Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, işveren örgütlerinin muhalefet partilerinin taleplerine yaklaşımına ilişkin, "Hem sonuçlarından olumsuz etkilenecek taraf ol hem de 'nasıl olsa birileri bizim için mücadele ediyor' deyip, sessiz, bir köşede bekle. Bu doğru değil. Bir yol kazası olup da başlarına gelirse o zaman 'yandım Allah' diyecekler ama iş işten geçmiş olacak" dedi.
Babacan, Kanal 7'de yayınlanan İskele Sancak programında gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.
AK Parti iktidarları döneminde pek çok alanda mesafe alındığını anımsatan Babacan, ancak mücadele edilmesi gereken daha çok şey olduğunu söyledi.
Özgürlükler, demokrasinin işleyişi gibi problemlerin kısmen çözüldüğüne değinen Babacan, sivil-asker ilişkilerinin çok daha normal düzleme oturduğunu, imam hatipler, başörtüsü gibi sorunların da çözülmüş gibi göründüğünü dile getirdi. Babacan, "Fakat şunu unutmamak lazım ki bu çözümlerin hiçbirisi kalıcı çözüm olmayabilir. Kazandığımızı zannettiğimiz, 'artık bu problemler geride kaldı' dediğimiz ne var ne yoksa Türkiye'nin bir 'u dönüşü' yapıp sıkıntılı günlere dönme ihtimali her zaman mevcut. Kazandık dediğimiz şeyler belki önemli ama hala mücadele vermemiz gereken çok konu var" diye konuştu.
Siyasi partilerden birinin yüzde 10 barajının sınırında bulunmasının, katılım yüzdesinin ve kararsız seçmenlerin seçim sonuçlarına etki edecek unsurlar olduğunu belirten Babacan, şunları kaydetti:
"Kararsız seçmenlerle ilgili çok daha derin bir analiz lazım. Kararsızların son haftalarda, günlerde, hatta son saatlerde ne yapacağını kestirmek o kadar kolay değil. AK Parti açısından çok çalışılması gereken bir seçim bu. Şimdiye kadar ki seçimlerin en kritiği diyebilirim o açıdan. Çünkü kararsız kitlenin son dakika ne yapacağı çok çok önemli olacak.
Bütün teşkilatlarımıza diyoruz ki 'biz birinci partiyiz, bu seçimi nasılsa garanti alacağız' diye rehavete düşmek yok. Son dakikaya kadar çalışmamız lazım. Şu veya bu sebeple kırgın olan, biraz kafası karışmış olan, farklı duygular içerisinde olan vatandaşlarımız üzerinde özel çaba göstermemiz lazım. Çünkü koalisyon sadece Türkiye için değil, dünyanın her yerinde sıkıntılı oluyor" dedi.
Babacan, bugün için seçim sonuçlarına yönelik koalisyon beklentileri olmadığını söyledi.
"Türkiye'yi Yunanistan'a götürür"
İktidarları döneminde sabit gelirlilerin alım gücünün arttığını ifade eden Babacan, "Ekonomimizin gelişme hızıyla, Türkiye'nin kalkınma hızıyla ve devletin imkanlarıyla beraber mutlaka hem asgari ücretimiz hem de emekli maaşlarımız ilerlemeye, vatandaşlarımızın satın alma gücü artmaya devam edecektir. Aksi halde hayali, gerçekçi olmayan bir politikayla geçici refah oluşur. Ondan sonra gelecek bir ekonomik kriz ya da enflasyon bunların hepsini siler süpürür" diye konuştu.
Ali Babacan, "muhalefetin bu vaatleri Türkiye'yi Yunanistan'a mı götürür" sorusuna, "Kesinlikle. Hayali refah ya da hayal üreten politikalar o ülkeyi bataklığa götürür" yanıtını verdi.
"İşveren örgütlerinden pek ses çıkmıyor"
Muhalefet partilerinin vaatlerine işveren örgütlerinin yaklaşımına yönelik, "bunlar biraz ses versin diyor musunuz" sorusu üzerine Babacan, şunları kaydetti:
"Biz diyoruz da pek ses çıkmıyor. TOBB Başkanımız bunun maliyetinin altından kalkılamaz boyutta olduğunu söyledi. Şimdiye kadar diğerlerinden pek bir şey duymadık açıkçası. Seçim dönemi, siyasi partiler arasında yoğun bir tartışma var. İş dünyamız 'biraz geride duralım, fazla ortalarda olmayalım' gibi bir tutum içerisine girmiş olabilir. İş dünyamızı nasıl olsa yine AK Parti gelir, bu saçmalıkların da hiçbirisi olmaz rahatlığı içerisinde görüyorum ama bu doğru bir yaklaşım değil. Hem sonuçlarından olumsuz etkilenecek taraf ol hem de 'nasıl olsa birileri bizim için mücadele ediyor' deyip, sessiz, bir köşede bekle. Bu doğru değil. Bir yol kazası olup da başlarına gelirse o zaman 'yandım Allah' diyecekler ama iş işten geçmiş olacak. Bunu yaşadılar çünkü daha önce."
"Türkiye batsın, bir dibe vuralım yeter ki bunlardan kurtulalım" diye düşünenler de olabileceğini dile getiren Babacan, "Ama başlarına geldiğinde çok büyük bir pişmanlık olabilir" dedi.
Daha önceki dönemlerde çeşitli taraflar alınabildiğini ifade eden Babacan, "Yeri geldiğinde taraf da olabilen bir iş dünyamız var. Özellikle iş dünyamızın bazı örgütlerinden bahsediyorum. Gerektiğinde gayet güzel ideolojik tutum aldıklarını, siyasi taraf olabildiklerini önceki tecrübelerden biliyoruz. Bugün demokrasi, Avrupa Birliği diyen kurumlarımızın zamanında nasıl demokrasi, özgürlükler karşıtı duruş gösterebildiklerini de biliyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Dış basındaki eleştiriler
Babacan, son dönemde dış basında yer alan Türkiye'ye yönelik eleştirilere ilişkin, Gezi olaylarından önce Türkiye'yi öven yayın organlarında daha sonra tersi bir rüzgar esmeye başladığını söyledi.
Aynı yayın organlarının dönem dönem kendi hükümetlerini de eleştirdiğine işaret eden Babacan, asıl Türkiye'nin kendi içinde neler yaptığının önemli olduğunu belirtti. Babacan, bu tür yayınlardan etkilenmeden, doğru bilinenlerin yapılmaya devam edilmesi gerektiğini kaydetti.
Kriz havası var mı?
"Ekonomide gizli ya da açık kriz havası olup olmadığı" yönündeki soruya karşılık Babacan, dünyada en çok kullanılan 2 büyük para biriminin birbirine karşı şiddetli hareket ettiği bir ortamda bu durumun her ülkeyi etkilediğini dile getirdi. Babacan, şöyle konuştu:
"Kurdaki oynaklık bize de yansıdı. Bizdekine benzer kur hareketleri pek çok gelişmekte olan ülkede yaşandı. Bizde belki biraz daha fazla oldu, o da içimizde yaşanan bazı gelişmelerden dolayı. Vatandaşlarımızın kurdaki oynaklıkla, özellikle dolar kurundaki artışla ekonomideki sıkıntıyı, kriz havasını kafalarında bütünleştirme gibi bir algısı var. Böyle bir şey şart değil. Kur hareketinin sebebi çok önemlidir. Dalgalı kur rejimi uyguluyoruz. Dolayısıyla kurların dalgalanması ekonomik modelimizin zaten bir parçası.
Bizdeki kur hareketleri ağırlıklı olarak dışarıdan gelen dalgalanmadan kaynaklanıyor. Bizde bazen dünyadaki dalgalanmadan biraz şiddetli olabiliyor, bunlar da iç sebeplerden kaynaklanıyor. O sebeplerin önemli bir kısmını geride bıraktık. Son aylardaki kur hareketleri vatandaşlarımızın 'acaba bir risk mi var' algısını açıkçası yükseltti. Siyasi istikrar kuvvetliyse, makro ekonomik istikrarın ana unsurlarını sapasağlam yerinde tutuyorsak Türkiye açısından korkacak bir şey yok."
"Kamu görevinde duygularla yönetim olmaz"
Ali Babacan, görev süresi boyunca bir küskünlüğü olup olmadığı sorusuna, "Kamu görevinde, devlet işinde duygularla yönetim olmaz. Duygular çok ağır basmaya başladığında sonuçlar iyi olmaz. İşin, o günün gereği neyse o yapılır. Bu dönem Türkiye için artıları, eksileri olmuştur ama bilançosu ortaya konulduğunda 12,5 yıllık AK Parti iktidarı Türkiye'nin hemen her alanda ilerlediği bir dönem olmuştur. Bu başarıya bir katkımız varsa, bir tuzumuz varsa, geride bir de hoş seda kalırsa bu bizim için en büyük mutluluktur" yanıtını verdi.
(Bitti)
Son Dakika › Ekonomi › Başbakan Yardımcısı Babacan: (2) - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?