Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarı Mustafa Öztürk, toplumda tüm kesimlerinin iklim değişikliği konusunda farkındalığının artması gerektiğini belirterek, "Ulusal katkımıza göre, 2012-2030 yılları arasında ise 1 milyar 920 milyon ton sera gazı emisyonu önlenmiş olacak. 2030 yılı itibarıyla kişi başı emisyon değerimiz 13,3 tondan, 10,5 ton değerine düşecektir" dedi.
Öztürk, 6. İklim Değişikliği Ulusal Bildirimlerinin Hazırlanması Projesi Kapanış Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı küresel, bölgesel ve yerel ölçekte acil önlemler alınması ve işbirliğinin güçlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'ne 2004, Kyoto Protokolü'ne ise 2009'da taraf olduğunu belirten Öztürk, "İklim değişikliği ile mücadele kapsamında ülkemizin politika ve stratejilerini belirlediği İklim Değişikliği ve Hava Yönetimi Koordinasyon Kurulu kuruldu. Böylelikle, Türkiye iklim değişikliği ile mücadelede yol haritasını belirlemiş oldu" dedi.
Öztürk, Türkiye'nin 2010 yılında ulusal iklim değişikliği stratejisini, 2011 yılında da ulusal iklim değişikliği eylem planını oluşturduğunu hatırlatarak, Türkiye'nin hızla gelişmesine rağmen, sera gazı emisyonlarının 2030 yılında yüzde 21'e kadar azaltılmasının hedeflediğini belirtti.
Bu amaçla çeşitli çalışmalar yapıldığını belirten Öztürk şöyle devam etti:
"Paris İklim Konferansında 2020 yılında yürürlüğe girmesi planlanan ortalama küresel sıcaklık artışının 2 derecenin altında tutulması hedeflenmişti. Bu anlaşma, 12 Aralık 2015 tarihinde ülkemizin de dahil olduğu 195 ülkenin oy birliği ile kabul edilmiştir. Türkiye, 2030 yılına kadar, ekonomi genelinde enerji üretimi, ulaştırma, ormancılık sektörlerinde gerçekleştireceği plan ve politikalar emisyon azalım etkisini ortaya koymaktadır. Ulusal katkımıza göre, 2012-2030 yılları arasında 1 milyar 920 milyon ton sera gazı emisyonu önlenmiş olacaktır. 2030 yılı itibarıyla kişi başı emisyon değerimiz 13,3 tondan, 10,5 ton değerine düşecektir."
Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Mehrali Ecer de ulusal bildirim hazırlanırken üniversite ve kurumlar ile istişare edildiğinin altını çizerek, 1,5 senede ciddi veri toplamaya çalıştıklarını söyledi.
6. Ulusal Bildirimin Türkiye için iklim değişikliğiyle mücadelenin bir yol haritasının sunucu olduğunu vurgulayan Ecer, "Çok kapsamlı bir rapor oldu. İklim değişikliğiyle ilgili projeksiyonlar, sektörel politikalar, bu alanda ne tür eğitim ve bilinçlendirme faaliyetleri yapılması gerekiyor, hepsi bu raporda mevcut" diye konuştu.
Ecer, 2020'de uygulanacak. 26. taraflar konferansına ilişkin ev sahipliği taleplerini BM'ye hem yazılı hem sözlü olarak bildirdiklerini aktararak, "Bu konferansa Antalya'da ev sahipliği yapmayı umuyoruz. 2020, geçen yıl Paris'teki toplantıda varılan anlaşmanın uygulanmaya başlanacağı tarih olmasından dolayı da ayrıca anlamlı. 2020'de önemli kararlar, deklarasyon ve çıktı alınacağına eminiz" değerlendirmesinde bulundu.
"İklim Değişikliği son yıllarda endişe verici"
TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Çelik ise zaman ilerlemesine paralel olarak dünyadaki iklim şartlarının değiştiğine dikkati çekerek, "İnsan faaliyetlerinin iklim değişikliği ile ilişkilerini ortaya koyan bilimsel kanıtların günden güne artması, 1980'li yıllarda kamuoyunun endişelerinin artmasına neden olmuştur" dedi.
Küresel iklim değişikliğinin hiçbir konuda olmadığı kadar insanların ilgisini çektiğine dikkati çeken Çelik, "Bu yoğun ilgi bir yandan hükümetleri tedbirler almaya sevk ederken, diğer yandan da bilim adamları ve mühendisleri ekonomik, ve endüstriyel kalkınmanın sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla iklim dostu teknolojiler geliştirmeye sevk etmiştir" diye konuştu.
Son Dakika › Ekonomi › İklim Değişikliği Ulusal Bildirim Kapanış Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?