Aylin Nazlıaka: Çocuklarımızın İstismara Uğramadığı, Kadınların Şiddet Görmediği Bir Toplum Yaratmak İstiyoruz - Son Dakika
Güncel

Aylin Nazlıaka: Çocuklarımızın İstismara Uğramadığı, Kadınların Şiddet Görmediği Bir Toplum Yaratmak İstiyoruz

CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızını 6 yaşındayken ‘imam nikahıyla evlendirmesine’ ilişkin, “Burada, örgütlü bir kötülük var. Burada, suçluların gizlenmesi var. Burada, mağdurların devlet korumasından mahrum bırakılması var. İyi ki CHP var. İyi ki muhalefet var. İyi ki yürekli gazeteciler var. Bizler, bu sorunları dile getirmeye devam edeceğiz. Ama artık çocuklarımızın istismara uğramadığı, kadınların şiddet görmediği, bu ülkede yaşayan herkesin tok, herkesin güvende, herkesin özgür ve herkesin şiddetsiz olarak var olabildiği bir toplum yaratmak istiyoruz” dedi.

14.12.2022 16:52  Güncelleme: 01:26

CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, İsmailağa Cemaati'ne bağlı Hiranur Vakfı'nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel'in kızını 6 yaşındayken 'imam nikahıyla evlendirmesine' ilişkin, "Burada, örgütlü bir kötülük var. Burada, suçluların gizlenmesi var. Burada, mağdurların devlet korumasından mahrum bırakılması var. İyi ki CHP var. İyi ki muhalefet var. İyi ki yürekli gazeteciler var. Bizler, bu sorunları dile getirmeye devam edeceğiz. Ama artık çocuklarımızın istismara uğramadığı, kadınların şiddet görmediği, bu ülkede yaşayan herkesin tok, herkesin güvende, herkesin özgür ve herkesin şiddetsiz olarak var olabildiği bir toplum yaratmak istiyoruz" dedi.

Aylin Nazlıaka, bir dizi temasta bulunmak için geldiği Konya'nın Ereğli ilçesinde bugün bir basın toplantısı düzenledi. Nazlıaka, şöyle konuştu:

"Burası, gerçekten Cumhuriyet tarihimizde çok kıymetli bir kentimiz. Sümerbank'tan tutun çeşitli KİT'lere kadar birçok konuda imzasını atmış olan bir kent. Ne yazık ki bu güzel kentimiz hak ettiği gibi yönetilmiyor, hak ettiği değeri görmüyor. Bir tarım kenti olan Ereğli, özellikle süt ve peynir üretiminde öncü kentlerden birisi olan Ereğli, ne yazık ki cezaevleriyle anılır hale geldi. Biz, Ereğli'nin bir il olması için CHP'li tüm milletvekillerinin imzasının olduğu bir kanun teklifi vermiştik. Genel Başkan'ımız da bu yönde birtakım değerlendirmelerde bulunmuş ve özel olarak kanun teklifimizin arkasında duran konuşmalar yapmıştı. Hala aynı noktadayız. 'Ereğli il olmalıdır' diyoruz. Bunu da ilk seçimlerden sonra gerçekleştirecek irade olarak bizler hayata geçireceğiz.

Dün akşam Altılı Masa'nın ortakları ile bir araya geldik. Ereğli'deki temsilcileriyle bir araya geldik. Hem örgütümüz hem de Altılı Masa'nın temsilcileriyle genel olarak ülke gündemini istişare ettik. Buradan şunu özellikle ifade etmek isterim. Altılı Masa olarak, hayata geçirmek istediğimiz birçok projemiz ve politikamız var. Ama öyle görünüyor ki Cumhur İttifakı'nın tek bir projesi var. Onun projesi, bu masayı dağıtmak. Yerelden başlayıp liderler arasındaki ilişkilere kadar bu süreç, son derece güven içerisinde ve sağlam bir şekilde devam ediyor. Aradıklarını bulamayacaklar, o masayı dağıtamayacaklar. Altılı Masa, kararlı adımlarla iktidar yürüyüşünü her geçen gün safları daha da sıklaştırarak devam ettiriyor. Biliyoruz ki ilk seçimlerde de ipi göğüsleyenler bizler olacağız.

"İLK SEÇİMLERDEN SONRA 'AKP Mİ' DEYİP GÜLÜMSEYECEĞİZ"

Ülkemiz birçok sorunla baş başa bırakılmış durumda. Bu noktada CHP'nin gündeme getirdiği konular, iktidar tarafından eğri büğrü de olsa bir şekilde hayata geçirilmeye çalışılıyor. Bunlar içinde emeklilere iki maaş ikramiye verilmesinden tutun temel gıda ürünlerindeki KDV oranının düşürülmesine, taşeron işçiliğiyle mücadeleden tutun elektrik faturalarından TRT payının düşürülmesine, 3600 ek göstergenin eksik gedik de olsa çıkarılmasından tutun EYT konusuna kadar, her birini bizim gündeme getirmemiz, sonrasında iktidarı harekete geçirmiştir. Şimdi iktidar, EYT ile ilgili olarak bir açıklama yaptı. Ancak görüyoruz ki kendi içlerinde yaşadıkları çelişki nedeniyle de bu konuda da geri adım atıyorlar, bir belirsizlik var. Hatta öyle ki dün Maliye Bakanı Nebati'ye EYT sorulduğunda, sanki bu kelimeyi ilk kez duyuyormuş gibi, 'EYT mi' deyip gülümsüyor. Size şunu söyleyeyim; bizler de ilk seçimlerden sonra 'AKP mi' deyip gülümseyeceğiz, 'Nebati mi' deyip gülümseyeceğiz. Hatta belki bundan birkaç yıl sonra AKP diye bir parti kalmadığı için halkımız, 'AKP mi' deyip hatırlayamayıp gülümseyecek. Halkın derdini dert etmeyenler ortada. Halkın derdiyle uğraşanlar, halkın derdini dert edinenler, buna yönelik çözüm önerilerini hazırlayanlar ve o çözüm önerilerini ilk seçimlerden sonra hayata geçirecekler de ortada.

Son günlerde, hepimizin vicdanını sızlatan, hepimizi son derece üzen bir olayın ortaya çıkması söz konusu oldu. Ben, bu noktada, hepimizin yüreğini acıtan bu çocuk istismarı vakasını ortaya çıkarılmasında mücadele eden, bunu gündeme getiren, halkın haber alma özgürlüğüne saygı duyan yürekli gazetecileri kutlamak istiyorum. Onlara teşekkür ediyoruz. Bizler de bunu son derece güçlü bir şekilde dile getirdik. İki gün önce Genel Başkan'ımız ile birlikte Adalet Bakanlığı'nın önüne yürüdük ve orada genel başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu bir açıklama yaptı. Adalet Bakanı'nı göreve davet etti. Çünkü katalog suçlar kapsamında olan ve 67 yıl ceza ile yargılanan bu sapkın zihniyet, yani Kadir İstekli, şu anda elini kolunu sallayarak halkın içerisinde dolaşıyor. Ama bir tweet attığı için ya da hükümeti eleştirdiği için vatandaşlarımız cezaevine konuluyor. Bizler, bu konuda bir an önce tavır alınmasını istedik. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın aklı anca başına geldi. Onlar da tutuklu yargılama talebinde bulundular daha dün. Dün bir değişiklik oldu, 2020 yılında açılmış olan, Adalet Bakanlığı'nın da 30 Kasım 2020'den bu yana bildiği, 4 Aralık 2020'de ŞÖNİM'e teslim edildiği bu kız kardeşimizin davası altı ay sonra gerçekleştirilecekti. Bakın, 2020'de açılmış, 2023'te gerçekleştirilecek, bu kadar önemli bir dava. Bizlerin Adalet Bakanlığı'nın önüne gidişinin etkisi olsa gerek, davayı 22 Mayıs'tan ocak ayına çektiler.

"ADALET BAKANLIĞI BU İŞTEN SORUMLUDUR"

Kısacası bizler, 'Hak, hukuk, adalet' diyerek tüm haksızlıkların karşısında durmayı ve adalet yürüyüşümüze devam etmeyi son derece kararlı bir şekilde sürdüreceğiz. Ama artık aydınlık bir Türkiye için ilk seçimlerden sonra ülkeyi yönetenlerin değişmesi gerektiği bir gerçek. Çünkü ülke şu an liyakatle değil sadakatle yönetiliyor. En son yaşadığımız vakada da gördük. Burada en az beş bakanlık, sürecin içerisindedir, süreçten sorumludur. Bir; Adalet Bakanlığı, bu kişiyi tutuklu yargılamamaktadır. O anne-baba, 22'şer yıl hapis cezasıyla yargılanmaktadır. Ama onlar da şu anda elini kolunu sallayarak gezmektedir. Ayrıca dosyanın üstü, bu çocuk 14 yaşındayken savcılığa başvurduğunda kapatılmıştır. Dolayısıyla Adalet Bakanlığı bu işten sorumludur. İki; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı. Derya Yanık da itiraf etti, olayı 2020 yılından beri, olayı demeyeyim, bu vahim vakayı 2020 yılından beri kendisi bildiği halde susmuştur, gereğini yapmamıştır. Daha da fenası, biz bu konuyu gündeme getirdiğimizde, 'Bu, siyasetin konusu değildir' demiştir. Siyasetin, çocuklarımızın hayatından daha önemli nasıl bir konusu olabilir? Ama aynı Derya Yanık, daha önce Adnan Hoca ile fotoğrafları çıkan, kadına yönelik şiddetteki artış için 'Tolere edilebilir oranda artıyor' diyen ve İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasını alkışlayan Derya Yanık'tır. Kadınların can simidi olan İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesine itiraz etmeyen Derya Yanık'tır. 23 Nisan'da onun koltuğuna oturan çocuğun devlet koruması altında olduğunu söyleyerek deşifre eden Derya Yanık'tır. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, bu sürecin birebir sorumlusudur. Gereği yapılmalıdır. Çünkü o çocuk, ŞÖNİM'e gittiğinde zaten bu olayı birebir anlatmıştır. Buna rağmen hiçbir gerekli adım atılmamıştır.

"BÜTÜN RAKAMLARI MAKYAJLAYAN TÜİK'E GÖRE BİLE 2021 YILINDA 9 BİN 190 ÇOCUĞUMUZ ANNE OLMUŞTUR"

Üç; Milli Eğitim Bakanlığı. Milli Eğitim Bakanlığı da sorumludur. Çünkü 4 artı 4 artı 4 sistemine geçtikten sonra kız çocuklarımızın okullaşma oranının ne kadar düştüğü hepinizin malumudur. Hatta 4 artı 4 artı 4 sistemine geçtiğimizdeki dönemin Bakanı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı idi o zaman ismi, o da bu rakamları açıklamış ve adeta itiraf etmişti. Bu sistemle birlikte erken yaşta ve zorla evlilikler artmıştır. Bütün rakamları makyajlayan TÜİK'e göre bile, 2021 yılında 9 bin 190 çocuğumuz anne olmuştur. Çocuk ve anne kelimesi, yan yana gelmemesi gereken iki kelimedir ama çocuk anneler olmuştur. Sırf 2021 yılında. 2001-2021 yılları arasında TÜİK verilerine göre bile 570 bine yakın çocuğumuz anne olmuştur. Yani yarım milyondan fazla çocuk anne olmuştur son 20 yıl içerisinde.

"FOTOROMAN SÜLEYMAN'IN MAFYA LİDERLERİYLE FOTOĞRAF ÇEKTİRMEKTEN BUNA ZAMANI YOKTUR"

Dört; İçişleri Bakanlığı sorumludur. Çünkü İçişleri Bakanlığı, koruma altında olan kadınların katledilmesinden tutun, istismara uğrayan çocukların ne yazık ki bu süreçlerde, istismar edenlerin elini kolunu sallayarak dolaşması noktasında üzerine düşeni yapmamaktadır. Çocukları koruyamamaktadır. Çünkü 'Fotoroman Süleyman'ın' mafya liderleriyle, çete liderleriyle fotoğraf çektirmekten buna zamanı yoktur, bunlara vakit ayıramamaktadır.

Beş; Sağlık Bakanlığı da sorumludur. H.K.G'nin dosyasını, yani altı yaşında evlendirilen bu çocuğumuzun dosyasını incelediğinizde görürsünüz; önce gelinliğe benzer beyaz bir kıyafet giydiriliyor, fotoğrafçıya götürülüyor. Nasıl bir örgütlü kötülüktür ki o fotoğrafçı da o fotoğrafı çekiyor. Çekerken hiç mi demiyor, 'Bu çocuğa bu kıyafeti niye giydirdiniz, çocuktan gelin olur mu' diyemiyor. Bu çocuk sonra, o adamla, Kadir İstekli ile adeta karı-koca hayatı yaşattırılma cehennemine mahkum ediliyor. 13 yaşında nişanlandırılıyor, 14 yaşında düğün yapılıyor.  Birkaç ay sonra çocuk, hastalanınca annesiyle birlikte doktora gidiyor ve doktor durumu tespit ediyor, polise bildiriyor. Polis derhal bir dosya açıyor, savcılığa bildiriliyor. Burada yine Adalet Bakanlığı devreye giriyor. Çünkü Adalet Bakanlığı'nın bu savcıyla ilgili olarak da gerekli süreci yürütmesi lazım.

"İYİ Kİ CHP VAR. İYİ Kİ MUHALEFET VAR. İYİ Kİ YÜREKLİ GAZETECİLER VAR"

Yapılması gereken ilk şey, çocuğun nüfus belgesini istemek olurken onlar kemik yaşının tespitini istiyorlar. Kemik yaşı tespitine 21 yaşındaki bir kadın giriyor. Doktor şunu yapıyor; 14 yaşında bir çocuk geliyor, 17 yaşında olduğu iddia ediliyor, kemik taramasında 21 yaşında görünüyor. Doktor 14 yaşındaki bu çocuk için '21 yaşındadır' diye bir rapor hazırladığı için davanın üzeri takipsizlik kararıyla kapatılıyor. Kısacası burada, örgütlü bir kötülük var. Burada, suçluların gizlenmesi var. Burada, mağdurların devlet korumasından mahrum bırakılması var. İyi ki CHP var. İyi ki muhalefet var. İyi ki yürekli gazeteciler var. Bizler, bu sorunları dile getirmeye devam edeceğiz. Ama artık çocuklarımızın istismara uğramadığı, kadınların şiddet görmediği, bu ülkede yaşayan herkesin tok, herkesin güvende, herkesin özgür ve herkesin şiddetsiz olarak var olabildiği bir toplum yaratmak istiyoruz. İşte bunun için de 'Geliyor gelmekte olan' diyoruz."

Aylin Nazlıaka: Çocuklarımızın İstismara Uğramadığı, Kadınların Şiddet Görmediği Bir Toplum Yaratmak İstiyoruz
Kaynak: ANKA

Son Dakika Güncel Aylin Nazlıaka: Çocuklarımızın İstismara Uğramadığı, Kadınların Şiddet Görmediği Bir Toplum Yaratmak İstiyoruz - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement