CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bir başbakan şantaj yapmaz. şantaj yapıyorsa ona başbakan denilmez. Elinde yolsuzluk dosyaları var da 11 yıl niye tuttun? Demek ki sen o yolsuzluk dosyalarının ortağısın" dedi.
Kılıçdaroğlu, Gaziantep'te, partisinin düzenlediği belediye başkanı aday tanıtım toplantısının ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, anayasa değişikliği konusunda AK Parti'nin samimi davranmadığını savundu.
Komisyonda görüşüldüğü esnada teklifin geri çekilmesi ve HSYK ile ilgili düzenlemelerin birlikte yapılması yönünde teklifte bulunduklarını ancak teklife "hayır" cevabı aldıklarını belirten Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:
"(Biz yolumuza devam edeceğiz) dediler. Biz de 'Olur, demokrasilerde muhalefet partileri nasıl muhalefet yapıyorsa biz de öyle muhalefet yapacağız dedik' ama gerek komisyonda, gerek TBMM'de AKP'ye mensup bazı milletvekillerinin kaba güç kullandıklarını gördük. Bu kaba güce başbakanın sahip çıkması başlı başına bir olay. Telaşı anlarım, paniği de anlarım. Başbakan Erdoğan'ın panik ve telaş içerisinde olmasının nedenlerini de çok iyi biliyorum. Yargıyı ele geçirmek istediğini de çok iyi biliyorum. Yargıyı kendi emri altına almayı, kendi arzu ettiği şekilde şekillendirme amacı olduğunu da biliyorum ama bunlar parlamentoda muhalefet yapan milletvekillerinde kaba güç uygulanmasını doğurmamalı. Dolayısıyla anayasa değişiklerinde samimi olduklarına inanmıyorum. Erdoğan, RTÜK modeli bir modelden söz etti. Bunun yanıtını da verdik. Bir yargıç, bir siyasal partinin temsilcisi olarak koltuğa oturamaz. Hiçbir demokraside böyle bir şey yoktur. Yargıcın görevi vicdani ile karar vermektir. Eğer onu, bir siyasal partinin rozetini takmış bir yargıç olarak yargıç koltuğuna oturtursak, topluma gerekli güveni vermez. Hiçbir demokraside böyle bir uygulama yoktur. Arada bir sanki kendilerini haklı çıkarmak için 'biz teklif ettikte, muhalefet reddetti' diye bir gerekçenin arkasına sığınıyorlar. Erdoğan'ın söylemi samimi bir söylem değil."
Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin fezlekelerle ilgili sorusuna, "Fezlekelerin bir an önce parlamentoya gelmesi gerekir. Adalet Bakanlığı fezlekelerin nesini inceleyecek. Galiba yolsuzluğun boyutunu incelemek için biraz zaman harcayacaklar. Parlamentoya geldiği zaman bırakın, herkes görmüş olsun. Seçim sonrasına ertelemeyi düşünüyorlar. Fezlekelerin bir an önce parlamentoya gelmesi, görüşülmesi ve ilgi bakanların da Yüce Divan'a gitmesi gerekiyor. Belki, bazı bakanlar, itiraflarına yeni itiraflar ekleyebilirler. Erdoğan'ın bu işin baş sorumlusu olduğunu söyleyebilirler. Erdoğan'ın paniği de biraz bundan kaynaklanıyor. Kendisinin, çocuklarının, devleti hatta Türkiye Cumhuriyeti'ni kullanmak istediklerini çok açık ve net görüyoruz. Havuzlu villa için valiyi feda eden bir başbakan düşünebilir misiniz? İki havuzlu villaya sahip olacak, birinci sit alanında olacak. Vali itiraz etti diye yasal görevini yaptı diye, havuzlu villaya valiyi satacak. Kendi valisini satan kişiye, bu ülkede değil, dünyanın hiçbir yerinde başbakan denilmez. Onun adı çıkarcıdır" karşılığını verdi.
Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mustafa Sarıgül hakkındaki sözlerini de değerlendirdi.
"Başbakansan çıkar açıklarsın" diyen Kılıçdaroğlu şunları kaydetti:
"Bir başbakan şantaj yapmaz. Şantaj yapıyorsa ona başbakan denilmez. Elinde yolsuzluk dosyaları var da 11 yıl niye tuttun. Demek ki sen o yolsuzluk dosyalarının ortağısın. Sıkışınca muhbir olarak ortaya çıkıyor. Muhbir başbakan portresi çıktı şimdi karşımıza. Bana süre veriyormuş. Ne süresi veriyor. Benimle ilgili de iddialarda da bulundu. Onu da söyledim. Al dosyaları gel, kendi istediğin televizyonda çık karşıma. Hırsızlar yürekli olmaz, hırsızdan adam çıkmaz. Rüşveti ve hırsızlığı savunandan adam olmaz. Eğer birisi rüşvet yiyor, birisi yolsuzluk yapıyor, bir ülkenin başbakanı ona hamilik yapıyorsa ona da başbakan denmez. Varsa elinde bir şey, devletin savcıları var, sen başbakansın, gönder müfettişlerini, gönder elemanlarını, her şeyi ortaya koysunlar. Biz hiçbir zaman savcı bizi niye inceliyor, yargıç niye bizim hakkımızda karar veriyor, diye özel bir suçlama yapmadık. Hesap vermeyi olağan bir görev kabul ettik. Benimle ilgili iddiaları vardı, onu da söyledim. Çık televizyonun karşısına. Sen başbakansın. İstihbarat, bürokrasi senin elinde, benimle ilgili dosyaları alırsın, televizyonun karşısında önüme teker teker koyarsın, ben de mahcup duruma düşerim. Niye cesaret edip gelmiyor, çünkü yalan söylüyor. bir başbakana yalan söylemek yakışmaz."
- Bakan Bozdağ hakkındaki fezleke iddiası
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Muharrem Yılmaz'la ilgili sözlerine ilişkin, "Hukuk ve hukukun üstünlüğünü savunan, eğer bir ülkede hukuk olmazsa o ülkeye yatırımcı gelmez diyen bir insanı vatan hainliğiyle suçlamak, amacını çok çok aşan bir ifadedir. Vatanseverlik Recep Tayyip Erdoğan'ın tekelinde değildir. Eğer vatan hainliği olarak suçlanacak biri varsa tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenler vatan hainidir. Rüşvet ve yolsuzluk dosyalarını kapatanlar vatan hainidir" ifadelerini kullandı.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ hakkında hazırlandığı iddia edilen fezlekeye de değinen Kılıçdaroğlu, fezlekenin içeriğine bakıldığında, Bozdağ'ın yolsuzluk olayına doğrudan müdahale ettiğini gördüklerini ileri sürdü.
Vali'nin de yolsuzluk olayına doğrudan müdahale ettiğini iddia eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Vali açıkça, 'Ankara'dan talimat geldi' diyor. Adalet Bakanlığı Müsteşarı telefon ediyor, vali telefon ediyor, emniyet müdürü telefon ediyor, Adalet Bakanı telefon ediyor. Neden bu telaş. Adalet Bakanı 'o dosyayı o savcıdan al, sen bak o dosyaya' diyor. Bu doğrudan soruşturmaya müdahaledir. Bu müdahaleyi yapıyor. Sağlıklı işleyen demokraside ne Adalet Bakanlığı Müsteşarı, ne de Adalet Bakanı o koltukta kalamaz ama ar damarı çatlamış insanlara ne diyeceksiniz, ne söyleyebilirsiniz. Ahlak kavramını içselleştirmemiş birisine ne söyleyebilirsiniz. Ayrıca AKP'nin meşruiyeti artık tartışmalıdır. Hem Türkiye'de hem de uluslararası alanda. Meşruiyeti sorgulanan bir hükümetle karşı karşıyayız. Yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu kapatmak isteyen bir parti ile ne yapacağız biz."
TÜRGEV Vakfı'nın rüşvetin merkezi olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, "İhale veriliyor, rüşvette TÜRGEV'e ödeniyor. TÜRGEV, bütün kayıtlarını kamuoyuna açsın. Başbakan kasetlerden söz ediyor, 'ispat edin' diyor. Ya internete girmiyor mu başbakan? Dünya kadar konuşmalar var orada. Kendi konuşmaları da var" ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, açıklamalarının ardından Oğuzeli ilçesinde partisinin düzenlediği programa hareket etti.
Son Dakika › Politika › CHP'li Kılıçdaroğlu: Bir Başbakan Şantaj Yapmaz - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?