AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti'nin 76 milyonun cumhuriyeti olduğunu belirterek, "Başı açık olan bu Cumhuriyetin ne kadar sahibi ise başı örtülü olan da bu Cumhuriyet'in işte o kadar sahibidir" dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, "11 yıldır attımız her adım, yaptığımız her reform özünden uzaklaşan Türkiye'yi özüne döndürmüştür. Yaptığımız her reform kuruluş felsefesinden uzaklaştırılan Türkiye'yi yeniden kuruluş felsefesine yaklaştırmıştır. Her reform, attığımız her adım Cumhuriyetimizi daha da güçlendirmiş, birarada yaşama zeminimizi daha da sağlam hale getirmiştir" diye konuştu.
Erdoğan, bozulan dengeleri tamir ettiklerini, özünden uzaklaşan Cumhuriyeti özüne taşıdıklarını, 1940'lardan itibaren uygulanan baskıları, yasakları, zulümleri tek tek ortadan kaldırdıklarını söyledi. "Onlar Türkiye'yi temel kuruluş felsefesinden uzaklaştırdılar, biz ise Cumhuriyetimizi yeniden özü ile buluşturuyor, cumhur ile yani millet ile Cumhuriyeti yeniden kucaklaştırıyoruz' diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bizim yaptığımız, Türkiye'yi normalleştirmektir, derin yaraları tedavi etmek, derin acıları dindirmektir. Bizim için tarih birileri gibi 27 Mayıs 1960'ta, 12 Eylül 1980'de başlamadı. Biz bin yılların içinden süzülerek bugünlere ulaştık, bin yıllar boyunca tek bir millet olarak, bir olarak, beraber olarak bugünlere ulaştık. 23 Nisan'da Meclis'i birlikte açtık, İstiklal Savaşı'nı birlikte verdik, 29 Ekim'de bu Cumhuriyeti birlikte kurduk. Hiç kimse ama hiç kimse kendisini Cumhuriyetin yegane sahibi olarak göremez. 76 milyonun fertlerini tepeden kibirle bakıp dayatmalarda bulunamaz. Cumhuriyet, 76 milyonun cumhuriyetidir. Başı açık olan bu Cumhuriyetin ne kadar sahibi ise başı örtülü olan da bu Cumhuriyetin işte o kadar sahibidir.
İstanbul'daki, Ankara'daki ne kadar bu Cumhuriyetin sahibi ise Edirne'deki, Trabzon'daki, Diyarbakır'daki, Van'daki, Hatay'daki de işte o kadar bu Cumhuriyetin sahibidir. Bu ülkede farklı olanlar uzaydan gelmediler, Anadili Kürtçe, Çerkezce, Arapça, Lazca olanlar bu ülkeye sonradan gelmediler; Aleviler, sünniler bu ülkeye sonradan gelmediler; namaz kılanlar, başını örtenler bir yere girince 'selamünaleyküm' diyenler bu ülkeye başka bir ülkeden gelmedi. Birileri çıkıyor, 'Gitsinler Arabistan'da okusunlar' diyor, birileri çıkıyor, 'çölde yaşasınlar' diyor. Birileri çıkıyor 'ya seveceksin ya terkedeceksin' diyor. Ya siz kimi kimin toprağından kovuyorsunuz? Burası bizim toprağımız, burası bizim vatanımız, hiç bir yere gitmiyoruz, gitmeyeceğiz, burada yaşıyoruz, burada da öleceğiz. 76 milyon içinde bir tek Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının bile, kendisini öz yurdunda garip, öz vatanında parya olarak hissetmesini biz kabul etmeyiz, buna rıza göstermeyiz. Bu topraklar üzerinde, bayrağımızın gölgesi altında 76 milyon bir ve beraber olacak, bir ve beraber yaşayacağız. Kimse kimseye yaşam tarzı dayatmayacak, kimse kimsenin yaşam tarzına karışmayacak, hiç kimse diğerinin özgürlük alanına müdahale etmeyecek. Cumhuriyeti işte böyle güçlendirdik, böyle yaşatacak, böyle geleceğe taşıyacağız. Birbirimize saygı duyarak, birbirimize hoşgörü ile davranarak, birbirimizi anlamaya çalışarak geleceğe yürüyeceğiz."
Başbakan Erdoğan, "Silahla değil, terörle değil, molotofla, taşla, sapanla, demir bilye ile değil; konuşarak, ikame ederek, birbirimizi dinleyerek, anlamaya ve anlaşmaya çalışacağız. Ötekileştirmeden, ayırmadan, öfkelenmeden, şiddete asla başvurmadan, demokrasi zemininde, siyaset zemininde sorunlarımızı çözeceğiz. 'Bizim bayrak sorunumuz yok' diyenler, farklı bayraklarla kendilerine özel mezarlar ihdas ediyorlar. Bu nereden çıktı ya? Bu nasıl bir yaklaşım tarzıdır? Bu nasıl ülkenin bütünlüğüne katkıda bulunma anlayışıdır? Bir taraftan bunu söyleyeceksin, öbür taraftan bu adımları atacaksın. İşte bu ayrımcılığın ta kendisidir" dedi.
Geçen pazartesi günü demokratikleşme paketini birlik ve beraberliğin halkası olarak kamuoyuna açıkladıklarını belirten Erdoğan, yapacakları reformlarla demokrasiyi daha da güçlendirdiklerini, ekonomiye ivme kazandırdıklarını, Cumhuriyeti daha fazla cumhurla buluşturduklarını, kardeşliğe daha fazla güç kattıklarını kaydetti.
Erdoğan, siyasetin alanını genişlettiklerini, katılımcılığı artırdıklarını, siyasetinin kendisini de yasak ve sınırlandırmalardan kurtardıklarını ifade etti.
Birarada yaşama kültürünü daha da güçlendirmek için, ayrımcılık ve nefret suçlarına karşı daha etkili düzenlemeler getirdiklerini belirten Erdoğan, "Çünkü yasak, caydırıcılığı olursa anlamlıdır, eğer caydırıcılığı yoksa onun bir anlamı yoktur. Toplumun farlkı kesimleri üzerindeki yasak baskı ve dayatmaları kaldırıyor, özgürlük alanlarını daha da genişletiyoruz" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, demokratikleşme paketinin 11 yılllık sürecin aşamalarından sadece birisi olduğunu söyledi. AK Parti'nin kurulduğu andan itibaren ülkedeki sorunları, dayatmaları, yasakları etraflıca tespit ettiğini, çözüm önerilerini, reform projelerini, düşünce alternatiflerini çok net bir şekilde programına koyduğunu kaydeden Erdoğan, iktidar görevini devraldıkları andan itibaren, parti programını esas alarak, seçim beyannamelerinde, Hükümet programında dile getirdikleri reformları da kararlı bir şekilde uygulamaya başladıklarını söyledi.
-"Çalış senin de olsun"
Erdoğan, şunları kaydetti:
"11 yıl içinde defalarca reform yaptık, defalarca reform paketlerini kamuoyuna duyurduk. Bir takvim çercevesinde uygulama safhasına geçtik. Geçtiğimiz pazartesi günü açıkladığımız paket ne bir ilktir ne de sondur; bu paket önceki reformlarımızın bir devamıdır. Bundan sonraki süreçte de bir çok güncellemeler olacaktır, bir çok bunlara ilaveler olacaktır. Bu paket içinde çözüm noktasında sürprizler olsa da ele alınan sorunlar noktasında hiç bir sürpriz yoktur. Seçim barajından tutunuz, partilere yapılan yardıma; partilere üye olma yasaklarının kaldırılmasından tutunuz, başörtüsü özgürlüğüne kadar açıkladığımız her madde, on yıllardır Türkiye'de konuşulan ve sorun olduğu herkesçe kabul edilen maddelerdir.
Ne diyordu muhalefet? 'Barajı indirelim. ' Var mı bir gerekçeleri ya da nasıl olacağına dair bir şeyleri var mı? 3 tane seçenek sunduk; Bir; ya mevcut durumla devam ederiz, evet ya da hayır ne diyorsunuz? Söyleyin. İki; gelin barajı bir günde 5'e indirelim, 5'li bölge barajları yapalım. Bu ne demek? Türkiye genelinde 110 ve bölge oluşturalım, her bölge 5 tane milletvekili çıkarsın. Sonuncusu bir teklif daha; buyurun barajın tamamını kaldıralım, sıfır. Ve Türkiye'yi 550 bölgeye ayıralım, her bölge bir milletvekili çıkarsın. 3 tane teklif, çalış üzerinde, hangisini uygun görüyorsanız gelin beraber çıkartalım, ha siz uygun görmüyorsunuz; o zaman biz oturacağız, nihai kararımızı AK Parti olarak kendimiz vereceğiz. Biz kamuoyu araştırmalarımızı ayrıca yaparız. Partilere yardım konusu... Onda da üzerinde çok kafa yorduk. Nihayetinde yüzde 3 barajını aşan her siyasi parti Hazine yardımından istifade edecek. Nereden buraya indirdik? Yüzde 7 idi, yüzde 7'den yüzde 3'e indirdik. Çalış senin de olsun. Barajı aş, Hazine yardımını al, kendini sevdir, al yardımı."
Başbakan Erdoğan, AK Parti olarak bu sorunları ilk kez bu pakette ele almadıklarını belirterek, "Partimizin programından, 30 Eylül 2012 AK Parti 4. Büyük Kongresi'ne kadar, her fırsatta bu sorunları dile getirdik ve çözeceğimizin sözünü verdik" dedi.
"Partilerinin kapatılmasını istiyor"
Milletin 3 genel seçim, 2 yerel seçim ve 2 halkoylamasında çözüm iradesine tam destek verdiğini belirten Erdoğan, "Partilerin kapatılmasına bir parti özellikle karşı değil miydi? Karşıydı. Peki bu parti 26 maddelik Anasaya paketini görüştüğümüz gün niçin Meclis'i terketti gitti? Niçin partilerin kapatılmasına yönelik maddeye desteğini vermedi? Bir taraftan 'partiler kapatılmasın' diyeceksin ama önüne madde geldiği zaman da Meclis'i terkedeceksin, bu ne samimiyetsizlik? Böyle bir doğru yaklaşım anlayışı olabilir mi? Ama bunu benim özellikle, BDP'ye gönül vermiş kardeşlerimin çok iyi bilmesi lazım. Bakın bu gönül verdiğiniz partinin yöneticileri, partilerinin kapatılmasını özellikle istiyorlar, oradan bir şey elde ederim diye bunu istiyorlar. Kapatılmayı engelleyecek böyle bir Anayasa değişikliğine evet demediler, Meclis'i terkedip gittiler" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir şey daha söyleyeyim: Bizim içimizden de ne yazık ki 3-4 arkadaş ihanet etti, onlar da bırakıp gitti. Eğer onlar bırakıp gitmeseydi, biz yine 330'u yakalardık ve bugün partilerin kapatılması diye bir olay olmazdı, 26'ın yanında 27. madde olarak, o da çıkardı ve bu işi biz bitirmiş olurduk. Onun için, zaman zaman maalesef bu tür yaklaşımlar her siyasi partinin içerisinde olabilir, bizim içimizde de oldu, bunu da söylemek durumundayım. Çünkü bir parti kendi içinde istişarelerini yapıp, nihai kararını verdikten sonra, ona bütün mensuplarının uyması gerekir, partilerin gücü buradan gelir. Ha sen kendine çok güveniyorsan, gidersin bağımsız olursun, adımını da ona göre atarsın. Bağımsız olarak seçilir gelirsin, bildiğini okursun. Ama bu partinin bayrağı altında giriyorsan... Eğer partinin Merkez Karar Yönetim Kurulu varsa, MYK'sı varsa, grubu varsa, buradan çıkacak karara her birimiz uyduğu gün bu parti güçlüdür. Her isteyen istediğini söyleme hürriyetine siyasi partiler içinde sahip olamaz. O partinin ilkeleri var, prensipleri var. O ilkeler çerçevesi içerisinde hareket etmeye mecburdur. Zira o partiden aday olurken, ona müracaatını yaparken, 'ben sizin ilkelerinizi benimsedim, bu ilkeler çerçevesi içerisinde de de hareket edeceğim' demektir bu. Temenni ederim ki bu yanlışlar olmaz. Biz bu paketle milletimize verdiğimiz sözü tutuyoruz. Önceden vaat ettiğimiz çözümleri, şartlar ve imkanlar oluştuğu için artık hayata geçiriyoruz."
- TBMM
Son Dakika › Politika › Başbakan: Cumhuriyet, 76 Milyonun Cumhuriyetidir - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?