Ron Baker, 2016 NBA Draftı’na katılacağını açıkladığı zaman yaşadığı bölge olan Sedgwick’te büyük bir heyecan yaşanmıştı. Zira o; sapsarı kıvırcık saçları ve ince fiziğiyle fazla ciddiye alınmıyordu. Ancak Baker, kolejdeki performansıyla insanları haksız çıkartmak istediğini gösteriyordu.
Genç oyuncunun draft gecesi salondan eli boş ayrılması G-League kariyeri veya Avrupa seçeneklerini gündeme getiriyordu. Ama biraz sabredip çalışmaya devam ettikten sonra aradığı kontratı buldu. New York Knicks, Baker’la sözleşme imzaladıklarını açıklamıştı.
Baker’ın Knicks forması giydiği dönemde takımın fitness koçlarından olan Roger Hinds, “Baker takımımıza katıldıktan sonra bazı taraftarlar onu çiftçi olarak nitelendiriyordu. Bazıları ise onun yeteneğini küçümsüyorlardı. Ancak bence kolej kariyerinde sergilediği saf skorerlik göz ardı ediliyor. O, değerli bir oyuncu.” diyor.
Sonrası malum; Madison Square Garden’da geçen şaşalı günler, Washington Wizards’taki bir yıllık tecrübe ve şimdi de Avrupa’nın dev kulüplerinden olan CSKA Moskova’yla birlikte yeni bir sayfa...
Kendisiyle yaptığım sohbet ise önce ailenin spor bağlarıyla açılıyor, sonrasında şu sıralar eleştiri oklarının hedefinde olan James Dolan hakkında pek duymadığımız detaylara iniyor, son olarak da aşçılık tutkusuyla kapanıyor.
Nasılsın? Nasıl hissediyorsun?
İyiyim. Umarım sen de iyisindir. Şaka yapıyorum, omzumdaki problem biraz ağrı veriyor onun dışında sorunum yok. Tabii umarım sen gerçekten iyisindir. Oyuna tutkuyla bağlı olmanız veya her gün çalışmanız sizi iyi bir basketbol oyuncusu yapmak için yeterli değil. Yeteneğinizi ve tutkunuzu iyi bir şekilde kullanabilmeniz için sağlığınızın sizi yarı yolda bırakmaması gerekiyor. Ama dediğim gibi şu an iyiyim. Uçak yolculuğu biraz yorucuydu ve trafik büyük bir sorun. İdmanımızı yaptıktan sonra dinlenip maça (Anadolu Efes ile geçtiğimiz cuma günü oynadıkları maç) konsantre olacağım.
Basketbol oynamaya nasıl başladın? Yani basketbolla nasıl tanıştın?
Ben doğmadan önce hem annem hem de babam antrenörlük yapıyormuş. Annem basketbol ve beyzbol, babam softbol antrenörüymüş. Yani spora tamamen bağlı bir ailede yetiştim. İlk başlarda futbol ilgimi çekmişti ama dört yaşındayken başladığım basketbolu çok daha fazla sevdim. Bu spora olan tutkum her geçen güç biraz daha arttı. Annem ve babamı rol model almam disiplin kazanman için önemliydi. Tabii televizyonda Kobe Bryant gibi bir süper yıldızı izlemem de önemliydi. Ancak hak ettiği değeri fazla görmediğini düşündüğüm (underrated) Kirk Hinrich, basketbola olan bakışımı değiştirdi.
Kobe, Kirk ve diğerleri… Mesela jübile yapmasına ve başka ülkede yaşamasına rağmen bugün şu anda senin üzerinde bile Kobe Bryant’ın kapüşonlusu var. ABD’de yaşayan ve basketbol tutkunu olan küçük bir çocuk için o ve onun gibi figürlerin önemi çok daha önemli. Özellikle meslek anlamında.
Wichita State’teki dört yıllık kolej kariyerinin ardından NBA’e adım attın. ABD’deki kolej dönemlerinin genç oyunculara etkisi hakkında neler düşünüyorsun?
Genel bir cevap vermem gerekirse bence genç bir basketbol oyuncusu için en iyi program. Şu sıralar çoğu kişi NCAA’in önemini ve değerini kaybetmeye başladığını söylüyor ama bence öyle değil. Basketbolunuzu geliştirip yüzlerce teknik detay öğrenirken saha dışındaki hayatınız, fiziksel gelişiminiz ve insanlarla olan ilişkiniz de gelişiyor.
Bence eğitime büyük önem vermeleri orayı özel kılıyor. Yani belirli bir basketbol seviyesine çıkmak istiyorsanız öncelikle derslerinizi tamamlamalı, istenilen ortalamayı yakalamalı ve okuldakilerle iyi geçinmelisiniz. Eğer kolej kariyerinizi ciddiye alırsanız sizi harika bir basketbol kariyeri bekliyor.
Draft edilmediğin zaman ne hissetmiştin?
Berbattı, gerçekten berbattı. Ama ailemin desteği ve menajerimin bana olan inancı, kısa sürede toparlanmamı sağladı. Yaz boyunca sürekli olarak menajerimle konuşuyordum. Bir şeyler olması için çabalıyorduk.
Ve Madison Square Garden… Draft edilmeyip serbest oyuncu konumuna geçmiştin. Sonrasında ise New York Knicks’le anlaştın. Peki, o kontratı imzaladıktan sonra ne hissetmiştin?
Dostum, oranın ismini duyduğumda bile heyecanlanıyorum. MSG… Dediğim gibi draft edilmedikten sonra biraz kötü hissetmiştim fakat menajerimin yoğun çabası ve benim çalışmalarım yeni sezon öncesi olumlu sonuç verdi. Knicks yetkilileriyle ilk görüşmemizde iyi bir sinyal alamamıştım. Benimle imzalayacaklarını düşünmemiştim. Fakat birkaç gün sonra menajerimi aradılar ve sözleşmeyi teklif ettiler. Önerdikleri para o döneme göre düşüktü ama dediğim gibi tek isteğim NBA’de oynamaktı. Ayrıca takımdakilerin bana karşı olan ilgilerinden dolayı mutlu olmuştum.
Orada Kristaps Porzingis, Derrick Rose ve Carmelo Anthony gibi süper yıldızlarla takım arkadaşıydın. Onlardan neler öğrendin?
Onlar süper yıldızlar... Bir önceki yıl Porzingis’in eleştirildiğini hatırlıyorum ama çaylak yılındaki performansı herkesi şaşırtmıştı. Şu an geldiği nokta inanılmaz. D-Rose ile Melo ise kendilerini kanıtlayan, süper yıldız seviyesine ulaşan ve başarılar kazanan oyuncular. Düşünsene maça giriyorsun Rose’un guard’lığında kat yapıp Melo’dan pas alıyorsun.
Onlarla ikili oyuna girmek, saha dışında konuşmak ve beraber vakit geçirmek size çok şey katıyor. Ancak Melo, Rose ve diğer yıldızlar tıpkı bizim gibi yiyor, nefes alıyor, geziyor ve konuşuyorlar. Yani onlar, kendilerini fildişi kulelerde görmüyorlar. Elbette egoları var fakat bunu kullanırken karşısındaki kırmamaya dikkat ediyorlar.
Bildiğin gibi Knicks, geçtiğimiz haftalarda Koç David Fizdale’le yolları ayırdı. İdari ekip ve yönetim kötü gidişatın sorumlusu olarak gösteriliyor. Takımın şu anki durumu hakkında yorumların ne? Ayrıca James Dolan’ın yönetimini hakkına ne demek istersin?
Rusya ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki saat farkından dolayı çoğu maçı canlı izleyemiyorum. Fakat hem özetlerden hem de tekrarlardan izlediğim kadarıyla takımın yeni yapılanma süreci, sahaya düzensiz bir sistemin yansımasına neden oluyor. Bu gayet doğal.
James Dolan, gerçekten de iyi bir yönetici ve insan. Bunu çoğu kişinin aksine olumlu anlamda söylüyorum. Eğer sezon içinde özel hayatınızda berbat bir dönem yaşıyorsanız sizinle birkaç saat oturur ve çözüm yolları arar. Soyunma odasında bir sorununuz varsa bunu objektif ve hızlı bir şekilde çözüyor. Takımın size sunduğu ve vadettiği fırsatları beklediğiniz gibi kullanamıyorsanız önce o fırsatları kullanmanızı sağlıyor. Ardından hayatı telafi etmek için uğraşıyor. Göründüğünden çok farklı bir kişiliği ve yönetim felsefesi var. Başarıya ulaşmak için her gün çalışmaktan vazgeçmiyor.
Yaz arasında CSKA Moskova’yla anlaşarak Avrupa’ya geldin. Bu kararı nasıl verdin?
Draft zamanında olduğu gibi bütün sistem aynıydı. Menajerim her gün bir şeyler bulmaya, ben ise kendimi geliştirmeye ve inancımı korumaya çalışıyordum. Hayatımda yeni bir sayfa açıp basketbol perspektifimi genişletmek için Avrupa’da oynamamın iyi olacağını düşündüm. CSKA Moskova’nın benimle ilgilendiğini duyduktan sonra önce menajerimle konuştum. Ardından Dimitris Itoudis ve Kyle Hines’la görüştüm. Moskova, kültür, gelenekler ve CSKA’nın hedefleri hakkında konuştuk. Tabii son kararı ailem ve menajerimle konuştuktan sonra karar verdim.
Dimitris Itoudis’in basketbol felsefesi hakkında düşüncelerin neler?
İnanılmaz, gerçekten inanılmaz. Basketbol hakkında bu kadar bilgili olan bir antrenörle çalışmak zevk verici. Itoudis’in dâhice kurgulanmış setleri ve antrenman yöntemleri var. Saha dışında ise sizi daima motive eden ve gelişiminizi destekleyen bir karaktere sahip. Onunla istediğiniz bir konu hakkında istediğiniz zaman konuşabilirsiniz. Sizi iyi bir şekilde dinler, cevap verir ve süreci takip eder.
Basketboldan uzaklaşmak, yani biraz kafanı temizleyip dinlenmek istediğin zaman nelerle ilgileniyorsun?
Sanırım bu, cevap vermekten en fazla zevk aldığım sorulardan birisi olacak. Ben yemek yemeyi sanat olarak gören bir insanım. Bu nedenle aşçılığa büyük bir tutkum var. Çorba, spagetti, köfte, tavuk, lazanya, taco, pasta… Aşçılığa bayılıyorum. Basketboldan uzaklaşmak ve mental açıdan toparlanmak için ideal bir etkinlik. Tabii ailemle zaman geçirmekten de keyif alıyorum.
Peki, en sevdiğin yemek ne?
Çorba ve spagetti. Basit şeyleri harika yapabilmek bence çok daha zor. Her ikisini hem yapmayı hem de tüketmeyi seviyorum.
NBA tarihindeki en iyi ilk beşini paylaşır mısın?
İşte bu çok zor. Tempo arttığı ve setler kısalara uygun hâle geldiği için dört numarada kısa forvetlerin oynayabilmesi işleri değiştirdi.
Stephen Curry, Michael Jordan, Larry Bird, LeBron James/ Kevin Durant, Shaq O’Neal.
Son olarak, kariyerinde unutamadığın an hangisi?
NBA’deki ilk maçım. Cleveland Cavaliers deplasmanındaydık. Koç, beni oyuna almak için yanına çağırdı. Parkeye adımımı attım. D-Rose’la harika bir set organize ediyorduk. Karşımızda LeBron James ve Kyrie Irving gibi iki süper yıldız vardı. O saniyeleri asla unutamıyorum.
Son Dakika › Spor › Özel röportaj | Ron Baker - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?