B20 Türkiye Konferansı - Son Dakika
Politika

B20 Türkiye Konferansı

Başbakan Ahmet Davutoğlu, son yıllarda tarihi dönüşümler yaşandığını, insanlığın geleceği için birlikte hareket edilmesi durumunda sonraki kuşakların daha iyi bir dünyasının olacağını vurgulayarak, “Bireysel bir yaklaşım gerçekleştirecek olursak, sadece kendi iş camiamızı, sadece kendi siyasi geleceğimizi bu ülkelerde düşünecek olursak hepimiz kaybederiz” dedi.

04.09.2015 13:46

Başbakan Ahmet Davutoğlu, son yıllarda tarihi dönüşümler yaşandığını, insanlığın geleceği için birlikte hareket edilmesi durumunda sonraki kuşakların daha iyi bir dünyasının olacağını vurgulayarak, "Bireysel bir yaklaşım gerçekleştirecek olursak, sadece kendi iş camiamızı, sadece kendi siyasi geleceğimizi bu ülkelerde düşünecek olursak hepimiz kaybederiz" dedi.

ATO Congresium'da devam eden B20 Türkiye Konferansı'nda konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu, Başbakan olarak yüzlerce toplantıya katıldığını, konuşmalar dinlediğini ve birçok taahhüt duyduğunu söyledi. Başbakan Davutoğlu, "Bazı kararların oldukça kararlı bir şekilde dile getirildiğini duydum. Ama eğer o kararlar, taahhütler, konuşmalar uygulamaya dönüşmezse o zaman hiçbir anlamı yok. Ben Filistinlilere yardım için kaç toplantı yapıldığını, milyarlarca doların onlara ayrıldığını biliyorum ama bu para onlara hiç bir zaman ödenmedi. Her krizden sonra bir konferans yapılıyor. Sonrasında bu kararların uygulanmadığını görüyoruz. Ekonomik açıdan da böyle. Geçen yıl liderlerle aynı masa etrafında buluşmuştuk. Belirli şeyleri vurguladık. Örneğin korumacılığa karşı mücadele etmek, finansal varlıkların serbest dolaşımı gibi taahhütlerde bulunduk ama son 1 yılda korumacı önlemlerin azalmak yerine arttığını görüyorum ticaretle ilgili olarak. Geçen yıl büyüme stratejilerinin koordineli yürütüleceğine karar vermiştik. Böylece G-20'de büyüme oranının 2018 itibariyle yüzde 2'ye çıkartılması amaçlanmıştı ama görüyorum ki her ülkenin kendi büyüme stratejisi var. Bazen diğerinin ki ile çelişiyor hatta. Eğer hepimiz aynı gemideysek o zaman o gemi batacak olursa hepimizin etkileneceğini, kimsenin güvende olmayacağını kabul etmemiz gerekiyor. Bugün dünya ekonomisi entegredir ve kararlarımızın uygulanması konusunda beraber hareket etmemiz gerekiyor" diye konuştu.

Kısa dönemli finansal krizlere müdahale etmenin zorunluluk olduğunu kaydeden Başbakan Davutoğlu, "Sadece kısa dönemli krize odaklanıp uzun vadeli stratejilere, ekonomik krizi engelleyecek önleyici stratejileri unutursanız o zaman sadece reaktif hareket ediyor olursunuz. Bizim istediğimiz reaktif ekonomik strateji değil, daha çok proaktiftir. Sadece kısa dönemli sorunlara değil, aynı zamanda uzun dönemli yapısal reformlara da odaklanan bir ekonomi istiyoruz. Geçen sene biz tüm üye ülkelere yapısal reformlar yapma yönünde teşvik etmeye karar vermiştik ama Türkiye de dahil olmak üzere sadece 2-3 ülke entegre yapısal reform stratejisi hazırladı ve duyurdu. Geçen sene Kasım ve Aralık aylarında 25 dönüşüm alanları belirledik. Ekonomik büyümemizin sürdürülebilirliğini garanti edebilmek için bunu belirledik. Yapısal reformlar içinde bin 350 eylem belirledik. Burada uygulamanın öneminin hep altını çiziyoruz. Bu dönüşüm alanlarının hepsi uygulanacak" ifadelerini kullandı.

Türkiye'de 7 Haziran seçimlerinden sonra kendisinin koalisyon hükümeti kurmaya çalıştığını fakat olumlu bir sonuç alamadığını ifade eden Davutoğlu, şu anda seçim hükümetinin görev başında olduğunu belirtti. Seçim hükümetine de değinen Davutoğlu, "Bu hükümet ülkeyi seçimle götürecek hükümet gibi görülebilir ama bizim 4 yıllık hükümet gibi hareket etmemiz gerekir. İlk toplantımızda bazı kararlar alarak Bakanlar Kurulumuzun ekonomi ve siyasete yönelik uzun dönemli hedeflerle hareket edeceğini gösterdik ki bu yapısal reformlar devam etsin. Türkiye dönem başkanlığı esnasında G-20 maliye bakanları, çalışma bakanları, enerji bakanları toplantıları gerçekleştirdik ve G-20'yi küresel bir ülkeymiş gibi düşündük. Farklı bakanlıklarla bakanlar kurulu toplantısı yaptık. Son olarak yatırım, üç tane de saç ayağı, uygulama, kapsayıcılık ve yatırım. Yatırım temel itici güçtür. Büyüme için yatırım yoksa istihdam olmaz. İstihdam yoksa sosyal istikrar olmaz. Sosyal istikrar da yoksa siyasi istikrar olmaz. Komşularımıza baktığımızda, bazı ekonomik sıkıntılar yaşayan ülkelere baktığımızda, hizmet ekonomisiymiş gibi, gerçek bir yatırım yapmaksızın hareket ettiler. Belli bir süre sonra çöküş yaşandı. Sebebi real ekonomilerinin olmaması. Son 7-8 yıl içinde Türk ekonomisi yaklaşık 6 milyon yeni istihdam yarattı. Türk iş camiasına müteşekkirim. Bu ekonomik kriz esnasında giderek daha fazla yatırımda bulundular ve istihdam oluşturdular. Türkiye'deki hükümet ve iş camiasının yakın işbirliği sayesinde yatırımlarımızı artırmayı mümkün kılacak ve işsizlikle mücadelemizi artırabileceğiz. Antalya'da Türkiye dönem başkanlığında yapılacak zirvede bütün bu konular tartışılacak. Her şeyden evvel bizim yaklaşımımız, bizim mantalitemiz. Bu sebepten ötürü kapsayıcılık çok önemli. Biz bunu görüp bütün liderlerle konuşup, birlikte çalışmayı talep edeceğiz. Bununla birlikte biz yatırımlarımızı nasıl artırabileceğimizi tartışacağız. Sadece G-20'nin yatırımlarını değil, özellikle düşük gelire sahip gelişmekte olan ülkelerde yatırımların nasıl artırılabileceğini tartışıyor olacağız. Bu on yıllarda tarihi dönüşümler geçiriyoruz. İnsanlığın geleceği için birlikte hareket edecek olursak sizi şu konuda temin edebilirim ki, sonraki kuşakların daha iyi bir dünyası olacak. Bireysel bir yaklaşım gerçekleştirecek olursak, sadece kendi iş camiamızı, sadece kendi siyasi geleceğimizi bu ülkelerde düşünecek olursak hepimiz kaybederiz. ya kazan kazan, ya da kaybet kaybet. Bütün ülkelere, iş camiasına, dünya ekonomisinin liderlerine çağrıda bulunup kazan kazan senaryosunu için birlikte olmamız gerektiğini yineleyeceğiz" açıklamasında bulundu. - ANKARA

Kaynak: İHA

Son Dakika Politika B20 Türkiye Konferansı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement