STK, ODALAR VE DERNEK TEMSİLCİLERİ KONUŞTU
TBMM Anayasa Komisyonu'nda, başörtüsü ve aile birliği ile ilgili Anayasa değişikliği teklifinin görüşmeleri sırasında, komisyona davet edilen STK, dernek ve odaların temsilcileri de görüşlerini bildirdi.
Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcısı Sibel Suiçmez, yapılan düzenlemenin genellik ilkesine aykırı olduğunu düşündüklerini vurgulayarak, "Çünkü bir hak ve özgürlük alanı belirlenirken, her zaman anayasal dil olarak herkes ve hiç kimse şeklinde ifade edilecek kelimeler kullanılırken ve hatta 'yurttaş' kelimesi bile anlamı tam olarak yerine getirmezken genellik ifadesi olarak 'herkesin' kullanılması gerekirken 'hiçbir kimse' gibi kelimeler üzerinden bir anayasal değişikliğin yapılması da yine genellik ilkesine ve bu anayasal dile aykırı olduğunu düşünüyoruz. Açıkça düşünülen teklifin laiklik ilkesine de aykırı olduğunu düşünüyoruz" dedi.'HEPİMİZİN HİKAYESİ APAYRI'Hukukçu Kadınlar Derneği Başkanı Figen Şaştım, "Başörtüsü hakkı temel hak hürriyetler kategorisinde, Anayasa ve kanunlarda temel hak ve hürriyetler kategorisinde düzenlenmiş, din ve vicdan hürriyetinin vazgeçilmez temel değerlerinden birisidir. Tüm kadınlar için, dini inancından dolayı başını örten tüm kadınlar için, hukuktan kaynaklanan vazgeçilmez, dokunulmaz ve doğuştan var olan bir haktır. Bende 11 yaşından beri ciddi mağduriyetler yaşayan birisiyim. Aslında hepimizin hikayesi birbirine benzer görünse de her bir başörtülünün, başörtüsüne maruz kalmış her birimizin hikayesi bambaşka, apayrı ve bu, toplumumuzda derin ve ağır travmalara sebebiyet vermiş bir konu" diye konuştu.Şaştım, aile bütünlüğünün korunmasına ilişkin maddeye atıfta bulunarak, "Tüm dünyada insanlık adına, ailenin temellerinin dinamitlendiği, aile müessesesinin zarar gördüğü dikkate alındığında, LGBT hareketinin bu konuda örgütlenerek Türkiye'de de bilinçli anlamda eşcinselliğin yalnızca kişiye özel bir mahremiyet alanı olmaktan çıkarılıp, bunun propaganda aracına dönüştürüldüğü ve eşcinsel evliliklerin teşvik edilip kadın erkek değil, kadın ile kadının, erkek ile erkeğin teşvik edildiği evlilik düşünüldüğünde ailenin korunması açısından da 41'nci maddedeki düzenlemenin de mutlaka yapılması gerektiğini düşünüyorum" ifadelerini kullandı. Aile ve Sosyal Araştırmalar Platformu Yönetim Kurulu Üyesi Ayla Kerimoğlu, başörtüsü yasağının kadınlar üzerine geri dönülmez hak kayıplarına ve psikolojik sorunlara neden olduğunu kaydederek, "Binlerce kadın ve genç kızın yaşadığı travmalar ve geçen zamanların bir telafisi yok ne yazık ki. Ne özür ne bir başka şey bu kadınların hak kayıplarını geri döndüremez" değerlendirmesinde bulundu.Kadem Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sevim Zehra Kaya, geçmişte başörtüsüne uygulanan yasaklara dikkat çekerek, "Laiklik adına uygulanan bu yasağa gerekçe üretebilmek adına din içinden gerekçeler bulunmaya çalışıldı. Başörtülüler için kapalı bir cezaeviydi bu ülke zamanında" dedi.EŞCİNSELLİK UYARISI'İnterseks -Hermafrodit ve Eşcinsel' kitabının yazarı ve ürolog Prof Dr. Zeki Bayraktar, bir dip dalgayla karşı karşıya olunduğuna dikkat çekerek, "Bir salgın var fakat bu enfeksiyon salgını değil, 'ergen karmaşası' dediğimiz 'ergenlerde biseksüel konfüzyon' dediğimiz, aslında eskiden beri var olan ama yüzde 98'i geçici olan bir durumun günümüze özgü koşulları nedeniyle, özellikle internet ve sosyal medya etkileşimleri bağlamında kalıcı hale gelmesi sonucunda gördüğümüz ve teknik terimle 'ergenlerde hızlı başlangıçlı cinsiyet hoşnutsuzluğu' adı verilen bir durum var, bu yeni bir klinik entite. Eğer biz bu süreci doğru yönetemezsek; hekimler olarak, yöneticiler olarak, devlet olarak bu süreci rasyonel biçimde akılcı yöntemlerle, panik yapmadan doğru bir şekilde yönetemezsek ne yazık ki önümüzdeki yıllarda eşcinsel ve transeksüel vakalarda bir patlamayla karşı karşıya kalabiliriz" açıklamasında bulundu.Bu konuda uyarılarda bulunan Bayraktar konuşmasını şöyle sürdürdü:"Eşcinsellik ve transeksüellik büyük oranda erken çocukluk döneminde 'cinsiyet kimlik bozukluğu' dediğimiz ve burada da hatalı ebeveyn davranışlarının etkili olduğu, akran etkileşimlerinin; ergenlik döneminde yaşanan bu karmaşaların rol oynadığı bir süreçtir. Bu süreci iyi yönetemezsek önümüzdeki yıllarda böyle bir patlamayla karşı karşıya kalabiliriz. Eşcinsellik ve transseksüellik, adına ister 'hastalık' deyin, ister 'tercih' deyin, ister 'yönelim' deyin ister 'normatif bir davranış' deyin, ne derseniz deyin, öyle bir şeydir ki bireyin yaşam süresini 16 yıl ile 27 yıl arasında kısaltan yani ömrü ortalama 25 yıl kısaltan bir durumdur. Bu yaşamın getirdiği zührevi hastalıklar, riskleri nedeniyle başta HIV olmak üzere bütün cinsel temasla gelen hastalıklara çok yüksek oranda yakalanırlar. Bu nedenle de başta kaposi sarkomu, lenfoma, anal, genital kanserler olmak üzere, kanserler ve enfeksiyonlar çok sık görülür."
Besti KARALAR/ANKARA,
Son Dakika › Politika › Başörtüsü teklifi komisyonda (4) - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?