Sinema Söyleşileri" Etkinliği - Son Dakika
Kültür Sanat

Sinema Söyleşileri" Etkinliği

Yazar Ahmet Mercan, Hollywood sinemasının ideolojik bir yapıya dayandığını belirterek, "Bilinçaltına efektlerle, prodüksiyonun gücüyle 'ABD ile baş edilemez.' derler.

16.02.2018 10:12
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Yazar Ahmet Mercan, Hollywood sinemasının ideolojik bir yapıya dayandığını belirterek, "Bilinçaltına efektlerle, prodüksiyonun gücüyle 'ABD ile baş edilemez.' derler. Yani Hollywood sinemasını ABD'nin dış politika anlayışından ayrı tutamayız. Bugün siyasetin dünyada belirleyici gücü öncelikle kültürel güçtür. Bunun olmadığı yerde sert güce başvurulur." dedi.

Siyer Vakfı tarafından düzenlenen "4. Alemlere Rahmet Uluslararası Kısa Film Yarışması" kapsamında "Sinema Söyleşileri" başlıklı etkinlik düzenlendi.

Yönetmen ve senarist Seyid Çolak'ın oturum başkanlığını üstlendiği ve konuşmacı olarak Ahmet Mercan ile Şafak Tavkul'un yer aldığı söyleşi, vakfın Eyüp'teki merkezinde gerçekleştirildi.

"İyi bir film için iyi bir bütçe matematiği yanlıştır"

Yazar Ahmet Mercan 1984'te sesli yayıncılığa başladığını dile getirerek, 40'a yakın senaristliğini ve yönetmenliğini üstlendiği bant tiyatrosu hazırladığını belirtti.

Bant tiyatrosu döneminde daha dikkatli ve duyarlı bir izleyici kitlesinin var olduğunu aktaran Mercan, "İzleyicinin bu durumu bizi şevklendiriyordu. Biz o günlerde bir ekiptik ve bir senaryoyu 6 ay çalışıyorduk. İslam tarihinden çok olaylar yazdık. Hendek, Hicret dönemi, Tebük seferi gibi. Ondan sonra da portreler yaptım. Bediüzzaman, İmam Abdullah Harun gibi. Yaptıklarımız da o zaman ilgiyle takip ediliyordu." diye konuştu.

Mercan, imkanların sanatın dilini değiştirdiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Ben 'Türkistan Geceleri' diye bir bant tiyatrosu yapmıştım. Yaşanmış bir olay. Bu olayın bize intikal etmesi bile başlı başına bir film aslında. Bu olayı Ömer Muhtar prodüksiyonu gibi yaptım ancak karşılar diye düşünüyorum. Bu olayın işlenmesi gerektiğini de düşünerek bant tiyatrosu yapmıştım ve hep bir film olarak yapılması gerektiği aklımda hala var. Fakat sinema sektörü fazla unsuru barındıran büyük bir sektör ve büyük sermayeler istiyor çoğu kez."

İyi bir film için iyi bir bütçe matematiğinin doğru olmadığı eleştirisinde bulunan Mercan, örnek olarak İran sinemasındaki gibi doğru hikayelerle ve az bir bütçeyle seyirciye hitap edilebileceğini söyledi.

Mercan, Hollywood sinemasına da değinerek, şunları anlattı:

"Biz biliyoruz ki Hollywood sineması ideolojik bir yapıya dayanır ve bilinçaltına efektlerle, prodüksiyonun gücüyle 'ABD ile baş edilemez.' derler. Yani Hollywood sinemasını ABD'nin dış politika anlayışından ayrı tutamayız. Bugün siyasetin dünyada belirleyici gücü öncelikle kültürel güçtür. Bunun olmadığı yerde sert güce başvurulur."

Animatör Şafak Tavkul, sinema sektörü ve animasyon filmler üzerinde 40 yıldır çeşitli çalışmalar yaptığını söyledi.

Son çalışmasına ilişkin bilgi veren Tavkul, Suriye'deki iç savaş üzerine yeni bir proje başlattıklarını belirterek, "8-10 hikayenin yer aldığı kısa bir proje. Herhangi bir maddi beklentisi olmayan, tamamen o coğrafyada yaşananlara dikkati çekmek üzere olan bir projeydi." dedi.

"Bir hazinenin üzerinde oturuyoruz ama farkında değiliz"

Tavkul, 1988 yılında "Allah'ı Arayan Çocuk - Hay Bin Yakzan" adlı bir animasyon çizgi film hazırladığını anlatarak, şunları kaydetti:

"O zamanki imkanlarla ortaya çıkardığımız filmde, öncelikle bir animatörle başlarken, daha sonra ikinci bir animatör devreye girdi. Bir de ara ressamımız vardı. 4 kişiyle 1,5 yılda tamamladık çizgi filmi. Bir kısım çalışanımız da bu alanı çalışırken öğrendi aslında. Dolayısıyla yetişmiş bir kadromuz da yoktu. Bugün ise bu alanda boşlukları dolduracak eğitim veren birçok yer var."

Bugün sinemada yanlış hikayelerin ele alındığını vurgulayan Tavkul, "Köklü bir kültüre sahibiz ama ortaya çıkan bir malzeme yok. Biz neden tarihi bir film çekmek isteyince kavgalı, dövüşlü ya da savaşlı bir film çekmek ihtiyacı hissediyoruz? O zaman kardeş kardeşe yaşayan insanlar yok muydu? Aslında çok malzememiz var. Bir hazinenin üzerinde oturuyoruz ama farkında değiliz." değerlendirmesinde bulundu.

Şafak Tavkul, yönetmenlerin filmlerde insan hikayelerinden daha çok olaylara takıldığı yorumunda bulunarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bana sürekli 'hadi bir Yavuz Sultan Selim' filmi çekelim diye geliyorlar ama bu bir fikir değil ki. Hikaye var mı diyorum, yok. 'Fatih Sultan Mehmet ya da Fahrettin Paşa çekelim' diye gündemde ne varsa konuşuyorlar ama ortada hikaye yok. Hikaye olmayınca yaptığınız her şey kaba bir form olarak ortaya çıkıyor. Mesela İstanbul'un fethi filmini çekmek çok saçma geliyor bana. Çünkü sonu belli. Sonunu bildiğiniz bir film sizi neyle yakalayacak? Ancak İstanbul'un fethi arka planda bir hikaye olarak durursa, ön planda başka bir hikaye anlatabilirsiniz. Bu bir cesaret, erdem, aşk hikayesi olabilir. O zaman film başarılı olur."

Kaynak: AA

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement