Amir Ateş Türk musikisine dair keyifli bir sohbet ve açıklamalarda bulundu. İşte o programdan açıklamalar...
Elif Çakır: Hafızlık sizin Aile geleneğinizde başladı. Sanırım, İsterseniz oradan başlayalım ?
Amir Ateş: Eğitimim hafızlık dersleriyle başladı. Daha sonra Kuran Kursunda devam ettirdikten sonra, Hafızlığımı bitirip, İstanbul’a geldikten sonra, Kandıra’ dan İstanbul’a gelerek zamanın en değerli ufaz öğretmenleri olan Hacı Hasan Abbuş zamanın en popüler, En değerli üstatlarından biriydi. Ondan talim, Tecvit ve tashıi-huruf dersleri aldım.
Elif Çakır: Babanız Sizin Köy Hocası olmanızı istiyor muş ? Siz bestekar olarak çıktınız Bir çatışma yaşadınız mı ? Ya da bu yeteneği siz mi fark ettiniz nasıl oldu ?
Amir Ateş: Babam kendisi köy hocası idi. Benim olmam değil de, Benim daha iyi seviyede hafız, Mevlithan bir din adamı, İlim adamı olmamı arzu ederdi. Ama ömrü vefa etmedi, Daha hafızlığımı bitirmeye çok az bir zaman kala rahmana kavuştu. Ben de ondan sonra da fazla kalamadın Kandıra’da İstanbul’a gelerek eğitimimi burada tamamladım.
Elif Çakır: 1980’li ve 1990’lı yıllarda TRT de çok popülerdiniz ve sizin radyolarda hayalinizdi Kuranı Kerim okumak, Neden okumak istediniz ?
Amir Ateş: Radyolar o zaman tek yayın kuruluşuydu. Televizyon falan yoktu. En güzel sesler radyolardan dinlenilebiliyordu. Biz o en güzel sesleri radyolardan dinlerken adeta kendimizden geçiyor, Çok büyük bir olay, Hadiseyi gördüğümüzü yaşadığımızı hissediyorduk. Oysa ki kısa zaman sonra Cenabı Hak bizi radyoların değil, Televizyonların dahi başında bu programları, İdare eden korosuyla, Eserleriyle nasıl desem icralarda bulunan seviyeye gelmeyi nasip etti.
Elif Çakır: Siz mi gittiniz radyolara yoksa onlar mı sizi keşfetti televizyon için ?
Amir Ateş: Meramın elinden hiçbir şey kurtulamaz, Güzel bir tabir vardır. Azimli, Sebatkar ama zeki değildim, Azimli ve sebatkardım. Eğer bir şeyin yapılmasını arzu ettiysem, O er geç olacaktı. Ve oldu da çok şükür. Evvela ilk mesleğim olan hafızlık, Mesleğimde çok şeylerin yapılmasını keşfettim. Düşündüm taşındım çok güzel sesler vardı. Zamanın en güzel sesleri vardı. Hatta bugün dahi olamayan sesler vardı, Ancak o güzel seslerin kupkuru bir sesten ibaret olduğunu keşfettim. Makam yok, Teknik yok, Bilgi yok tabiri cari ise sesinin kuvvetine ve güzelliğine dayanıp veryansın aman yarabbi Allah milleti hakikaten adeta Allah deyip çıldırtan okuyucuları gördüm tanıdım. Ve onlarla beraber dostluk, arkadaşlık yaptım. Orada da pek çok şeyleri keşfettim. Zira birkaç ilahinin dışında adeta ilahi yok gibiydi.
Elif Çakır: Bir Kızıl Goncaya benzer parçasının siz de ayrı bir hikayesi var mıdır?
Amir Ateş: Şimdi ben bunu yakinimim minnacık evladına besteledim. Ben 7-8 aylık 5-6 aylık bebeklere hastayım. Dünya’da benim için onlardan daha değerli, Daha tatlı, şirin şey tasavvur edilemez. Zira tamamen masum, bi günah cennet gibi, Misler gibi yavrular bizim için en değerlimizdir. İşte bir gün öyle bir yavruyu severken, Ürktü, Korktu onu oyalamam icap etti, Kucağımdaydı. Elektrikler kesildi, Her taraf karanlık oldu. Adı da Mehmet’ti Tabi şimdi kocaman oldu. O ağlamaklı bir haldeyken hemen köşede bulunan piyanomun başına gittim Mehmet ağlama dedim, O anda onun gülüşünü, Gonca halini düşünerek güfte de aklımdaydı. Yakın zaman da bana verilmişti. ‘’ Bir Kızıl Goncaya Benzer Dudağın ‘’ pal pah diye çalmaya başladım piyanonun başında bir baktım sustu. Ondan sonra değişmeye başladı. Hali tavrı değişti. Şarkı olup bittikten sonra TRT ye gönderdim, Şarkı çok farklı bir boyut kazandı. Herkes tarafından söylenmeye ve beğenilmeye başlandı. Ben de şaşırdım adeta, Çünkü; Bundan daha güzel pek çok şarkım vardı.
Elif Çakır: 2000 Binin üzerinde besteniz var bunlar içerisinde en çok hangisi sizi etkiledi ?
Amir Ateş: Yani an gelir hepsi de tek tek çok etkiliyor, Hiç tahmin etmeyeceğim bir şarkı gelir ağlatır beni. Çünkü o şarkının güftesi, Manası, Melodisi öyle bir tesanüt oluşturmuş ki tam ordumum eseri olmuştur o eser. Hiç onu o şekilde düşünememiştim. O anda en güzeli, En değerlisi olarak onu düşünebilirsiniz.’’ Bir Kızıl Goncaya Benzer Dudağın ‘’ Peygamber Efendimize yazıldığını TRT deyken bir izleyicim hatırlattı o zamana kadar bilmiyordum neden bu kadar çok sevildiğini tabiî ki bundan daha büyük bir mutluluk, Bundan daha büyük bir düşünce olamaz. Kainatın efendisi gibi bir yüce Peygambere ithaf en yazılan bir güfteyi naçizane benim gibi bir garip bestelerde oda besteler arasında baya gün yüzüne çıkarsa onun artık duygu ve sevincini siz tasavvur edin ki nasıl karşılar insan biz de o duygu içerisinde hemhal olduk.
Elif Çakır: Sizin Bestekarlığınız Hafızlığınız oranla biraz gölgesinde mi kaldı ?
Amir Ateş: Şuanda tamamen kendimi musikiye verdim. İstanbul’a ilk geldiğim yıllarda hafızlık eğitimimi devam ettirirken musikiye o yılarda gönül verdim. Hatta o yıllarda hafızlığımla birlikte gönül verdim musikiye teknik olarak birçok değerli üstatlardan başta Merhum Sadettin Kaynak, Tamburi, Hafız Kemal Batalay, Bestekar Haydat ve Ravabi Selahattin Volkan hele Üsküdar musiki cemiyetine girdikten sonra hayatım büsbütün değişti.
Son Dakika › Kültür Sanat › Çok Daha Güzel Şarkılarım Vardı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?