Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, bu yıl yaşanılan H3N2 grip virüsüne bağlı herhangi bir olağanüstü durumun bulunmadığını belirterek, "Şu anda da sağlık kuruluşlarımıza Türkiye genelinde yansımış, kayda geçmiş ölüm vakası söz konusu değil" dedi.
Müezzinoğlu, "2013 Yılı Değerlendirme ve Sağlıkta Gelecek Vizyonu" başlıklı yapılan basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Dünya genelinde yaygın olarak görülen ve Türkiye'de çok sayıda kişiyi etkisi altına alan H3N2 virüsüne bağlı herhangi bir salgın durumunun söz konusu olup olmadığının sorulması üzerine Müezzinoğlu, bu yıl yaşanılan grip virüsüne bağlı herhangi bir olağanüstü durumun bulunmadığını belirterek, "Şu anda da sağlık kuruluşlarımıza Türkiye genelinde yansımış kayda geçmiş ölüm vakası söz konusu değil" dedi.
Müezzinoğlu, genel kanaatin, virüsün hastalık yapma süresinin uzun olduğunu vurgulayarak, "Yani bizim alıştığımız bir cümle vardır. 'İlaç kullanırsanız 7, kullanmazsan bir hafta'. Burada sanki 10 gün merkezli bir etkin süre var. Hastalarımızın çoğunda 'hala geçmedi' cümlesini yoğun olarak görüyoruz. Hangi düzeyde olduğunu aylık kayıtları değerlendirdikten sonra açıklayabiliriz. 'Bu yıl ülkemiz, salgın yaşadı' cümlesini söyleyecek durum yok, rutin her yıl yaşadığımız, zaman zaman pik yapan, zaman zaman durağanlaşan, eylül ayı başlarında başlayan ve nisan sonuna kadar süren bir süreç" diye konuştu.
-"Her istisnai özelliği olana bir yasal düzenleme yapma şansımız yok"
Bir gazetecinin, Prof. Dr. Ömer Özkan'ın Tam Gün Yasası ile ilgili eleştiriler yaptığını, bununla ilgili değerlendirmesini sorması üzerine Müezzinoğlu, şunları kaydetti:
"Biz, bu ülkenin her ferdini, hele hele bilimsel anlamda dünya çapında standartlara gelmiş hocalarımızı, olabildiğince kurumları ile yüzleştirerek, olabildiğince kurumlarıyla bütünleştirerek; kurumlarıyla bütünleştiremediklerimizi de ülkemizin dinamikleriyle bütünleştirerek, ülkemize ve insanımıza hizmet etmesini amaçladık. O nedenle, saat 17.00'den sonra istiyoruz ki hocalarımız o kurumda kariyer sahibi olurlar, o kurumda hoca olurlar. O kurum, bu ülkenin kurumu. O ülkenin kurumu, onlara sıfat verdi, doçent, profesör yaptı.
Kabiliyetlerini bu ülkenin dinamikleriyle Türkiye'ye ve dünya kamuoyuna sundu. Bu kabiliyetleri, ülkesi ve milletiyle paylaşmasını isteriz. Ama, her istisnai özelliği olana bir yasal düzenleme yapma şansımız yok. Bunun ötesinde daha farklı dinamikler için belirli standartları olan ve ülkemiz için marka değeri olan hocalarımız 'istiyorlarsa vakıf üniversitisi ya da özel hastanelerle de anlaşma yapsın' istedik. Ayrıca, 'kurallar beni bir kalıba sokmak istiyor, ben bu kalıpta yapamam' diyenler için de o zaman dışarıda olur. Biz, ondan sözleşmeli hizmet satın alırız. Bunun da yolunu açtık. Yani bu ülkenin her hekiminden azami istifade edecek alternatifleri koyduk.
İnşallah Ömer kardeşim, değerli hocamız da bu milletin evladı, bu millete en güzel hizmeti kurumunda sunmasını, ama en azından ülkemizde sunmasını talep ediyoruz."
-"Hekimleri, cezalandırılacak ya da suçlanacak kitle olarak görmüyoruz"
"Yıl sonu itibariyle sezaryen ve anjiyoların, yazılan ilaçların ne kadar gerekli olup olmadığının tespit edileceğini ve müeyyide uygulanacağını söylemiştiniz? Bunu açar mısınız?" sorusu üzerine Müezzinoğlu, müeyyide uygulanacağına ilişkin birşey söylemediğini belirtti.
Müezzinoğlu, "2014 yılı sonunda müeyyide uygulamamız gerekip gerekmediğinin analizini yapacağız. Belki bu alanların hepsinde başarılı olunduğunu göreceğiz ve yeni alanları çalışacağız. Burada hadiseyi tek taraflı, 'yalnız hekime müeyyide uygulayacağız' gibi bir boyutla söylersek, bu meslekteki arkadaşlarıma haksızlık yaparız. Başarı çıktığında belki ödüllendireceğiz" değerlendirmesinde bulundu.
Hastanın algısının da değişmesi gerektiğinin altını çizen Müezzinoğlu, "Burada hekim arkadaşlarımızı, kamuoyunda cezalandırılacak ya da suçlanacak kitle olarak görmüyoruz. Bilinçlenmemiz gereken bir sürece ihtiyacımız var. Onun için kamu spotları hazırlıyor, medya desteği istiyoruz" diye konuştu.
-Yurt dışındaki TC vatandaşı hekimlere, döndüklerinde mecburi hizmetten muafiyet
Müezzinoğlu, "yurt dışında uzmanlık yapan hekimlerin Türkiye'de hizmet verdiklerinde mecburi hizmetten muaf sayılacak mı ve müdahale alanlarının kısıtlanması söz konusu mu?" şeklindeki soruya, şu yanıtı verdi:
"Bu, bir yasal düzenlemedir. Yurt dışında şu anda 2 bin-2 bin 500 gerek hekim gerek uzman arkadaşımızın bulunduğunu tahmin ediyoruz. O arkadaşlarımız ya ihtisasını ya eğitimini yurt dışında yapmış ya da bir vesile ile yurt dışına gitmiş ve hekimlik yapıyor, 'mecburi hizmet var' diye de Türkiye'ye gelmiyor. Türkiye'deki hekimlerimiz de mecburi hizmete muhatap. Burada iki yoldan biri seçilecek. Bu 2 bin 500 meslektaşımız, 'gelmezlerse gelmesinler, ne halleri varsa görsünler' diyeceğiz, onları bizim hekimlik listemizden çıkartacağız. 'Yurt dışından doktor gelsin' diyoruz. Hekim açığı olan bir ülkeyiz. Kendi insanımız 'yurt dışında mecburi hizmet var 'diye gelmiyorsa, onlara 6 ay süresince açık kapı araladık. Bizim göstereceğimiz kadrolara, kadrolu olarak gelmek istiyorsanız, özel sektörde çalışmak istiyorsanız 'buyrun gelin, altı ay süresince bu hakkınız var' diyoruz.
Yasal düzenleme, dedikodu vesilesi olmasın diye 31 Aralık 2012 öncesinde yurt dışında hekim olmuş, uzman olmuş ya da yurt dışına gitmiş Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı hekimlerimize 3 yıl hekimlik yapmak şartıyla, mecburi hizmetten muaf tutuyoruz."
Müezzinoğlu, "Bir defa kurada 5. ve 6. bölgeye gitmiş olan hekimler, ikinci defa bu bölgelerin kurasına girmeyecekler" dedi.
-"İlacın fiyatı fazla olunca mı değeri artıyor?"
"Düşük fiyatlı ilaç politikasına bağlı, ilacın bulunamaması gibi bir sıkıntı ortaya çıkıyor. Bir damacana su, antibiyotikten daha pahalı olabiliyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine Müezzinoğlu, hiçbir vatandaşın tedavisine ilişkin ilaç sıkıntısı yaşamasına izin vermeyeceklerine işaret etti.
"Zaman zaman bazı ilaçların üretiminde zorluklar yaşandığını" bildiklerini dile getiren Müezzinoğlu, kimi antibiyotiklerin bir damacana su ile aynı fiyat olduğuna yönelik eleştiriler için "Evet, daha da ucuz olabilir, bir mahsuru mu var? Fiyatı fazla olunca mı değeri artıyor?" yanıtını verdi.
Ürünün, kolay temin edilmesi ve maliyetinin ucuz olması durumunda ilacın fiyatının da uygun olacağını ifade eden Müezzinoğlu, 2002'de 48 TL olan bir ilacın bugün 9 TL olduğunu söyledi. Hiçbir hastanın ilaç sıkıntısı yaşamasına izin vermediklerinin altını çizerek, "Bugün 40 bin dolar olan ilaç, bir hafta sonra hastamızın elindedir" diye konuştu.
-"Aynı suça iki ayrı ceza olmaz"
Müezzinoğlu, Torba Yasa'da sağlığın ticari unsur haline dönüştürülmesini engelleyen maddede yapılan değişiklik ile ilgili bir soru üzerine, "Değişik hukukçularla, aynı suça iki ayrı ceza olmaz' şeklinde yoğun birşey geldi. Biz, hukukçu milletvekillerimizle, grup başkanvekillerimle değerlendirdik. Reklam ve tanıtım ile ilgili zaten cezai müeyyideler belirlenmiştir ve uygulanmaktadır. Sağlık Bakanlığı'nın aynı suça ikinci ceza verebilmesi yasal olarak hukuki anlamda doğru değildir. 'Bu madde, bu anlamda hem arzu edilen sonucu getirmez hem de iptal getirir' diyerek değerlendirme yapıldı" ifadelerini kullandı.
Hastanelerin kapatılmasına, ceza verilmesine ilişkin kanun hükmünde herhangi bir değişiklik bulunmadığını vurgulayan Müezzinoğlu, mobil cihazlardan ilaç takip sisteminin vatandaşlarca da yapılabileceğini müjdeledi. Şu anda bunun niçin tüm hazırlıkların tamamlandığını ve kurumun kendi içinde uyguladığını ifade eden Müezzinoğlu, "Ben, kendi telefonuma indirdim ve kullanıyorum. aldığım ilacın karekodunu okutarak, toplatılan ilaç olup olmadığını, son kullanma tarihinin geçip geçmediğini görebiliyorum" diye konuştu.
"Aile hekimleri ile ilgili bir sevk sisteminin olacağı belirtiliyor, nasıl olacak?" sorusu üzerine Müezzinoğlu, bir sevk sistemi için şu anda alt yapının uygun olmadığını söyledi. Müezzinoğlu, aile hekimi sayısının 30 binin üzerine çıkmadığı sürece, sevk sisteminin reel uygulanamayacağını dile getirerek, "Gerçekçi olmak lazım. Ama, hastane yerine Aile Sağlığı Merkezi'ne gidebilmelerini kolaylaştıracağız. Yoksa, kısa vadede sevk sistemini kurabilmemiz bu aile hekimi sayımızla mümkün değil. Aile hekimi sayısının 2 misline çıkmalı, fiziki imkanları artırılmalı. Bunun için önümüzde 5 yıllık bir projeksiyon var. Onu görebilirsek, sevk zincirini nasıl yapacağımız planlanır. Şu anda sevk zinciri kurabilme imkanımız yok, alt yapımız yeterli değil" dedi.
Müezzinoğlu, kadrolu çalışanlar dışında hizmet alımı ile çalışanlar bulunduğunu anımsatarak, hizmet alımı ile çalışan için Bakanlık olarak özlük ve ekonomik hakları anlamında da sözleşmelerinde asgari ücret bazlı bir anlayıştan meslek dağılımı bazlı bir anlayışın çalışmalarını yaptıklarını bildirdi.
- Ankara
Son Dakika › Sağlık › Müezzinoğlu Sağlık Muhabirleriyle Biraraya Geldi - Son Dakika
Sizin düşünceleriniz neler ?