"Anayasa'ya Aykırılık Konusu Ağızlardan Çıkmalı" - Son Dakika
Politika

"Anayasa'ya Aykırılık Konusu Ağızlardan Çıkmalı"

"Anayasa\'ya Aykırılık Konusu Ağızlardan Çıkmalı"

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, HSYK düzenlemesinin Anayasa'ya aykırılık konusunun ağızlardan çıkması gerektiğini söyledi.

13.01.2014 21:38  Güncelleme: 22:17

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, HSYK düzenlemesinin Anayasa'ya aykırılık konusunun ağızlardan çıkması gerektiğini söyledi.

Bakanlar Kurulu Toplantısı'nın sona ermesinin ardından basın toplantısı düzenleyen Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevaplandırdı.

Bülent Arınç, HSYK düzenlemesinin Anayasa'ya aykırı olup olmadığı görüşleriyle ilgili olarak "Anayasa'ya aykırılık konusu ağızlardan çıkmalı. Neden? Çünkü TBMM iç tüzüğünün bir maddesi derki getirilen tasarılar ve teklifler önce anayasaya aykırılık noktasından incelenir. Eğer Anayasa'ya aykırılık noktasında bir çoğunluk hakim olmuşsa diğer maddelere de geçilemez. Bu komisyonun resen yapacağı bir iştir. Birisinin talebiyle anayasaya aykırılık konusunda görüşme açalım denilmez. Bugün teklif komisyona geldi komisyon başkanı komisyonu topladığında önce Anayasaya aykırılık konusunu karara bağlamak zorundadır. Genel Kurul'da aynı şekilde. Yoksa 2x2= 4 ama bu anayasaya aykırı. Hava bugün güzel ama anayasaya aykırı. Böyle saçma sapan şeylerle anayasaya aykırılık söylerseniz işin ciddiyetini de kaybedersiniz. Kaldı ki yasamanın yapacağı her türlü tasarruf yargısal denetime de tabi. Sayın Cumhurbaşkanımıza bu teklif kanunlaştığında gidecek, önüne konacak. Onun görevi bu kanunlaşan metnin anayasaya uygun olup olmadığına bakmaktır. Cumhurbaşkanına da bir görev veriyor Anayasa. Anayasa'ya aykırı görüyorsan iade et. Anayasa'ya aykırı görmüyorsan kabul et, imzala. Bu görevi sayın Cumhurbaşkanı bugüne kadar güzel yerine getirdi. Ama iş onunla da bitmiyor. Diyelim ki iade edildi veya iade edilmeden kanunlaştı bu sefer Anayasa Mahkemesi'nin denetimi başlıyor. Ana muhafelet partisi bu kadar anayasaya aykırı sözlerin bolca konuşacağına teklif kanunlaştığında eğer istemedikleri bir şekilde kanunlaşmışsa anayasa hakları var. Anayasa mahkemesine gidebilirler. Onlar gitmedi diyelim 110 milletvekili bir araya gelir onlar Anayasa Mahkemesi'ne giderler. Yasamanın üstünde bu kadar kat kat kat anayasal yargı denetimi varken şimdiden böyle anayasaya aykırı diye gayri ciddi şeyler konuşmanın hiçbir şekilde faydası yok. Anayasaya aykırıdır çünkü dersiniz fikrinizi söylersiniz herhalde elinizdekini fırlatmazsınız. Birisinin başını gözünü yarmazsınız. Bu görüşülür ve anayasa komisyonu veya adalet komisyonu hangisiyse anayasaya aykırılık yoktur kararına varırsa o zaman bu teklifin komisyondan geçmesi de mümkün olabilir" dedi.

Bugünkü görüşmelerin Sayın Cumhurbaşkanı'nın isteği üzerine gerçekleştiğini kaydeden Arınç, "Sanıyorum sayın Kılıçdaroğlu bir açıklama yapmış. Diğerleri bir açıklama yapmamış. Belki şu saatlerde sayın Cumhurbaşkanımızın sayın Başkanımız ile bir görüşme yapacağını biliyorum. İnşallah bu görüşmelerin neticesinde ne olabilir, bir şu olabilir; anayasanın 159. maddesi HSYK ile ilgili. Biz bu maddenin üzerinde tartışmıyoruz. Bu maddenin maddenin son fıkrasında biz şunlarla ilgili bir kanun çıkarılır diyor. O kanun çıkmış. HSYK'nın çalışma usulleriyle ilgili. Biz anayasada değişiklik değil kanunda değişiklik yapıyoruz. Bazıları anayasa değişiyor diye feryat edebilirler. İşin aslını bilmedikten sonra. Kanunda değişiklik yapma hakkımız yok mu bizim var. Onu yaparken de elbette anayasaya aykırılıktan başlayarak yargısal denetimler, yürütmenin yargıya etsi bunların hepsi konuşabilir ve söylene bilir. Fakat biz kanunda değişiklik yapmayı bırakalım da anayasanın bu maddesinde değişiklik yapalım derlerse bir bizim ona gücümüz yetmez, sayasal itibari ile onların hiç gücü yetmez. Sayıları çünkü yeterli değil. 4 partinin de anlaşa bileceği bir metin üzerinde karar verilebilirse zannediyorum Adalet Bakanı bu konuda açıklama yaptı bunları düşünürüz demiş. Bu çalışmaların sonucunda bu ortaya çıkarsa elbette bu konu üzerinde sayın Başbakanımızın talimatıyla partiler arasında bir metin üzerinde çalışılabilir. Ama bir taraftan da şu anda HSYK'nın ilgili kanunuyla ilgili değişiklikler devam ediyor. Bu çalışma onun önüne geçebilir mi eğer seri şekilde hazırlana bilir ve herkes üzerinde mutabık kalırsa şüphesiz öncelik anayasa maddesi üzerinde değişiklik olabilir diye düşünüyorum. Varsayımlardan hareket etmeyelim. Çünkü Sayın Cumhurbaşkanımızın bu genel başkanlarla ne konuştuğunu, onların nasıl bir çalışma yapacağını biz şuanda bilmiyoruz. Sayın Başkanımızla görüşmelerini yaparlar yarın kamuoyuna belki açıklamayacakları bazı hususlar olabilir. Yoksa şuandan itibaren HSYK ile ilgili olduğu söylenen kanun teklifinin geriye alınması söz konusu değil" dedi.

Arınç, 'HSYK kanun teklifin bu şekilde kanunlaşması halinde sayın Adalet Bakanı'na verilen yetkiler nedeniyle kurumun tamamen yürütmenin kontrolü altına gireceği yönünde eleştiriler var. Kuvvetler ayrılığı açısından değerlendirdiğimizde kurulun bu haliyle daha demokratik hale geleceğine inanıyor musunuz?' sorusuna, "HSYK kanun teklifi kesinleştiğinde adalet bakanı bütün yetkileri topladığında bir ifadeye göre bu yürütmenin yargıya müdahalesi değil midir. Geçen toplantılarda da yargı yasama yürütmenin işlevini ortaya koymaya çalıştık. biraz önce yasamadan bahsetim. Bir kanun teklifi kanunlaştığında önünde iki tane barikat vardır: Cumhurbaşkanı, arkadan Anayasa Mahkemesi. Anayasa Mahkemesi'ne gitmek için sadece ana muhalefet partisi ve 110 milletvekilinin bir araya gelmesi de şartır. Herhangi bir mahkemeye dava açılır, mahkeme bu iddiayı anayasaya aykırı bulursa o da anayasa mahkemesine gidebilir. bizim nice kanunlarımız nice anayasa değişikliklerimiz, anayasa mahkemesinden dönmüştür. Tabi geçmişte bunun çok acı örnekleri de vardır. MHP ve AK Parti, anayasanın 10 ve 42'inci maddelerinde değişikliği yaptığında 411 milletvekili 'evet' oyu vermişti. CHP, Anayasa Mahkemesi'ne gitti, 'bunlar başörtüsüne özgürlük getiriyorlar' dedi. Şekilden yapılan değişikliği esasdan inceledi anayasa mahkemesi. ve 411 elin evet dediğini iptal etti. 10 ve 42'inci maddeler, geçmişte yaşadık. 367'de anaysa mahkemesinin nasıl evet kararı verdiğini de biliyoruz. AK Parti aleyhinde sadece gazete küpürlerinden açılan bir davanın zar zor para cezasıyla nasıl kurtulduğumuzu da biliyoruz. Şunu söylemek istiyorum. Yasamanın üzerinde en azından anayasal yargısal denetim var. Yürütmenin üzerinde onu denetleyen meclis var. Bütün eylem ve işlemlerinin yargısal denetime tabi olduğu anayasa hükmü var. Ben bugün bir bölge müdürnü almaya kalktığımda, şu veya bu sebeple, hemen idare mahkemesine gidiyor, bir saat sonra yürütmeyi durdurma kararı alıyor. Bir bölge müdür. Bir Vali'de, bir daire başkanı veya şunda bunda yani benim bir bürokrat üzerindeki tasarrufumu yargı hemen tersine çeviriyor. biz RTÜK'te 20 senedir yapılmayan frekans ihalelerini yaptık. Herkes girdi, herkesin ödeyeceği para belli oldu. Dosya almamış ihaleye bile girmemiş bir uyduruk şirket oldular, onun üzerinde dava açtılar, yürütmeyi durdurma kararı aldılar. Yargının bazen hali pür melali böyle devam ediyor" cevabını verdi.

Yasamının ve yürütmenin üzerinde denetim olduğunu fakat yargının üzerinde hangi denetimin olduğunu soran Arınç, "Görevleri ile ilgili olsun olmasın kendi mensupları hakkında yargılama yetkisini ancak kendileri verebiliyor. Yargıtay için de böyle diğerleri için de. Refah Partisi hakkında kapatma davası açıldı, ben de sanıklardan biriyim. O zamanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş iddianamesinde bize hakaret ediyor. Bizi metastas yapan güruhlar gibi gösteriyor, bize vampir diyor. Biz de miletvekili arkadaşlarımızla, ben binlerce iddianame okudum, annesini öldüren katile bir hiçbir savcı vay alçak adam vay şerefsiz adam demez. Sadece olayı anlatır. TCK'nın hangi maddesine göre yargılanıp ceza alacağını gösderir. Adam bizim partimizi kapatmak istiyor bir de bize hakaret ediyor. Biz kanser hücresiyiz, biz kan emen vampirleriz. Bunu kabul etmek mümkün değil. Yargıtay birinci başkanlığına bu eylemleri sebebiyle bu kişi hakkında dava açılmasını istedik. Hemen toplandı birinci başkanlar kurulu. Gerek yoktur savcı nitelendirme yapabilir dediler. O zaman manevi tazminat davası açalım dedik davamızı reddettiler. Ceza davası yok hüküm de yok manevi tazminat da veremeyiz dediler. O kısır döngüleri yaşadık biz. 5 kişilik HSYK'nın Türkiye'ye neye mal olduğunu bildiğimiz için anayasa referandumuna gittik. Bugün sadece la yüsel ve la yemut olan yargıdır. Hiçbir hesabın sorulması mümkün değildir. Peki onun üzerinde onun hukuka aykırı eylemlerini ve işlemlerini denetleyecek bir mekanizma olsa fena mı olur bir bakalım. İkincisi Adalet Bakanı bu kurulun başkanı, geçmişte de öyle şimdi de öyle. Kurul başkanı başka bir gezegenden gelmedi. HSYK varolduğu müddetçe adalet kurulu o kurulun başkanı, müsteşar da o kurulun üyesidir. Yeni birşey getirmiyoruz. Adalet Bakanı şu yetkileri alsa kötü mü olur? Tartışılır. Yürütmenin yargıya müdahalede bulunamaması lazım. Temel prensip budur. AMA bu üç erkin birbirine üstünlüğü yoktur. yasama yürütme yargı kendi alanlarında bağımsızdır birbirlerine müdahaleyi kabul etmez. ama kurulun zaten başkanı olan bir adalet bakanının iş bölümünü de ben yapacağım demesinin anayasaya aykırı neresi var? Böyle birşey mümkün değil. Bunu kabul etmeyiz. Müsterih olun arkadaşlar, siz yargı üzerine titriyorsunuz, biz de sizin kadar titreyelim. Türkiye'nin bağımsız yargıya ihtiyacı var, ama en az onun kadar da tarafsız yargıya ihtiyacı var. Bağımsızlıkta evellalah onların elini tutan yok. Biraz da tarafsız olmaları gerekiyor. Biz bu mekanizmaları kurmaya çalışırsak emin olun Türkiye'de kötü birşey olmaz" dedi.

Arınç, 'Uludere'de askeri mahkeme bir takipsizlik kararı verdi. Kamuoyunda genel itibariyle vicdanları tatmin etmediği yönünde değerlendirmeler oldu. Bugün de bir gazetede istihbaratın MİT tarafından verildiği yönünde bir iddia var. Askeri mahkemenin kararını nasıl değerlendirirsiniz?' sorusuna Arınç şu cevabı verdi:

"Uludere'de askeri yargı soruşturmasını tamamlamış ve herhangi bir dava açılmasına yargılama yaılmasına gerek görmemiş. Bu olay çok acı trajik bir olaydır. 34 tane insan bombalanma neticesinde hayatını kaybetmiştir. Bu konu üzerine onlarca defa konuştuk belki. Önce bundan sonra konuşulması gereken, terörle mücadelede 30 senede yaşadığımız acı olaylardan birisi olarak hatırlamamız lazım. yani bunu terörle mücadele kapsamında düşünebilirseniz olan biteni çok daha iyi anlayacaksınız. Bir yerde bir hareketlilik var, sınırın dışında. Daha önce buradan giriş çıkışlar olmuş eylemler yapılmış. İnsansız hava araçları ile bilgiler toplanmış bir yere nakledilmiş ve onun neticesinde bu olay meydana gelmiş. uçaklar uçamasaydı bombalar atılmasaydı o insanlar hayatta olacaktı. Ama bu işte görevli olan kişilerin de ben görevimi yapmak zorundayım demesini acı bir olay olarak hatırlayalım ve hep beraber çözüm sürecine destek verelim. Çözüm süreci başarıya ulaşmazsa daha çok Uludereler yaşanabilir. Asıl acı olan da budur". - ANKARA

Kaynak: İHA

Son Dakika Politika 'Anayasa'ya Aykırılık Konusu Ağızlardan Çıkmalı' - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement