Türk edebiyatında "Fecr-i Ati" türü şiirin en önemli temsilcilerinden şair ve yazar Ahmet Haşim, vefatının 87'nci yılında kabri başında düzenlenen törenle yad edildi.
Eyüpsultan Belediyesi'ne bağlı Eyüpsultan Araştırma Merkezi (EYSAM) tarafından düzenlenen törene katılan Belediye Başkanı Deniz Köken, "Ebedi Eyüpsultanlılarımızdan olan Ahmet Haşim, çok erken yaşta aramızdan ayrılmış ama çok büyük eserler bırakmış. Ben rahmetle ve minnetle anıyorum. Bıraktığı eserlerle bugün hala konuşuluyorsa bu önemli bir şey. Zor dönemler, büyük insanlar çıkartır. " dedi.
"Ahmet Haşim'e yapılan haksızlığa son verilmesi gerekir"
Törenin ardından EYSAM'da gerçekleşen söyleşide konuşan şair ve yapımcı Mustafa Yürekli, Ahmet Haşim ve sanatı hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Yürekli, cumhuriyet dönemi Türk edebiyatında güçlü bir eleştiri geleneğinin oluşmamasının arka planında yapısal sorunlar olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Cumhuriyet dönemi sanat ve edebiyat tarihi, siyasi tarihin etkisi altındadır. Örneğin edebiyat tarihçilerinin ve eleştirmenlerin ortak resmi poetikasındaki 'kurgu' Ahmet Haşim ile şiirlerine, kitaplarına, eserlerine yansıyan 'büyük şair' Ahmet Haşim, neredeyse aynı kişi değildir. 4 Haziran 1933'te vefat eden büyük şair Ahmet Haşim'e yapılan haksızlığa ölümünün 87'nci yıl dönümünde son verilmesi gerekir."
Usta edebiyatçıya yönelik resmi anlatıdaki gizleme, çarpıtma ve iftiralara bir an önce son verilmesi gerektiğini savunan Yürekli, "Üniversiteler ve okullarda, Ahmet Haşim'in anlatılmasında güçlük çekilmesinin nedeni, şairin hayat hikayesinin milli tarihi yansıtıyor olmasıdır." ifadelerini kullandı.
"Haşim gerçek benliğini son 10 yılda sadece eserlerine yansıtmıştır"
Mustafa Yürekli, Ahmet Haşim'in çeyrek asırlık sanat hayatının son on yılının cumhuriyet döneminde, Cumhuriyet Halk Partisi'nin baskıcı tek parti yönetiminde geçtiğinin altını çizerek şu bilgileri verdi:
"Şair, kıran bir siyasal ortamda, kuş diliyle, sembolik dille şiir yazmak zorunda kalmıştır. Söz konusu dönemde Mehmet Akif Ersoy Mısır'dadır. 'Fecr-i Ati dağıldıktan sonra siyasi ve edebi akımların dışında kendisine has bir şiir ve nesir anlayışının tek temsilcisi olarak kaldı.' diye anlatılınca, I. Dünya Savaşı'nda Çanakkale'de Bağdatlı Arap subay Haşim'in askerlik anıları, işgal altındaki İstanbul'dan izlediği Milli Mücadele sürecindeki duyguları, düşünceleri ve tepkileri resmi edebiyat tarihi anlatımında eriyip kaybolmaktadır."
Edebiyat tarihçileri ve eleştirmenlerin, sanatçının eser ve okuyucu etkileşimini ortaya koyan çalışmalar yapması gerektiğini vurgulayan Yürekli, "Muhtemeldir ki Ahmet Haşim de gerçek hayatta kendini saklarken ruhunu, gerçek benliğini son on yılda sadece şiirlerine, nesirlerine ve kitaplarına yansıtmıştır. Ustalık dönemi eserleridir bunlar üstelik. Mesela 1921'de Yahya Kemal'in çıkardığı Dergah dergisinde yayınladığı 'Müslüman Saati' yazısında, medeniyet perspektifiyle zaman üzerinden Batı ile bir hesaplaşma kotarmasından hareketle, eserlerindeki Doğu- Batı çatışmasındaki pozisyonu rahatlıkla tespit edilebilir."
Törene katılım yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri kapsamında sınırlı tutuldu.
49 yıllık yaşamına "Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden/ Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak/ ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak…/Sular sarardı… Yüzün perde perde solmakta/ Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta…" gibi çok sayıda unutulmaz dizeye imza atan Haşim, 1887'de dünyaya geldi, 4 Haziran 1933'te, Kadıköy'deki evinde vefat etti ve Eyüp Mezarlığı'na defnedildi.
Son Dakika › Kültür Sanat › Ahmet Haşim mezarı başında anıldı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?