CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, Suriye'ye olası bir müdahaleyle ilgili olarak, "4 Ekim'de bitecek olan tezkere, Türkiye'nin de dahil olabileceği bir çatışma boyutunun meşruiyetini Türkiye'ye vermez. Anayasal boşluktur" dedi.
Koç, CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Toplantısı devam ederken yaptığı açıklamada, Türkiye'de ekonomi alanında çok ciddi bir süreçle karşı karşıya kalındığını ileri sürdü.
Türk lirasının hemen hemen her gün yüzde 1 ile 2 arasında devalüe edildiği bir dönemden geçildiğini iddia eden Koç, günlük devalüasyon oranının bazen yüzde 2'yi geçebildiğini savundu.
Her vatandaşın çok ağır bir şekilde ortaya çıkan sorunları hissedeceğini ileri süren Koç, iktidarın Türkiye'yi üretmeyen, "turist para"nın yüksek getiri elde etmek için konakladığı bir ülke haline getirdiğini savundu. Bütün bunları, Gezi Parkı odaklı olaylara, faiz lobisine, dış mihraklara, Suriye olaylarına bağlamanın gerçekçi olmadığını öne süren Koç, Türkiye'nin kendi insanının sorunlarına karşı duyarsız kaldığını ifade etti.
Koç, "Başbakan söylüyor ya kendi deyimiyle, 'Cehape zihniyeti, Türkiye'de taş üstüne taş koymamıştır'. O zihniyet Türkiye'nin bütün kurulu taşlarının sahibidir, altında imzası vardır. O taşları sen yıktın, sen yağmalattın Sayın Başbakan" iddiasında bulundu.
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın, gelişmeleri inkar edercesine sabit bir dolar kuru hedeflemesinin büyük bir yanlış olduğunu savunan Koç, "Sayın Merkez Bankası Başkanı, sen yasayla özerk olan bir kurumun başındasın. Başbakan'a yaranacağım diye ya da 'gaz-fren' tartışması içindeki Ekonomi Bakanı ile Sanayi Bakanı arasında taraf olma. Ekonominin gerçekleri neyse onu yapmak zorundasın" ifadelerini kullandı.
Suriye'ye olası bir müdahaleyle ilgili değerlendirmelerde de bulunan Koç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dış politikayı ideolojik saplantılar çerçevesinde, boş ve maceracı hayallerle sürdürme inadının Türkiye'yi sıcak bir savaşın kapısına getirdiğini savundu.
Koç, şunları söyledi:
Büyük Ortadoğu Projesi Eş Başkanı olarak, son 10-11 yılda İslam dünyasında, İslam coğrafyasında akan kandan, Başakan Erdoğan'ı sorumlu tutan Koç, "Sizin deyiminizle söylüyorum: Hazreti Yusuf'u kuyuya atanlardan, itenlerden biri de büyük bir ihtimalle sizsiniz. Irak'ta şu ana kadar öldürülen yüz binlerce Müslümanın, binlerce Esma'nın acısı, dramı karşısında şu ana kadar kılın bile kıpırdamadı. Üstüne işgalci ABD askerlerinin başarısı ise hayır duaları ettin herkesin önünde. Tuzhurmalı'da, Kerkük'te, Telafer'de Türkmenler katledilirken kılın bile kıpırdamadı. Sanki onlar senin soydaşların değil, onların adlarını bile ağzına almadın. Ne sen ne yanındakiler" görüşünü dile getirdi.
Suriye'nin kuzeyinde, El Kaide'ye bağlı El Nusra örgütünün, Kürtlere katliam boyutunda ağır eylemler yaparken Erdoğan'ın sessiz kaldığını ileri süren Koç, "Tam tersine El Nusra'ya her türlü mühimmat ve lojistik desteğini vermeye de inatla devam ettin" iddiasında bulundu.
Başakan Erdoğan'ın Mısır'daki katliamda öldürülen genç kız için ağlamasını hatırlatan Koç, "Her insan ağlayabilir, çok doğaldır. Ama sorun ağlamakta değil burada. Ağlama gibi insani bir durumun duruşun, duygunun insani boyutundan çıkartılıp siyaset malzemesi haline getirilip siyasallaştırılmasında. Bütün sorun bu" diye konuştu.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik'in, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın sağlığı söz konusu olduğunda "Atın ölümünden itler bayram eder" dediğini, dün de ağlama tartışmasıyla ilgili "Sığırlar ağlamaz" açıklaması yaptığını belirten Koç, şöyle devam etti:
"At sözü kime gitti hesaplamadı. 'Sığırlar ağlamaz' dedi yani ağlayanın sığır olmadığını ifade etmeye çalıştı. Çiftlik kahyası mısın kardeşim sen? Çok mu Lafontaine okudun, hayvanlara taktın? Bütün benzetmelerin hayvan üzerinden ve benzettiğin hayvanların da kime benzediği sorgulandığında zor durumda kalıyorsun Sayın Çelik. Bu benzetmeyle çok klasik olacak ama timsahların da avlarını yerken ağladıklarını, gözlerinden yaş aktığını Sayın Çelik'e hatırlatmak gerekiyor. Atı, sığırı kime benzetti kime benzetmediyse avını yerken gözünden yaş akan timsahı da kime benzetip kime benzetmeyeceği kendisinin takdirinde."
Türk halkının, Suriye ile meşruiyeti tartışılacak bir çatışmanın içine Türkiye'nin sürüklenmesine karşı olduğunu savunan Koç, "CHP, AKP'nin Türkiye'yi Suriye ile yasal dayanağı ve meşruiyeti olmayan bir savaşa sürüklemesine hiçbir zaman izin vermeyecektir. Bunu, Türk halkıyla beraber yapmak zorundayız" diye konuştu.
-"Daveti verecekler periyodik bir hastalığa tutulmazlarsa..."-
Koç, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Suriye'ye olası bir müdahale halinde geçen yıl çıkarılan tezkerenin yeterli olup olmayacağının sorulması üzerine Koç, 4 Ekim 2012 tarihli tezkerenin Türk savaş uçağının Suriye açıklarında düşmesinin ardından sınırda yaşanan tacizler üzerine çıkarıldığını anımsattı.
Koç, şunları söyledi:
"Anayasa'nın 92'nci maddesi çok açık, eğer Türkiye böyle bir belanın içine sürüklenecek ve bu iktidar da bu işin sorumluluğunu sırtına alacak ise 4 Ekim'de geçerliliği bitecek olan tezkerenin çıkartılış amacı bugün atacakları adımın karşılığı değildir. Kararı Dışişleri Bakanı, Başbakan ve AKP'nin biat eden kadrosu vermez. Kararı, Türk milletinin yetkilendirdiği TBMM verir. 4 Ekim'de bitecek olan tezkere, yapılabilecek olan Türkiye'nin de dahil olabileceği bir çatışma boyutunun meşruiyetini Türkiye'ye vermez. Anayasal boşluktur."
BM'nin tarafsızlığıyla ilgili bir şüphe olup olmadığına ilişkin soruyu yanıtlarken de Koç, BM komisyonunun kimyasal silah kullanılıp kullanılmadığını belirlediğini, silahın kim tarafından kullanıldığını belirleme yetkisi olmadığını söyledi.
"CHP Suriye'ye müdahaleye karşı ancak Esed rejiminin halkına yönelik bir zulmü de açık. CHP'nin çözüm önerisi nedir" sorusuna Koç, "Size göre Esad güç kullanıyor, kimilerine göre de Esad nereden geldiği belirsiz radikal unsurların, terör gruplarının emperyalist taleplerle Suriye'yi ele geçirmesine karşı koyuyor. Hiçbirimizin taraf olmamamız, önce insan olmamız ve demokrasiden yana olmamız gerekiyor. CHP başından itibaren söyledi: Suriye halkı bütün inanç gruplarıyla, bütün etnik yapılarıyla, demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla barış içinde yaşayabileceği bir rejime, bir ortama, yönetime kavuşsun" yanıtı verdi.
Koç, bu yıl ilk kez Çankaya Köşkü'nde yapılacak 30 Ağustos resepsiyonuna CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun katılıp katılmayacağını bilmediğini bildirerek, şunları kaydetti:
"Bilmiyorum, Sayın Genel Başkanımız öyle bir program yaparsa katılır. Biz, aynı dini bayramlarımız gibi milli bayramlarımızın da halkla beraber, halkın bayramı olarak kutlanmasından yanayız. Tabii ki resmi protokolün gerektirdiği noktalarda, eğer bu daveti verecek olan periyodik bir hastalığa tutulmazlarsa dönem dönem önemli günlerde hastalanma ihtiyatlarını aklıma getirerek söylüyorum, tabii ki CHP de değişik boyutlarıyla resmi bayramların protokol kısmına katılır."
- Ankara
Son Dakika › Politika › CHP Myk Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?