Eskişehir'in kent merkezine yakın noktasında bulunan ve 1989'dan bu yana kazı çalışmaları süren, bu yıl "Cumhurbaşkanlığı Kararlı Kazı" statüsünde çalışmalara devam edilen Şarhöyük'te geç Frig dönemine ait tabakalara ulaşıldı.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle Şarhöyük'te 2 yıl ara verilen kazı çalışmalarına bu yıl yeniden başlandı.
Bilim heyetiyle beraber 15 kişilik ekiple yürütülen kazılarda, taş temel üzerindeki kerpiç yapılaşmaların dönemlerine ait bulgular elde edilmeye çalışılıyor.
Kazı Başkanı Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mahmut Bilge Baştürk, 30 yılın üzerindeki kazı çalışmalarının bölge arkeolojisi için önemli olduğunu vurguladı.
Baştürk, ulaşabildikleri verilerin yaklaşık 6 bin yıl öncesine ait olduğunu dile getirerek şunları kaydetti:
"Bu verilerin dışında erken tunç çağı ile ilgili çok önemli verilere ulaşıldı ancak, mimari tabaka olarak Hitit, yaklaşık 7-8 metre Hitit dolguları ve onun üzerinde Frig, onun üzerinde Helenistik, onun üzerinde Roma, onun üzerinde bir Bizans kalesi. Bu şekilde 8 farklı kültürel evreyi burada takip edebiliyoruz. 'Şarköyük Höyük Konisi' 450x500 metre boyutlarında Anadolu'nun önemli büyüklükteki höyüklerinden biri. Çevre yolu kenarında bir nekropolle beraber oldukça geniş bir alanı kapsayan bir yer."
"Önce Frig tabakalarını açıp göstermeye çalışacağız"
Baştürk, bilim heyetiyle beraber 15 kişilik ekiple çalışmaları sürdürdüklerini belirterek, "Aslında 2019'da kaldığımız yerden devam ediyoruz. Erken Helenistik tabakaları tespit etmiştik 2019 yılında ve bunların altına doğru inmeye başlamıştık. Şu anda geç klasik veya geç Frig diyebileceğimiz yani milattan önce 4. yüzyılın ikinci yarısına ait veya 4. yüzyılın ortalarına ait tabakaları kazmaya başladık. Buradan hedefimiz de aslında Frig tabakalarını açığa çıkartmak ve ondan sonra daha öncesindeki Hitit tabakalarını tespit etmek. Önce Frig tabakalarını açıp göstermeye çalışacağız." ifadesini kullandı.
Bu yıl yapılan kazılarda elde edilen verilerin umut verici olduğunu dile getiren Baştürk, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Burası İç Anadolu ve burada işte bir kıyı kentlerindeki gibi sütunlu caddeler falan yok. Burada üst üste yerleşme söz konusu. Yani bu bir höyük yerleşmesi ve her gelen insan bir öncekinin mimarisini kullanıp kendisine yeni bir mimari inşa ediyor. Taş temel üzeri kerpiç yapılar var burada. Bunları da tespit etmek oldukça zor ve meşakkatli bir iş. Çok uzun süren bir iş bu yapıları tespit edebilmek. Şu anda mimari tabakalara ulaştık ve bu mimari tabakalara ilişkin de geç Frig, geç Akhamenid diyebileceğimiz seramiğe ulaşmış durumdayız."
Baştürk, arkeologlar açısından kerpicin çalışması zor bir malzeme olduğunun altını çizerek, "Aslında höyüklerin tamamı bir kerpiç yığınıdır. Bizim halkımız bunu çoğunlukla yığma toprak zanneder ama 'höyük' dediğimiz şeyin zaten tamamı kerpiçtir. Bunun içinde hangisi erimiş, hangisi yarım erimiş hangisi hiç erimeden kalmış onu tespit etmemiz gerekiyor. Bizim işimiz de o. Onu bulmaya çalışıyoruz." diye konuştu.
Bu yıl kazı çalışmalarının yaklaşık 1 ay daha süreceğini belirten Baştürk, ayrıca bölgede "arkeopark" oluşturmak için proje hazırladıklarını sözlerine ekledi.
Son Dakika › Kültür Sanat › Eskişehir'deki 'Şarhöyük' kazılarında geç Frig dönemine ait tabakalara ulaşıldı - Son Dakika
Cumhuriyetin birinci asrında üretilen sinema eserlerinden hazırlanan '100 Yılın 100 Sinema Eseri' adlı çalışma, İstanbul Dijital Sanat Festivali'nde ziyaretçilerle buluşacak. Festivalde, Anadolu Ajansı'nın yayımladığı kitaptan yola çıkılarak yapay zekayla üretilen görsel eserler sergilenecek. Ayrıca, festivalde Türk filmlerinin yanı sıra Azerbaycan sinemasının klasik filmlerinin de yapay zeka ile canlandırılması gösterilecek. Festivalde farklı kategorilerde eserlerin yanı sıra çocuk ve yetişkin atölyeleri de yer alacak. Festival, diji-fiziksel olarak gerçekleştirilecek ve sergilenen eserlerin metaverse versiyonu da festival sonrasında deneyimlenebilecek.
Küratörlüğünü Zeynep Öztürk'ün üstlendiği ressam Orhan Umut'un 50 eserinden oluşan 'Gece Görüşü' sergisi, DG Art Gallery & Projects'de ziyaretçilere açıldı. Serginin adı, gece temalı resimlerden esinlenilerek konuldu. Sergi, 11 Mayıs tarihine kadar ziyaret edilebilecek.
Bursa Devlet Tiyatrosu, sezonun iddialı projelerinden olan 'Küçük Korku Dükkanı' adlı müzikalin prömiyerini gerçekleştirdi. Howard Ashman ve Alan Menken'in yazıp bestelediği müzikal, tiyatroseverlerin beğenisini topladı. Müzikal, sezon sonuna kadar Bursa'da sahnelenecek ve daha sonra İstanbul ve Antalya'da da gösterilecek.
Erzurum'un Tortum ilçesine ait kızılcıklardan üretilen Tortum Ekşi Pestili, TÜRKPATENT tarafından coğrafi işaretli ürün olarak tescillendi. Şeker ve renklendirici içermeyen pestil, sadece su ve kızılcık kullanılarak doğal yöntemlerle üretiliyor.
Kırşehir Belediyesi Çocuk Meclisi, 20 Nisan 2024 Cumartesi günü saat 14.00'te Neşet Ertaş Kültür Sanat Merkezi'nde toplanacak.
Edirne Valisi Yunus Sezer, restorasyon çalışmaları devam eden tarihi yapıları inceleyerek, kentte restore edilmeyen tarihi yapının kalmayacağını belirtti. Sezer, Muradiye Camisi bahçesindeki Mevlevihane'nin ihyası çalışmalarını da inceledi. Ayrıca, Kaleiçi semtindeki tarihi konakların restorasyonuna da devam ettiklerini vurguladı.
Başakşehir Belediyesi'nin hayata geçirdiği Başakşehir Sanat Galerisi, Kur'an-ı Kerim'deki yemin ayetlerinden oluşan 'Yemin Olsun' sergisini ziyaretçilere açtı. Sergi, kainatın derinliklerine yolculuk yapmayı ve yaratılan her şeyin Rabbimizin ismini hatırlamak ve bulmak için bir vesile olduğunu vurguluyor.
CHP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) ve Parti Meclisi, CHP Genel Başkanı Özgür Özel başkanlığında genel merkezde toplanacak.
Tokat'ın Sulusaray ilçesinde bulunan Sebastapolis Antik Kenti, yaşanan depremlerde zarar görmedi. Antik kentin, Anadolu Ajansı tarafından dron ile yapılan görüntüleme sonucunda zarar görmediği belirlendi. Sebastapolis Antik Kenti, M.S 98-117 yıllarında Kapadokya eyaletine dahil edilmiş ve Karadeniz'in en büyük 5 şehrinden biri olarak biliniyor. Ancak zamanla önemini kaybeden ve unutulan antik kent, 1986 yılında başlayan kazı çalışmalarıyla gün yüzüne çıkarılmaya başlandı.
Hüseyin Başkadem'in yönettiği 23. Afyonkarahisar Klasik Müzik Festivali'nin ikinci gününde, Suk Dörtlüsü Quartet sahne aldı. Prag Sahne Sanatları Akademisi'nden gelen sanatçılar, çello, viyola ve keman enstrümanlarıyla seçkin eserlerini seslendirdi. Başkadem, konserde yaptığı konuşmada, dünyada keman ailesinden 4 enstrümanı bir arada çalabilen çok az grubun olduğunu belirtti ve Suk Dörtlüsü Quartet'in festivale üçüncü kez katıldığını söyledi.
Sizin düşünceleriniz neler ?