Beyazgül: Haliliye'siz Haliliye Olmaz!

Şanlıurfa'da Yüksek Mimar M. Uğur Beyazgül, Haliliye Belediyesi'nin açıkladığı logo şartlarını eleştirerek, "Haliliye'siz Haliliye olur mu?" sorusunu sorduktan sonra logoya başvuracak yarışmacıların sınırlandırılmaması gerektiğini, logonun içerisinde mutlaka Hz. İbrahim Halil Peygamber ile ilgili de bir simge bulunması gerektiğini belirtti

Kültürel Mirası Koruma Derneği Kurucu Başkanı Yüksek Mimar Uğur Beyazgül, Haliliye Belediyesi'nin başlattığı logo yarışmasına yönelik eleştirilerini yaptığı yazılı bir basın açıklaması ile dile getirdi. Logo şartnamesinde Göbeklitepe, su-tünel-kanal, buğday, pamuk, Arap atı ile taş süslemede ve kilim süslemede yer alan öğelerin yer aldığı figürlerin bulunduğunu ancak ilçeye ismini veren İbrahim Halil Peygamber veya onun dünyada simge olmuş makamı ile ilgili hiçbir unsurun olmadığını belirtti. Bu durumun önemli bir çelişki olduğunu kaydeden Beyazgül, "Neden istenmiyor? Çünkü; Balıklıgöl, Aynızeliha, Halillürrahman gölü, Dergâh Haliliye sınırları içinde değil de ondan. Haliliye sınırları içinde bulunan unsurlar şöyle sıralanıyor: her yerde olan su tünelleri, daha fazlası Konya'da bulunan buğday daha fazlası Adana'da bulunan pamuk, ismi üzerine Araplarla simgeleşmiş Arap atı, anonim olan, herkesimin sahip çıkacağı kilim işlemeciliği veya motifleri… Ve tüm Urfa'nın ortak simgesi niteliğinde ki Göbeklitepe… Bu öğelerden Haliliye'ye nasıl bir kimlik çıkar ben de merak ediyorum. Göbeklitepe heykelcikleri altında bir Haliliye ismini oldukça ruhsuz bulacağımı da şimdiden söyleyebilirim. Putları yok eden Hz İbrahim ismini, Göbeklitepe tapınağının altına yerleştirmek çelişkili olmaz mı?" dedi.

KOMİTE ÇARESİZ!

Yarışmacıların kısıtlanmaması gerektiğini ifade eden Beyazgül, şunları kaydetti: "Aslında burada hazırlık komitesinin de bir çaresizliği söz konusu; Haliliye'ye ismini veren makamların tamamı, anlamsız siyasi kaygılarla sınırları çizilmiş, Eyyübiye tarafında yer almıştı. Haliliye; ismini aldığı makamdan kopartılmıştı. Ve bu logo çalışması da geçmişte yapılan bu yanlışlığa çok güzel bir ayna tutuyordu. Fakat bu çaresizliği aşmanın en güzel yolu yarışmacıları kısıtlamamak, Haliliye denilince nasıl bir çağrışım altında kaldıklarını özgürce kâğıda dökmelerine imkân vermek olmalıdır. Ayrıca bu logolarda belirlenen öğeler halka sorularak tespit edilmeli ve katılımcılık logodan başlayarak temel bir ilke olarak kabul edilmelidir. İnanıyorum ki böyle bir kısıtlama olmayınca Haliliye'nin ismi ile alakasız bir logo yerine ismi ile özdeşleşmiş ve halk tarafından benimsenmiş bir logo ortaya çıkacaktır. Ve diyorum ki gelin bu çelişkiyi ortadan kaldırmak için ilk adımı logodan başlatalım. Haliliye'siz Haliliye olmaz diyelim ve logonun ana temasını Halillürrahman Gölü veya İbrahim Halil Peygamber üzerine kuralım. Ve itirazlarda şunu söyleyelim: biz Haliliye'ye en iyi ifade edecek simgeyi arıyoruz. Bu simge bizim ismimizi ifade ediyorsa ve Haliliye otobüsleri oraya gidiyor ve Haliliye halkı o simgelerle iç içe yaşıyorsa yapay yasal sınırların hiçbir önemi yoktur. Kaldı ki bu sınırların değişmesi bir yasa önergesinin hükmünde olup, hiç de zor değildir. Sanırım hazırlık komitesine verilen sürelerin de kısıtlı olması onları böyle bir geniş araştırmadan alıkoymuştur. Fakat yeni kurulan belediyelerimizin sağlam temellere oturması için katılımcılık ilkesi azami ölçüde yerine getirmeli, katılımcılık temel ilke haline getirilmelidir. Önemli konuları da halkın görüşüne ve katılımına açık tutmalıdırlar. Halkın benimsemediği hiçbir öğe kalıcı olamaz."
(Kaynak: Gazeteipekyol)