Cumhurbaşkanı Erdoğan: Provokasyon Varsa Bu Devletin Değil, Terör Örgütünün Güdümündeki Partinin... - Son Dakika
Güncel

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Provokasyon Varsa Bu Devletin Değil, Terör Örgütünün Güdümündeki Partinin...

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Provokasyon Varsa Bu Devletin Değil, Terör Örgütünün Güdümündeki Partinin...

"çözüm SÜRECİ ASKERİ ZORUNLULUĞUN DEĞİL, SİYASİ KARARIN NETİCESİ OLARAK BAŞLATILMIŞTIR" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi ve beraberindeki heyeti kabul etti.

14.04.2015 17:28

"çözüm SÜRECİ ASKERİ ZORUNLULUĞUN DEĞİL, SİYASİ KARARIN NETİCESİ OLARAK BAŞLATILMIŞTIR"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi ve beraberindeki heyeti kabul etti. Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ile Türkiye İhracatçılar Meclisi üyelerini ağırladığı programda hitap eden Erdoğan, çözüm sürecine ilişkin olarak " Ağrı'da yaşanan hadisenin devletin çözüm süreci konusundaki duruşuyla kesinlikle ilgisi yok. Bu olay bölücü terör örgütünün ve onunla aynı çizgideki siyasi partinin samimiyetsizliğinin bir defa daha ispatı mahiyetindedir. Bunu söz konusu siyasi partinin eş genel başkanının ve diğer yetkilerinin ifadelerinde açıkça görmek mümkün. Neymiş efendim, bölücü örgüt mensupları da bu etkinliklere katılma hakkına sahipmiş. Siz kendinizi ne sanıyorsunuz? Çözüm süreci askeri bir zorunluluğun değil, siyasi bir kararın neticesi olarak başlatılmıştır. Hiçkimse yanlış değerlendirmesin. Devlet gücünü yitirmedi. Sadece bizim milletimizle vardığımız mutabakat neticesi yöntem değiştirdi" dedi.

"YAV SİZ KENDİNİZİ NE SANIYORSUNUZ?"

Çözüm sürecine değindiği konuşmasında Erdoğan, devletin gücünü yitirmediğini belirterek "Çözüm süreci ülkemizin ve milletimizin geleceği bakımından hayati öneme sahiptir. Bu sürecin başladığı günden beri Kandil'de yuvalanan bölücü örgüt elebaşlarının ve onların güdümündeki siyasi partinin güven vermeyen samimiyetsiz bir tavrı içinde olduklarını biliyoruz. Sürecin en ciddi sorunu hep bu bakımdan görüşme noktasındaki sıkıntılar olmuştur. Bizler bugüne kadar hep acaba bu işi nasıl çözeriz, bir demokratik açılım dedik. Arkasından milli kardeşlik ve beraberlik projesi dedik. Onun arkasından da çözüm süreci dedik. Bu adımları atarken parlamentodaki temsilcileriyle arkadaşlarımızın zaman zaman görüşmeleri oldu. Bunların hiçbirinde maalesef verilen sözler yerine getirilmedi. Biz ülkemizin ve milletimizin selameti için bu süreci ne kadar hassasiyetle yaklaştıysak diğerleri de o derece önemsiz, sinsi bir tavır ortaya koydular. Biz asıl büyük mutabakatı Türk'üyle, Kürt'üyle, Laz'ıyla tüm milletimizle yaptığımız için çözüm sürecini bugünlere getirebildik. Eğer iş bunlara kalsa şu anda ortada çözüm süreci falan olmazdı. Ağrı'da yaşanan hadisenin devletin çözüm süreci konusundaki duruşuyla kesinlikle ilgisi yok. Bu olay bölücü terör örgütünün ve onunla aynı çizgideki siyasi partinin samimiyetsizliğinin bir defa daha ispatı mahiyetindedir. Bunu söz konusu siyasi partinin eş genel başkanının ve diğer yetkilerinin ifadelerinde açıkça görmek mümkün. Neymiş efendim, bölücü örgüt mensupları da bu etkinliklere katılma hakkına sahipmiş. Yav siz kendinizi ne sanıyorsunuz? Çözüm süreci askeri bir zorunluluğun değil, siyasi bir kararın neticesi olarak başlatılmıştır. Hiçkimse yanlış değerlendirmesin. Devlet gücünü yitirmedi. Sadece bizim milletimizle vardığımız mutabakat neticesi yöntem değiştirdi" diye konuştu.

"BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜNE DESTEK VERENLER, SİLAHI TUTANLAR TARAFINDAN İMHA OLMAYA YAKLAŞTIKLARINI BİLMELİDİRLER"

Çözüm sürecine ilişkin olarak silahların toprağa gömülmesi gerektiğine dikkat çeken Erdoğan, "Devletin güvenlik kuvvetleri dışında elinde silahı olan herkes bu ülkenin ve bu milletin düşmanıdır. Bu silah ister Ağrı'da olsun isterse İstanbul'da Okmeydanı'nda hiç fark etmez çünkü silahın olduğu yerde kan vardır, ölüm vardır, tehdit vardır, baskı vardır. Bu silahların namluları devletin güvenlik güçlerine değil bizzat millete çevrilidir. Milletten demokrasi yoluyla alamadığı gücü silahla elde etmeye çalışanlar zavallılardır, korkaklardır. Hem silaha, şiddete, baskıya karşı samimi bir tavır ortaya koymayıp hem de dmeokrasiden söz eden açık söylüyorum yalancıdır, iki yüzlüdür, riyakardır. Biz çözüm sürecini kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz. Bu bizim milletimize sözümüz. Biz sözümüzden dönmeyiz. Ama milletin huzuruna güvenliğine, geleceğine kast eden hiçbir saldıyı cevapsız bırakmayız. Çözüm sürecinin sağlıklı şekilde devam etmesinin şartı silahların ebediyen terk edilmesidir. Silahların yurt dışına çıkarılması saklanmasından söz etmiyorum. İrlanda'da nasıl yapıldıysa toprağa gömülecek üzerine beton dökülecek ben ondan bahsediyorum. Bu yapılmadığı sürece karşı taraf sözünde durmamış olacaktır. Siyasetle silah, ateşle su gibidir. Birlikte olamazlar. Eninde sonunda biri diğerini imha eder. Silahlı bölücü terör örgütüne destek vererek kendi meşruiyetlerini zayıflatanlar bizzat o silahı tutanlar tarafından imha olmaya her geçen gün yaklaştıklarını bilmelidirler. Maalesef karşımızda çözüm sürecinde elde edilen bunca kazanımı siyaset yoluyla, demokrasi yoluyla mücadele etme cesareti bulamadığı için silaha şiddete kana feda eden aciz bir anlayış var" ifadelerini kullandı.

"PAPA'YI KINIYORUM VE UYARMAK İSTİYORUM"

Papa Francesco'nun 1915 olaylarını anmak için Vatikan'da düzenlediği ayinde sözde Ermeni soykırımıyla ilgili sözlerini eleştiren Erdoğan, "Papa'nın Ermenilerin yüz yıl önce Müslümanlar başta olmak üzere, coğrafyamızdaki herkesle birlikte yaşadıkları acıları soykırım olarak nitelemesinden fevkalade üzüntü duyduğumu ifade etmek isterim. Malum kısa süre önce Ankara'ya ziyareti olmuştu. Görüşmelerimizde, ben farklı bir siyasetçi görmüştüm. Din adamı demiyorum, siyasetçi görmüştüm. Fakat bu açıklamalardan sonra, gerek siyasi kimliğindeki farklılık, gerekse din adamlığındaki farklılığı ben tamamıyla ne yazık ki çok çok farklı bir zihniyetin, tarihten bu yana, milyonlarca insanın kıyımına yol açan anlayışın yeniden tezahürü olarak gördüm. Tarihi olayların kendi mecrasından çıkartılıp ülkemiz aleyhine bir kampanya amacı haline getirilmesine izin vermeyeceğimizi belirtmek istiyorum. Bir İtalyan AB temsilcisi gayet güzel bir açıklama yaptı 'Biz Ermeni meselesiyle ilgilenmeyiz' dedi. Biz Türkiye'nin her alandaki mevcut çıkışını izliyoruz, biz buna bakarız dedi. Tıpkı Kafkasya'da Çerkezlerin, Kırım'da Tatarların, yaşadığı trajedilere acılara yüreğimizin yandığı gibi, Ermenilerin maruz kaldıkları sıkıntıları biliyor ve üzülüyoruz. Geçen 23 Nisan'da yaptığım açıklamayı hepsi biliyor. Biz aynı yerdeyiz. Bu açıklamayı yaparken ben orada bir paragraf daha koymuştum. Ermeniler ülkemizde ölürken, yine aynı şekilde Ermeniler tarafından, farklı ülke mensupları tarafından Osmanlı'nın evlatları şehit edildi, bunları da ben orada kayda girmiştim. Biz asla acılar üzerinden siyasi rant elde etmenin çabası içinde değiliz. Bugün Ermeni meselesini tartışmak istiyorsak, hadiseyi gerçek boyutlarıyla ortaya koymamız lazım. Bu da tarihçilerin işidir. Bırakalım tarihçiler tartışsın. Biz bütün arşivlerimizi açıyoruz. Varsa Ermenistan da arşivlerini açsın, belgelerini ortaya koysun. Biz silahlı kuvvetlerimizin arşivlerini de açmaya hazırız. Ama bunlara yanaşmayacaksınız, sadece siyasi lobilerle, oralardaki maalesef Ermeni Diasporası çok çirkin ilişkilerle meydana getirmiş olduğu ilişkilerle Türkiye aleyhine netice almaya çalışacaksınız. Tarihçinin işini siyasetçiler, din adamları aldığı zaman oradan hakikat değil hezeyan çıkar. Ben tekrar ortak komisyon çağrısını yineliyor, arşivlerimizi sonuna kadar açmaya açık olduğumuzu vurgulamak istiyorum. Sayın Papa'yı da bu tür yanlışlara herhalde bir daha düşmez diye kınıyorum ve uyarmak istiyorum" şeklinde konuştu.

Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel Cumhurbaşkanı Erdoğan: Provokasyon Varsa Bu Devletin Değil, Terör Örgütünün Güdümündeki Partinin... - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement