AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 200 yıldan beri millete istikamet dayatıldığını belirterek, "Biz sadece ve sadece milletin ne dediğine bakar, milletin çizdiği istikamette yolmuzda ilerleriz. Arkamızda millet olduğu müddetçe korkmayacağız, çekinmeyeceğiz. Eğer korkarsak, çekinirsek milletin emanetine ihanet etmiş oluruz" dedi.
Partisinin TBMM Grup toplantısında konuşan Erdoğan, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. "Biz mühendis değiliz, müteahhit değiliz, yüklenici firma değiliz" diyen Erdoğan, milletin tercihiyle iş başına gelmiş, milletin iradesini, emanetini omuzlarında taşıyan bir hükümet olduklarını kaydetti.
Erdoğan,ülkeyi ve milleti ilgilendiren her meselenin kendilerinin de ilgi alanı olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Bu milletin, bu ülkenin her derdi bizim derdimiz, her meselesi bizim meselemizdir. İşte demokratikleşme paketi...Ne dedik? İdari olanları hemen çıkarıyoruz dedik, çıkardık mı, çıkardık. Şimdi yasal olanlara geçiyoruz. Bu anayasa değişikliği gerektirmiyor, yasa değişiklikleridir. Onları da Meclis'e getiriyoruz. Söz verdik ve onları da hemen Meclis'ten geçireceğiz ve onlar da milletimizin inşallah emrine girmiş olacak. Biz verdiğimiz sözün arkasında dururuz. Ne aldanan olacağız, ne aldatan olacağız, bu bizim temel ilkemizdir. Siyasi parti olarak hem ülkenin hem dünyanın bütün sorunları hakkında görüş bildiririz, ne düşündümüzü ifade ederiz, tarafımızı da belli ederiz. Kardeşlerim şunu unutmayın; 'Efendim ben taraf değilim.' Bu oyunlara gelmeyin. Güzel bir söz var; bitaraf olan bertaraf olur. Omurgalı olacaksın, omurgalı. Omurgasızdan bir şey olmaz. Rüzgar önündeki yaprak gibi sallanandan bir şey olmaz. Onun için milletin çirkin gördüğünü, siyasi parti olarak biz de çirkin görürüz. Milletin kötü gördüğünü, siyasi parti olarak son derece tabii biçimde biz de kötü görürüz. Hükümet da olarak altını çizerek ifade ediyorum; Anayasa ve yasa çerçevesinde milletin bize verdiği yetkiyi kullanır, progarammız dahilinde ne gerekiyorsa onu yaparız. Eğer parti olarak bir şeyi kötü görüyorsak, Hükümet olarak da yetkimiz varsa onunla mücadele ederiz. Bu da bizim en tabii hakımız."
Partiyi kurdukları andan itibaren, "Bize sadece ve sadece millet istikamat çizer, bizim rotamızı sadece millet belirler" dediklerini ifade eden Erdoğan, bunu sadece slogan olarak dile getirmediklerini, bu sözlerinin arkasında durmak için 11 yıldır mücadele verdiklerini söyledi. "Bir adım atarken, 'sermaye ne der, medya ne der' diye bakmayız" diyen Erdoğan, bir reform yaparken 'medya bu konuda ne yazacak, sermaye ne diyecek" diye çekinmediklerini vurguladı. Erdoğan, "Bir değişimi gerçekleştirirken aydınlar, yazarlar, içirde ve dışarıda lobiler nasıl tavır alacak' diye istikametemizi değiştirmeyiz. Çünkü bu milletin tarihi, bunun bedelini çok ağır ödedi. 'Artık bu bedeli, bu millete ödetmeyeceğiz' diye yola çıktık. Biz sadece ve sadece milletin ne dediğine bakar, milletin çizdiği istikamette yolumuzda ilerleriz" dedi.
-"Bizi millet bağlar"
Erdoğan, her ay üç-dört kamuoyu araştırması yaptıklarını, milletin ne dediğini görmek için bunları yaptıklarını kaydederek, şunları söyledi:
"Bakın burada tekrar ifade ediyorum; Hiçkimse parmağını kaldırarak, kibir içinde, bizi azarlayacak, bize hiza ve istikamet çizecek yetkiye sahip değildir. O günler geride kalmıştır. Hem aziz milletim hem de bu salonda bulunan her bir kardeşim, göğsünü gere gere bu gurur, bu kibir abidelerine 'siz kim oluyorsunuz?' deme cesaretini göstermelidir. Biz birilerinin keyfi birilerinin o bitmez tükenmez kibri için inançlarımızdan, değerlerimizden, hedef ve idialerimizden vazgeçecek kadro olmadık ve olmayız. Siyasi parti olarak neye inanıyorsak, ne düşünüyorsak Türkiye için nasıl bir gelecek tasavvur ediyorsak hiç çekinmeden, hiç sıkılmadan, korkmadan, tereddüt etmeden çıkar ve onu söyleriz. 'Aman şu bizi eleştirecek.' Varsın eleştirsin. 'Aman şu bizim aleyhimizde yazacak, varsın yazsın. Aman şunlar tavır alacak, varsın alsın. Bizi millet bağlar değerli kardeşlerim, millet.... Arkamızda millet olduğu müddetçe korkmayacağız, çekinmeyeceğiz. Eğer korkarsak, çekinirsek o milletin emanetine ihanet etmiş oluruz.
Bu kadro içindeki herkesin özgüvceni olacak. Bu kadro içindeki herkes, arkasında milletin gücü olduğunu hissedecek. Böyle bir özgüvenle hareket edecek. Milletin değil, şunların, bunların ne dediğine bakan daha en baştan bu davayı kaybetmiştir. Bu sözlerimi de hiçkimse farklı yere çekmesin. 200 yıldır bu millete istikamet dayatılıyor. Milletin önüne seçenek konulmuyor. Millete görüşü sorulmuyor. Milletin değerleri dikkate alınmıyor. '200 yıldır doğru olan budur' deniliyor ve bu doğru millete baskıyla, şiddetle, ceberrut bir devlet anlayışıyla dayatılıyor. Devlet özellikle de tek parti döneminde millete yaşam tarzı dayatıyor, kılık kıyafetinden sakal bıyığına, yeme içmesinden okumasına, yazmasına kadar sınır çiziyor, çerçeve çiziyor. Biz hiçbir zaman bize yapanları, yapılanları başkasına reva görmek gibi bir yanlışın içinde olmadık."
-"Kim iseniz o olacaksınız"
Erdoğan, millete tek tip yaşam tarzları dayatılırken kendilerinin 11 yıldır milletin önüne seçenekler koyan bir iktidar olduklarını belirterek, her alanda milletin önüne tercihler koyduklarını kaydetti. Milletin önüne birden fazla tercih sunduklarını anlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Okulda çocuğun Kur'an-ı Kerim mi öğrensin istiyorsan, kardeşim orada seçmeli, istersen Kur'an-ı Kerim okumasına karar verebilirsin. İşte seçenek. Öğrenmesini istemiyorsan da seçmezsin. Okulda çocuğun Hz. Peygamberin hayatını öğrensin istiyorsan tercih senin, Siyer dersini seçersin, istemiyorsan seçmezsin. 4+4+4 seçeneğiyle okullar arasında tercih hakkını getirdik. İstediğin okulu seçersin. İşte bu hafta Finlandiya, İsveç, Polonya'yı gezerken onlar 5+3'ün intihar olduğunu, 'bu 4+4+4'ü nereden buldunuz' diye bize bunu sordular ama bizde bazı ben de eğitimciyim diye geçinenler 5+3'ün çok çok verimli olduğunu ama 4+4+4'ün verimsiz olduğu gibi bir yaklaşımı ortaya koyuyorlar. Niye cesaret edip de 12 yılı zorunlu eğitimi getiremediniz? Bunu biz getirdik. İşte oradaki görüşmelerde de bu adımın ne kadar önemli olduğunu söylüyorlar. Farklı dil ve lehçeleri öğrenmek mi istiyorsun, tercihini ona göre yaparsın, istemiyorsan tercih etmezsin. Kamuda ister başörtülü çalışırsın, ister başı açık çalışırsın. Meclis'e ister başörtülü gelirsen, ister başı açık gelirsin. Burası milletin Meclisi değil mi? Milletin Meclisi...Yıllardır burada zulmetmediler mi, zulmettiler. Şimdi, bu adım da atıldı. Her alanda, her konuda dayatmaları kaldırıyor, tek tip uygulamaları kaldırıyor, yaşam tarzı uygulamasanı ortadan kaldırıyor, milletimizin önüne tercihler getiriyoruz. Her fırsatta ifade ediyorum; elbette çoğunluğun azınlığa hükmetmesine karşıyız ama asıl azınlığın çoğunluğa hükmetmesine karşıyız. Dikkat edin attığımız her adımda, ağzımızdan çıkan her cümleyle birlikte bir koronun 'yaşam tarzımıza müdahele ediliyor' diyerek bir karalama kampanyasını başlattığını görüyoruz. Senin 200 yıldır sahip olduğun haklara şimdi bu milletin tamamı kavuşuyorsa, bu senin yaşam tarzına müdahale değildir, bu eşitliktir, özgürlüktür, bu demokatikleşmedir, bu normalleşmedir. Arkadaşlar zincirleri, prangaları parçalayarak kölelikten kurtulamazsınız. En başta zihninize, dilinize, kalbinize takılmış zincirlerden, o parangalardan kurtulacaksınız. İnandığınız neyse onu cesaretle savunacaksınız. Ben milletimden şunu özellikle rica edieyorum, özellikle istirham ediyorum; kim iseniz o olacaksınız. Başkasının ne dediğine değil, en başta vicdanınızın,kalbinizin sonra da mensubu olduğunuz milletin ne dediğine bakacaksınız. Bırakınız eleştirsinler. Yunus Emre'nin dediği gibi bırakın gülsünler, yeter ki Hak bizim olsun. "
- TBMM
Son Dakika › Politika › AK Parti TBMM Grup Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?