Anne Beni de Götür"

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ :

Hafize Dağdelen ve koruyucu annelik edindiği oğlundan görüntüler

Hafize Dağdelen'in konuşması "Anne beni de götür"

Konya'da 21 kez hamile kalmasına rağmen annelik duygusu yaşayamayan Hafize Dağdelen, ziyaret ettiği sevgi evindeki Muhammet Ali'nin "Anne beni de götür" diyerek ağlaması üzerine 3 yıl önce koruyucu aile oldu

Dağdelen:

"Evimize getirdiğimizde irkildi, içeriye girmek istemedi. Onun için ev sessiz, ıssız, yabancı bir evdi. 'Geç anneciğim içeriye, sen benim oğlumsun, bir tanemsin' dedim"

"Uyurken bile her seferinde 'Acaba nefes alıyor mu?' diye başında bekledim. İlk 'Anne' dediğinde yaşadığım duygu selini kelimeler anlatmama yetmez. 'Bana da anne diyecek bir çocuk varmış' dedim"

"Benim için iyi anne olamayacağım, çocuk doğuramayacağım yönünde birçok şey söylendi. Onlara kızgın değilim. Sevgiden nur topu gibi bir oğlum doğdu"

METİN BOLAT - Konya'da 21 kez hamile kalmasına rağmen anne olamayan Hafize Dağdelen, ziyaret ettiği sevgi evinde kalan Muhammet Ali'ye, "Anne beni de götür" diyerek ağlaması üzerine sahip çıktı.

Hafize (55) ile Nihat Dağdelen (56) çifti, 33 yıl önce hayatını birleştirdi. Çocuk sahibi olamayınca başvurdukları hastanelerde birçok kez tüp bebek gibi çeşitli tedaviler uygulanan Dağdelen çifti, 21 çocuğunu dünyaya gelmeden anne karnında kaybetti.

Bunun üzerine Hafize Dağdelen eşinin de onayıyla Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Konya İl Müdürlüğüne bağlı sevgi evlerine gitti. Burada koşarak kendisine "anne" diyen çocuklarla ilgilendi. Kucağına oturan ve 1,5 yaşından bu yana sevgi evlerinde kalan 4 yaşındaki Muhammet Ali'nin, "Anne beni de götür" diyerek ağlaması üzerine koruyucu aile oldu.

Dağdelen ailesinin en büyük mutluluğu, 3 yıldır büyük sevgi ve şefkatle ilgilendikleri Muhammet Ali'nin gülümsemesi, mutlu olması ve "Anneciğim, babacağım" demesi oldu.

Hafize Dağdelen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yıllarca çocuk sahibi olmanın hayalini kurduğunu ancak bir türlü sonuç alamadıklarını söyledi. Koruyucu aile olmaya karar verdiklerinde ilk gün gördüğü Muhammet Ali'den çok etkilendiğini aktaran Dağdelen, o gün Muhammet Ali'nin yanından hiç ayrılmadığını, "Anne beni de götür" diyerek ağlaması üzerine gözyaşlarına hakim olamadığını anlattı.

"Bana da 'Anne' diyecek bir çocuk varmış"

Müracaattan sonra Muhammet Ali'yi getirdiklerinde, çocuğun koşarak kucağına geldiğini ifade eden Dağdelen, şöyle konuştu:

"Çok duygulandım. Bazı çocuklar 'Muhammet gidiyor' diye ağladı. Çocuk eve gelene kadar konuştu. Çevresini anlatıyordu. Evimize getirdiğimizde irkildi, içeriye girmek istemedi. Onun için ev sessiz, ıssız yabancı bir evdi. 'Geç anneciğim içeriye, sen benim oğlumsun, bir tanemsin' dedim. O günden sonra da benim bir tanem oldu. Bir süre devamlı ağladı, yemek yemedi. Çok duygusal bir çocuktu. Yalnız kalmaktan korkuyordu. O yemediğinde ben de yemedim. Ağladığında ağladım. En sonunda bana üzüldüğü için yemek yemeye, ağlamamaya başladı. Uyurken bile her seferinde 'Acaba nefes alıyor mu?' diye başında bekledim. İlk 'Anne' dediğinde yaşadığım duygu selini kelimeler anlatmama yetmez. 'Bana da anne diyecek bir çocuk varmış' dedim."

"Sevgiden nur topu gibi bir oğlum doğdu"

Dağdelen, hayatlarının Muhammet Ali üzerine kurulu olduğunu vurgulayarak "Benim için iyi anne olamayacağım, çocuk doğuramayacağım yönünde birçok şey söylendi. Onlara kızgın değilim. Sevgiden nur topu gibi bir oğlum doğdu." dedi.