, parmakları çıtlatma, ayakları yere vurma, ıslık çalma ve hayvan sesi çıkarmadır.

Takıntılar daha çok kız çocuklarda görülürken, tikler daha çok erkek çocuklarda görülür. Takıntılar zamanla farklı şeylere dönüşebileceği gibi tiklerde yer değiştirebilir. Örneğin göz kırpma tiki olan bir çocuk zamanla omuz silkme tikine geçebilir. Tikler stresle artma eğilimindedirler. Diğer taraftan OKB ile tikler arasında ilginç bir bağ vardır. Çünkü tik problemi yaşayan çocuklarda, takıntı hastalığının gelişme ihtimali yüksektir. Eğer takıntılar çocuğun kendisini ve ailesini zorlayıcı, rahatsız edici bir noktaya gelmişse o zaman takıntılı, zorlantılı rahatsızlık gelişmiş demektir. Tedavide amaç öncelikle var olan hastalığı tedavi etmek sonra da hastalığın tekrarlamasını önlemektir. Bu amaçla üç tedavi yöntemi kullanılmaktadır;

Seçici serotonin geri alım inhibitörleri kullanmak (Antidepresan ilaçlar)
Bilişsel davranışçı terapi uygulamaları
TMS (Transkranial Manyetik Stimülasyon) uygulamaları
OKB'de tedavi oldukça zor ve uzun solukludur. Genellikle ilaçlar nispeten daha yüksek dozda ya da birkaç ilaç kombine şeklinde uygulanır. OKB, tedavisi zor olan bir süreçtir. Ancak yine de üstesinden gelinemeyecek bir hastalık değildir. Son zamanlarda ilaç tedavisi ile birlikte uygulanan, TMS tedavisinin oldukça etkili olduğu görülmektedir. TMS, sağladığı manyetik vurular ile bir nevi resetleme yaparak, frontal korteks ile bazal ganglionlar arasında ki uyumsuzluğu ortadan kaldırabilir ve böylece çok etkili ve çarpıcı sonuçlar verebilir.

Kaynak: Bültenler

Son Dakika Güncel Takıntıları Takmamazlık Etmeyin! - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement