6. Boğaziçi Zirvesi - Son Dakika
Ekonomi

6. Boğaziçi Zirvesi

Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, "Suriye'deki durum giderek insani sorun olmanın ötesinde kalkınma sorununa dönüşüyor" dedi.

09.12.2015 13:39

Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, " Suriye'deki durum giderek insani sorun olmanın ötesinde kalkınma sorununa dönüşüyor" dedi.

Bakan Yılmaz, Uluslararası İşbirliği Platformu (UİP) tarafından Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ev sahipliğinde "Daha Az Yoksulluk, Daha Fazla Refah" temasıyla düzenlenen 6. Boğaziçi Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, kalkınmanın temel amacının insan olduğunu, daha nitelikli bir kalkınma oluşturmak için en önemli aracın da yine insan olduğunu söyledi.

Birleşmiş Milletler'in (BM) 2000 yılında bütün dünya için ortaya koyduğu Bin Yıl Kalkınma Hedefleri doğrultusunda önemli ilerlemeler kaydedilmesine rağmen henüz arzu edilen seviyeye ulaşılmadığına dikkati çeken Yılmaz, "Dünya genelinde hala 800 milyonun üzerinde insan aşırı yoksullukla mücadele ediyor. Okul çağındaki yaklaşık 60 milyon kız çocuğu temel eğitime erişemiyor. 6 milyon çocuk 5 yaşına gelmeden hayatını kaybediyor. Kadınların özellikle iş gücü piyasasında karşılaştıkları ayırımcılık sürüyor. Üstelik bu olumsuzluklar ağırlıklı olarak bazı bölge ve ülkelerde yoğunlaşıyor" diye konuştu.

Yılmaz, küresel kalkınma yönünde kat edilmesi gerekenlerin 2030 perspektifiyle Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerini gündeme getirdiğini dile getirdi.

'Bin Yıl Kalkınma Hedefleri' daha çok gelişmekte olan dünyayı ilgilendirirken, 'Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'nin gelişmiş ülkeleri de kapsadığını belirten Yılmaz, daha bütüncül ve entegre olan bu çerçevenin gelecek dönemde kalkınma tartışmalarının ana eksenini oluşturması gerektiğini söyledi.

Yılmaz, ülkeler ve küresel düzeyde sürdürülebilir kalkınmanın ekonomik gelişme, sosyal adalet, çevresel boyut ve iyi yönetişim sütunları üzerine yükselmesi gerektiğine dikkati çekti.

"11. Kalkınma Planı'nı daha uzun vadeli perspektif çerçevesinde yapacağız"

Türkiye'nin bu kalkınma hedeflerini benimsediğini ve sistemli bir şekilde politikalarına entegre ettiğini anlatan Yılmaz, şunları kaydetti:

"En son 2018 yılına kadar geçerli olacak 10. Kalkınma Planımızı hazırladık. Bu planı hazırlarken 'Bin Yıl Kalkınma Hedefleri' ve 'Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'ni dikkate aldık. Aynı zamanda Türkiye uzun vadeli bir perspektife de sahip. 2023 vizyonumuz da sürdürülebilir kalkınma perspektifiyle uyumlu.

Ancak 2023 de artık bizim için yakın bir hedefe dönüşmeye başladı. Kalkınma Bakanlığı olarak bu ara daha uzun bir perspektif üzerinde de düşünüyoruz. Bu 2030 ya da 2035 olabilir. Yeni hazırlayacağımız 11. Kalkınma Planı'nı daha uzun vadeli bir perspektif çerçevesinde yapacağız. 2016 yılında dünyadaki uzun vadeli gelişmelere de bakarak Türkiye için yeni bir perspektif oluşturma yönünde çalışmalar yapacağız."

Bakan Yılmaz, Türkiye'nin bu konuda geçmiş performansının hiç de fena olmadığına değinerek, "1 doların altında nüfusumuz yok. 2006 yılında bunu sıfıra düşürdük. 2 doların altında da sıfır civarında bir nüfus söz konusu. Kişi başı günlük harcaması, cari satın alma gücü paritesine göre 4,3 doların altında kalan nüfus 2002 yılında yüzde 30,3 iken, 2014 yılında yüzde 1,62'ye geriledi. 10. Kalkınma Planı'nda 2018 itibarıyla bunu yüzde 1'in altına düşürmeyi hedefledik.

2023 perspektifinde ise artık mutlak yoksulluğu sıfırlamayı hedefliyoruz. Bundan sonra Türkiye de gelişmiş ülkeler gibi artık sadece göreli yoksullukla uğraşacak. Mutlak yoksulluk meselesini gündemimizden tamamen çıkarmak niyetindeyiz" değerlendirmesinde bulundu.

Yılmaz, 2006 yılında yüzde 25,4 düzeyinde olan medyan gelirin yüzde 60'ı baz alındığındaki göreli yoksulluk oranının 2014 yılında 21,8'e gerilediğini belirterek, 2018 yılında ise bunu yüzde 19 seviyesine düşürmeyi hedeflediklerini söyledi.

Bakan Yılmaz, Türkiye'de yoksulluğun azaltılmasındaki  çarpıcı iyileşmede, makro ekonomik istikrarla sağlanan büyümenin sosyal refaha dönüşmesinin, uyguladıkları sektörel politikalar ile  çözülemeyen noktalarda uygulanan sosyal yardımların etkili olduğunu söyledi.

"Hedefimiz en yüksek insani gelişmişliğe ulaşmak"

Ekonomik politikaların sosyal politikalarla eş güdümlü uygulanması sonucunda Türkiye'nin gelir yoksulluğunun yanı sıra, eğitim ve sağlık boyutlarını da dikkate alan İnsani Gelişme Endeksi'nde de oldukça önemli ilerlemeler sağladığını anlatan Yılmaz, bu endekste 2008 yılında 175 ülke arasında 85. sırada olan Türkiye'nin 2013 yılında ülke sayısındaki artışa rağmen 16 kademe yükselerek 187 ülke arasında 69. sırada yer aldığını kaydetti.

Türkiye'nin şu anda yüksek insani gelişmişlik kategorisinde bulunduğunu belirten Yılmaz, en yüksek insani gelişmişliğe ulaşmayı hedeflediklerini ifade etti.

Yılmaz, son 10 yılda gelir dağılımında da önemli düzeyde iyileşme sağlandığına işaret ederek, gelir dağılımını ölçen Gini Katsayısı'nın Türkiye'de 2006 yılında 0,40 civarındayken, 2014 yılında 0,38'in altına düştüğünü dile getirdi.

Türkiye'nin ekonomisini büyütürken eş zamanlı olarak sosyal dengeleri iyileştirebilen ender ülkelerden  olduğunu vurgulayan Yılmaz, kapsayıcı büyümenin bundan sonra da bütün politikalarda çok önemli bir hedef olacağını söyledi.

'Bin Yıl Kalkınma Hedefleri'nde de Türkiye'nin önemli ilerlemeler kaydettiğine değinen Yılmaz, "Net okullaşma oranı ilköğretimde yüzde 100'e ulaşırken, cinsiyet oranı da kız çocukları lehine gelişti. Ayrıca  anne ve çocuk ölümlerinde hızlı düşüş sağlandı" dedi.

"Acil insani yardım bakış açısından kalkınma desteği bakış açısına geçilmeli"

Yılmaz, Türkiye'nin kalkınma yardımları anlamında dünyada öne çıkan ülkelerin başında geldiğini söyledi.

Bazı gelişmiş ülkeler yardım anlamında uluslararası taahhütlerini yerine getiremezken, Türkiye'nin dünyaya destek anlamında çok önemli bir yere geldiğini ifade eden Yılmaz, Türkiye'nin kalkınma yardımlarının 2002 yılında 85 milyon dolar iken, 2013 yılında bu rakamın 3,3 milyar dolar düzeyinde ulaştığı bilgisini verdi.

Suriye'de büyük bir dramın yaşandığını dile getiren Yılmaz, "Komşu ülkelere zalim bir rejimden canını kurtarmak için göç etmiş milyonlarca misafirlerimiz var. Diğer yandan Suriye içinde en az 7-8 milyon insan yerinden edilmiş. Bu problemle ilgili en büyük yükü omuzlayan ülkelerin başında Türkiye geliyor. İnsani sorumluluğumuzu yerine getiriyoruz. Bir noktanın altını çizmek istiyorum. Suriye'deki bu durum giderek insani sorun olmanın ötesinde kalkınma sorununa dönüşüyor" diye konuştu.

Sadece Türkiye'de doğan Suriyeli çocuk sayısının 40 bini aştığını ifade eden Yılmaz, bir taraftan yeni nesillerin eğitim ve sağlık ihtiyacı, diğer taraftan çalışma hayatı ile ilgili meselelerin acil insani yardım bakış açısından kalkınma desteği bakış açısına geçmesi gerektiğini gösterdiğine dikkati çekti.

Bu uzun vadeli bakış açısının uluslararası kurumlarla birlikte çalışılması gerektiğini vurgulayan Yılmaz, bu anlamda Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın (UNDP) çalışmalar yaptığını söyledi.

Diğer uluslararası kurumların da bu bakış açısı ile konuya yaklaşması gerektiğine işaret eden Yılmaz  konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Olayın özü aslında siyasi. Biz ne yaparsak yapalım oradaki siyasi sorun çözülmedikçe maalesef insani ve kalkınmaya ilişkin problemler de devam edecek. Daha geniş bir perspektiften bu konuları ele almalıyız. Buradan zengin ve gelişmiş ülkelere çağrıda bulunmamız gerekiyor. İnsanların bu konuda daha fazla destek sunması lazım. Bu tür insani sorunlar sadece bir komşu ülkenin değil bütün dünyanın meselesidir. Bir dayanışma sergilenmesi gerek."

"Türkiye'nin önündeki 4 yıl fırsat penceresi olacak"

Türkiye'nin 1 Kasım seçimleriyle yeni bir döneme girdiğini belirten Yılmaz, şu anda mecliste oy veren insanların yüzde 97,5'inin temsil edildiğini ve AK Parti'nin tek başına güçlü bir iktidarı olduğunu söyledi.

Siyasette temsil ve istikrar kavramlarının çok önemli olduğunu ifade eden Cevdet Yılmaz, Türkiye'de hem temsilin hem de istikrarın mevcut olduğuna işaret etti.

Bakan Yılmaz, Türkiye'de 2019 yılına kadar seçim yapılmayacağını ve 4 yıllık dönemin ülke için bir fırsat penceresi olacağını vurguladı.

Türkiye'nin bu fırsat penceresini çok iyi değerlendirmesi gerektiğine dikkati çeken Yılmaz, şöyle devam etti:

"Yarın Sayın Başbakanımızın açıklayacağı bir eylem planı var. Bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Türkiye bu dönemi yeni atılımlarla, geçirmelidir. Cesaretle doğru olan işleri uygulamadığınız sürece sonuç almanız mümkün değil. Dünyanın şu anki sorunu doğruları bilmek ya da bilmemek değil, doğru olan politikaları uygulamak ya da uygulamamaktır. Bu eylem planlarıyla kendimizi de bağlayarak, hesap verilebilirliği de sağlayarak uygulamayı çok daha etkin hale getireceğimize yürekten inanıyorum. Bunu yaparken de kamu, özel sektör ve sivil toplum birlikteliğinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Hiç bir şeyi tek başına kamu, özel sektör ya da sivil toplum örgütleri yapamaz. Bu üç sacayağı arasında çok güçlü iş birliği geliştirmemiz gerekiyor. Bu anlamda özel sektörün rolü önemli. Özel sektör gelişmekte olan dünyanın problemlerini çözmedeki dinamiklerden birini oluşturuyor."

Türkiye'nin daha az gelişmiş bölgelerinde özel sektöre önemli görevler düştüğünü ifade eden Yılmaz, bu anlayış içinde özel sektöre yaklaşacaklarını söyledi.

Yılmaz, İstanbul Uluslararası Özel Sektör ve Kalkınma Merkezi'nin (IICPSD) de kalkınma açısından çok önemli olduğunu anlattı.

Konuşmasının ardından Bakan Yılmaz'a TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi tarafından plaket takdim edildi.

Kaynak: AA

Son Dakika Ekonomi 6. Boğaziçi Zirvesi - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement