Atletico'ya liderlik yaramadı
Şampiyonluk mücadelesi veren Barcelona, Atletico Madrid ve Real Madrid'in 57 puanla tamamladığı La Liga'nın 23'üncü haftası geride kaldı ve La Liga'nın ikinci devresinde 1982-83 sezonundan sonra ilk defa 3 takım zirvede eşit puanlarla haftayı tamamladı. Atletico Madrid'in Almeria deplasmanındaki şok puan kaybının ardından Ramon Sanchez Pizjuan'da gülmeyi başaran Barcelona, bir hafta aranın ardından tekrar liderliği elde etti.
Diego dilemması
La Liga'da ara transfer döneminde en büyük sükse yapan transferlerden birisi hiç şüphesiz Diego Ribas oldu. Diego'nun transferinin ardından birçok kişi Atletico Madrid'in Real ve Barça'yı sonuna kadar zorlayabilecek bir takıma geldiğini ifade etti fakat geride kalan hafta gösteriyor ki işin aslı hiç de öyle değil. Diego'yu ilk 11'e adapte etmek isteyen Simeone, son 2 maçta takımın saha içi dizilişiyle oynadı ve bu sezon ilk kez üst üste mağlubiyetler aldı.
"Asla pes etmeyiz"
Sezon başına 4-4-2 ile başlayan ve bu şekilde başarılı olan Atletico Madrid, Almeria karşısına ise Real Madrid maçında olduğu gibi 4-2-3-1'e yakın bir dizilişle sahada yer aldı. Diego Ribas'ın savunma zaafları, henüz takım savunmasına adapte olamayışı ve her şeyden önce Diego'nun savunmayı sevmeyen bir oyuncu olması Atletico Madrid orta sahasını neredeyse bir kişi eksik kıldı. Dahası takımın uzun süredir resmi bir maç pratiğinde kullanmadığı bu sisteme adaptasyonu da Atletico Madrid'i ciddi düzeyde etkiledi. Tiago ve Gabi ikilisinin Diego faktöründen dolayı sürekli arkayı düşünerek hücuma gerekli katkıyı verememesi ve tedirginliği, Atletico Madrid'in 70 dakika boyunca oyunu rakip yarı sahada olmasına rağmen üretememesine neden oldu. Son bölümde gelen panik halinde ve şuursuz yüklenme ise deyim yerindeyse Atletico'nun sonu oldu.
Diego faktörünün yanı sıra maçı etkileyen en önemli noktalardan birisi de Atletico Madrid'in ruh haliydi. Simeone'nin öğrencileri bu sezon tam ikinci kez fırsat tepti. Sevilla beraberliği ve Almeria mağlubiyeti açıkça gösterdi ki Atletico Madrid puan olarak Real-Barça ikilisinden farksız olsa da henüz şampiyonluk mücadelesini kaldırabilecek bir mantaliteye sahip değil.
"Siz kaşındınız"
Barça zirvede
Atletico Madrid'in puan kaybının ardından Ramon Sanchez Pizjuan'da Sevilla'ya konuk olan Katalanlar, Iniesta ve Messi ikilisinin enfes oyunuyla maçı çevirmeyi başararak liderliğe yükseldi. Fakat 4-1'lik galibiyete rağmen oynanan oyun, yine de eleştirilerin önüne geçemedi. Lakin böylesine kritik bir deplasmanda ve Sevilla gibi zorlu bir rakibe karşı önemli olan noktanın 'güzel oyun' değil '3 puan' olduğu bir gerçek.
Sevilla maça muhteşem başladı. Top Barcelona'da iken 4-4-2 şeklinde sahaya yayılan, Barcelona'yı orta sahada iki hatla karşılayarak rakibinin oyun kurmasını engelleyen ve bunda da başarılı olan Sevilla, Rakitic-Vitolo-Bacca üçlüsüyle tehlikeler de yarattı. Nitekim 15'inci dakikada da Ivan Rakitic'in deyim yerindeyse savunmayı ipe dizip Alberto Moreno'yu gördüğü bir pozisyonda da öne geçmeyi başardılar. Hatta golün ardından da Sevilla'nın üstün oyunu sürdü, Barça neredeyse kaleye yaklaşamadı. 30'da Rakitic'in son derece müsait pozisyonda kaçırdığı pozisyon ise maçın ilk kırılma anı oldu. Kaçan net fırsatın ardından Barcelona, açık bir ofsaytta golü bulunca hem rüzgarı arkasına aldı hem de Sevilla'nın iştahını kırdı.
1-1'in ardından ise sahneye Messi çıktı. Arjantinli yıldız, haftalardır kendisine yöneltilen eleştirilere nazire yaparcasına muhteşem bir golle takımını 2-1 öne geçirdi ve takımının çok da iyi oynamadığı bir devreyi önde tamamlamasını sağladı. İkinci yarıda ise kaldığı yerden devam ederek skoru 3-1'e taşıdı ama bu golün hemen öncesinde Vitolo'nun Montoya'dan çalıp karşı karşıya kaçırdığı pozisyon ikinci bir kırılma anı oldu. Zaten hemen arkasından gelen gol de maçı psikolojik olarak bitirdi. Son sözü ise 88'de çok klas bir vuruşla Cesc söyledi.
Barcelona'nın liderliği devralmasının yanında savunmadaki kötü oyun fazlasıyla dikkat çekerken olumlu bir nokta ise Alex Song'un oyunuydu. Geldiği dönemden bu yana isteneni veremeyen Kamerunlu hem defansif açıdan hatasız oynadı hem de sorumluluktan kaçmayan bir görüntü sergiledi. Bu durum ise "Acaba Martino da Pep Guardiola'nın zor Şampiyonlar Ligi deplasmanlarında Keita-Busquets ikilisini kullandığı gibi Song-Busquets ikilisini kullanır mı" sorusunu akıllara getirdi.
"Şimdi onlar düşünsün"
İtalyan işi
Haftanın bir diğer karşılaşmasında Ronaldo'nun yokluğunda ne yapacağı merak edilen Real Madrid, tıpkı Barcelona gibi Villarreal'i zor da olsa yenmeyi başardı. Özellikle Dorado'nun çok büyük hatası sonucu gelen Bale'in golü, iki takım için de senaryonun gidişatını bir anda değiştirirken Benzema'nın 25'teki golü birçok kişiyi maçın bittiğini düşünmeye itti. Lakin iki gole rağmen oyunun içinde olan Villarreal pes etmedi. Hatta son vuruşlardaki başarısızlıkları olmasa 2-0'dan önce bile eşitliği yakalayabilirlerdi ama 45 dakikanın sonunda 2-1 ile yetindiler.
İkinci yarıda karşılıklı gollerin ardından 3-2'ye gelen skorla birlikte Real Madrid tamamen savunma güvenliğini ön plana çıkaran, Villarreal ise son bölümde skoru eşitlemek adına risk alan bir görünüme girdi. Fakat Villarreal'in çıkışları, sezon başından bu yana kontra-atak silahını fazlasıyla kullanan Ancelotti'nin ekmeğine yağ sürdü ve Benzema'nın son golü maçı bitirdi. Real Madrid, şimdilik taraftarların istediği oyunu sergilemese de istediğini almaya devam ediyor ama Şubat 26-Mart 26 arası dişli rakiplerle oynayacakları 1 aylık dönem onlar için sezonun gidişatı için en belirleyici faktör olacak.
Diğerleri
Levante ile oynadığı maç öncesi son 4 lig karşılaşmasında 1 galibiyet alabilen Sociedad kan kaybetmeye devam etti. La Liga'nın açık ara en formda kalecisi Keylor Navas engeline takılan Bask temsilcisi, 0-0'lık sonuca razı olmak zorunda kaldı. Sociedad'ın puan kaybı ise Real Betis'i eze eze 5-0 yenen ve yükselişini sürdüren Valencia'ya yaradı.
Cennetten gelen Hazard parlıyor
Real Betis'in puansız geçtiği haftada Rayo, Malaga'yı 4-1 yenerek hem küme düşmeme yarışındaki doğrudan rakibini yendi hem de Betis'i iyice yalnız bıraktı. Son sıralarda yer alan bir diğer takım Valladolid de artık klasikleşen bir şekilde, oyunu rakip yarı sahaya yıkmaarına rağmen kontralardan çok basit goller yiyerek, Elche karşısında 2-2'lik sonuçla ayrıldı. Haftayı galibiyetle kapatan diğer ekipler ise Getafe'yi 2-0 yenen Osasuna ve Granada'yı 1-0 ile geçen Espanyol oldu.
Haftanın kare ası
Keylor Navas: La Liga'da haftalar geride kalıyor ama değişmeyen tek bir şey var: Keylor Navas'ın inanılmaz formu. Bu hafta da Anoeta'da takımının neredeyse yarı sahayı geçemediği bir maçta Real Sociedad'a tek başına direnerek 1 puanı kurtarmasını sağladı.
Iago Falque: Rayo'nun Tottenham'dan kiraladığı genç yıldız adayı, zor günler geçiren takımı için son derece kritik bir maç olan Malaga karşılaşmasında adeta tek kişilik bir şov yaptı. Attığı iki harika golün yanı sıra Malaga'nın sağ kanadını felç eden Falque, galibiyette en fazla pay sahibi olan isimdi.
Lionel Messi: Attığı iki muhteşem gol ve yaptığı bir asistle 'gidiyor' denen maçı tek başına çeviren Messi, sakatlıktan dönmesinin ardından en iyi performansını sergiledi.
Paco Alcacer: İspanya alt yaş grupları millli takımlarında da oynayan Valencia'nın genç yeteneği, Lazio'ya giden Postiga'dan dolayı "Forvet almamız şart" diyen Pizzi'yi resmen mahcup etti ve neden İspanya'nın en fazla gelecek vadeden santrforlarından biri olduğunu muazzam bir performansla gösterdi.
Son Dakika › Spor › 31 Yıl Sonra İlk Kez - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?