Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Türkiye'nin etkin bir yürütmeye ihtiyacı olduğunu belirterek, "Hızlı, ciddi karar alan ama denetlenen. Bugün parlamentoda çoğunluk kimdeyse onu kolay kolay denetleyemiyorsunuz. Halbuki başkanlık sistemi öyle etkin bir denetleme ortaya koyuyor ki parlamento zaten başkan ve ekibinin atmış olduğu bütün adımları denetliyor" dedi.
Kurtulmuş, NTV canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. "Yeni anayasa görüşmelerinde ikinci bir liderler turu olabilir mi" sorusu üzerine Kurtulmuş, parlamentoda grubu bulunan ve görüşme süreci içine fiilen katılan siyasi kimliğin yapması gerekenin normal bir üslupla demokratik süreçlerin içerisine katılacak zemini hazırlamak olduğunu söyledi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun başkanlık sistemiyle ilgili yorumuna ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, başkanlık sisteminin Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun ya da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kişisel meselesi olmadığını belirterek, "Hatta AK Parti ya da CHP'nin de kişisel meselesi değildir. Başkanlık meselesi tartışması Türkiye'nin meselesidir. Biz bu konuda diyoruz ki, 'Gelin ön yargısız, kişilerden, partilerden bağımsız, bulunduğumuz konjonktürün şartlarından bağımsız olarak tartışalım. Siz başkanlık sistemine karşı olabilirsiniz, biz başkanlık sisteminin yanındayız. Niye yanında olduğumuzu müsaade edin karşılıklı olarak konuşalım. Kamuoyuyla paylaşalım. Nihayet milletin istediğine göre hareket edilecekse milletin kararından ürkmeyelim, korkmayalım'" diye konuştu.
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, başkanlık sistemini tek başına ele almadıklarını vurgulayarak, Türkiye için etkin yönetim sistemi araçlarından birinin, denge mekanizmaları iyi ayarlanmış bir başkanlık sistemi olabileceğini savundu.
CHP ve MHP ile ortak noktalarının, 12 Eylül Anayasasının bir an evvel çöpe atılması olduğunu dile getiren Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Hem demokrasiden bahsedeceksiniz hem milletin kayıtsız şartsız egemenliğinden bahsedeceksiniz ve hala 1982'den bu yana millet egemenliğini kısıtlamayı ana felsefesi olarak gören bir anayasayla işlerinizi göreceksiniz. Böyle bir şey olamaz. Eğer bu parlamento yeni bir anayasa yapmazsa, ne yaparsa yapsın siyaseten hiçbir şey yapmamış olacaktır. Bu felsefe, bu ruh burada olduğu sürece anayasanın bütün maddelerini değiştirseniz de, bu ruh yine Türkiye'yi kuşatmaya devam eder. 1882 Anayasası 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' diyor ama millet bu egemenliği seçilmişleri vasıtasıyla değil, anayasal kurumları vasıtasıyla kullanır. Yani milletin egemenliğinin üstünde bir şey belirlemiştir. Niçin böyle belirlemiş? Askeri cunta mantığı içinde düşünüp, 'Bu milletin önüne sandığı koyarsak, belli olmaz ya davulcuya ya zurnacıya kaçar. İyisi mi biz sandığı koyalım ama sandık sonuçlarını da denetleyecek bir sistem inşa edelim' demiş. Bürokratik oligarşi dediğimiz şey hala var. Çok yakın geçmişte bunun nasıl çalıştığını gördük. Bütün mekanizmanın üstünde, 120. madde ile Cumhurbaşkanlığı makamını 'milleti kontrol etsin' diye koymuş."
Bugün siyasi dengelerin bürokratik oligarşiyi zayıflattığını vurgulayan Kurtulmuş, "Güçlü bir iktidardın varlığı, Cumhurbaşkanın seçilmiş olması yürütmeye çok ciddi bir güç veriyor ama sonuçta bürokratik oligarşinin bütün kurumları da tanımlanmış olarak anayasanın içinde duruyor. Bunlar değişmediği, sandıktan çıkan sonuç esas olmadığı, milletin bütün kurum ve kuruşlarında millet egemenliği hakim olmadığı sürece demokrasiden bahsedemeyiz. Dolayısıyla bu ruhu değiştirmemiz lazım. Etkin bir yürütmeye ihtiyacımız var, hızlı, ciddi karar alan ama denetlenen. Bugün parlamentoda çoğunluk kimdeyse onu kolay kolay denetleyemiyorsunuz. Halbuki başkanlık sistemi öyle etkin bir denetleme ortaya koyuyor ki parlamento zaten başkan ve ekibinin atmış olduğu bütün adımları denetliyor" şeklinde konuştu.
'Türkiye 12 Eylül Anayasası ucubesinden kurtulsun'
Numan Kurtulmuş, bütün bunların konuşulması gerektiğini ifade ederek, "Bizim yanılıyor olduğumuz taraflar olabilir, haklı olduğumuz taraflar da olabilir. Buyurun milletin hakimliğine gidelim. Millet karar versin, en uygun sistemi bulsun ve Türkiye 12 Eylül Anayasası ucubesinden kurtulsun. Bizim söylediğimiz budur" dedi.
"Başkanlık sistemi yeni anayasanın olmazsa olmazı mıdır?" şeklindeki soruya Kurtulmuş, şöyle cevap verdi:
"'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ama bu egemenliği anayasal kurumlar eliyle kullanır' derseniz, siz sadece kozmetik değişiklikler yapmış olursunuz. Sistemin bu anlamda değişmesini istiyoruz. Milletin bütünüyle egemen olduğu bir sistemin kurulmasını istiyoruz. Yasama, yürütme ve yargı 1982 Anayasasında birbirinden bağımsız ve ayrı değildir. Yürütme ve yargı birbirleri arasında çatışma felsefesi üzerine oturmuştur. Onlar çatışsın ki onun üstünde cuntanın belirlediği cumhurbaşkanı bunu ayarlasın. Cumhurbaşkanı emniyet sübabı olsun. Bunların bu mantıkla konulduğunu biliyoruz. Bu mantık kaldığı sürece siz istediğiniz değişikliği yapın bunun bir anlamı yok. Onun için diyoruz ki, 'Evet burada bir sistem değişikliğine ihtiyaç vardır. Demokratik, sivil, katılımcı, her alanına milletin dokunduğu, milletin görüşünün, reyinin her alanda, yargıda da, yürütmede de, yasamada da bütünüyle etkin olduğu bir sistemi inşa edelim, böyle bir sisteme Türkiye kavuşmuş olsun.'"
Burada farklı tekliflerin olabileceğini, bunları da konuşabileceklerini aktaran Kurtulmuş, "diktatörlük istiyorsunuz" diyenlerin Anayasa'nın 104. maddesini bir kez daha okumalarını isteyerek, şunları kaydetti:
"Mevcut Anayasanın 104. maddesi bütün yetkileri neredeyse layüsel bir şekilde yani 'sorumsuz' bir şekilde Cumhurbaşkanlığı makamında toplamış. Esasında gücü tek elinde toplayan yapı bu yapıdır. Öyle bir Cumhurbaşkanlığı makamı ki hiçbir sorumluluğu yok ama bütün gücü de kullanıyor. Yargının büyük kısmını, YÖK'ü atıyor. Bir seçimden sonra istediği milletvekilini başbakan olarak atayabilir. Mekanizmalara, şahıslara bağlı olmaktan çıkaralım. Şu an hayatta olan siyasi aktörlerin hiçbiri 20-30 yıl sonra hayatta olmayacak belki. Bırakın özgür bir Türkiye olsun. Kontrol mekanizmaları iyi kurulmuş, etkili ve sonuna kadar hesap sorabilen mekanizmayı kuralım. Bunun en güzel işleyen yollarından biri başkanlık sistemidir. Başkası 'şu sistem daha iyi' derse getirsinler onu da konuşalım. Sonuçta hiç kimse bize şunu teklif etmesin, 'birtakım kozmetik değişikler yapalım da anayasa değişikliği yapmış olalım.' Biz bu fikre sıcak bakmayız. Aslolan Türkiye'de köklü bir değişikliği yapabilecek yüce iradenin ortaya konulmasıdır."
(Sürecek)
Son Dakika › Politika › Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: (3) - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?