Maliye Bakanı Naci Ağbal, "Şimdi birileri kalkıp 'Türkiye'ye son yıllarda yurt dışından gelen parada artış var, net hata ve noksan kaleminden Türkiye'ye önemli ölçüde para giriyor' diyorlar. Girer tabii... Bu ülke bir cazibe merkezi, insanlar Türkiye'ye güveniyor ve paralarını getiriyorlar" dedi.
Ağbal, AK Parti Bahçelievler İlçe Başkanlığı'nın düzenlediği toplantıda sanayici ve iş adamlarıyla bir araya geldi.
Toplantıda konuşan Ağbal, yakın zamanda referandum olduğunu anımsatarak, "Geleceğimizi inşa edeceğimiz bir yolun başlangıcını değerlendirmek üzere bir araya geldik. Tarihi bir fırsatın arifesindeyiz. Millet olarak, tarihi fırsatı en iyi şekilde kullanacağız. Önümüzdeki 14 yıllar boyunca da Türkiye'yi iyi noktaya taşımak için bu sorumluluğu sırtlanacağız. İnşallah dosta düşmana karşı bu Anayasa değişikliğini hep beraber yapacağız." diye konuştu.
Anayasa değişikliğinin ekonomi açısından ne anlama geldiğini anlatan Bakan Ağbal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İş adamlarının önemli yatırımları var. Bu ülkeye güvenmişsiniz, inanmışsınız, geleceğine dair umut beslemişsiniz, insanlarımıza iş ve AŞ vermek için riskleri de alarak yatırıma girişmişsiniz. İnşallah yatırımlarınız daha da artar. Üretim, yatırım, istihdam, ihracat konusunda daha iyi noktalara geliriz. Anayasa değişikliğinin getirdiği temel değişiklik esasen yönetim sistemimizin değişmesidir. Ülkelerde farklı farklı yönetim sistemleri var. Bunlardan biri de bizim kendi adlandırma yaptığımız haliyle Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi. Başka ülkeler buna başkanlık sistemi diyorlar. Biz kendi tarihimizden, kültürümüzden, ihtiyaçlarımızdan, koşullarımızdan esinlenerek kendimize uyduğunu düşündüğümüz bir modeli, ilk defa sivil bir inisiyatifle geniş bir katılım ile yapmış bulunuyoruz.
Bu anlamda Türk demokrasisi için gerçekten ileri bir adımı bu değişiklikle yapıyoruz. Burada yaptığımız yönetim sistemi değişikliği, Türkiye'de demokrasiyi, hukuk devletini güçlendirecek. Türkiye'nin ekonomisini daha da sağlamlaştıracak. Sistemin bizzat kendisi sürükleyici ileriye götüren bir tasavvura sahip. Bir anayasa değişikliği yapıyorsanız bu millete, devlete ilişkin bir tasavvurunuz olması lazım. Bir dünya tasavvurunun yansıması olması lazım. Eğer Anayasa değişikliği kökleri itibariyle bu topraklardan alınıyorsa, milli kimliğimizden, kendi öz değerlerimizden, ihtiyaçlarımızdan alınıyorsa ve hedefine de milletin hedeflerini, amacına milletin çıkarlarını koyuyorsa o zaman bu Anayasa değişikliği milli, yerli bir değişikliktir."
Bakan Ağbal, son 14 yılda Türkiye ekonomisinin adeta bir başarı hikayesinin örnek ülkesi görünümü sergilediğine işaret ederek, görüştükleri yabancı yatırımcılar ve uluslararası kuruluşlar tarafından Türkiye'nin son 14 yıldır kaydettiği başarının "olağanüstü başarı hikayesi" olarak ifade edildiğini, kendilerinin de bununla iftihar ettiklerini dile getirdi.
Türkiye ekonomisinde geçmişte yaşanılan sıkıntıları anımsatan Ağbal, "1990'lı yılları anlamadan, ekonomik ve siyasi gelişmelerini tekrar gözden geçirmeden, 2000'li yıllardaki önümüze konulan engellere dikkat etmeden 16 Nisan'daki anayasa değişikliğini anlayamayız. Bu anayasa değişikliği ne tek başına hukuk sistemi değişikliğidir ne de tek başına yasal bir değişikliktir. Bunları aşan, Türkiye'ye yepyeni bir ufuk çizen bir anlayışın neticesidir." dedi.
Ağbal, bu değişikliğin maddeleri arasındaki bağlantılara, sistemin ortaya koyduğu sigortalara, özellikle ekonominin önünü açacak, siyasi istikrarı güçlendirecek mekanizmalarına dikkat etmeden tek başına hukuk metni olarak okunursa bu anayasa değişikliğiyle ilgili bütün değerlendirmelerin eksik kalacağına dikkati çekerek, "Bu değişiklik Türk siyasi ve ekonomi tarihinin yeni başlangıcı olarak görmek zorundayız." dedi.
1990'lı yıllardaki ekonomik ve siyasi sıkıntıları anlatan Ağbal, 1990'lı yıllar boyunca Türkiye'de bir tek çivinin çakılmadığını, Türkiye'de yıllarca göğsünü kabartacak tek bir icraatın yapılmadığını kaydetti.
- "Mevcut sistemi savunanlar 1990'lı yılların siyaset ortamını özleyenlerdir"
Bakan Ağbal, geçmiş yıllarda milletin büyük sıkıntılar çektiğini, kimsenin yatırım yapmadığını ifade ederek, "Şimdi birileri kalkıp 'Türkiye'ye son yıllarda yurt dışından gelen parada artış var, Net hata ve noksan kaleminden Türkiye'ye önemli ölçüde para giriyor' diyorlar. Girer tabii... Bu ülke bir cazibe merkezi, insanlar Türkiye'ye güveniyor ve paralarını getiriyorlar. 1990'lı yıllar boyunca 12 yılda Türkiye'ye gelen yabancı sermaye ortalama yıllık 1 milyar dolar. Şimdi Türkiye'de tek bir firma getirip 1 milyar dolarlık yatırım yapıyor. Son 14 yılda Türkiye'nin aldığı yıllık ortalama yabancı sermaye yatırım tutarı 13-14 milyar dolar civarındadır." şeklinde konuştu.
1990'lı yıllar boyunca ekonomide yaşanan bütün bu sıkıntıların aslında bugünkü Anayasa değişikliğiyle son derece irtibatlı olduğunu aktaran Ağbal, bunu en iyi iş adamlarının anladığını dile getirdi.
Ağbal, Türkiye'ye o yıllarda vesayet makamları tarafından yönetilmeye, sömürülmeye çalışan siyasi anlayış hakim olduğunu hatırlatarak, "Aman kalsın, aman dursun değişmesin' diye peşinden koştukları mevcut sistem o gün bütün bu siyasi krizleri önlemek bir tarafa onları besleyen, doğuran, esas müsebbibi olan sistemdi." diye konuştu.
Seçim bitene kadar milletin önünde düğmelerini bağlayanların, seçim sonrasında başkalarının önünde düğmelerini bağladığını dile getiren Ağbal, o dönemlerde ülkenin ihtiyaçlarının değil, vesayet makamlarının taleplerinin her şeyin önüne konulduğunu söyledi.
Ağbal, bugünkü mevcut sistemi savunanların 1990'lı yılların siyaset ortamını özleyenler, ondan beslenenler, güç alanlar olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Biz hep dedik ki 'sırtımızı millete dayıyoruz.' Ama birileri diyor ki 'Ben sırtımı Kandil'e dayıyorum.' Bir başkası da diyor ki 'Ben sırtımı Kandil'e dayamıyorum ama milletin dışındaki vesayet odaklarına dayıyorum' diyor. Son 14 yılda millet dişiyle tırnağıyla bugünlere geldi. 1990'lı yıllar boyunca bu ülkenin ekonomisi batırılırken birilerinin cepleri de doldu. 1990'lı yıllar boyunca bu ülkenin kaynakları, zenginlikleri yurt dışına akıtıldı. İktidara geldiğimizde bu ülkenin Hazinesi, kasası boşaltılmış, bankaları batırılmış ve ülke IMF programlarının altında inim inim inler vaziyetteydi.
Mevcut sistemle yeni sistemi kalkıp televizyon ekranlarında karşılaştırıp da 'demokrasi bayraktarlığı' yaptığını söyleyenler, 'tek adam var, şu var, bu var' diyenler 1990'lı yılları gözlerinin önüne getirsinler esas tek adamlık o zamanlar vardı. Bir takım vesayet makamları ne derse o oluyordu. Bir takım güç odakları siyasi iktidarları karşılarında hizaya geçiriyorlardı. Bugünler geçti. 2002 yılında yepyeni bir iktidar milletten güç alarak doğdu."
(Sürecek)
Son Dakika › Ekonomi › Maliye Bakanı Ağbal: (1) - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?