- Başbakan Erdoğan: (2)
"Sürecin ( Türkiye'nin AB'ye tam üyelik süreci) tek taraflı olarak Türkiye'nin çabalarıyla devam etmesi mümkün değil. Biz zorlanıyoruz. Çünkü halkımızın her şeyden önce inancı sarsılmış durumda"
"Türkiye şu anda Avrupa Birliği müktesebatına uygun olarak çeşitli kurum ve kuruluşlarıyla aslında Avrupa Birliği'ne girmeye birkaç düzenlemeyle hazırdır"
"Bugün Türkiye, Cumhuriyet tarihinde Avrupa Birliği standartlarına en yakın olduğu noktadadır Hatta pek çok alanda bazı Avrupa Birliği üyesi ülkelerin ilerisindedir"
"Bugün AB üyesi ülkelerde etnik köken ayırımcılığı yapan ülkeler var. Dini noktada ayrımcılık yapan ülkeler var"
Başbakan Erdoğan, Swissotel'de düzenlenen "Küresel Sorunlar Karşısında Türkiye ve Avrupa Birliği için Ortak Bir Gelecek" Konferansı'nın açılışında yaptığı konuşmada, bugün Türkiye'nin AB'ye olan ihtiyacından ziyade AB'nin Türkiye'ye olan ihtiyacından bahsedilmesi gerektiğini kaydetti.
Avrupa Birliği ile yollarına devam etme kararlılığında olduklarını defaatle söylediklerini belirten Erdoğan, "Ancak bundan sonra sürecin tek taraflı olarak Türkiye'nin çabalarıyla devam etmesi mümkün değil. Biz zorlanıyoruz. Çünkü halkımızın her şeyden önce inancı sarsılmış durumda" dedi.
Türkiye'de yaptıkları kamuoyu araştırmaları sonuçlarına değinen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Yaptığım kamuoyu araştırmalarında şunu görüyorum. 'AB'ye girmeye arzu ediyor musunuz?' sorusuna aldığım cevaplar gayet olumlu ama 'AB'ye bizi alırlar mı?' sorusuna aldığım cevap maalesef yüzde 30'lara düştü. Bizi bu hale getirmeye kimsenin hakkı yok. Halbuki Aralık 2004'te yaptırdığım kamuoyu araştırmalarında yüzde 75'i konuşuyorduk. O kadar umutlanmıştık. Şimdi umutlarımız maalesef adeta yok edildi. Bir dönem Avrupa Birliği sürecinin Türkiye'nin demokratikleşmesinde ve kalkınmasında kaldıraç rolü oynadığını elbette inkar etmiyoruz. Bununla birlikte Avrupa Birliği'nin ülkemize olan ikircikli tavrı sebebiyle tam üyelik Türkiye için bir rüya olmaktan da adeta çıkarılmaya çalışılıyor. Halkımızın gönlünde yeniden güçlü şekilde yer edinebilmesi için Avrupa Birliği'nin tam üyelik sürecinde somut bir gayret ortaya koyması gerekiyor. Biz Avrupa Birliği müktesebatına uyum çalışmalarımızı, asla süreçteki tıkanıklığa, bazı ülkelerin önümüze koyduğu siyasi engellere endekslemiyoruz. Çalışmalarımızı yarın Avrupa Birliği üyesi olacakmış gibi yürütüyor, bloke edilen fasıllar dahil, her alanda uyum süreçlerini devam ettiriyoruz."
-"Türkiye AB'ye girmeye hazır"
Türkiye'de AB'ye uyum sürecine ilişkin atılan adımları hatırlatan Erdoğan, "Burada sevgili dostlarımıza şunu çok açık söylüyorum. Türkiye şu anda Avrupa Birliği müktesebatına uygun olarak çeşitli kurum ve kuruluşlarıyla aslında Avrupa Birliği'ne girmeye birkaç düzenlemeyle hazırdır. Biz bu noktadayız. Çünkü bütün adımlarımızı bu istikamette attık. Kurumlarımızı kurarken buna göre bu adımlarımızı attık. Bu anlayışla hareket ettiğimiz için siyasi blokajların kalkması halinde burada size yol haritası çiziyorum. 12 ayda 10 faslı, 18 ayda ise 15 faslı açabilecek duruma geldik. Biz bu noktadayız" dedi.
Türkiye'nin, insan hakları, özgürlükler, demokrasi ve ekonomik reformlar çerçevesinde yapması gerekenlerin hepsini yerine getirmeye devam edeceğini kaydeden Erdoğan, "Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Önemli olan Avrupa'nın, Türkiye'nin üyeliği konusunda ne tür karar vereceğidir" ifadelerini kullandı.
Eleştiriler ve AB'nin çelişkisi
Son dönemde, Avrupa Birliği ve AB ülkeleri tarafından ifade özgürlüğü konusunda kendilerine bazı eleştiriler yöneltildiğine değinen Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bakınız burada da Avrupa Birliği'nin bir çelişkisine dikkatlerinizi çekmek isterim. Bilindiği gibi Avrupa Birliği'nin temel hak ve özgürlüklerle ilgili başlıkları 23. 'Yargı ve Temel Haklar' ve 24. 'Adalet, Özgürlük ve Güvenlik' fasılları çerçevesinde ele alınıyor. Burada Avrupa Birliği'nin müzakerelere başlayacak olan ülkeler için koyduğu bir kural var. Bu kurala göre, 23. ve 24. fasılları açmadan aday ülkeler, diğer başlıklardaki müzakereleri de açamıyorlar. Ancak Türkiye, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin ve ona bu fırsatı veren Avrupa Birliği'nin koyduğu engel sebebiyle halen bu fasılları müzakerelere açamadı. Bırakın fasılların açılmasını, buradaki yükümlülüklerimiz dahi bize resmi olarak bildirilmedi. Buna rağmen Hükümetimiz şu anda bu iki fasılda da açılış kriterlerini büyük ölçüde yerine getirmiş, hatta bazı kapanış kriterlerini dahi şimdiden karşılayacak noktaya gelmiş durumda. Sadece Türkiye'ye yönelik olarak -ilginç bir şey söylüyorum- 'fasıllarda açılış yapılabilir ama kapanış yapılamaz' ilkesi geldi. Bir açılış kapanış yaptık ondan sonra fasıllarda sadece açılışlarla bizi bıraktılar. Burada da üzülüyoruz. Yani 'Türkiye'ye bu reva mıdır?' diyoruz."
"Türkiye, bazı AB üyesi üllkelerin ilerisindedir"
Türkiye'nin özgürlükler, yargının bağımsızlığı, demokratik gelişme hususunda hiçbir çekincelerinin, hiçbir ikileminin sözkonusu olmadığını bildiren Erdoğan, şunları söyledi:
"Bugün Türkiye, Cumhuriyet tarihinde Avrupa Birliği standartlarına en yakın olduğu noktadadır. Hatta pek çok alanda bazı Avrupa Birliği üyesi ülkelerin ilerisindedir. Hangi kesimden, hangi etnik kökenden, hangi inançtan olursa olsun, 76 milyon vatandaşımızın her birinin sorunlarına aynı hassasiyetle eğiliyoruz. Soruyorum; etnik köken noktasında AB müktesebatına göre ayırımcılık yapılabilir mi? Yapılmaması gerekir ama bugün AB üyesi ülkelerde etnik köken ayırımcılığı yapan ülkeler var. Dini noktada ayrımcılık yapan ülkeler var. Benim ülkemde bu noktada böyle bir sıkıntıyı biz yaşamıyoruz. Birileri sanal bazı adımlar atıyorlar. Örneğin benim ülkemde Roman vatandaşlarıma karşı en ufak bir ayrım yapamazsınız. Tam aksine biz şu anda TOKİ ile birlikte Roman vatandaşlarımıza yönelik iskan bölgeleri açarak onların yerleşim tarzı neyse, mimari anlayışları neyse bütün bunlara yönelik birçok konutlar inşa ediyoruz. Onların bu sıkıntılarını giderebilelim diye ama Avrupa'nın en önemli ülkesi, Romanlar'ı ülkesinden dışarı etti. Ne oldu? Niye ses çıkmadı?"
"Türkiye'den giden medya mensupları neden o mahkemelere alınmadı?"
"Başka büyük ülkede, inanç noktasında ırkçılık yapılıyor" diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Benim 8 vatandaşım, o ülkede maalesef insafsızca öldürüldü. Medyayı konuşuyoruz. Niçin Türkiye'den giden medya mensupları o mahkemelere alınmadı? Neden o yargılama süreçlerini takip edemediler? Bunları da görmek zorundayız. Yani biz bunları yutalım mı? Bunları dillendirmeyelim mi? Bunları söyleyince 'Erdoğan da çok sert'... Kusura bakmayın, ben doğruyu söylemek zorundayım. Biz özgürlüklerin önündeki engelleri, 10 yıldır kaldırmanın mücadelesini veriyoruz. Bakın 3. ve 4. yargı paketini çıkardık ve ülkemizdeki birçok engellemelere rağmen çıkardık. Bilindiği gibi devletin daha önce çeşitli sebeplerle el koyduğu farklı inanç gruplarının -bunu Avrupalı dostlarımız zaten biliyorlar da daha iyi bilmeleri lazım- ülkemdeki gerek Musevi, gerek Hristiyan kim olursa olsun on yıllardır çözülemeyen sorunları çözdük ve onların gayrimenkullerini kendilerine iade etmeye başladık. Şu ana kadar maddi değeri 2 milyar doları bulan gayrimenkulleri kendilerine iade ettik. Bunu biz yaptık. Niye? Adalet anlayışımız bunu gerektiriyor da onun için yaptık. Dünyanın ekonomik krizle boğuştuğu bir dönemde biz Türkiye olarak, azınlık vatandaşlarımızın mağduriyetlerini, maliyetini düşünmeksizin gidermenin peşinde olduk. Çünkü özgürlüklerin ve demokrasinin bedeli bizim nezdimizde paha biçilmezdir."
- İstanbul
Son Dakika › Politika › 'Küresel Sorunlar Karşısında Türkiye ve Avrupa Birliği İçin Ortak Bir Gelecek' Konferansı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?