Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, "Yeni anayasayı, Uzlaşma Komisyonu'nun hayata geçirememiş olması, yeni bir anayasa öneri taslağı ortaya koymamış olması, Türkiye'nin yeni anayasaya olan ihtiyacını ortadan kaldırmamıştır" dedi.
Bozok Üniversitesi Mühendislik Fakültesi ve Akademik Birimler Kompleksi'nin temel atma törenine katılmak üzere geldiği Yozgat'ta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bozdağ, yeni anayasa konusunda tekrar bir çalışma yapılıp yapılmayacağı yönündeki soru üzerine, Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun yeni bir anayasa ortaya koyamadan dağıldığını anımsattı.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in komisyondan çekildiğini hatırlatan Bozdağ, "Yeni anayasayı, Uzlaşma Komisyonu'nun hayata geçirememiş olması, yeni bir anayasa öneri taslağı ortaya koymamış olması, Türkiye'nin yeni anayasaya olan ihtiyacını ortadan kaldırmamıştır. Yeni anayasa ihtiyacı devam etmektedir. AK Parti olarak milletimizin bu ihtiyacını karşılamak için çalışmaları sürdüreceğiz" diye konuştu.
Bir gazetede "Hükümetin 'yok hükmünde, hiç uygulanmadı' dediği irticaya karşı mücadele kararlarının, dönemin Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer'in imzasıyla uygulandığı ortaya çıktı" iddiasının yer aldığı habere ilişkin görüşleri sorulan Bozdağ, "Ömer Dinçer beyin imzası olan evrak, 2004'te MGK'da alınan karar doğrultusunda yazılmış bir evrak değildir, gönderilmiş bir evrak değildir, bununla uzaktan yakından bir irtibatı yoktur" dedi.
Daha önce, Başbakanlık Uygulama Takip ve Koordinasyon Merkezi olarak bilinen, 28 Şubat sürecinde kurulmuş bir yapı olduğunu belirten Bozdağ, şunları söyledi:
"2010'da hükümet olarak bu yapıyı kaldırdık. Bu yapının rutin işleridir, bu kararla hiçbir alakası yoktur. İrtibat da kurulamaz ama tabi bugün tartışmalar nedeniyle bazı çevreler bununla irtibat kuruyor. Ben bu irtibat kurma gayretlerini doğru ve etik bulmuyorum. Gazetecilik meslek ilkelerine de uygun görmüyorum. Alakasız bir konuyu getirip bir başka yere bağlamak ahlaki bir yaklaşım değildir, dürüst bir habercilik değildir. Bunu özellikle ifade etmek isterim. Türkiye'nin geldiği noktayı iyi değerlendirmek lazım. Türkiye'nin 2004'te konuştuğu konularla, 2008'de konuştuğu konularla, 2013 yılında konuştuğu konular birbirinden farklıdır. 2004'ün Türkiyesi ile 2013'ün Türkiyesi'nin aynı olduğunu söylemek çok büyük haksızlıktır. Esasında yaşananlar, ortaya çıkanlar, Türkiye'nin demokratikleşme konusunda ne zor dönemeçleri aştığını, AK Parti'nin ne büyük zorlukları aşarak Türkiye'yi ve milletimizi nereye getirdiğini göstermesi bakımından da son derece önemlidir."
"İrticayı MKG'nın gündeminden AK Parti çıkardı"
Her zaman tehdit gibi algılanan irtica konusunu, Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) gündeminden AK Parti'nin çıkardığını anlatan Bozdağ, şöyle devam etti:
"Bizden önce her zaman olurdu. Hükümetlerimiz döneminde bu konuda da atım attık, burada da değişimler yaptık. Baktığınız zaman Türkiye'de başörtüsünde yaşanan sıkıntıyı biz çözdük. Üniversitede de kamuda da biz çözdük. İmam hatiplerin önünü açan adımları biz attık. Kur'an kurslarını yasaklayan, sınırlayan düzenlemeleri ortadan kaldıran adımları biz attık. Bizden önceki hükümetler döneminde baktığınızda bütün bu faaliyetlerin tamamı irticai faaliyet gibi lanse ediliyor. Bunu yapan partilerin kapatılması için davalar açılıyordu. Hatta bizimle ilgili açılan davaya baktığınızda, 2008'in 14 Mart davasına... Bu yapılanların hepsi, bu davanın, konunun içerisinde yer alıyor. 2008 ocak ayında Anayasanın 10. ve 42. maddesinde yükseköğrenimde okuyan öğrencilerin başörtülü üniversiteye gitmesini açan düzenlemeyi yaptık. Arkasından Anayasa Mahkemesi iptal etti ve bizim aleyhimize kapatma davası açıldı. Laikle ilgili, İmam hatiplerle ilgili farklı düşüncelerimiz nedeniyle bizlerle ilgili kapatma davasında pek çok delil sunuldu ve bugün söylenen konuların büyük bir kısmı bunların içerisinde. Yurt dışındaki Türk okullarına yardım yapılmasına ilişkin genelge bunun içindedir, özel okullara, öğrencilere ilişkin adımlar bunun içindedir, katsayı engelini kaldırmak için attığımız adımlar bunun içindedir. Başörtüsüyle ilgili düşüncelerimiz bunun içindedir."
"Samimiyetimizden en ufak bir eksilme, azalma söz konusu değildir"
Bozdağ, bugün gelinen noktada, Türkiye'de katsayı sorunun kaktığını, başörtüsünün hem üniversitede hem de kamuda serbest hale geldiğini söyledi.
İmam Hatip liselerinin önünün açıldığını vurgulayan Bozdağ, "Orta kısımlar açılmıştır. Ortaöğretim kurumlarına Peygamber Efendimizin hayatı ve Kur'an-ı Kerim seçmeli ders olarak konulmuştur. Başbakanlık Uygulamayı Takip ve Koordinasyon Kurulu da 2010 yılında kapatılmıştır. Bütün bunlar, bizim yaşadığımız zorlukları nasıl aştığımızı, nasıl mücadele ettiğimizi gösteriyor. Milletimiz de bu mücadeleyi gayet iyi biliyor. Kimse AK Parti'nin demokratikleşme konusunda, bu milletin değerlerine sahip çıkma konusundaki samimiyetini lekelemeye kalkmasın. Milletimiz, bu noktadaki samimiyetimizi bilmektedir. Bizim bu samimiyetimizden en ufak bir eksilme azalma söz konusu değildir. Biz yine kurulduğumuz günkü gibi aynı inanç, aynı samimiyetle yolumuza devam ediyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Dershanelerin kapanmasıyla sektörel bir değişim olabileceğine işaret eden Bozdağ, sağlıkta yapılan değişim ve dönüşümü örnek göstererek, şöyle konuştu:
"Hatırlarsanız, Yozgat'ta dükkan sayısı kadar doktor yazıhanesi vardı. Orada bir değişim dönüşüm projesini hayata geçirdik, yazıhanelerin tamamı kapanmış oldu. Yani bizim bu noktada attığımız adımı, hiç kimse teşebbüs hürriyetine atılmış bir adım olarak o zaman değerlendirmedi. Biz yaptığımız işi, attığımız adımı milletimizin ve ülkemizin menfaatine ve Anayasa'ya uygun olarak yapıyoruz. Okullarımızda eğitim konusunda sıkıntı olan yerlerde destek programları uygulanacaktır. Hem okul bünyesinde hem Halk Eğitimleri devreye sokmak suretiyle ihtiyaç varsa, öğrencilerimizin eksiği varsa velilerimiz hiç endişe etmesin. Herhangi bir ücret alınmaksızın velilerin talepleri, öğrencilerimizin talepleri bizzat devlet ve hükümet tarafından karşılanacaktır. O yönüyle de vatandaşımızın endişeye kapılmasına mahal yoktur. Bunu özellikle ifade etmek isterim."
YSK'nın kararı
Bozdağ, Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK), yerel seçimlerde belediye başkan adayı olacak bakanların görevlerinden istifasına gerek olmadığı yönündeki kararının kanuna uygun olduğunu belirterek, "Yani muhalefet partileri bu konuda farklı farklı değerlendirmeler yapıyorlar ama eminim ki kanun okumadan değerlendirmeleri yapıyorlar. Kanunu açıp okumuş olsalardı YSK'nın kararının tıpatıp uyduğunu göreceklerdi" diye konuştu.
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, şunları söyledi:
"Şu anda belediye başkanı olanlar, başkanlıktan istifa ediyor mu? Etmiyor. O zaman onlar, seçimde belediyenin imkanlarını kullanıyor mu? Kullanıyor. Her partiden belediye başkanlarının buna dair bir eleştirileri yok. Bakanların böyle bir imkanı da yok çünkü bakanların mahallinde kullanabileceği hemen hemen kendi bakanlıklarıyla ilgili yok denecek kadar imkan var ama belediye başkanlarının daha çok imkanı var ve onu kullanıyorlar. Bir defa, YSK'nın kararı, kanuna uygun bir karardır ama bakanlar istifa etmeli mi, etmemeli mi veya bakanlıktan ayrılmalı mı ayrılmamalı mı bunu sayın bakanlarımız elbette değerlendirecektir. Sayın Başbakanımızın mutlaka bir değerlendirmesi olacaktır. Bu konuda yasal bir engel yoktur. İstifalarını, bakanlıktan ayrılmalarını zorunlu kılan bir engel yoktur ama buna rağmen ayrılabilirler veya farklı bir değerlendirme yapılabilir. Yani bütün bunlar yasalara uygun şeylerdir."
- Yozgat
Son Dakika › Politika › Başbakan Yardımcısı Bozdağ, Yozgat'ta - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?