AK Parti 21. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı - Son Dakika
Politika

AK Parti 21. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı

AK Parti 21. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı

Genel Başkan ve Başbakan Erdoğan: (3) "Biz, bütün teşkilat olarak, bize iftira atanlardan çok daha fazla cesur olmak zorundayız. Onların görevi yakıp, yıkmak, bizim görevimiz daha fazlasını yap...

03.11.2013 18:05
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, teşkilatından onlara iftira atanlardan daha fazla cesur olmalarını isteyerek, "Onlar kışkırtmada ne kadar yürekliyse, biz, sakinleştirmede o kadar yürekli olmak zorundayız. Alçakların, şerefsizlerin cesareti kadar namusluların cesareti olmazsa o zaman kaybederiz. Bunu hiçbir zaman unutmayacağız. Onların sorumluluğu yok. Onların sırtında yumurta küfesi yok. Onların omuzlarında milletin emaneti, ellerinde milletin sancağı yok" dedi.

Erdoğan, AK Parti Kızılcahamam İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın kapanış oturumunda yaptığı konuşmada,  bugünün 3 Kasım seçimlerinin 11. yıl dönümü olduğunu anımsatarak, partinin kuruluşundan bugüne kadar bu harekete, davaya gönül vermiş, omuz vermiş, emek vermiş herkese teşekkür etti.

3 Kasım seçimlerinin 11. yıl dönümünde, en az 3 Kasım seçimleri kadar önemli bir seçime, 30 Mart seçimlerine hazırlandıklarına işaret eden Erdoğan, bu süreçte, genel başkan yardımcısından bakanlara, kadın kolları başkanlığından gençlik kollarına, milletvekillerinden il başkanlarına, belediye başkanlarından sandık müşahitlerine kadar her kademe teşkilat mensubunun çok hassas olması ve çok çalışması gerektiğini vurguladı.

"Biz, 3 Kasım 2002'de, milletin emanetini omuzladık, milletin sancağını kavradık ve zirveye doğru, yani Türkiye'nin hedeflerine doğru yola çıktık" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Biz, öyle bir yokuş çıkıyoruz ki, bakın altını çizerek söylüyorum, bu yokuşta durmanın, duraklamanın, rehavetin hiçbir mazereti yoktur ve olamaz. Sancağı aldık ve şu kadar yüksekliğe çıkardık, yetmez. Millete, ülkeye şu kadar hizmet yaptık, yetmez. Türkiye'yi şuradan aldık, şuraya getirdik, önemli ama, yetmez. Zira biraz soluklanayım deyip bir kenara iliştiğiniz anda, o dik yokuştan, o uçurumlardan, zirvenin eteğindeki o kayalıklardan, Allah vermesin, milletin emaneti düşer, milletin sancağı düşer ve yuvarlanıp gider.

Biz, menzile varmakla mükellef değiliz; o, Allah'ın takdiridir, milletin takdiridir. Ama, menzile giden yolda, çok ama çok dikkatli olmak, o emaneti de, o sancağı da çok iyi kavramak zorundayız. En küçük bir rehavet, milletin tüm kazanımlarının heba olmasına yol açabilir. En küçük bir gevşeme, en küçük bir ihmal, Türkiye'nin eski Türkiye'ye rücu etmesine sebep olabilir. Zirveye doğru emaneti ve sancağı taşırken, 2 önemli hususu sürekli dikkatlerimizde bulundurmak zorundayız. Bir, zirveye giden yolun zeminini sağlam taşlarla döşeyeceğiz. İki, bizden sonra emaneti taşıyacak, bu emanetin, bu mübarek sancağın şuurunda olacak, vatanına, ülkesine, milletine hizmetkarlık yapacak nesillere yollar açacağız. Eğer, bu saftan biri ayrıldığında, biri Hakk'a yürüdüğünde, biri istikamet değiştirdiğinde, milletin emaneti, milletin sancağı yolda kalıyorsa, tehlike altına giriyorsa, o hareket, zemini sağlam bir hareket değildir. Hiç kuşkunuz olmasın ki, bu hareketin zemini sağlamdır. Allah'a hamdolsun, arkadan gelen, bu emanetin ve bu sancağın kudsiyet şuurunu taşıyan, alnı ak, bahtı ak, çalışkan, dürüst nice gencimiz var. Ancak, bu bile bizi rehavete sevk etmeyecek."

-"Eğer sen yoksan bir eksiğiz"

AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, "Nasıl olsa oylar geliyor, nasıl olsa anketlerden iyi sonuçlar çıkıyor, nasıl olsa Türkiye'de her iki kişiden biri bize oy veriyor" diyerek rehavete kapılanların hem kendilerinin kaybettiğini hem de omuzlarındaki emanate haksızlık yaptıklarını söyledi.

Erdoğan, "Ankara çalışıyor, genel merkez çalışıyor" diyerek, ihmal bataklığına saplananların da 3 Kasım 2002'de omuzlarına yüklenmiş, zirveye doğru ilerleyen emanete  kastetiklerini belirterek, "Eğer sen yoksan bir eksiğiz" dedi.

Her kademe teşkilat mensubunun, bu teşkilat için en kritik noktada, en hayati sorumluluğu yüklenmiş durumda olduğuna dikkati çeken Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Üstad Necip Fazıl'ın ifade ettiği gibi; herkes, sağına soluna bakmadan, 'ben varım' diyebilecek cesarette olmak zorundadır. 'O çalışıyor, öyleyse benim çalışmama gerek yok' diyen, hem kaybetmiştir, hem de bu emaneti maalesef yere düşürmüştür. Biz, bütün teşkilat olarak, bize iftira atanlardan çok daha fazla cesur olmak zorundayız. Onların görevi yakıp, yıkmak, bizim görevimiz daha fazlasını yapmak, bunu böyle bilin. Onlar kışkırtmada ne kadar yürekliyse, biz, sakinleştirmede o kadar yürekli olmak zorundayız. Alçakların, şerefsizlerin cesareti kadar namusluların cesareti olmazsa o zaman kaybederiz. Bunu hiçbir zaman unutmayacağız. Onların sorumluluğu yok. Onların sırtında yumurta küfesi yok. Onların omuzlarında milletin emaneti, ellerinde milletin sancağı yok.

Biz, hem sorumlu olmak, hem omuzlarımızdaki emaneti, elimizdeki sancağı muhafaza etmek, hem de onlardan daha cesur olup, daha cüretkar olup, daha yürekli olup, saldırılarına göğüs germek zorundayız. Onlar, gayri meşru yollara, teröre, silaha, şiddete, taşa, molotofa, yağmacılığa, barbarlığa başvursa bile, biz, meşruiyet içinde kalmak, hukuk içinde kalmak, ağırbaşlı olmak, ama aynı zamanda da cesur olmak zorundayız. Durarak olmaz. Hatta defansta kalarak olmaz, biz ofansif olacağız."

-"Muhalefet genel başkanlarının adını ağzıma almayacağım"

Erdoğan, daha önceki açıklamalarında muhalefet partilerinin genel başkanlarının adlarını ağzına almayacağını söylediğini anımsatarak, "Onlara gerekli cevapları zaten arkadaşlarım veriyor, yargı veriyor. Bol bol da paralar geliyor, vakti saati geldiğinde açıklayacağım onları, şu anda stokta. Onların dilinden yargı gayet iyi anlıyor, arkadaşlarım da anlıyor. Biz ne yapıyoruz, ne yapmaktayız bunları anlatmaya devam edeceğiz" diye konuştu.

Rüzgarın esmesini beklemeden, ortaya çıkan her sorunu anında sahiplenerek, anında çözmek, anında müdahale etmek zorunda olduklarını anlatan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bu coğrafyada, öyle medeniyetler inşa edildi ki, tarih, böyle bir mimari, böyle bir estetik, böyle bir incelik görmedi. Bu coğrafyada bilim öyle gelişti ki, bugünün kütüphaneleri kadar yazma eserler birikti. Sanat o kadar ilerledi ki, dünyaya yön verdi, dünyaya ilham verdi. Binbir Gece Masalları'nın Bağdat'ı, Basra'nın kütüphaneleri, Endülüs'ün sarayları, Konya'nın medreseleri, Saraybosna'nın kütüphaneleri vardı. Ama bir gün barbarlar geldi ve insanlığın tüm birikimini sadece birkaç gün içinde yakıp yok etti. Geride ne o yazma eserler, ne o köprüler, camiler, ne o sanat eserleri kaldı. Kelimenin tam anlamıyla, taş üstünde taş, baş üstünde baş koymadılar. Ne yaptığınız kadar önemli olan, onu nasıl muhafaza ettiğinizdir.

Rehavet, gevşeme, ihmal, vurdumduymazlık, özellikle de korkaklık, tüm birikimi, tüm kazanımı, tüm yapılanları bir anda kül edip gidebilir. Hepiniz, hepimiz, Hak için, hukuk için, demokrasi için cesur olacağız. Hepimiz, özgüven içinde olacağız. Umutsuzluğu yanımıza, yöremize asla yaklaştırmayacağız. Tekrar ediyorum: Sizler, bizler, kutsal bir emaneti taşıyoruz. Her birimiz, önce şahsımızla, önce nefsimizle, önce kendimiz olarak, bu emanetin mesuliyeti altındayız. Bu emaneti yere düşürmenin hiç bir mazereti yoktur. Bir tek kişinin ihmali, bütün teşkilatı, bütün ülkeyi zora sokar."

Başbakan Erdoğan, her bir kademe teşkilat mensubundan  "benim olmadığım yerde kimse yoktur" şuurunda olmalarını isteyerek, bu şuurla çalışarak 30 Mart seçimlerinde sancağı daha yükseklere taşımak zorunda olduklarını söyledi.

AK Parti teşkilatına güvendiğini yineleyen Erdoğan, teşkilat mensuplarına çalışmalarında başarılar dileyerek, konuşmasını bitirdi.

- Ankara

Kaynak: AA

Son Dakika Politika AK Parti 21. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement