Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, verilerin Türkiye'de her 1 milyon nüfus başına sadece 4 olan kadavradan organ bağışı sayısının, organ nakli için bekleme listesinde bulunan yaklaşık 26 bin hasta için yeterli olmadığını gösterdiğini belirtti.
Erk, 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası dolayısıyla yaptığı açıklamada, Türkiye'de gerek kamu gerekse sivil toplum kuruluşlarının üstün çabasına rağmen organ bağışında istenilen düzeye ulaşılamadığını vurgulayarak, tüm ülkeler için ilham veren İspanya modelinin önemli farkları ortaya koyduğunu aktardı.Kadavradan organ bağışı düzeyinin son derece düşük olduğuna, canlıdan yapılan nakil sayısının ise geçmiş dönemlerde artmasına rağmen son 2 yılda durağan seyrettiğine dikkati çeken Erk, şu bilgileri paylaştı:
"Veriler ülkemizde her 1 milyon nüfus başına sadece 4 olan kadavradan organ bağışı sayısının, organ nakli için bekleme listesinde bulunan yaklaşık 26 bin hasta için yeterli olmadığını gösteriyor.
2012 itibarıyla dünyada yapılan toplam organ nakil ameliyatlarının yüzde 90'ını böbrek ve karaciğer nakilleri oluşturuyor. Ülkemizde ise milyon nüfus başına gerçekleşen 12 kadavra organ bağışına karşılık, yine milyon nüfus başına 44 canlıdan nakil gerçeği ile karşı karşıyayız."
Erk, İspanya'nın ülkeler için ilham veren bir deneyim olabileceğine işaret ederek, şunları kaydetti:
"47 milyon nüfusa sahip İspanya, her 1 milyon nüfus başına 40,2 kadavra bağışçı sayısı ile dünya liderliğini elinde tutuyor. Günlük olarak 13 organ naklinin gerçekleştirildiği İspanya'da 2015'te yaklaşık 3 bin böbrek nakli, bin 162 karaciğer ve 299 kalp nakli ameliyatı yapılmıştır. Türkiye ise yaklaşık 77 milyonluk nüfusuna rağmen 2015'te 2 bin 534'ü canlıdan, 670'i kadavradan olmak üzere 3 bin 204 böbrek nakli ameliyatı gerçekleştirebilmiştir.
AB üyesi 28 ülkenin 2015 verileri ise milyon nüfus başına yaklaşık 21 bağışın yapıldığı gösteriyor. AB'de organ bekleyen 56 bin 504 hastaya karşılık aynı yıl gerçekleştirilen nakil sayısı ise 32 bin 707."
"Aile izni oranı, yıllardır yüzde 23 düzeyini geçemedi"
Organ bağışı konusunda toplum tarafından yanlış anlama veya yanlış inanışlar nedeniyle her yıl binlerce hastanın hayatını kaybettiğine değinen Erk, kişi, sağlığında organlarını bağışlamış olsa dahi yoğun bakım şartlarında beyin ölümünün gerçekleşmesi ve bunun uzman hekimlerden oluşan bir kurul tarafından bilimsel bilgi ışığında tespit edilmesinin ardından mutlaka ailesinden ve yakınlarından onay alınması gerektiğini anlattı.
Erk, ailelerin bu konuda çekimser olduğunu ifade ederek, 2015'teki bin 969 beyin ölümü vakasından sadece 472'sinin aile yakınlarının organlarının başka hayatlara can vermesine izin verdiğini, aile izni oranının yıllardır yüzde 23 düzeyini geçemediğini belirtti.
İslam dini başta olmak üzere semavi dinlerin hiçbirinin organ nakline karşı çıkmadığı gibi bir kişinin hayatını kurtarmaya yönelik böyle bir çabayı överek desteklediğine işaret eden Erk, Kuran-ı Kerim'in Maide Suresi'nin 32. Ayeti'nde yer alan "… kim bir kişinin hayatını kurtarmak suretiyle yaşatırsa, bütün insanları yaşatmış gibi olur" hükmünün, İslam'ın bu konudaki görüşünü açıkça ortaya koyduğunu aktardı.
"Nakil giderleri SGK tarafından karşılanıyor"
Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, "organ bağışı masraflarının bağış yapan kişinin yakınları tarafından ödeneceğinin sanılması"nı engellerden biri olarak açıklarken, nakil giderlerinin seyahat, tahlil, yatış, ameliyat gibi tüm harcama kalemlerinin SGK tarafından karşılandığının altını çizdi.
Hekimlerin temel görevinin hastayı yaşatmak olduğunu ve hiçbir hekimin organ bağış kaydı olan bir yoğun bakım hastasını potansiyel organ vericisi olarak görmediğini vurgulayan Erk, "Bu konudaki şehir efsaneleri nedeniyle organ bağışına ne yazık ki mesafeli bakan pek çok kişi var" değerlendirmesinde bulundu.
Erk, organ nakli bekleyen hastaların listelendiği Sağlık Bakanlığı kayıt sistemine dışarıdan hiçbir şekilde müdahale edilemeyeceğini belirterek, şöyle devam etti:
"Hastalar bu listede sağlık durumlarının aciliyetine, yaşına ve tıbbi durumlarına göre sıralanır. Kadavradan uygun organın çıkması halinde bir takım ayrıntılı tıbbi testler uygulanır ve organın nakledilebileceği tıbben en uygun hasta sistemsel olarak eşleştirlir. Organın ve hastanın kan, doku ve sağlık durumunun birbiriyle eşleşmesi gerekir. Bu temel koşullar herkes için aynı olamayacağı için her hastaya her organ nakledilemez."
Yapılan böbrek nakillerinin başarısının, bir diğer ifadeyle diyalize dönüş yapmadan geçen sürenin, tartışma konusu olduğuna değinen Erk, Türkiye'de devlet tarafından tüm masraflar yeterli düzeyde karşılanırken, nakil sonrası takiplerin gerektiği kadar yapılmadığını, 75'e ulaşan nakil merkezleri sayısı gereğinden fazla olmasına karşın kalite ve takip konusunun tartışılacak düzeyde olduğunu kaydetti.
Son Dakika › Sağlık › Organ Bağışı Yeterli Düzeyde Değil' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?