Türk Kızılayı Genel Başkanı Kerem Kınık, "Bir taraftan afetlerle başa çıkmaya çalışıyoruz, zararlarını azaltmaya, hayatta kalmaya çalışıyoruz, bir taraftan da olası yeni risklere karşı da tedbirler almaya çalışıyoruz." dedi.
Kınık, Kızılay'ın Acil Tıp Uzmanları Derneği ile Acil ve Afet Derneği işbirliğiyle düzenlediği "1. Orta Doğu Afet ve Hastane Öncesi Yönetim Kongresi"nde, "Afetlere Hazırlıkta Türk Kızılayı'nın Rolü ve Güvenli Yaşam" konusunda sunum yaptı.
Afetin dünyanın bir gerçeği olduğunu vurgulayan Kınık, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Afetler karşısında insanın zaman zaman ne kadar büyük bir zaaf içinde olduğunu görüyoruz. Bizim doğamız da bu. Bir taraftan afetlerle başa çıkmaya çalışıyoruz, zararlarını azaltmaya, hayatta kalmaya çalışıyoruz, bir taraftan da olası yeni risklere karşı da tedbirler almaya çalışıyoruz.
Kızılay, önümüzdeki yıl 150. yılını kutlayacak. Kızılay, bir afet kurumu, afetlere hazırlık, müdahale, afet sonrası iyileştirmeler noktasında birtakım görevleri olan bir afet kurumu. Kızılay bir insani yardım kurumu. Özellikle yoksulluğun vurduğu veya savaşların, göç olaylarının vurduğu ihtiyaç sahibi olan insanlara insani yardım ulaştırmak üzere vazifelendirilmiş bir kurum. Kızılay ayrıca bir halk sağlığı kurumu. Temel olarak insanlığın, toplumun sağlığını korumaya yönelik faaliyetler yürüten, sağlığın geliştirilmesi noktasında faaliyetler yürüten bir kurum."
Kınık, afet öncesinde risklerin azaltılmasının önemine işaret eden Kınık, "Afetin her türüne yönelik mukavemeti arttırmak zorundayız. Özellikle arama kurtarma mottomuz vardır; 'Tek bir insanı bile arkada bırakmamak.' Toplumun bütün fertlerine ulaşacak hizmeti sağlamak ve farkındalığı arttırmak zorundayız.
Türkiye'de afet mevzuatı açısından zamanla çok büyük gelişmeler yaşandı. 1999 depremi, Yugoslavya'nın dağılması, bizim ulusal ve uluslararası anlamda afet, insani yardım konusunda kilometre taşlarımızdandı. Bundan sonra afet kanunu çerçevesinde kurulmuş olan hizmet kümelerinin iş güdümünü sağlayacak planlar, olumlu gelişmelerdi." ifadelerini kullandı.
Kınık, Kızılay'ın afet olduğu anda dayanıklı kalabilmek için gerekli olan çalışmalara odaklandığının altını çizerek, şunları kaydetti:
"18 milyon ilk ve ortaöğretim seviyesinde öğrencimiz var. 18 milyon gencimiz ülkenin idaresinde rol alacaklar, sorumluluk alacaklar. Biz en önemli hedef kitle olarak 18 milyonluk topluluğu seçtik. Çünkü farkındalığı oluşturma ve güvenli yaşam kültürünü topluma yaygınlaştırma noktasında çocukları eğitici pozisyonunda tutmak önemli. Çocukları bilinçlendirirsek, büyükler yeni davranışlara adapte olacak. Milli Eğitim Bakanlığı ile çalışma yürütüyoruz. Müfredat geliştirme noktasında anlaştık. 2018 yılı Türk eğitim sisteminde önemli bir dönüm noktası olacak. Yaşamda kullanacağımız bilgilerin çocuğa kazandırılması noktasında çalışılıyor. Afetlerde ayakta kalma becerileri, yoksulluk konusunda toplumsal dayanışma gibi yenilikçi bir güvenli yaşam kültürü müfredatını geliştirmeye gayret ediyoruz. Bunu okul öncesi eğitimden lise son sınıfa kadar yapmaya gayret edeceğiz."
"Toplumsal katılımla, gönüllülükle afete müdahalede etkinliği arttırılmalı"
Kızılay olarak afet anında ve sonrasında her türlü alanda çalıştıklarına dikkati çeken Kınık, afet öncesinde de toplumsal bilincin oluşmasını önemsediklerini vurguladı.
Kınık, Kızılayı'ın faaliyet odaklarını yeniden belirlediğini dile getirerek, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Faaliyet odakları yeniden şekillendi. 10 sene önce göç ve mülteci hizmetlerinin bizim bütçemizde bu kadar yer alacağını bilemezdik. Kızılay 3,2 milyar liralık bütçesinin yaklaşık yarısını bu işlere harcıyor. Bugün göç, iltica, mültecilik, çatışma bölgelerinden kaçanlara insani desteğin ulaştırılması gibi alanlarda daha etkin çalışmak zorundayız. Afet noktasında da odaklarımızı genişletiyoruz. Kızılay'da artık meteoroloji mühendisleri, yer bilimciler, çalışmaya başlıyor. Merkezi bir sınav ile yüksek sayıda da uzman alacağız. Gönülü katılımı da çok önemsiyoruz. Beklenen Marmara, İstanbul depremi en kötü senaryoyla tecelli ederse yapılan risk analizlerinde 40 bine yakın binanın hasarlanması, çökmesi anlamına geliyor. Dünyanın hiçbir yerinde 40 bin arama kurtarma ekibi bulamazsınız. Yapılması gereken şey tamamen toplumsal katılımla, gönüllülükle afete müdahalede etkinliği arttırmaktır. Gönüllü müdahale anlamında kapasitemizi en az 100 katına çıkarmayı hedefliyoruz."
Son Dakika › Güncel › 1. Orta Doğu Afet ve Hastane Öncesi Yönetim Kongresi - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?