İstanbul Şehir Üniversitesi Sosyoloji Dükkanı Kulübünce düzenlenen "Ağıt Sempozyumu"nda, 6 farklı dildeki ağıtlar ve bunların hikayeleri ele alındı.
Etkinlikte konuşan Sakarya Üniversitesi Siyasi Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mahmut Karaman, Batı toplumunu çok iyi tanıyan, eğitimini alan ama kendi toplumundan uzak sosyologlar bulunduğunu ifade ederek, "Maalesef biz sosyoloji okudukça toplumla mesafemiz arttı. Yani halk düşüncesinden uzaklaştık. Halk kendini maniler, ağıtlar, sözlü birtakım geleneklerle ifade eder. Bir toplumu anlamak için onun bu sözlü anlatım ürünleriyle bağ kurmak gerekir." dedi.
Karaman, sosyolojinin en önemli argümanının dil olduğunu vurgulayarak, toplumu maddi-manevi anlama, aktarma sürecini düzenleyenin dil olduğunu söyledi.
Bir kültürü anlamak için o kültürün dilini derinlemesine, duygusal düzeyde, bütün boyutlarıyla bilmek gerektiğini ifade eden Karaman, doğumda ninni söylenirken, ölümde öteki dünya ile kişinin iyilikleri ve kahramanlıklarıyla ilgili ağıtlar yakıldığını anlattı.
Mahmut Karaman, "Bir toplumu anlamak için ağıtlarını iyi bilmek gerekir. Toplumlar kültürlerini yeni nesillere aktaramazlarsa zaman içinde yok olurlar." diye konuştu.
Kültürün sürekliliğini sağlamada halk anlatılarının büyük önem arz ettiğini belirten Karaman, "Çağdaş toplumlarda sanat bir sektördür. Ama geleneksel sanatlar sektör haline gelmemiştir. Türkü, folklar kursu yoktur. Çünkü orada felsefe vardır" ifadelerini kullandı.
Mahmut Karaman, konuşmasının Anadolu'da yakılan ağıtlarla ilgili örnekler verdi.
"Ağıtlar, farklı bir gelecek kurmamızı sağlar"
Yönetmen Özcan Alper, ağıt konusunun sosyoloji, psikoloji ve edebi açıdan büyük öneme haiz olduğunu aktararak, şunları kaydetti:
"Ağıtlar, bugünümüzü, geleceği anlamamızı ve daha farklı bir gelecek kurmamızı sağlar. Ağıtlarla ilgili sempozyum düzenlemesini çok değerli buluyorum. Bunun bir başlangıç olmasını temenni ediyorum. Anadolu'daki tüm ağıtlar keşke farklı farklı şehirlerde konuşulsa, söylense o zaman Türkiye belki başka bir ülke olabilir. Ben de 'Keşke halkları kendi dillerinde kaydedebilseydik' cümlesinin duygusuyla 'Gelecek Uzun Sürer' filmini çektim. Umarım bu sempozyum bu hususun yaygınlaşmasına küçük bir başlangıç olur."
Yazar Kelemet Çiğdem Türk, ağıtın toplumların kendilerini ifade etmesinde ve kaynaşmasında bir hayli önemli olduğunu dile getirerek, "Biz geçmiş acılarımızla yüzleşemeden, yeni acılarla tanışıyoruz. Bu yaralar, ağıtlarla sarılmaya çalışılıyor. Bugün bu ağıtlardaki hikayeler anlatıldığı zaman empati yapmayı öğrenebiliriz ve birbirimizi anlamaya başlarız. Ağıt bu bakımdan önemlidir. Ağıtların bizi iyileştirmesini ümit ediyorum" değerlendirmesinde bulundu.
Etkinliğin sonunda Türkçe, Kürtçe, Ermenice, Zazaca, Çerkezce ve Rumca ağıtlardan örnekler izletildi.
Son Dakika › Kültür Sanat › Ağıt Sempozyumu' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?