Biz Büyüdükçe Bayramlar da Değişti - Son Dakika
Magazin

Biz Büyüdükçe Bayramlar da Değişti

Biz Büyüdükçe Bayramlar da Değişti

'Hayat Devam Ediyor' dizisinde birbirinden nefret eden iki kumayı canlandıran Şenay Gürler ve Rozet Hubeş, GÜNAYDIN'ın bayram sohbeti için buluştu.

25.10.2012 06:04

atv'de yayınlanan 'Hayat Devam Ediyor' dizisinde iki rakip kadını canlandıran Şenay Gürler ve Rozet Hubeş, bayram sohbeti için Boyut Film'in bahçesinde buluştu. İki başarılı oyuncu; kahvelerini yudumlarken anılarını, üzüntülerini, sevinçlerini, eski bayramları ve unutamadıklarını anlattı...

Canlandırdığınız 'Kudret' ve 'Cennet' karakterlerinin "Bugün benim için bayram" demesi için ne olması gerekiyor?

ROZET HUBEŞ: 'Kudret' hala kocası 'İsmail'e aşık ve çok da derdi var. İki tane çocuğu hapiste, bir çocuğu kayıp. Bu yüzden 'Kudret' için en büyük bayram hediyesi; önce çocuklarının iyi durumda olduğunu görmek olacaktır. Çocukları ve kocası ile baş başa, mutlu bir sofrada oturmak ona en büyük hediye...

ŞENAY GÜRLER: 'Cennet' için resmi nikahın olması çok önemli ama bir yandan da başka bir kadına ait bir şeyi almak müthiş bir burukluk. Ama her şeye karşın, resmi nikah 'Cennet'e "Bu benim bayramım" dedirtebilirdi.

AKLIMA SEVGİ GELİYOR...

Peki bayram size ne ifade ediyor?

Ş.G.: Bayram, benim için biraz eskiyi çağrıştırıyor. Ailemle geçirdiğim zamanlar, uzun süredir görmediğim insanların bir araya gelerek birbirine sarılması... Bir yandan da gerçekten barışmayı hatırlatıyor bayramlar. Çocukluğumda alınan kıyafetler, kırmızı rugan ayakkabılarım aklıma geliyor. Sıcacık bir ortam hatırlıyorum. El öpmeler, kumaş mendil içinde verilen bayram harçlıkları... İllaki bayram sabahı annemin o güzelim sesiyle mırıldandığı şarkılar... Aynanın karşısında daha çok duruşum... Dantelli çoraplarım... Sevgi geliyor aklıma, saygı...

R.H.: Bayram benim için büyük sofralar, neşe, kahkahalar, küçük çocukların etrafta koşturması demek. Benim çocukluğumda 25-30 kişi küçücük evlere sığardık. Her gelenle soframız zenginleşti, kahkahamız çoğaldı. Birbirimize kenetlendik, koskocaman bir aile olmanın heyecanını yaşadık. Bir de her kız çocuğu gibi benim de aklıma ayakkabılarım geliyor. Ayrıca özellikle kırmızı paltolarım... Bayram denince aklıma; babamın şefkatli elinin saçımda dolaşması, annemin sevgi dolu öpücüğünün yanağıma konması, komşularımızın dost bakışları, dost dokunuşları geliyor...

KADIN OLMAK ÇOK BAŞKA

Peki, o eski bayramları neden hep özlüyoruz ama yaşatamıyoruz?

Ş.G.: Hepimiz büyüyoruz da ondan. Hayattaki bir sürü şeyle karşılaşıyoruz ve bayramların eski hali kalmadı. Artık uzun bir tatil olarak bakılıyor bayramlara.

R.H.: Şenay'a katılıyorum; biz büyüdükçe, büyüklerimiz kayboldukça, bu dünyadan göçüp gittikçe bayramlar uzun soluklu tatillere dönüştü bizler için de...

Bir daha dünyaya gelseydiniz yeniden kadın olmak ister miydiniz?

Ş.G.: Kesinlikle kadın olmak isterdim. Aslında her türlü ayrımcılığa karşıyım ama kadın olmanın ayrıcalıkları var. Çok duyarlı ve üretkendir kadın. Bize bu şans daha doğdumuz anda veriliyor. Tabii birçok olumsuz yanı var ama kadın olmak bana başka bir incelikmiş gibi geliyor.

R.H.: Dünyaya birkaç kere gelmek isterdim hem kadın, hem erkek olarak. Çünkü şu an kadın olmayı deneyimliyorum ama bir de erkek olmayı deneyimlemek var. Ancak ben Türkiye'de doğmuş bir kadın olarak kadınlığımı yaşıyorum. Ama Somalili, Çinli ya da Norveçli bir kadın olmak da vardı. O kadar farklı kadınlar var ki dünyada... Erkek olmayı da isterdim; baba-kız, babaoğul ilişkisini yaşamak, baba olmayı deneyimlemek isterdim; bu yüzden erkek olmak da ilginç olabilirdi.

Anne olmak sizce nasıl bir duygu?

R.H.: Ben anne değilim. Benim çocuğum yok. Önce eşimle birlikte bir çocuk sahibi olmayı düşünmedik. Belli bir yaşta "Bak zaman geçiyor" dedim. Eşim düşündü ama düşüncesinde bir değişiklik olmadı. Şimdiki modern tıpta 60 yaşında bile fikrini değiştiren çiftler çocuk sahibi olabiliyorlar. Yani halen bir şansım var.

Ş.G.: Benim 24 yaşında bir kızım var. Anne olmak aslında kendini keşfettiğin bir süreç. Ben çok genç yaşta anne oldum, neredeyse çocuktum. Kızımla itişip kakışır, sokaklarda oynardım. Aynı zamanda kendimi de keşfettiğim bir zamandı o dönem. Tek başına çocuk büyütmek çok daha zor ama aynı zamanda insanı çok büyüten, belki de birçok duyguyu derinleştiren bir şey anne olmak.

#Sayfa#

ŞEKER GİBİ BİR BAYRAM OLSUN

Canlandırdığınız karakterlerden bir bayram mesajı alabilir miyiz?

R.H.: 'Kudret'; "Kutlu, mübarek, şanslı, ailenizle, sevdiklerinizle, çocuklarınızla hep beraber mutlu, şeker gibi bir bayram olsun" derdi.

Ş.G.: 'Cennet' bu kadar konuşmuyor ama o da herhalde "Çocuklarınızla, kocanızla önce sağlıklı, sonra mutlu, güzel bir bayram olsun" derdi.

ÖNCE KENDİMİZİ AFFEDE BİLMELİYİZ

Şimdi sizden birbirinize soru sormanızı istesem, bu ne olurdu?

Ş.G.: Rozet'ciğim biz dizide, şartlar gereği aynı evin içinde çatışma halinde yaşayan iki kadını canlandırıyoruz. Bir bayram sabahı, 'Kudret' ve 'Cennet' yüz yüze gelse; senin canlandırdığın 'Kudret', 'Cennet'e ne söylerdi?

R.H.: 'Kudret' öyle zor bir kişilik ki... Önce hakikaten içten iyi bayramlar dilerdi. Akabinde içinden ne geçireceğini bilmiyorum açıkçası. Aslında kim olursa olsun, 'Kudret'in yaşadıklarını yaşayan birinin kolay kolay bu durumu kabul edip kumasını affedebileceğini sanmıyorum. Yani kadın kocasına dört tane çocuk doğuracak, 10 sene beraber olacak, ondan sonra biri gelecek ve diyecek ki "Bu adam beni seviyor." Bunu her gün yaşamak ne demektir, bunu düşünmek bile istemiyorum. Peki Şenay'cığım sen söyle bakalım 'Cennet, 'Kudret'e ne derdi; "Beni Affet mi?"

Ş.G.: 'Cennet' biraz daha naif bir karakter. 'Kudret'e de üzülüyor ama aynı zamanda gösterilen tepkilere, elinde olmadan o da zaman zaman reaksiyon gösteriyor. Ama sanırım biraz da bizden çıkıyor bu karakterler. Bence bayramlaşma affetmektir. İlk önce kendini affetmektir. Sonra da karşısındakini affedebilmek ve barışabilmektir. O yüzden "İyi bayramlar Kudret Abla" derdi diye düşünüyorum. ya da "İyi bayramlar. Ne güzel yine bir aradayız; çocuklarımızla, ortak da olsa kocamızla" diyebilirdi. Ama dizide ne olur bilemem. Eğer Şenay Gürler olarak söyleseydim; "Affet beni abla; önce kendini affet bana böyle davrandığın için sonra da beni affet senin üstüne kuma olarak geldiğim için" derdim.

#Sayfa#

BAYRAM BENİM İÇİN BİR BARIŞMA HALİ

Şenay Hanım, konuşmalarınızın içinde hep 'affetme' sözü var. Sizin kendinizi affetmeyle ilgili bir talebiniz mi var?

Ş.G.: Hayır, benimle ilgili değil sadece. Mesela birine gidip "Beni affet" diyoruz, bunu derken de karşımızdakine bir sorumluluk yüklemiş oluyoruz. Aynı zamanda sorumluluğun dışında ona bir paye biçmiş oluyoruz. Ben kendime o payeyi biçmiyorum. Önce insan kendini affetmeli ki sonra karşısındaki insanı affedebilsin.

Artık insanlar birbirlerini daha sık kırıyorlar...

Ş.G.: Haklısınız ama bayram gerçekten benim için bir barışma hali... Bayram insanları birbirlerine karşı daha sıcak yapıyor, bir süre olumsuz ya da negatif düşüncelerden bir parça da olsa uzaklaştırıyor.

Bu söylediğinize samimi olarak inanıyor musunuz?

Ş.G.: Evet, çok samimi olarak inanıyorum. Daha doğrusu böyle olması gerektiğine inanıyorum çünkü benim ailem bana böyle öğretti.

#Sayfa#

KÖTÜYÜ OYNAMAK DUYGULARIMI TÜKETİYOR

Dizi oyunculuğu yaparken mutlu oluyor musunuz?

Ş.G.: Eğer oynadığın karaktere, projeye inanırsan ve yapabileceğinin en iyisini yaparsan, enerjini gerçekten ortaya çıkartabildiğini, senaryonun sana izin verdiğini düşünüyorsan; mutlu oluyorsun.

R.H.: Ben çok uzun zaman dizi yapmadım. Daha doğrusu yapamadım çünkü sürekli tiyatro provalarındaydım. Birçok projeyi reddetmek zorunda kaldım çünkü dizi, ciddi zaman alır. Şimdi uzun yıllardır yapamamanın getirdiği bir keyif alıyorum; her ne kadar anti bir karakter canlandırıyor olsam da... Kötüyü oynamak çok zor ve ben bunca yıllık meslek hayatımda ilk kez kötüyü ve köylüyü oynuyorum. Kötüyü oynamak o kadar zor ki, insanın duygularını tüketiyor. Her çekim günü bunu yeniden yaşıyorum.

Kötüyü oynamak aslında şans değil mi?

Ş.G.: Oyuncu açısından dişi bir rol. Başka bir yönünü çıkartıyorsun ortaya. Ama iyi oynandığı zaman değerleniyor bence. 'Rozet' kötüyü, insani yanı

yla çok güzel oynuyor.

#Sayfa#

GERÇEKTE İKİ İYİ DOST

Rozet Hubeş ve Şenay Gürler, 'Hayat Devam Ediyor'da canlandırdıkları karakterlerin aksine normal hayatlarında çok iyi anlaşıyorlar. İyi arkadaş olan her iki sanatçı da birbirlerinin oyunculuğuna övgü yağdırıyor ve birlikte çalışmaktan keyif aldıklarını söylüyor.

BEN OLSAM SEVGİMİ İÇİME GÖMERDİM

Şenay Hanım, canlandırdığınız karakter 'Cennet' kuma olmayı göze almış; siz bir adama aşık olsanız kuma olarak gitmeyi kabul eder misiniz?

Ş.G.: Bence bir kadının başka bir kadının üzerine kuma olarak gitmeyi göze alabilmesi için gerçekten çok çok aşık olması lazım. Hayatta hiçbir zaman büyük konuşmamak gerekli ama ben böyle bir şey yapamazdım; sevgimi içime gömüp tek başıma içimde yaşamayı tercih ederdim.

BU İŞE DEVLET EL ATMALI

Bu Anadolu kadının genel yazgılarından biri. Bir kampanya yapılsa bu kadınları bilinçlendirmek adına çalışmak ister misiniz?

Ş.G.: Tabii ki böyle bir projenin içinde sonuna kadar olmak isterim. Şu ana kadar hayattaki birikimlerim neyse, hepsini ortaya koyup onlara bir şeyler anlatmak isterim. Ancak bu benim tek başıma yapabileceğim bir şey değil. Bu, sivil toplum örgütleri ve devletin bizzat çalışmasıyla olabilecek bir şey.

R.H.: Biz hem insan, hem kadın, hem de bu ülkenin bir vatandaşı olarak bilgimizi, birikimimizi en yararlı şekilde kullanmalıyız. Ama devletin sahip çıkması ve yönlendirmesiyle hareket etmek, en doğrusu ve güvenli olanı bence.

İKİ ÜNLÜ OYUNCUNUN 'EN'LERİ

ŞENAY GÜRLER:

En sevdiğim, kızım. Hayattaki vazgeçilmezim de kızım. Ben alışkanlıkları çok seven biri değilim. Tabii alışkanlıklarım vardır; mesela evdeki bir köşe benimdir, hep orada otururum. Orda düşünürüm; vazgeçilmezimdir. En çok korktuğum şey fare. Bu korku da değil aslında, gördüğümde kendimi kaybediyorum.

ROZET HUBEŞ:

En sevdiğim, ailem ve kocam. Dünya savaşları en korktuğum çünkü koskoca evrende, çok güzel bir dünyada yaşıyoruz. Binlerce çeşit ağacın, binlerce çeşit bitkinin, binlerce çeşit canlının yaşadığı bir dünya bu ama dünyamıza hak ettiği değeri vermediğimizi düşünüyorum. Acı bir benzetme olacak ama inşallah biz insanlar, dünyanın kanser hücreleri olmayız ve onu yiyip bitirmeyiz.

YARIN: Doğa Rutkay -Metin Şentürk

Sabah : http://www.sabah.com.tr

Kaynak: Sabah.com.tr

Son Dakika Magazin Biz Büyüdükçe Bayramlar da Değişti - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement