Türkiye'deki Suriyelilerin durumunun genel olarak masaya yatırılacağı, medya, ekonomi alanının konuşulup iş birliği ve sorunların ele alınacağı "1. Türkiye-Suriye Medya Buluşması" başladı.
Harmoon Çağdaş Araştırmalar Merkezi, Suriye TV ve Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) ev sahipliğinde düzenlenen "1. Türkiye-Suriye Medya Buluşması"nın açılışı, Taksim'deki Sheraton İstanbul City Center'da gerçekleştirildi.
Açılış konuşmasını yapan ORSAM Başkanı Prof. Dr. Ahmet Uysal, forumun Türkiye ile Suriye halkları arasında var olan bilgi ve anlayış eksikliğini kapatmayı,Türkiye'de misafir olan Suriyelilerin arasında ortak güven ve anlayışı geliştirmeyi amaçladığını söyledi.
Misak-ı Milli perspektifini tekrarladığını vurgulayan Uysal, " Osmanlı'dan koparılan Arap topraklarının kaderini kendi hakları belirleyecektir. İster işgaller, sömürü, diktatörlükler yoluyla olsun, iradesi çalınan Arap halkları, Arap baharı ile kendi kaderini karar vermek istemiştir ancak statükocu güçler iş birliği yaparak bu talepleri darbeler, iç savaşlar, terör ile engellemeye çalışmıştır ve hala da devam etmektedir. Suriye halkı da demokrasisi için ciddi sabır ve başarı göstermiştir." ifadelerini kullandı.
Suriye halkının kanlı Esed rejimini en az üç kere düşürmüş ya da düşürmeye yaklaştığını belirten Uysal, şunları söyledi:
"Bu duruma karşı önce Hizbullah, sonra DEAŞ, sonra İran ve en son Rusya, Suriye rejiminin yardımına koşmuştur ki Suriye halkı aslında bu rejimi çoktan göndermişti. Nasıl ki Türkiye demokrasisi ile kalkınmışsa, Suriye ve Arap ülkeleri de demokrasiyle güçlenebilecekti, maalesef buna engel olundu. Başka ülkeler, farklı düşünüyor olsa da Türkiye demokratik ve güçlü bir Suriye'nin Türkiye'yi zayıflatmak yerine, güçlendireceğini düşünmektedir. Misak-ı Milli perspektifi çerçevesinde bölge halklarının onurlu taleplerini destekleme, tarihi ve insani zorunluluktur. Suriyeliler ülkelerini, kendi evlerini keyifleri öyle istediği için değil, evlerinin, okullarının, pazar yerlerinin üzerine Esed rejimi ve yardımcıları tarafından bombalar yağdırıldığı için terk etmiştir. Tıpkı Anadolu'ya sığınan Balkanlardan, Kafkaslardan gelen göçmenler gibi.
Suriye halkı ile Türkler, Selçuklu döneminden beri birlikte yaşamış ve bu süreçte kültürleri çok da benzemiştir. Suriye halkı da onurlu, çalışkan bir komşudur. Suriyeli mültecilerin Türkiye'de bulunan büyük çoğunluğu sadece yardımlara bel bağlamak yerine onuruyla çalışıp, ekmeğini kazanma, ailesine yardım etme çabasında. Türkiye toplumuna katkıları maliyetinden çok daha fazladır, yük olmaktan uzaktır. Türkiye halkının ve devletinin onlara sunduğu destekler bir anlamda insaniyet ve komşuluk gereğidir. Bu forumda Suriyeliler ve Türk halkı arasında bir kısmı kültür veya dil farklılığından kaynaklanan yanlış anlamaları çözmek için iki tarafın görüşlerini dinlemeyi amaçlamaktayız."
"Türkiye'de yaşayan Suriyeliler için daha stratejik düşünmemiz gerekiyor"
Harmoon Çağdaş Araştırmalar Merkezinden Samir Seifan, Türkiye'de bulunan Suriyelilerin herkesin meselesi olduğunu anlatarak, şunları kaydetti:
"Başlangıçta bunu kısa bir süreç sanıyorduk fakat süreç uzadı. Çünkü bir dram yaşıyor Suriye'deki siyasi durum. Yaklaşık 3-4 milyon Suriyeli, mülteci olarak Türkiye'de yaşıyor. Bugünkü medya bu konuda çok büyük rol oynuyor toplumların hayatında. Özellikle sosyal medya büyük rol oynuyor. Türkiye'de yaşayan Suriyeliler için daha stratejik düşünmemiz gerekiyor. Her iki tarafa da fayda sağlamalı.
Bu program resmi kanalların Suriyelilere önem verdiği gösteriyor. Faydalı bir süreç geçireceğiz. Suriyelilerin durumuna vakıf olacağız. İnşallah daha iyi bir gelecek elde ederiz."
Suriye TV Başkanı Malik Dağıstanlı da konuşmasında Suriyelilerin mülteci olma nedenlerine değindi.
Suriyelilerin Türkiye ya da başka bir ülkeye sığınmasının bir kader meselesi olduğunu dile getiren Dağıstanlı, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Göç etmek zorunda kalmak Suriyelilerin seçeneği değildi. Suriyelilerin yarısı evini bırakmak zorunda kaldı. Bu da çok üzücü bir şey. Dolayısıyla bu kişisel bir seçenek sayılmaz. Suriyeliler, birden bire 'Ülkemizi bırakalım' demedi. Türkiye'ye gelmek belki seçenek olabilirdi, başka bir ülkeye göre. Ama ben Türkiye'yi seçtim fakat mülteci olmam bana bir seçenek değildi, mecburdum. Buradaki Suriyeliler uzun bir zincirin devamıdır."
Dağıstanlı, 1950'li ve 1960'lı yıllarda kendi ülkelerinde zorluklar çeken Arap aydınlar ile gazeteciler için Beyrut'un cazip bir yer olduğunu aktararak, "Hep oraya gidiyorlardı. Orası özgürlükler ülkesiydi. Şimdi artık Türkiye artık bütün Arap aydınların çekici, cazip ülkesi haline geldi." dedi.
Son Dakika › Güncel › '1. Türkiye-Suriye Medya Buluşması' başladı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?