Prof. Dr. Vedat Bilgin, "İmparatorlukların dağılması süreci milliyetçilik ideolojisini doğurmuştur" dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ali Emiri Efendi Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Yeni Bir Medeniyet Tasavvuru" konferansında konuşan Bilgin, "Medeniyet tasavvuru meselesini milliyetçilik kavramı üzerinden okumak gerekiyor. Bilindiği gibi milliyetçilik modern zamanlara ait bir düşünce biçimidir. İmparatorlukların çağının kapanması, Sanayi Devrimi'nin oluşumu, zihniyet olarak Batı'da da rasyonalizmin gelişmesi temellerini atmıştır. İmparatorlukların dağılması süreci milliyetçilik ideolojisini doğurmuştur" ifadelerini kullandı.
Ülkemizde milliyetçilik kavramının daha çok kavmiyetçilik, ırkçılık ve etnik kimlik eksenli bir algı oluşturduğunu söyleyen Bilgin, bu yaygın yanlışlarla milliyetçilik kavramının aynılaşılamayacağını, kavimlerin, klanların milliyetçilikle ilgili olmadığını, bunların milliyetçilik kavramından önce oluşan formasyonlar olduğunu ifade etti.
"Sait Halim Paşa, Mehmet Akif, Ziya Gökalp'ten okuduğumuza göre ırktan ancak hayvanlardan söz edildiğinde bahsedilebilir, insanlardan bahsedildiğinde ırktan bahsedilemeyeceği ifade ediliyor. Irkın zooloji ilminin konusu olduğunu ifade ederler" diyen Bilgin, şunları söyledi:
"Milliyetçilik ırkla açıklanabilecek bir kavram değil. Milliyetçilik bir ideolojidir çünkü toplumsal psikolojiyi ifade eder. Sokakta 'Bayrağınızı seviyor musunuz, tarihinize sempatiyle bakıyor musunuz?' diye kime sorsanız sorun elbette olumlu cevap alırsınız. Bu yaygın bir toplumsal psikolojidir. Milliyetçilik bu anlamda halkın kendi kimliğine olan sempatisini ifade eder. Milliyetçiliğin ideoloji anlamında ortaya çıkışı bir aydın hareketi olarak görülür. Bu da büyük imparatorluk bakiyesi toplumlarda ortaya çıkan bir durumdur."
Bilgin, tarihinde büyük imparatorluklar kuramamış, kabile toplulukları oluşturmuş toplumlarda milliyetçiliğin görülmediğini, klasik imparatorlukların yıkıldığı süreçte arkasındaki medeniyetin dönüşüm yaşadığı dönemde milliyetçiliğin ortaya çıktığını ifade etti.
-"Milliyetçiliği, ümmetçiliğin karşısına koymamalıyız"
"Ümmet bir tarihsel formasyon değildir, ümmet dinlerin konusudur. Peygamber ortaya çıktıktan sonra ümmet kavramı oluşur. Milliyetçiliği, ümmetçiliğin karşısına koymamalıyız. Çünkü tarihsel formasyonla bize gelir. Ümmet birçok milletin katılımıyla oluşur" diyen Bilgin, "Millet dediğimiz şey aslında ümmet olarak algılanır. Dilimizde millet ve ümmet kelimeleri karıştırılıyor, bunları ayırmak gerekmektedir, iki kelime kesinlikle aynı şeyler değildir. Teknik olarak milletler ümmete tabi olurlar" ifadelerini kullandı.
Klasik imparatorlukların yıkılmasının ardından Batıcılığın "milliyetçilik" formatına sokulup bir proje dahilinde parçalanan devletlere sunulduğunu kaydeden Bilgin, sömürge yönetimlerinin sunduğu ulus devlet modelinin dünyanın felaketi olduğunu, bu modelin zorla batıya benzemeye çalışan bir devlet yapısını oluşturmasıyla sorunlu devletlerin ortaya çıktığını aktardı.
Ulusçulukla klasik milliyetçiliğin birbirinden ayrıldığını belirten Bilgin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ulusçuluk kendi halklarının bütün tarihini kendisine düşman olarak gören ve Batı modeliyle değiştirmeye çalışan, kendi halklarıyla problemli bir modeldir. Günümüzde de kendi halkıyla çok sert çatışmalara giren devletler bu modelden oluşmaktadır. Türkiye'deki milliyetçilik bu anlamda klasik bir milliyetçiliktir bunun da sebebi, ümmet içerisinde millet olmasındandır. İmparatorluk bakiyesi olmanın bunda büyük bir katkısı vardır. Burada ırk ve kavim olmadığı için kimliklerin üzerinde yeni bir kimlik oluşmuştur. Örneğin Mehmet Akif Arnavuttur ama kendini bu milletten görür."
Medeniyet meselesinin sadece bir kelimeden ibaret olmadığını, çarşısıyla, mimarisiyle, yollarıyla, oluşturduğu kültürüyle ve kendine has musikisiyle medeniyetten söz edilebileceğini söyleyen Bilgin, bir milletin oluşturduğu gelenek çizgisinin medeniyeti oluşturacağını ve toplumda oluşan sanatın bir çizgi gibi geçmişten günümüze takip edilebildiğinde medeniyetten söz edilebileceğine vurgu yaptı.
Bilgin son olarak, "Medeniyetin kurulmasında Hz. Peygamber en büyük örnektir. Ondan önce kabilecilik anlayışı vardır. Onunla birlikte 'medine' kültürüne geçilmiştir. O ticareti, sosyolojiyi düzenlemiştir. Bunlarla birlikte bir İslam medeniyeti kurulmuştur" diye konuştu.
Son Dakika › Kültür Sanat › Yeni Bir Medeniyet Tasavvuru' Konferansı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?