2026 Bütçesi TBMM Genel Kurulu'nda... CHP'li Gökhan Günaydın: Ekrem İmamoğlu'nun Diplomasını 35 Yıl Sonra İptal Etmekten Hiç Utanmadınız Mı - Son Dakika
Son Dakika Logo
Güncel

2026 Bütçesi TBMM Genel Kurulu'nda... CHP'li Gökhan Günaydın: Ekrem İmamoğlu'nun Diplomasını 35 Yıl Sonra İptal Etmekten Hiç Utanmadınız Mı

14.12.2025 22:57  Güncelleme: 09:37

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, Ankara Ulus’ta otel odalarında kalan emeklileri hatırlatarak, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’a, "Basında haber olmasaydı, 16 bin liralık emekli maaşlarının yüzde 80’ini otele verip geceleri peynir ekmekle yaşadıklarını biliyor muydunuz" diye sordu. Günaydın, YÖK Başkanı'na da "Ekrem İmamoğlu’nun diplomasını 35 yıl sonra iptal etmekten hiç utanmadınız mı" sorusunu yöneltti.

(TBMM) - CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, Ankara Ulus'ta otel odalarında kalan emeklileri hatırlatarak, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş'a, "Basında haber olmasaydı, 16 bin liralık emekli maaşlarının yüzde 80'ini otele verip geceleri peynir ekmekle yaşadıklarını biliyor muydunuz" diye sordu. Günaydın, YÖK Başkanı'na da " Ekrem İmamoğlu'nun diplomasını 35 yıl sonra iptal etmekten hiç utanmadınız mı" sorusunu yöneltti.

TBMM Başkanvekili Tekin Bingöl'ün başkanlığında toplanan TBMM Genel Kurulu'nda Milli Eğitim Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın 2026 yılı bütçeleri görüşülüyor. Görüşmeler sırasında grupları bulunan siyasi partilerin konuşmalarının tamamlanması ve Bakanların sunumlarının ardından grup başkanvekilleri söz aldı.

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın bütçesine ilişkin şöyle konuştu:

"Sayın Aile Bakanı, siz buradasınız ama ruhen hala Belçika'dasınız, buraya gelememişsiniz. Bunu size saygısızlık etmek için söylemiyorum çünkü konuşmanızı dikkatle dinledim. Bir de burada QR kodla notunuzu getirmişsiniz. Bence en iyi yaptığınız şey bu, boş yere basılmamış, QR koddan bunları gördük. Şimdi, şöyle düşündüm: Aile Bakanlığını ilgilendiren en önemli veriler neler; ben konuşmanızda, üstelik bu kitapta da bunları göremedim. Ben size hatırlatayım: 2003'ten 2024'e yani yirmi yıl içerisinde Türkiye Cumhuriyeti'nin nüfusu 66 milyondan 86 milyona çıkmış; demek ki her yıl 1 milyon nüfus artırmışız. Peki, evlenme sayısı kaç? 566 bin, hiç değişmemiş yani 20 yılda evlenme rakamı değişmemiş. Bu ne anlama geliyor biliyor musunuz? Kaba evlenme hızı yüzde 8,5'tan yüzde 6,5'a düşmüş; sizce neden? Buna ilişkin bir tek veri verdiniz mi, buna ilişkin bir tek analiz yaptınız mı?

Aynı dönemde, döneminizin başlangıcında yılda 92 bin kişi boşanırken, şimdi yılda 187 bin çift boşanıyor; sizce neden? Hiç buna ilişkin bir tek atıf yapma ihtiyacı duydunuz mu? Bu sizce çiftlerin özel sorunu mu, yoksa Bakanlığınızın birinci iştigal konusu sosyoekonomik çok büyük bir problem mi? Bu başka bir şeye dönüşmüş. İlk evlenme yaşı erkeklerde bir yaş, kadınlarda iki yaş artmış. Döneminizin başında yılda 1 milyon 200 bin çocuk doğuyormuş, şimdi 940 bin çocuk doğuyor.

"Andersen'den Masallar anlatıyorsunuz"

Dolayısıyla, Sayın Bakan, 260 bin doğurganlık hızımızda azalma var, doğurganlık hızı 1,48'e düşmüş. Bu ne anlama geliyor? Bu bir bereketsizlik anlamına geliyor, anlatabiliyor muyum? Türkiye'de insanlar evlenmiyorlar, Türkiye'de insanlar daha çok boşanıyorlar, Türkiye'de insanlar daha az çocuk yapıyorlar. Sebebi ne? Bunlar bireysel tercih değil, çünkü insanlar Türkiye'de üniversiteyi kazanıp kazanamayacaklarını, kazanırlarsa yurt bulabilecekler mi, burs bulabilecekler mi bilmiyorlar. Buldular, mezun oldular, iş bulma ihtimalleri var mı? Acaba hangi mülakatta elenecekler? Hadi iş buldular, ev kiralarını ödeyebilecekler mi? Hadi evlendiler, geçinebilecekler mi? Bu temel sorulara cevap vermeden Aile Bakanı olarak burada yaptığınız konuşmaların -gerçekten sizi üzmek için söylemiyorum ama- maalesef bir önemi yok.

Şimdi, bir eski Türkiye türküsü tutturursunuz, ben kendimden örnek vereyim: Üç çocuklu bir ailenin -sadece baba çalışıyor, anne ev kadını- evladıyım. Üçümüz aynı anda üniversite okuduk. Yurt olmasaydı, burs olmasaydı, okuyamazdık. Gittim, TMO'nun sınavına girdim. Kazandığıma göre torpil yoktu, mülakat yoktu, yoksa kazanamazdım. Yalnızca 5 yıllık mühendisken 1 evim vardı krediyle alınmış, 1 arabam vardı eski de olsa. Şimdi bu çocuklar kendilerine gelecek göremiyorlar ve siz burada yarım saat bize -gene sizi üzmek için söylemiyorum- Andersen'den Masallar anlatıyorsunuz.

"Basında haber olmasaydı Ulus'taki otelde yaşadıkarını biliyor muydunuz?"

Huzur evlerinden bahsettiniz. Bahsedeceksiniz tabii huzur evlerinden; kaç tane açtınız, kaç tane yerleştirdiniz. Şimdi, soru üzerine diyorsunuz ki 'Ulustaki o otele gittim.' Basında haber olmasaydı, Ulus'ta, otel odasında, o emeklilerin günde 200, 300, 400 lira vererek yani 16 bin liralık emekli maaşlarının yüzde 80'ini otel odasına vererek geceleri de peynir ekmek yiyerek yaşadıklarını biliyor muydunuz? İşte, bütün bunlar Türkiye'nin gerçekleri. Onun için, bunlara hiç değinmediğiniz için size diyorum ki, Belçika'da kalmışsınız."

"Siz evladınızı neden özel okula gönderiyorsunuz?"

Günaydın, Türkiye'de yaklaşık 18 milyon öğrencinin bulunduğu, bunların 15,5 milyonunun devlet okullarında, 1,5 milyonunun ise özel okullarda eğitim gördüğü hatırlatarak, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'e şöyle seslendi:

"Sayın Bakan niye siz evladınızı devlet okuluna göndermiyorsunuz da özel okula gönderiyorsunuz? Bize burada devlet okullarını güzelliyorsunuz, niye kendi evladınız olunca özel okula gönderiyorsunuz? 1 milyon da açık öğretimle beraber 18 milyon öğrencimiz var, 75 bin civarında da okulumuz var. Vallahi bir Emrullah Efendi var 'Şu mektepler olmasa maarifi ne güzel idare ederdim' diyor, siz Emrullah Efendi'nin önündesiniz. Sebebi ne biliyor musunuz? Ya, okullardan hiç bahsetmediniz. Bu okulların tuvalet kağıdı yok kardeşim, kağıt havlusu yok, sıvı sabunu yok, temiz içme suyu yok. Cumhuriyet Halk Partili belediyeler 'Sebil koyalım' diyorlar o kaba faşizan anlayışınız çerçevesinde, politik anlayışınız çerçevesinde sebil konulmasına izin vermiyorsunuz. Faşizan sözcüğünü bırakın da kaba politik tavrınızla diyelim o zaman, almadınız o sebilleri. Ya, hangi belediye olursa olsun CHP'li, AKP'li, MHP'li, DEM'li 'O okula sebil koyacağım' diyorsa ne diye engelliyorsunuz be kardeşim, bırakın koysunlar da o çocuklar su içsin. Daha önemlisi devlet olarak sen koy, sen koyamıyorsan hiç olmazsa belediyenin koymasına izin ver.

"Hiç mi yüzünüz kızarmıyor"

Bir başka övünme konunuz 'Üniversite açtık' Doğru, üniversite açtınız, yirmi beş yılda memleketin üniversite sayısı 73'ten 208'e çıktı. İlk 500'e hangi üniversiteler girmiş, bakalım: ODTÜ, Boğaziçi, Ankara, Bilkent, Koç, Sabancı; bunlardan hangisini siz açtınız? Bunlar yirmi yıl evvel de ilk 500 yüzde değil miydi? İlk 1.000'e girenlere bakalım, 5 üniversite daha sayacağım: Hacettepe, İstanbul, Ankara, Yıldız Teknik, Gazi; hangisini siz açtınız? Niye sizin döneminizde açılan üniversitelerden bir tanesi ilk binde değil. Niye biliyor musunuz? Siz üniversiteleri burada emekliliğini sağlamış olan, üç dönem, dört dönem milletvekilliği yapmış eski AKP'lilerin emekliliklerini geçireceği yer olarak sayıyorsunuz. Bakın, söylediğim her şeyi sözcüklerle ve ifade ederek sayıyorum: Eski milletvekillerinizden Nükhet Hotar'ı 9 Eylül Rektörü, Necdet Budak'ı Ege Rektörü, Cevdet Erdöl'ü Sağlık Bilimleri Rektörü yaptınız. Necdet Ünüvar'ı Ankara'ya, Vural Kavuncu'yu Kütahya Sağlık Bilimlerine, Aşkın Asan'ı Avrasya'ya, Mazhar Bağlı'yı Nevşehir Hacı Bektaş'a, Cem Zorlu'yu Necmettin Erbakan Üniversitesine, Mehmet Naci Bostancı'yı Hacı Bayram Veli Üniversitesine rektör gönderdiniz. Yahu üniversiteler sizin eski milletvekillerinizin emekliliklerini geçirecekleri yer midir? Hiç mi yüzünüz kızarmıyor be kardeşim, hiç mi yüzünüz kızarmıyor. Ayrıca, AKP'den aday olmuş, seçilememiş, milletvekillerinin eşi, kardeşi, bunları da rektör yapmışsınız. Boğaziçi, Malatya Turgut Özal, Kilis 7 Aralık, Erciyes, Dicle, Eskişehir Osman Gazi, Atatürk, Yalova, Kars, Van, Alaaddin Keykubat, Giresun; bunların tamamında sizin AKP'lilerin siyasallaştırdığı üniversiteler var. Bu üniversitelerden bilim ürer mi?"

CHP'li Günaydın, öğretmenlere uygulanan "mülakat" tartışmalarına dair, "Seçim dönemi geliyor mülakatları kaldırıyorsunuz, 'Mülakat kalkacak' Sonra seçim geçiyor 'Mülakat gibi mülakat yapacağız' Ne demekse mülakat gibi mülakat? Bak, ben bir çocuk göstereceğim size. Bu çocuk sizin rüyalarınıza girmeli. Adı Emre Erciş, 2021'de sınava girmiş, 10 bin 821 kişi içerisinde 8'inci olmuş, mülakattan elenmiş; 2022, 13 bin 401 kişi içinde 1'inci olmuş, aynı adam, mülakattan elenmiş; 2023, 14 bin 46 kişi arasında 1'inci olmuş, mülakattan bir kere daha elemişsiniz. Ben soruyorum: Bu çocukların vebalini nasıl ödeyeceksiniz? Bu tablo sizi utandırmıyor mu be kardeşim? Yazık değil mi?" diye sordu.

"Bu kadar sahte diplomanın yaratacağı güvensizlik hiç sizi büyük bir kaygıya sürüklemiyor mu?"

Gökhan Günaydın, şunları kaydetti:

"Devr-i iktidarınızda soruların çalınmasına tanık olduk. Ama tabii, iktidarda kaldıkça ustalaştınız. Artık kimsenin soru çalma ihtiyacı yok. Çünkü söylüyorlar: 'Birader, ne diplomaya ihtiyacın var? Hemen hepsini yapalım sana. Hatta girelim, depremde ölmüş adamın diplomasından adını soyadını silelim, seninkini yazalım. Avukatlık mı lazım? Al sana. Kimya mühendisliği mi lazım? Al sana.' Bir sürü insanın sahte diploması var. YÖK burada, Milli Eğitim burada. Ya, buradan dolayı hiç sıkılmıyor musunuz be kardeşim? Bu kadar sahte diplomanın yaratacağı güvensizlik hiç sizi büyük bir kaygıya sürüklemiyor mu?

Hazır YÖK Başkanı da buradayken bir temel soru sorayım. Hulusi Akar… Hulusi Akar'ın kızı Amerika'da biyoloji okuyor. Sonra Amerika'da biyoloji okuyan çocuk birdenbire Hacettepe Tıp'a geçiş yapıyor. Hacettepe Tıp'tan mezun oluyor. YÖK'ün aklı başına 2014'te geliyor, soruşturma açıyor. Soruşturmayı nasıl tamamlıyor biliyor musunuz? Üzerinden 11 yıl geçmiş olması, yatay geçişin kazanılmış hak kapsamında değerlendirilmesi nedeniyle sorun görülmediğinden diploma iptaline gerek yoktur. Ya, biyolojiden tıbba geçen insanın 11 yıl sonra diplomasının iptaline gerek yok diyen YÖK Başkanı… Ekrem İmamoğlu'nun diplomasını 35 yıl sonra iptal etmekten hiç utanmadınız mı kardeşim? Utanmadınız mı? Kuşkusuz karneniz bunlarla sınırlı değil. Ancak zamanıma bunları sığdırabiliyorum. Fazlasını siz çok iyi biliyorsunuz. Şundan emin olun: Vatandaşın, gencin, çocuğun, memleketin hakkını sizde bırakmayacağız."

Kaynak: ANKA

Son Dakika Güncel 2026 Bütçesi TBMM Genel Kurulu'nda... CHP'li Gökhan Günaydın: Ekrem İmamoğlu'nun Diplomasını 35 Yıl Sonra İptal Etmekten Hiç Utanmadınız Mı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement