'ÇATAL, BARDAK ÜRETMİYORUZ, NESİLLER YETİŞTİRİYORUZ'
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Çerkezköy ilçesinin ardından geçtiği Tekirdağ il merkezinde, 'Ziya Öğretmen ile Eğitim Buluşmaları' başlıklı toplantıda eğitimcilerle bir araya geldi. Tekirdağ Valiliği'nde iş insanları ile yemekte buluşan Bakan Selçuk, burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:
"Bizim okullarımız arasında yüksek fark olursa birileri ben şu okula gitmek istiyorum, şu okula gitmek istemiyorum der. O zaman sınav olur, sınav olursa sistem bloke olur, sistem bloke olursa eğitim amacından sapar. Bu sebeple önceliklerimiz alt yapımızı güçlendirmek ve imkanı daha zayıf olan okullarımızı ortalamaya doğru çekmek. Bu arada da temel gereksinimlerimizi karşılamak. 3 yıllık bir program ilan ettik. Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı olarak biz 3 yıl içerisinde ay, ay, sene, sene, eğitimde şunu yapacağız. Toplum sakin olsun, belirsizlik olmasın. Nereye neyi harcayacağımız, fizibilitesi, projesi bunların hepsi belli olsun. Kişilerin kafasına göre, şahsi zevke göre karar alınmaz, bu bilimsel metotla alınır. Bu sloganla olmaz, nutukla olmaz, bilimle olur, akılla olur, metotla olur. O sebeple bizim yapmamız gereken şey de Milli Eğitim Bakanlığı'nı bu açıdan değerlendirmek ve yaptığımız değerlendirmeler sonucunda da adım adım her şeyi yerine koymak. Hemen her şeyi yapamayız. Biz burada çatal, bardak üretmiyoruz biz nesiller yetiştiriyoruz. Bu bir kaç ayda değişecek dönüşecek bir şey değil. Zaten bu bir kaç ayda değişiyorsa şimdi çözümünüz, daha sonraki probleminiz olur. Bunun zamanı var. Bunun için bizim parlak, cafcaflı, popüler çözümlere ihtiyacımız yok bunlar geçici pansuman tedbirler olur. Bizim kalıcı değer üretmeye ihtiyacımız var. Bizim doğmamış çocukların hakkını korumaya ihtiyacımız var. Bütün bunları hesaba katarsak eğitimin bir gelecek yatırımı olduğunu görürüz."
'ÇOCUKLARIMIZIN BOŞA KÜREK ÇEKMESİNİ İSTEMİYORUZ'
Bakan Selçuk, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biz plastiğin kilosunu 2.80 dolara satıyoruz. Aynı plastiğin kilosunu Japonlar 16 dolara satıyor. Yani bir katma değer yaratıyorlar. Nano ölçekli plastik işliyorlar. Bizim plastiği sadece ısıtıp şekillendirerek, bu işi dünya pazarlarında yüksek fiyatlarda satmamız mümkün değil. Bizim de özel sertifikasyon sistemleri, özel laboratuvar alt yapısıyla bu tür kalite sistemlerini öne çıkarmamız lazım. O zaman bizim de oluşturduğumuz katma değer yükselir. Bütün bu işleri eğitimle ilişkilendirmek ve sonuçta demokratik topluma doğru yol almak bizim temel gayemiz. Çocuklarımızın da boşa kürek çekmesini istemiyoruz. Yıllarca soru çözüp de üniversiteye gittiklerinde en iyi üniversiteye gittiklerinde, o üniversitenin öğretim elemanlarının temel matematiği yapmakta sıkıntı çekiyor, yetişmeden geliyorlar demesini istemiyoruz. Bu anlamda orta öğretimde Türkiye'de 16-17 ders var lisede. Japonya'da, Kanada'da, İngiltere'de, Yeni Zelanda'da, ABD'de ise 5-6 ders var. Neden bizde bu kadar çok ders var onlarda az olduğu halde onlar bizden daha başarılı? Çünkü belli bir alanda derinleşiyor bu çocuklar. Belli bir alanda özelleşiyor ve sevdiği alana yoğunlaşıyor. Küçük çukurlar kazmıyor, çocuk kuyu kazıyor kuyu kazarsa suyu bulacağını biliyor ama çukur kazarsa, suyu bulamayacağını biliyor. Buna rağmen bu sistem böyle devam ediyor."
'OYUNUN ORTASINDA KURAL DEĞİŞMEYECEK'
Sorun konusunda ne yapacaklarını anlatan Bakan Selçuk, çözümlerinin hazır olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Çözümümüz hemen Eylül ayından itibaren 9'uncu sınıflardan başlayarak bütün Türkiye'de bunun uluslararası standartlarına geçmek. Bunun hazırlıkları bitti. Bir eksiğimiz gediğimiz yok, Eylül'den itibaren her şeyi yapmaya hazırız. Ama bunu bütün Türkiye'ye aniden yapmayacağız. Çocuk bir kuralla başladıysa liseyi o kuralla bitirecek. Yani oyunun ortasında kural değişmeyecek. Bizim muhakkak suretle çocuğun sükunetini, anne babanın sakinliğini, sistemin dinginliğini korumamız lazım. Bunu koruduğumuz ve 3 sene içinde neyin ne zaman olacağını belirli hale getirdiğimiz zaman ki bunu getirdik. O zaman hesap verebilirliği şart olduğunu hissetmesi sağlanır. Bu bir bakanlık işi değil, bu bir toplum işi, bu bir memleket ödevi, bu bir ülke ödevi. Bu bir şahıs, bürokrat ödevi değil, bu bir ülke ödevi. O yüzden de hep beraber sahip çıkmak ve eğitimin nelere kadir olduğunu hissetmek lazım. Çin'deki dahi sayısı, Türkiye'nin nüfusu kadar. Kimle rekabet ediyoruz, ne yapmaya çalışıyoruz, bunu anlamamız lazım. AR-GE harcamalarımızı artırmamız lazım. Yüksek teknolojiyle yaptığımız üretim ve ihracatı artırmamız lazım. Bunların hepsi eğitimden geçiyor. Mevcut eğitimden değil. Mevcut eğitimi daha iyi yapmak, daha kötü yapmaktır. Mevcut eğitimi iyi yapan okullar daha kötü yapıyor. Dolayısıyla bizim burada yaptığımız eğitimin kalitesine soru sormamız lazım. Yaptığımız eğitimin uluslararası geçerliliğini sınamamız lazım. Biz Türkiye için bir şey yapmıyoruz. Tekirdağ, Edirne'yle yarışmıyor. Edirne, Konya'yla yarışmıyor, Türkiye dünyayla yarışıyor. Türkiye küresel rekabet içerisinde. Eğitimi bu rekabet içerisinde değerlendirmek zarureti var. Bu zarureti bakanlık hissetmezse ki değişim kolay değil. Eğitim en muhafazakar kurumdur. Eğitimdeki direnç, en yüksek direnç alanıdır. Toplumun beklentileri çok yüksek, biz yapabiliriz bunu. Her şeye gücümüz yetmeyebilir ama niyetimizi korudukça bu işin bereketli olacağına inanıyorum."
'2040'DA DİJİTAL KIRILMA GELİYOR'
Bakan Selçuk, çocukların uçması, sıçraması ve dünyaya yetişmesi gerektiğinin altını çizerek, "Çünkü 2040'a doğru yetişme ihtimali ortadan kalkıyor. Ben size söyleyeyim. Nasıl kalkıyor? Göbeklitepe'den beri 12 bin, 13 bin seneden beri insanlık tarihi için en büyük kırılma geliyor 2040'ta. Nasıl geliyor? Dijital olanla biyolojik olan iç içe giriyor. İnsanın beynine yazılımın yükleneceği, insanların iş yerine gittiğinden beynini ana bilgisayara bağlayacağı, insanların uzaydan aklından geçenlerin okunacağı, insanların sıvı içerek öğrenme, sıvı öğrenme yolu denilen bir öğrenmeyle öğrenmeye başlayacağı bir dönem geliyor. Vücudumuzda yüzlerce çipin olacağı bir dönem geliyor. O sebeple çocuklar bize soracak. 2040'ta kim bunlar, bugün ilkokula gidenler. Diyecekler ki, 'Siz bizi neye hazırladınız? Siz nasıl bir dünya gördünüz ki bizi meşgul ettiniz.' diyecekler bize. Bizim bunun hazırlığını yapmamız lazım. Yoksa bu vebaldir, doğmamış çocukların hakkıdır. Bu nasıl benim üstümde bir vebalse, sizin içinde bir vebal. Bu sadece bakanlığın işi değil, bu toplumun işi. Bu milletin işi" dedi.
Ruhan YALÇIN/TEKİRDAĞ,
Son Dakika › Politika › Bakan Selçuk: Ekonomimizin Yükselmesi İsteniyorsa, Eğitimimizin Yükselmesi Gerekiyor (2) - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?